Güncelleme Tarihi:
Bölgede, çok sayıda doktor, avukat, eczacı gibi meslek dalı ile restoran işletmeciliği, fabrika, imalat sanayi ve hizmet sektöründe işveren konumunda olan kadınlarla, mikro krediyle kendi işini kuran yaklaşık 4 bin kadın, son yıllarda daha çok töre ve namus cinayetleri, ezik ve şiddet mağduru olarak gündeme geldiği konumunu, daha çok erkeklerin dünyası olarak bilinen iş dünyasında da başarılarıyla söz ettirerek değiştirmeyi istiyor.
Batman, Diyarbakır merkez, Bismil ve Ergani ilçelerinde 4 binin üzerinde kadın aldıkları krediyle konfeksiyon atölyesi, gözleme salonu açarak gibi imkanlarıyla işlerini kurarak, yüzlerini üretime çevirdi.
“KADINLAR KABUĞUNU KIRDI”
Diyarbakır İş Kadınları Derneği Başkanı Nilüfer Baran, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 2004 yılında Diyarbakır'da ve bölgedeki iş dünyasında kadının farklı bir yönünü ve yüzünü belirtmek amacıyla dernek kurduklarını söyledi.
Kuruluş aşamasında bu kadar çok ilerleyeceklerini ve talep alacaklarını tahmin etmediklerini, ancak bugün geldikleri noktada bölgenin farklı bir yüzünü ortaya çıkardıklarını ifade eden Baran, şöyle dedi:
“Bölge kadını hep töre cinayetleriyle, intiharlarla, dayakla, ezilen kadın imajıyla gündeme gelmektedir. Oysa biz diyoruz ki, bölgede kadınlar kabuğunu kırdı. Artık farklı bir imajla ortaya çıkıyoruz. Bu imajı biz ortaya koyduk ve bu yönde çalışmalarımızı sürdürmekteyiz. Değişen bölgenin, değişen eğitimli kadınlarıyız.”
“KADINSINIZ EVİNİZDE OTURUN”
Mermer, meyve suyu imalatı, mağazacılık gibi her sektörden üyelerinin bulunduğunu belirten Baran, bölgenin feodal bir yapıya sahip olduğunu, kadınların iş dünyasında var olması ve kendi ayakları üzerinde durmasının önceleri şaşkınlık yarattığını, ancak daha sonra bu düşüncenin yavaş yavaş ortadan kalktığını ifade etti.
Baran, şöyle devam etti:
“Önceleri (kadınsınız, evinizde oturun, iş dünyası size göre ağırdır, kaldıramazsın) şeklinde tepkiler aldık. İlk 2 yıl, çok mücadele verdik. Erkek egemen bir toplumda yaşıyorsunuz. İş dünyasında erkekler çok daha fazla. Bir anda çıkıyorsunuz, bir heyecan ve şaşkınlık yaratıyorsunuz. Ayaklarınızın üzerinde durmak ve 'biz varız' demek için çaba sarf ediyorsunuz. Çoğu zaman 'bu iş bitti' dediğimiz anları yaşadık. Ama her seferinde 'hayır' dedik. Diyarbakır'ın, bölgenin hatta Türkiye'nin de buna ihtiyacı var. Mücadelemizi verdik. Geldiğimiz noktadan da son derece mutluyuz.
Bize ulaşan kadınlar, 'ben de bir şeyler yapmak istiyorum' diyor. Biz de bilgi ve becerimizi, deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Amacımız bölgede daha çok iş kadını, girişimci kadın yaratmak. Kendi ayakları üzerinde duran kadınların sayısını artırmaktır.”
“AMACIMIZ ARAMIZDAN SANAYİCİ KADINLAR ÇIKARMAK”
Derneğin Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde ilk defa statüsünü belirleyen bir dernek olduğunu, bölgedeki girişimci kadınları bir araya getirmeyi hedeflediklerini belirten Baran, bu amaçla, Mardin, Şanlıurfa, Batman, Tunceli ve Adıyaman'da temasları olduğunu kaydetti.
Baran, şöyle dedi:
“Amacımız, aramızdan sanayici kadınları çıkarmak. Böylece bizim ve bölgemiz üzerinden yapılan spekülasyonlara da son vermiş oluruz. Artık medyada özellikle televizyon dizileriyle anlatılarak gündem oluşturulmaya çalışılan şekliyle gündeme gelmek istemiyoruz. Ayakları üzerinde duran, kendi iş gücünü yaratan, ortaya koyan ve sergileyen güçlü kadınlar imajı vermek istiyoruz. Medyadan da bu şekliyle destek istiyoruz.”
“ŞİDDETLE ANILMAKTAN RAHATSIZIZ”
Huzurevleri semtinde el becerisini çeyizlik eşya atölyesi açarak üretime dönüştürmeyi başaran 3 çocuk annesi Songül Alaydın, kendi işini kurma isteğine eşinin emekli ikramiyesinin bir kısmını vererek destek olduğunu ve bu sayede kendi işini kurduğunu söyledi.
Atölyesinde ilk etapta genç kızları istihdam ettiğini, çevrede kendi işini kurmak isteyen kadınlara da cesaret verdiğini ifade eden Alaydın, kadınların iş dünyasından korkmaması gerektiğini söyledi.
Hedefinin işini mutlaka büyütmek olduğunu, ancak pazar sıkıntısı olduğunu, bunu da aşacağına inandığını ifade eden Alaydın, şunları söyledi:
“Kendi işimi kuran binlerce kadından biriyim. Bu bölge hep şiddet gören kadınlarla dile gelmesi, örneğin isimleri farklı ve ama konuları aynı diziler durmadan çekiliyor. Sanki bütün Türkiye çapında da dünya çapında da Doğu kadınları hep şiddet gören ezilen, itilip, kakılan kadınlar olarak görülüyor. Halbuki değil. Örneğin ben bu işi kurmak istedim ve kurdum. Benim gibi nice kadınlar var kendi işini kuran. Bölgede evet zaman zaman kadınlara gerçekten ikinci sınıf insan muamelesi yapılıyor. Ama bu bir tek bizim bölgemizde yok. Bir tek bizim bölgemizi bu kadar dile getirmek, şiddetle anılmak bize rahatsızlık veriyor.”