Güncelleme Tarihi:
Çadırları yaktıkları iddiasıyla yargılanıp beraat eden ve dün Emekli’nin davasında tanık olarak dinlenen zabıta komiseri ise emniyet müdüründen böyle bir talimat aldığını ancak çadırların mum gibi yanıcı maddelerle tutuşmuş olabileceğini söyledi. Diğer zabıtalar da çadırları yakmadıklarını, yanan çadırların üzerine diğer çadırları attıklarını savundu.
Gezi Parkı eylemlerinin başladığı 30 Mayıs 2013 günü, ağaçların kesilmesini engellemek için parkta yatanların kaldığı çadırlar, sabah saat 05.00 sıralarında ateşe verilmişti. Dönemin İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli’nin, eylemlerin başladığı gün göstericilere ait çadırları yakmaları için zabıtalara, “Çadırları toplamakla uğraşmayın, yakın gitsin” talimatı verdiği iddiasıyla, ‘görevi kötüye kullanmak’ ve ‘yangın çıkarmaya azmettirmek’ suçlarından yargılanmasına dün başlandı. 5 yıla kadar hapis cezası istenen sanık Ramazan Emekli, İstanbul 29’uncu Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada hazır bulundu.
‘YAKIN DİYE BİR EMİR VERMEDİM’
Suçlamaları kabul etmeyen Ramazan Emekli, olay tarihinde Beyoğlu ilçesinden sorumlu İstanbul İl Emniyet Müdür Yardımcısı olarak çalıştığını belirterek şunları söyledi: “Zabıtalarla ilgili kesinlikle emir verme yetkim bulunmamaktadır. Olay tarihindeki görevim Gezi Parkı’nda bulunan 120 kişinin tahliyesiydi. Kesinlikle zabıtalara ‘Sizin güvenliğinizi sağlayamayız, göstericilerin çadırlarını yakın’ şeklinde bir emir vermedim. Daha önce yargılanan zabıta memurlarını tanımam. Olay gecesi Gezi Parkı’nda bulunan odaya ismen tanımadığım memurlar geldi. Kesinlikle onların çalışmalarıyla ilgili bir emir vermedim. Görevimi kötüye kullanmadım. Yangın çıkartma konusunda da zabıtaları veya başkalarını azmettirmedim.”
GÜVENLİĞİNİZİ SAĞLAYAMAYIZ
Çadırları yaktıkları gerekçesiyle yargılanıp beraat eden zabıta görevlileri ise duruşmada tanık olarak ifade verdi. Zabıta Komiseri Murat Sarı, olay günü 60-70 çadırı toplayıp depoya kaldırdıklarını anlatarak, “Parkın sonuna doğru tahminen 10-15 tane çadır kalmıştı. Yanımda görevli memur arkadaşlar da bulunduğu sırada sanık emniyet müdürü bize ‘Burada ne kendimizin ne de sizin güvenliğinizi sağlayamayız, kalan çadırları yakın’ dedi. Ancak ben ya da görevli zabıtalar kesinlikle çadırları yakmadık. Bir süre sonra çadırların yandığını gördük. Çadırlarda bulunan mum, tüp gibi yanıcı maddeler sebebiyle yanmış olabilirler. Emniyet müdürü ‘yakın’ dedi ama biz kesinlikle çadırları yakmadık” dedi.
KENDİLİĞİNDEN YANAN ÇADIRLAR VARDI
Zabıta Murat Yüce ise şunları anlattı: “Çadırların birçoğunu toplamıştık. Az sayıda çadır kalmıştı. Yanımda şu anda huzurda bulunan sanık olup olmadığını tam olarak bilmediğim bir emniyet müdürünün, amirim olan Murat Sarı’ya, ‘Çadırlarla uğraşmanıza gerek yok, yakın gitsin’ dediğini bizzat duydum. Ancak biz çadırları yakmadık. Zaten orada kendiliğinden yanan birkaç çadır vardı. Zannediyorum bunlar daha önce topladığımız çadırların içinde gördüğümüz şekilde, aydınlatmada kullanılan ve lüks olarak tabir edilen piknik tüpleri ve mumlar sebebiyle yanmıştı. Biz kalan birkaç çadırı toplayarak kendiliğinden yanan diğer çadırların üstüne attık. Bunun dışında çadırları bizzat yakmadık.”
YANANLARIN ÜSTÜNE KALAN ÇADIRLARI ATTIK
Tanıklardan Hasan Hüseyin Yılmaz da, “Oradaki amirimiz Murat Sarı, bize görevli emniyet müdürünün ‘Çadırları yakın’ dediğini söyledi. Ancak biz çadırları yakmadık. Kendiliğinden yanan çadırların üzerine kalan birkaç çadırı attık” diye konuştu. Tanık Osman Çeküç ise “Bizzat emniyet müdürünün amirimiz Murat Sarı’ya ‘yakın’ dediğini duymadım. Fakat kendi amirimiz bize çadırları yakın talimatı geldiğini söyleyince biz orada zaten yanan çadırların üzerine kalan çadırları attık. Bizzat çadır yakmadım” dedi.
Zabıtalar Ali Rıza Taryağ ve Hüseyin Aladağ da çadırların nasıl yandığı konusunda bilgilerinin olmadığını söyledi. Mahkeme, duruşmayı erteledi.