Güncelleme Tarihi:
Bu sorulara yanıt aramak için Bozdağ’ın suçlamaları ile dosyadaki olguları karşılaştırdığımızda karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
1- Hürriyet’in haberi geçen yıl Kocaeli’nde tutuklandıktan sonra yargılanan ve mahkûm olan 5 kişinin cezaevinden kaçmaları olayını konu alıyordu. Öncelikle, bu 5 kişinin cezaevinden kaçtıkları, 3’ünün daha sonra yakalandığı, 2’sinin halen firari durumda olduğu bir gerçek. Nitekim, Bakan Bozdağ da dünkü açıklamasında bu gerçeği kabul ediyor.
2- Kaçan 5 mahkûm geçen yıl yakalandıktan sonra İŞİD bağlamında terör örgütü üyeliği ile suçlanmışlar, ancak Kocaeli 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yapılan yargılama sonunda delil yetersizliği nedeniyle örgüt üyeliği suçundan beraat etmişlerdi. Hürriyet’in dünkü haberinin içinde de sanıkların terör örgütü üyeliğinden beraat ettikleri hususu belirtilmişti. Buna karşılık aynı mahkeme, sanıkları silah ve patlayıcı bulundurmak ve toplu silah ticareti faaliyeti yürütmek suçlarından mahkûm etmişti. Bozdağ, dün Hürriyet’i suçlarken sanıklar örgüt üyeliğinden beraat ettiklerine göre bu şahısların İŞİD’çi olarak tanımlanamayacağını, dolayısıyla bu başlığın atılamayacağını ileri sürüyor.
3- Hürriyet’in bu başlığı atmasının nedeni şuydu: Sözkonusu 5 mahkûmun topluca Kocaeli kapalı cezaevinden açık cezaevine nakledilmelerinden sonra Emniyet İstihbaratı Adalet Bakanlığı’na bir yazı göndererek, bu kişilerin IŞİD bağlantılı olduklarını ve “bu örgüte katılmak üzere Suriye’ye kaçacaklarının değerlendirildiği” uyarısını yapmış ve yeniden kapalı cezaevine gönderilmelerini talep etmişti. Emniyet’in bu yazısı 3 Mayıs 2016 (geçen hafta Salı) tarihini taşıyor. Bu yazının bakanlığa ulaştığı 3 Mayıs günü Kocaeli Açık İnfaz Kurumu’nda uyarı doğrultusunda harekete geçildiğinde yazıda adı geçen 5 mahkûmun da firar ettikleri ortaya çıkmıştı. Ülke genelinde uyarı yapılmasının ardından bu mahkûmlardan 3’ü yakalanıp, Kocaeli Kapalı Cezaevi’ne konurken, 2’si henüz bulunabilmiş değil. Bu kişilerin yeniden kapalı cezaevine alınmalarının nedeni IŞİD üyesi oldukları yolundaki istihbarat raporlarıdır.
4- Kaldı ki, Adalet Bakanı Bozdağ da dün yaptığı açıklamada, Hürriyet’in haberinin bu bölümlerini doğruluyor, “Doğru, istihbarat ayın üçünde haber verdi, böyle kaçış var, olay var diye, anında müdahale edilmiş, aynı gün üzerine gidiliyor, aynı gün bunları kapalı cezaevine almak üzeri oraya gerekli görevliler gidiyor” diye konuşuyor. Bozdağ, bu ifadesiyle Emniyet’in uyarı yazısını teyit ediyor, mahkûmların yeniden kapalı cezaevine alınma ihtiyacını kabul etmiş oluyor.
5- Bozdağ’ın ifadesinin tartışmaya açık bir yönü, mahkûmların açık cezaevinden kaçmalarının “firar sayılamayacağı” yolundaki sözleri. Bakan, “oradan ayrılma bizim literatürümüzde firar sayılmaz, çünkü dış güvenliği yoktur, tel örgü yoktur, kaçışı engelleyen yoktur” diye konuşuyor. Böyle de olsa mahkûmların açık cezaevinden çıktıktan sonra geri dönmemeleri ve sırra kadem basmalarının (halen ikisi kayıp), Türkçe sözlükte hangi fiille karşılanabileceği sorusu boşlukta kalıyor.
6- İşin daha kritik başka yönü daha var. Bu olaya konu olan 5 mahkûmdan 3’ü –Kocaeli’ndeki davadan ayrı olarak- aynı zamanda İstanbul’da 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmekte olan ana İŞİD davasında da sanık olarak yargılanıyor. Bunlar Raşit Karabağ, Gökhan Bulut ve Serdar Sarıçam. Bu konuda hazırlanan iddianamede, örneğin sanıklardan halen firari olan Raşit Karabağ hakkında şu suçlamalar yöneltiliyor: “Facebook hesabında askeri üniforma ile çekilmiş fotoğraflarının olduğu, ayrıca İŞİD/DEAŞ sembollerinin resimlerinin bulunduğu, arkadaşları arasında çok sayıda DAEŞ/İŞİD adına propaganda amaçlı paylaşımlar yapan şahıslar bulunduğu tespit edilmiştir.“
Bütün bu olgular yan yana getirildiğinde Adalet Bakanı Bozdağ’ın Hürriyet’i hedef alan suçlamaları haksız bir zemin üzerine oturuyor. Hürriyet, dünkü haberinde Türkiye’nin IŞİD’e yardım ettiği gibi bir algı oluşturmak amacıyla hareket etmemiş, gerçekleri yazarak sadece gazetecilik görevini yerine getirmiştir. Hürriyet, her zaman terörün, IŞİD dahil olmak üzere bütün terör örgütlerinin karşısında olmuş, bu tutumunu yayınlarında en kuvvetli bir şekilde ortaya koymuştur.