Güncelleme Tarihi:
Gurbetçilerin Türkiye'de yaptıkları harcamalar yarı yarıya düşerken, bazılarının 2-3 yılda bir çıkabildikleri izinlerini banka kredisiyle yapmaya başladıkları bildirildi.
Biraz para biriktirip ülkesine dönmeyi planlayan vatandaşların 1960'lı yıllarda Almanya'ya göçüyle başlayan “gurbetçi” olgusu, geçen zaman içinde milyonlarca kişi için karşılıklı olarak hem sosyal, hem ekonomik sonuçlar doğurdu. Gittikleri dönemlerde sosyal sorunlar yaşayan gurbetçiler, birliğin genişleme sürecine girdiği son 10 yıl içinde, bu kez de mali sorunlarla boğuşmaya başladılar.
Geçen sürede birikim yapamayan gurbetçilerin, “kesin dönüş” düşünceleri rafa kalkarken, Anadolu'da esnaf için bereketli sezon manasında kullanılan “Almancı, harmancı ve pancarcı” üçlemesi ise geçerliliğini yitirmeye başladı.
Yaklaşık 25 yıldan bu yana Almanya'da işçi olarak çalışan İsmail Uz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Doğu ile Batı Almanya'nın birleşmesi ile başlayan sıkıntının, Avro'ya geçişle ve birliğe yeni katılan ülkelerle iyice gün yüzüne çıktığını söyledi.
İki Almanya'nın birleşmesinin ardından artan nüfusla birlikte ülkedeki gurbetçilerin adeta istenmeyen kişiler olarak görülmeye başlandığını anlatan Uz, mark döneminde yaşadıkları rahat hayatın ise artık gerilerde kaldığını vurguladı.
Önceki yıllarda geride bıraktıklarının yakınları için bir güvence olarak görüldüğünü, yaz aylarında yaptıkları izinlerinin Türkiye'dekiler tarafından dört gözle beklendiğini anımsatan Uz, “1980-1990 arasında neredeyse bir kamyon hediye ile yurda gidiyorduk. Herkes bizden bir şeyler bekliyordu. Ama artık bırakın hediye götürmeyi, izine bile zor gider olduk” dedi.
Pahalılık nedeniyle her yıl yaptıkları izin sayısını 2 hatta 3 yılda bir yapmaya başladıklarını vurgulayan Uz, izin parası biriktirme dönemlerinin ise geride kaldığını çoğu gurbetçinin banka kredisi ile izne çıkabildiğini kaydetti.
ÜCRETİN DEĞERİ DE MİKTARI DA AZALDI
Almanya'nın Bochum kentinde bir deterjan fabrikasında çalışan Reşit Avcı ise Avro'ya geçiş öncesi ücretinin 3 bin mark olduğunu şimdi ise aylık bin 500 Avro aldığını söyledi.
Ülkede Avro'ya geçişin normal olarak sağlanamadığını anlatan Avcı, şöyle konuştu:
“Daha önce bir marka ekmek alıyorsak, bu şimdi bir Avro oldu. Ev kiraları, gıda harcamaları anormal derecede arttı. Buna karşın ücretimiz eskiye oranla yarı yarıya düştü. Türkiye'de ise paranın döviz karşısında değerlenmesi kendi ülkemizde, bol bol harcadığımız günleri geride bıraktırdı. Çoğu gurbetçi için Almanya'nın bir cazibesi kalmadı. Ancak dönüp ne yapacağız? Çocuklarımız burada doğdu, buranın kültürü ile yetişti.”
Önceki yıllarda yaşadıkları refah nedeniyle çoğu gurbetçinin (böyle devam eder düşüncesiyle) birikim yapmadığını vurgulayan Avcı, yaz aylarında yapılan izinlerin ise yatırım düşüncesinden uzak, sadece Türkiye'deki yakınları görmek için yapıldığını söyledi.
HOLDİNGLER TUZ BİBER OLDU
Yaklaşık 25 yıl çalıştığı Belçika'da plastik fabrikasından emekli olan Tahsin Gündoğan ise gurbetçilerin gittikleri ülkelerde, en ağır işlerde çalışarak yaptıkları birikimlerinin ve umutlarının, çok ortaklı şirket ve holdinglerle birlikte battığını söyledi.
Çoğu gurbetçinin, “Memlekette bir iş kurar, gurbetten kurtuluruz” düşüncesiyle “yemeden, içmeden” biriktirdiği parasını bu şirketlere yatırdığını anlatan Gündoğan, “Elimizde avucumuzda ne varsa buralara yatırdık. Şimdi ise bırakın kar almayı, ana paramızı bile alamıyoruz” diye konuştu.