Güncelleme Tarihi:
Açıklamada, "Silahlı Emniyet Mensupları tarafından, mesai saatleri dışında, kasten geceleyin başlatılıp, ertesi sabah 11.30'a kadar devam eden bu hukuka aykırı arama-el koyma işlemleri sırasında, ayrıca hastane Nöbetçi Jandarma Timi ve bazı hastane personeli tartaklanmış ve yaşanan tüm bu olumsuz gelişmeler nedeniyle, müvekkilimizin sağlık durumu, daha da kötüleşmiştir" ifadelerine yer verildi.
Prof.Dr.Mehmet Haberal Müdafileri Av.Dr.Köksal Bayraktar, Av.Serdar Özersin, Av.Dilek Helvacı ve Av.Yasemin Antakyalıoğlu'nun imzaları ve "Zorunlu kamuoyu açıklaması" başlığıyla yapılan yazılı açıklamada şu görüşler savunuldu.
"Müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın halen tedavi gördüğü İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü’ndeki odasına, adeta bir terör örgütü mensubuymuş gibi 19.01.2011 tarihinde akşam saat 20.10 sıralarında, HSYK müfettişleri tarafından, yaklaşık 15 kişilik silahlı Emniyet Güçleri ile birlikte, CMK’nun 118 ve 119/4. maddesine aykırı olarak “GECELEYİN" baskın düzenlenmesi ve odasının didik didik aranarak dağıtılması ve ertesi sabah saat 11.30’a kadar aralıksız devam eden “ARAMA-EL KOYMA-İMAJ ALMA" işlemleri sırasında, müvekkilimizin yanı sıra, aynı Kurumda tedavi altında bulunan ve birçoğu ağır kalp rahatsızlıklarından muzdarip , diğer hastaların da “YAŞAM HAKKINA" ve “HASTA HAKLARINA" ağır müdahalede bulunulması karşısında, hukuka ve kanuna aykırı bu uygulamalarla ilgili zorunlu kamuoyu açıklamasında bulunulmuştur.
Başkent Üniversitesi’nin kurucu rektörü, değerli bilim insanı müvekkilimiz Prof. Dr. Mehmet Haberal kamuoyunda herkes tarafından da bilindiği üzere, 647 gündür hukuksal hiçbir gerekçe gösterilmeksizin, “siyasi baskı" altında hürriyetinden kasten mahrum edilmiştir.
Müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın ağır tutukluluk hali, hürriyetinden kasten mahrum edilmesinin yanı sıra, aynı zamanda ANAYASA ile her ferde tanınmış olan “YAŞAM HAKKI" ve “HASTA HAKLARINA" da ağır müdahale teşkil etmektedir.
Bilhassa, müvekkilimizin tutukluluk halinin devamına karar veren 9 Hakim ile ilgili Yargıtay 4.Hukuk Dairesince verilen “Mahkumiyet Kararlarının", Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 05.11.2010 tarihli “ONAMA KARARLARIö ile kesinleşmesini müteakip, müvekkilimizin “YAŞAM HAKKINA" yönelik, daha önceden de yapılan kasıtlı müdahaleler, giderek artış göstermiş ve bu kapsamda, ilk olarak tedavisini yürüten Hekimleri sindirmek, yıpratmak ve baskı altına almak amacıyla, haklarında başlatılan idari ve cezai soruşturmaların ardından, İstanbul 13.Ağır Ceza Mahkemesi Üyesi Hakimler tarafından “OY ÇOKLUĞU" ile alınan karara istinaden, halen “AĞIR HAYATİ RİSK" altında bulunduğu İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü’nce düzenlenen “UZMANLAR KURULU RAPORU" ile sabit olan müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal, 20.12.2010 tarihinde sabah saat 06.00 sıralarında , Emniyet Güçleri ve Jandarma tarafından, mesai saatleri dışında düzenlenen bir baskınla, zorla İstanbul Adli Tıp Kurumu’na götürülmek istenmiştir.
Son olarak, müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın halen tedavi altında bulunduğu İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsü’ndeki yaklaşık dört m2 ‘lik odasına, HSYK müfettişleri tarafından, yaklaşık 15 kişilik silahlı Emniyet Güçleri ile birlikte, 19.01.2011 tarihinde akşam saat 20.10 sıralarında, CMK’nun 118 ve 119/4.maddesine aykırı olarak, aniden baskın düzenlenmiş ve kendisine, adeta bir terör örgütü mensubuymuş gibi muamele yapılarak, odası didik didik aranmış, tüm eşyaları dağıtılmış, kameraya çekilmiş ve böylece, müvekkilimizin “YAŞAM HAKKINA" bir kez daha kast edilmiştir. Silahlı Emniyet Mensupları tarafından, mesai saatleri dışında, kasten geceleyin başlatılıp, ertesi sabah 11.30’a kadar devam eden bu hukuka aykırı arama-el koyma işlemleri sırasında, ayrıca hastane Nöbetçi Jandarma Timi ve bazı hastane personeli tartaklanmış ve yaşanan tüm bu olumsuz gelişmeler nedeniyle, müvekkilimizin sağlık durumu, daha da kötüleşmiştir. Nitekim, monitöre bağlanan hastanın bu durumu, tedavisini yürüten hekimler tarafından düzenlenen aynı tarihli tutanakta da, açıkça belirtilmiştir.
Silahlı Emniyet Güçleri tarafından, İ.Ü.Kardiyoloji Enstitüsünün 3.katında, 2.Servisin de yer aldığı diğer hasta, doktor ve hemşire odalarında da, kameraya çekilerek, CMK’nun 118 ve 119/4. maddesine aykırı olarak “GECELEYİN" yapılan bu ARAMA-EL KOYMA işlemleri sırasında, müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın yanı sıra, aynı Kurumda tedavi altında bulunan ve bir çoğu ağır kalp rahatsızlıklarından muzdarip olan diğer hastaların da “YAŞAM HAKKINAö ve “HASTA HAKLARINA" ağır şekilde müdahalede bulunulmuştur.
Şu hususu önemle belirtmek isteriz ki, haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunan 9 Hakim ile ilgili müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal’ın yapmış olduğu şikayetlere ilişkin 16 aydır hiçbir işlem yapmayan Adalet Bakanlığı ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun, Cezaevinin bağlı olduğu İnfaz Savcıları hakkında derhal soruşturma başlatarak, müvekkilimizin tedavi gördüğü kuruma geceleyin, HSYK müfettişleri tarafından, Emniyet Güçleri ile birlikte, geceleyin, aniden baskın düzenlemesinin de, Adalete ve Yargıya olan güveni ağır şekilde zedelediği açıktır.
Bu çerçevede, Demokratik bir Hukuk Devleti’nde hiçbir şekilde yaşanmaması gerektiğine inandığımız bu hukuka, kanuna ve insan haklarına açıkça aykırılık teşkil eden uygulamaların, hürriyetinden kasten mahrum edildiği kesinleşmiş yargı kararları ile sübuta eren müvekkilimiz Prof.Dr.Mehmet Haberal’a 21 aydır “siyasi baskı" altında yaşatılan zulmün, örtbas edilmesi çabasından ibaret olduğunu bir kez daha üzülerek belirtir, müvekkilimizin “YAŞAM HAKKINA" ve “HASTA HAKLARINA" kasten müdahale niteliğini taşıyan bu hukuka aykırı eylemler nedeniyle, tüm sorumlular hakkında derhal yasal işlem başlatılacağını kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunuyoruz."