Güngören'deki saldırı davasına devam edildi

Güncelleme Tarihi:

Güngörendeki saldırı davasına devam edildi
Oluşturulma Tarihi: Mayıs 11, 2009 17:20

Güngören'de 17 kişi ve bir doğmamış bebeğin ölümü, 154 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan bombalı saldırıya ilişkin 8'i tutuklu 9 sanığın yargılanmasına devam edildi.

İstanbul 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam eden duruşmada, ifadesi alınan tutuklu sanıklardan Ziya Kıraç, olaylarla hiç bir şekilde ilgisinin olmadığını ve gizli tanığın kendisi hakkında verdiği ifadelerin yalan olduğunu öne sürdü.

Tutuklu sanık Mehmet Salih Yanak da okuryazar olmadığı için sahte ehliyet kullandığını ve polislerin kendisini iş yerinden aldıklarını belirterek, Güngören patlaması olayını emniyette öğrendiğini ve sanıklardan Cihan Aydın ile Hüseyin Türeli'yi tanıdığını anlattı.

Yanak, örgütle alakasının olmadığını savunarak, beraat ve tahliyesini istedi.
Sanıklardan Cevat Aydın ise gerçek isminin Cihan Aydın olduğunu, askerlik sorunu bulunduğu ve ailesinin geçimini sağlamak için ağabeyi Cevat Aydın'ın kimliğini kullandığını, ağabeyinin bundan haberinin olmadığını ve yıllardır aynı iş yerinde birlikte çalıştıklarını söyledi.

Sanıklardan Hüseyin Türeli ile akraba olduğunu ve diğer sanıklar Mehmet Salih ile Ziya Kıraç'ı da tanıdığını aktaran Aydın, Hüseyin Türeli'nin abisinin kendisini arayarak Güngören'deki olaylar nedeniyle Hüseyin Türeli ve bazı kişilerin gözaltına alındığını söylediği için kendisinin de gözaltına alındığını anlattı.

Aydın, olaylarla hiç bir ilgisinin olmadığını, kendisine emniyette 'olaylarla ilgisinin olmadığı' söylendiği için tutanakları imzaladığını ve avukatıyla görüşmesinin engellendiğini savundu. Aydın, beraat ve tahliyesini istedi.

Sanık Abdurrahman Oral da olayla ilgili gizli tanık beyanı dışında hakkında bir suçlama bulunmadığını ve bu beyanda 7 ay boyunca Kandil'e gittiğinin söylendiğini belirterek, tekstilci olduğu için Irak'a 3 günlüğüne Kurban Bayramı tatilinde iş yerinden izin almadan gittiğini, gizli tanığın beyanını kabul etmediğini ve Güngören olayının olduğu günde arkadaşlarıyla beraber Heybeliada'ya denize gittiklerini öne sürdü.

Tutuksuz olarak yargılanan sanık Şaban Güneş ise maddi kaygılar, polis ve avukat telkini nedeniyle etkin pişmanlıktan yararlanmak istediğini belirterek, Güngören patlamasıyla hiç bir ilgisinin bulunmadığını iddia etti.

MÜŞTEKİ İFADELERİ

Duruşmada, Güngören'deki olayda ölenlerin yakınları da tek tek duruşma salonuna çağrılarak dinlendi.

Şikayetçilerin çoğunluğu davaya müdahil olmak istediklerini ve davayı sonuna kadar takip edeceklerini belirterek, kendilerine avukat tahsis edilmesini talep ettiler.

Olayda 8 aylık hamile olan eşi Filiz İkiz'i kaybettiğini söyleyen şikayetçi İlhan İkiz, olay günü eşiyle birlikte alışverişe çıktıklarını, alışveriş yapıp yemek yedikten sonra arabalarına binip eve gitmek üzereyken, eşinin bir gömlek daha almak istediğini ve bu sırada kendisinin arabadan inerek bir mağazaya girdiğini anlattı.
Mağazadan gömlek aldığı sırada bir patlama olduğunu ve bu patlamanın doğal gaz patlaması olduğunun kendilerine söylendiğini aktaran İkiz, “Eşim arabadan indi. Birinci patlamada yaralanan şahıslara yardım etmek için patlamanın olduğu yere koştum. Eşim 150 metre ötede bir yerde oturdu. Birinci patlamadan 8-10 dakika sonra ikinci patlama oldu ve eşim o sırada yaralandı. Hastanede vefat etti. Eşim 8 aylık hamileydi, bebek bekliyorduk. Bebek de anne karnında ölmüştü” dedi.

İkiz, olayın sorumlularından ve eşinin ölmesine sebep olanlardan şikayetçi olduğunu belirterek, sanıkların cezalandırılmasını istedi.
Olayda kızını kaybeden şikayetçi Aydın Özkan da evlerinin patlama yerine 30 metre uzaklıkta ve yüksekte bir yerde olduğunu, kendisinin eşi ve kızıyla birlikte birinci patlamadan sonra balkona çıktığını ve 10-12 dakika sonra ikinci patlamanın meydana geldiğini anlattı.
Aydın Özkan, şunları söyledi:
“Patlama sırasında bir parça kızım Şeyma Özkan'ın kalbine isabet etti. Hemen hastaneye kaldırdık ancak zaten ölmüştü. Eşim ve ben olayda yaralanmadık. Bu bombalamayla ilgili olanlar, patlamaya sebep olanlar hakkında şikayetçiyim.”

“BENİM OĞLUM KULELİ'Yİ KAZANMIŞTI”

Duruşma salonuna çağrılan şikayetçilerden Mustafa Şüntürk de 14 yaşındayken olay günü ikinci patlama sonucu ölen oğlu Furkan Şentürk'e ait bir fotoğrafı mahkeme heyetine göstererek ifade verdi.

Patlama sırasında evde olduğunu, ikinci patlamayı duyarak dışarı çıktığını ve oğlunun cesediyle karşılaştığını anlatan Şentürk, oğlu Furkan'ın arkadaşı Murat Ağca ile beraber birinci patlamanın ardından yaralıları ambulansa taşıdığını ve bu sırada meydana gelen ikinci patlama sonucu öldüğünü söyledi.
Acılı baba Şentürk, “Bu olayı yapanlardan şikayetçiyim. Bu insanlık mı? Benim oğlum Kuleli'yi kazanmıştı. İnsanlara yardım ediyordu. Vicdanları rahat mı?” diye konuştu.

Olayda ölen Murat Ağca'nın babası Durmuş Ağca ve annesi Perihan Ağca da duruşmada hakime şikayetçi olduklarını söylediler.

Anne Ağca, oğlunun arkadaşıyla dışarda oynadığını, patlama sesi geldiğinde de olay yerine gitmek istediğini belirterek, “(Gitme) diye uyardığım halde gitti. Peşinden kızımı göndermeyi düşündüm ve o anda daha büyük bir patlama oldu” dedi.

Dışarı çıktıklarında polisin kendisini engellediğini, eşinin olay yerine gittiğini ve oğlunun hastanede öldüğünü söyleyen Ağca, sanıklara hitaben, “Benim çocuğum ne yaptı? Vatandaşların günahı, suçu neydi?” diye sordu.

Anne ve baba Ağca, sanıklardan şikayetçi oldular.

Duruşmada, sanık avukatları dinleniyor.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!