Ahmet KAYA/GAZİANTEP, (DHA)
Oluşturulma Tarihi: Haziran 27, 2006 09:50
Gaziantep'te, 25 yıl önce güvenlik güçleriyle çatışmaya girerek bir teğmenin öldürülmesi olayına karıştığı suçlamasıyla idam edilen ve emekli savcı Mete Göktürk’ün ‘Adaleti gördünüz mü?’ adlı kitabında, ‘Silah kullandığına dair bir delil yoktu’ diyerek suçsuz olduğu yolunda görüş belirttiği Devrimci Yol Davası sanığı Veysel Güney'in Gaziantep'te kimsesizler mezarlığına defnedildiği ileri sürüldü.
1980 sonunda Gaziantep’in Kolejtepe Semti’ndeki bir evde yakalanan ve 10 Haziran 1981'de 02.00 sıralarında idam edilen Veysel Güney’in mezarını bulmak için yapılan girişimlerde sürpriz bir gelişme ortaya çıktı. 78’liler Derneği üyelerinin geçtiğimiz günlerde Gaziantep Adliyesi önünde, Veysel Güney’in mezarının bulunmasıyla ilgili basın açıklaması yapmasının ardından, ağabeyi Ayhan Güney, 12 Mayıs 2006’da Gaziantep Cumhuriyet Savcılığı ve Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na dilekçe vererek Bilgi Edinme Yasası gereği kardeşinin mezarlığının yerini öğrenmek istediğini belirtti.
Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey’in talimatıyla yapılan araştırma sonucu mezarlık kayıtlarında Veysel Güney kaydına ulaşılamadı. Bu sonuç Başkan Güzelbey'e iletildi. Ancak, Güzelbey sonuçtan tatmin olmadı ve ilgililere bu kez, ‘Belirtilen tarihte defnedilen sahipsiz ve isimsiz cenazeleri çıkarın’ talimatı verdi.
ÖLÜM NEDENİ 'İDAM' YAZILI KAYIT BULUNDU
Bu doğrultuda mezarlık defterleri incelenince önemli bir ipucuna ulaşıldı. Defterde Veysel Güney'in idam edildiği 10 Haziran 1981’den bir gün önce dönemin askeri karargahı olan Orduevi’nden gönderilen yazıya istinaden defnedilen bir cenazenin kayıtlarına ulaşıldı. Kayıtlarda, Orduevi’nden gelen yazıda ‘İsimsiz’ bir cenaze için mezarlık tahsisi yapılması istendi ve ertesi gün cenaze sahipsizler mezarlığının 105 bin 341 numaralı mezarlığında defnedildi. Kayıtta, defnedilen kişinin ölüm nedenine ise ‘idam’ yazıldı.
Bu gelişmeyi DHA muhabirinden öğrenen Malatya'nın Hekimhan İlçesi’ne bağlı Davulkulu Köyü’nde yaşayan ağabey Ayhan Güney, “Eğer o bilgi doğruysa DNA testi yaptırırım. Eğer gerçekte mezardaki kardeşimse, ya köyümüze ya da sıkça gidip geldiğimiz bir yere nakletmeyi düşünürüz” dedi. Güney, kardeşini yargılayan Savcı Mete Göktürk'ün ‘Silah kullandığında dair bir delil yoktu’ açıklamasıyla kardeşinin suçsuz yere idam edildiğinin ortaya çıktığını da savunarak, “Ölen teğmene de yazık. Öldüren silah kardeşimin elinde miydi, yoksa yanındaki arkadaşında mıydı? Bilmiyoruz ama babama yazdığı mektupta, ‘Ben suçsuzum. Adalet bir gün yerini bulacak’ demişti. Nitekim, gidişat kardeşimin suçsuz olduğu yolunda gelişiyor” diye konuştu.
SAVCININ KALEMİNDEN İDAMLIK GÜNEY“Türkiye’de yargı bağımsız değildir” dediği için yargılanıp beraat eden Savcı Mete Göktürk, ‘Adaleti Gördünüz mü?’ adlı kitabında idam edilen Veysel Güney’in yargılama süreciyle ilgili şu görüşlere yer verdi:
“1980 yılı sonuydu. Gaziantep’in Kolejtepe Mevkii’nde bir apartmanın en üst atında yasadışı örgüte mensup 2 kişinin barındığı
haber alındı. Güvenlik güçleri tarafından eve yapılan operasyonda, biraz aceleci davranılması nedeniyle çatışma çıkmıştı. Bir militan ölmüş, bir teğmen şehit düşmüştü. Çatışmanın yaşandığı apartmanın havalandırma boşluğundan kaçmaya çalışırken yakalanan ve görevlilerce feci şekilde dövülerek ağır şekilde yaralanan Veysel Güney’in hastanede ilk ifadesini ben aldım. Hazırlık soruşturmasını ben yaptım. Çatışmada Güney’in silah kullandığına ilişkin bir kanıt elde edememiştik. Benim ilk tespitlerimle mahkeme kararında varılan sonuç örtüşmüyordu. O günlerde yaşanan ortamın olağandışılığı da göz önüne alındığında yargılanmanın tarafsız ve adil yapılmamış olacağına ilişkin kuşku duyuyordum.”
Emekli savcı Göktürk, 24 yaşındaki Veysel Güney’in idam edildiği geceyi ise kitabında şöyle anlattı:
“Saat 02.00’de Veysel’in annesi, babası ve erkek kardeşi geldi. Güvenlik açısından sakıncalı bulunduğu için cemsenin içerisinde oturan Veysel ile birer dakika görüşmelerine izin verildi. Kucaklaşmalarına dahi izin verilmedi. Anne ve babası ağlıyordu. Kardeşinin ‘Sen inandığın bir dava uğruna ölüyorsun. Bunun için onur duymalısın. Korkmadan git ölüme’ dediğini duydum. Kardeş Güney’in anında eli kelepçelendi ve sorgulanmak üzere götürüldü. Annesi ağlıyordu. ‘Kulunuz köleniz olayım. Bu oğlumu bari bana bağışlayın’ diye yalvarıyor, kendini askerlerin ayaklarına atıyordu. Bu çırpınışlar ne Veysel’i ne de kardeşini kurtaramadı. Veysel’in son isteği sigara içmek ve babasına mektup yazmaktı. Yazdı. Ancak, mektup örgüt propagandası içerdiği gerekçesiyle babasına verilmeden mahkeme dosyasına kondu. Yarım kalmış sigara paketi ve çakmağını babasına vermemizi de istedi. İdam sehpasına çıkarken, Che Guevara’nın ünlü ‘Ölüm hoş geldi, sefa geldi’ dizelerini bağıra bağıra okuyordu. O, ölüme giderken yanında avukatı dahil hiç kimse yoktu. O’na yabancı olmayan tek şey kendi sesiydi. Ayağının altındaki sandalyeyi slogan atarak kendisi itti.”