Oluşturulma Tarihi: Kasım 08, 2003 00:00
HÜRRİYET'in pet sayfasında birkaç hafta önce çıkan bir
haber yüzünden ciddi bir tartışma patlak verdi bir grup arkadaş arasında.Bu bir grup arkadaş, benim arkadaş grubum oluyor. Olay şöyle gelişti. Ayça Barut, The Marmara'nın önünden geçmiş olan herkesin tanıdığı hergele köpeği haber yapmıştı.Çok da iyi yapmıştı. İstanbul'un en çok tanınan köpeği olduğuna eminim. Hatta otelin pek çok yabancı müşterisi olduğu düşünülürse, dünya çapında tanınıyor bu sevimli hergele.Peki bu haber yüzünden niye arıza çıkarıldı.Olay aynen şöyle gelişti. Ayça Barut'un haberinde köpeğimizin adının (Semtimde yaşadığı için günde en az iki kez karşılaşıyorum. Köpeğimiz diyebilirim bu yüzden di mi?) ‘‘Ebru’’ olduğu belirtiliyordu.Muhabbet sırasında biri (Bu ben oluyorum aslında net konuşmak gerekirse); ‘‘Yahu o köpeğin adı Ebru değil ki! Ben ona 'N'aber lan Artiz!' dediğimde bakıyor. Adı 'Artiz' onun’’ dedim.Bunun üzerine Topesto, ‘‘Sallamaaaaa, sallamaaaa! Onun adı 'Kirli'. 5 yıldır Kirli'yle muhabbetimiz var bizim’’ dedi.Olay ikimizin arasında büyüyecek sanırken, bir diğer eleman ‘‘Melon dediğimde böyle kafasını kaldırıp merdaneli çamaşır makinesi gibi iki yana sallıyor. Onun adı 'Melon' dedi.Bu noktada ‘‘Melon diye köpek mi olur be!’’ şeklinde özetleyebileceğimiz ufak bir arbede daha çıktı.İş böyle bir hal alınca başkalarını aramaya başladık. Köpeğe iddia edildiği gibi ‘‘Ebru’’ diyen çıkmadı bu biiir! Aynı ismi söyleyen iki kişi bile bulamadık; bu ikiiiii! Konumu itibariyle o köpeğin yani Artiz'in (!) milyon tane adı olması gerekiyor; bu da üüüüç!En sonunda durumu hiç bozmamaya, eskiden olduğu gibi inandığımız ismiyle çağırma kararı alıp kan dökülmeden işi çözdük.*Aslında yeri gelmişken insanların besledikleri hayvanlara taktıkları isimler üzerine bir tahlil yapan olmuş mudur acaba?Niye söylüyorum bunu açıklayayım. Ben evde hayvan beslemiyorum. Topesto terbiyesizi ‘‘Kendini beslediği için gerek görmüyor tabii’’ diyor. Ama nedenlerim var...Hayvan besleyen arkadaşlarımın bir kısmı isim koymuyor. Bu iyi bir yöntem bence de. Bazıları ise hayvana öyle isimler veriyor ki; kedi veya köpek her neyse işte dile gelse ‘‘Abi ben sana ne yaptım da sen beni Çipilim diye çağırıyorsun’’ diyecek.Sürahi diye kedi olur mu? Veya bir arkadaşım köpeğine nostalji amacıyla Kont adını takmış. Güzel fakat hayvanın kont olacak bir durumu yok. Çünkü ufacık bir şey. Adını dolduramıyor bu Kont adlı arkadaş ve bunalıma giriyor bence.Ben tanımıyorum fakat Topesto'nun okuldan bir arkadaşının annesi sokakta bulup eve getirdiği kediye ‘‘Televole’’ diyormuş.Oğlu da ‘‘Anne, bir sonraki kediye hangi ismi düşünüyorsun. Acun Firarda mı diyeceksin ona da’’ diye haklı bir tepki geliştirmiş.Bir de artık şehir efsanesi olduğuna inandığım bir hikaye var. Aslında gerçek olduğunu ve kimin başından geçtiğini de biliyorum ama olmaz şimdi burada yazmak.Bir arkadaşımız kedisine ‘‘Mahmut’’ adını takıyor. Mahmut aşağı Mahmut yukarı. Fakat kedi Siyam. Mahmut üzerinde pek iyi durmuyor.Neyse efendim, Mahmut bir gün evden kaçıyor. Arkadaşımız da çok sevdiğine çeşitli vesilelerle bizzat şahit olduğum Mahmut'u bulmak için sokağa fırlıyor.Kediyi nasıl arayacaksın, adını bağırarak tabii ki. Arkadaşımız bir anda sokaklarda ‘‘Mahmuuuuut! Mahmuuuuuut!’’ diye bağırarak gezmeye başlayınca millet de haklı olarak ‘‘Dünyanın çivisi çıkmış’’ gibilerden bakıyor elemana.Hayvan isimleri üzerine başlayan bu tartışmanın bir yerinde, Artiz'e Melon diyen arkadaş, ‘‘Acaba onlar da bize isim takıyor mudur?’’ gibi manasız derinlikte bir soru attı ortaya.Kafasına yumruk indirmek suretiyle şuurunu açtık neyse ki!*Bu konuda örnek bitmez! Bir arkadaşımın kedisinin adı Sümsük mesela. Yazık değil mi arkadaşlar o kediye, sorarım size. Kimse artık kedisine Mestan demiyor mu mesela bu memlekette. Peeeeh!Yahu ben bu arada kendimi bayağı gaza getirmişim farkında olmadan. Bu konuda bu kadar cümle kurabilmiş olmama hayretler içinde kalarak ‘‘Size doyum olmaz’’ diyorum ve günün kalan kısmında Matrix'in üçüncü bölümünü seyredebilme umudunu içimde büyüterek (Dur bakalım daha ne kadar saçmalayabileceğim) huzurlarınızdan çekiliyorum.Bir de sen tasarla yarışmasıTaç nevresimlerini üreten Zorlu Tekstil Grubu, Ev Tekstil Tasarımcıları Derneği ile işbirliği içinde düzenlediği ‘‘Bir de Sen Tasarla’’ adlı nevresim deseni tasarım yarışmasının ikincisini yapıyor. Nevresim deseni tasarım yarışması, üniversitelerin Güzel Sanatlar Fakülteleri Tekstil Tasarım bölümlerinde öğrenim gören öğrencilere yönelik. Yarışma, Türkiye'de tekstil tasarım bölümü bulunan tüm üniversiteleri kapsıyor. Yarışma jürisinde Marmara, Mimar Sinan, Dokuz Eylül, Beykent, Yeditepe ve Mersin üniversitelerinden uzman birer öğretim görevlisi, Zorlu Grubu'ndan yöneticiler, Tekstil Tasarımcıları Derneği ve EVSİAD'dan birer temsilci yer alıyor.
button