Oluşturulma Tarihi: Kasım 16, 2002 00:00
AMAN efendim, aman, bu ne şiddet, bu ne hiddet, bu ne celal ! Rahşat Ecevit'in zevcini ve onun vekil-i azamı, Şükrü Sina Gürel'i kastediyorum.Siyasi ömr-ü hayatlarını tüketen bu iki politik kadavra, 3 Kasım gecesi sine-i milletten yedikleri okkalı Osmanlı şamarın kuyruk acısıyla, açmışlar ağızlarını ve yummuşlar gözlerini.Adyö, baybay, elveda, çao, kendileri bir daha geri gelmemek üzere yolcudur Abbas ya, giderayak bunun öcünü ‘‘Kıbrıs gitti, gidiyor’’ diye vaveyla kopartarak almaya çalışıyorlar.* * *MEĞER, BM Sekreteri Kofi Annan'ın sunduğu ve son kırk yıllıdır Türk tezleriyle ilk kez bu derece uyuşan çözüm planı kabul edilemezmiş. Yoksa ‘‘Yeşil Ada’’ elden çıkarmış.Bu iki şahıs haniyse, ‘‘Yavru Vatan’’ gibi Anavatan'ın da ‘‘satıldığını’’ (!) buyuracak.Üstelik, üç aylığına ve kerhen oturduğu makamda teamülleri hiçe sayarak partizan bir ‘‘elçi kıyamı’’ da gerçekleştirmiş olan Gürel, ‘‘Milliyet’’in manşetindeki dört dörtlük deyimle ‘‘herkese kin kustuktan’’ sonra, Recep Tayyip Erdoğan'a çamur atmayı da ihmal etmemiş. Atina mahreçli bir haberden yola çıkan ‘‘şahinler şahini’’nin iddiasına göre, AKP lideri Yunanistan Başbakanı Simitis'e sözlü mesaj ileterek, iç konjonktürden dolayı geri adım atıyor görükse dahi, aslında ‘‘Belçika modeli’’ne yakın çözüme sıcak baktığını bildirmiş.Eğer bu doğruysa, Gürel'e inat, Erdoğan'ı gönülden kutluyor ve alnından öpüyorum.* * *EVET evet, Bülent Ecevit'lerin, Sina Gürel'lerin, Mümtaz Soysal'ların, yani ahı gitmiş vahı kalmış ve kasten körükledikleri şovenizmin ‘‘tek çözüm, çözümsüzlüktür’’ kısırlığı üzerine kariyer inşa etmiş muhteremlerinin şamatası artık vız gelir, tırıs geçer !Çünkü, onların defterinin zaten dürülmüş olması bir yana, hafta içinde de ısrarla yazdığım gibi, Kofi Annan'ın ‘‘Kıbrıs Planı’’ en önce bütün taraflar için ‘‘son şans’’tır.Ve de eğer, genel Türk yaklaşımına çok büyük ölçüde yakın olmasına rağmen kadı kızında kusur arayan ve yukarıdaki zevatın gazına gelen bir Ankara bu çözümü reddeden başkent olarak ortaya çıkarsa yandı gülüm keten helva, ülkemiz vahim darbeler yiyecektir.Dolayısıyla, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin manen, maddeten ve hukuken başbakanı olması gereken Recep Tayyip Erdoğan'ın kuracağı hükümet ilk sınavı burada verecektir.Küçük bir talihsizliğe rağmen de karineyle sezdiğim hava sınavın başarısı yönündedir.Söz konusu talihsizliği, gayet diplomatik bir ‘‘lisan-ı münasip’’le Kıbrıs'ta ‘‘Belçika modeli’’ne sıcak baktığını söyleyen AKP liderinin, Şükrü Sina Gürel tasallutundaki bir bölüm dışişleri ricalininin ‘‘uyarı’’sından sonra (!) bundan geri adım atması oluşturmuştur. Gürel, ‘‘Simitis'le gizli anlaşma’’ (!) baklasını gevelerken de bunu çağrıştırmaktadır. Ayrıca, Erdoğan'ın ilk Atina yolculuğunun ertelenmesindeı ‘‘uyarı’’nın payı vardır.* * *OYSA, ‘‘Annan planı’’ zaten o Belçika ve İsviçre modellerini harmanladığı için Türk tezlerine böylesine yakın olduğuna göre, Erdoğan ne ‘‘model’’e sıcak bakmakla; ne de, eğer gerçekse, Simitis'e aynı doğrultuda şifahi mesaj göndermekle yanlış işlemiş falan değildir !Allah göstermesin, AKP liderinin tek ve hayati bir yanlışı şu olabilir:Hem ahı gitmiş vahı kalmış Ecevit'lerin, Gürel'lerin, Soysal'ın ‘‘Kıbrıs satılıyor’’ şamatasından; hem de siyaset ve strateji değil taktik ve pratik üretmekle yükümlü olan ‘‘rical’’ bir bürokrasisinin ‘‘uyarı’’sından çekinip; tüm ülkemize olduğu kadar, fırsatı değerlendireceği için kendisine ve partisine de yepyeni ufuklar açacak olan tarihi Kıbrıs çözümünü reddetmek!İktidar takviminin başlangıcında bulunduğu için popülizme ve şovenizme prim vermemek marjı şimdi çok yüksek olan; üstelik, Haliç kıyısının denizci melekesiyle iç ve dış konjonktür rüzgarlarının yelkeni pupadan şişirdiğini bilen Recep Tayyip Erdoğan ve partisinin bu yanlışa düşmeyeceğine inanıyor ve de inanmak istiyorum.
button