Güncelleme Tarihi:
Bölgedeki gelişmeleri yerinde takip edebilmek için öncelikle Hatay’a gidiyorum. Reyhanlı’da, Suriye tarafından gelen bomba seslerini duymak mümkün. Sınırı geçmek ve Suriye topraklarında ilerlemek ise hiç kolay değil. Bunun için bölgede insani yardımlarını aralıksız sürdüren Türk Kızılayı’ndan yardım istiyorum. Kızılay ekipleriyle birlikte Bab Alhawa Sınır Kapısı’ndan geçip, neredeyse hayalet şehir olmuş İdlib’e ulaşıyorum.
KAMYONET KASASINDA GÜVENLİ BÖLGEYE
İdlib bölgesinde 4 milyona yakın insan yaşıyor. Sığınmacı kampları, insanların tutunacak dal olarak gördükleri Türkiye sınırına yakın bölgelerde. Bu kamplardan en büyüğü Atme. Bölgeye yönelik hava saldırılarının ardından başlayan insan hareketliliği halen devam ediyor. Yol boyunca evlerini kamyonetlerinin üzerine doldurmuş, güvenli bölge arayan ailelerle karşılaşıyorum. Bölge içi geçişler, kurulan kontrol noktalarında kayıt altına alınıyor.
ZEYTİNLİKLER ÇADIRKENT OLDU
İdlib’e 20 kilometre mesafedeki Hazzano’yu da ziyaret ediyorum. Buradaki kampın adı Ejhel. Yaklaşık 400 çadır var. Her çadırda 5 kişi kalıyor. Ancak savaştan kaçan herkes çadırkentleri tercih etmiyor. Zeytinliklere, tarlalara, yol kenarlarına kurulmuş çok sayıda irili ufaklı çadır da var. Bunlar bazen akrabaların da gelmesiyle küçük çadır kentlere dönüşüyor. Kızılay görevlileri gelen tüm yardım çağrılarına yetişmeye çalışıyor. Kamptakilerin son isteği yeni gelenler için çadır kurulması. Görevliler hemen yeni çadırları kuruyorlar.
HER SESİ DRON SANIYORLAR
Bölgedeki son durağım Taybe Yetimhanesi. Burada ailesini savaşta kaybetmiş Suriyeli çocuklar yaşıyor. Yetimhanenin nüfusu 700. Çocuklara yanımızda getirdiklerimizi ikram ediyoruz ama tercümanımız tedirgin. Sürekli ses duyduklarını, dron olabileceğini söylüyor. Tepemizde uçan, sesini duyabildiğimiz ama kendisini göremediğimiz dronlar, yardım konvoyu olarak yollarda olsak da bizim için tehdit olabilir. Bu tehdit sadece bizim için değil, İdlib’de hayata tutunmaya çalışan herkes için geçerli. Kamplardakiler havanın kötü olması için dua ettiklerini söylüyor. Güneşli hava çamur deryası içinde yaşayanların hayatını kolaylaştırsa da, dronların görüntü alması için fırsat. Dronun görüntü alması da devamında hava saldırısı demek. Suriye topraklarından ayrılırken, 5-10 kilometre uzağımıza bir bomba atıldığına tanık oluyoruz. Konvoyumuz güvenli bölge olan topraklarımıza doğru daha da hızlanıyor. Buralarda sürekli tetikte olmak artık rutin.
SAVAŞIN YÜZÜ NEDİME
- Çamur deryasına dönen Ejhel kampında dolaşırken Halepli Ömer’le tanıştım. Halep’te çatışmalar başlayınca ailesini alarak daha güvenli bulduğu Maaret El Numan’a taşınmış. Ancak savaş burada da peşlerini bırakmamış. Elini sıkı sıkı tuttuğu 3 yaşındaki kızı Nedime’nin yüzünü gösteriyor. Sapsarı saçlarıyla uzaktan bile fark edilen Nedime’nin yüzü yanıklarla dolu. Sebebi rejim güçlerinin bir yıl önce düzenledikleri bir hava saldırısı. Ömer son derece öfkeli şekilde elini kaldırıyor, “Bunu Esad yaptı” diyor sert bir ses tonuyla.
1 MİLYON KİŞİYE YARDIM
- Türk Kızılayı’nın açtığı yedi Sevgi Butiği 3.5 yıldır bölge insanının giysi ve ayakkabı ihtiyaçlarını karşılıyor. Sevgi butiklerinde Türk Kızılayı’nın dağıttığı kuponlarla, sanki mağazadan satın alırmış gibi alışveriş yapılıyor. Sevgi butikleri bugüne kadar 1 milyon kişiye yaklaşık 4 milyon parça kıyafet dağıttı. Türk Kızılayı yetkilileri, sevgi butiklerinin asıl amacının psikososyal destek sağlayarak insanları savaş psikolojisinden uzak tutmak olduğunu belirtiyor. Sarmada’da bulunan Sevgi Butiği’nde dolaşma fırsatı yakalıyorum. Yine Sarmada’da Türk Kızılayı’nın işlettiği ekmek fırını ikinci durağım oluyor. Türk Kızılayı’nın fırınlarında günde 150 bin ekmek üretiliyor ve çadır kentlerdeki insanlara dağıtılıyor.
KOŞULLAR NE OLURSA OLSUN YÜZLERİ HEP GÜLÜYOR
- Suriye’deki savaşın en büyük mağduru çocuklar. Ailelerin bir çoğu çocuklarının canlarını düşünerek yurtlarını terk etti, güvenli gördükleri yerlere yerleşti. Çocuklar okullarından, geleceklerinden oldu. Çamur içinde de yaşasalar, korku dolu zamanlar da geçirseler yüzleri hep gülüyor. Bir oyuncak, bir şeker ya da hurdaya dönmüş bir kamyonetin direksiyonunda oyun oynamak onları mutlu etmeye yetiyor.