GÜNEŞİN UTANCI (2) ÇILGINLIÄžIN BEDELÄ°Aztekler kuzeyden

Güncelleme Tarihi:

GÜNEŞİN UTANCI (2) ÇILGINLIĞIN BEDELİAztekler kuzeyden
OluÅŸturulma Tarihi: Nisan 02, 2001 00:00

GÃœNEŞİN UTANCI (2) ÇILGINLIÄžIN BEDELÄ°Aztekler kuzeyden gelip Meksiko vadisinde Texcoco gölünün ortasındaki adalarda yerleÅŸmek için en uygun koÅŸulları bulmuÅŸlardı. Yapay ve doÄŸal birçok gölcükle çevrilmiÅŸ bataklık bir sahanın ortasında, yaÅŸanabilecek durumdaki bataklık olmayan topraklara yerleÅŸmiÅŸlerdi. Tenochtitlan (Mexico) kentiti M.S.1325 yılında burada kurmuÅŸlardı.Aztekler gölden çıkan akarsularla tepelerden gelen dereleri setler kurarak, kanallar açarak denetimleri altına almış, kentlerini su dolu derin ve geniÅŸ hendeklerle korumaktaydılar. Yaptıkları imar çalışmalarıyla savunma yönünden üstün bir duruma geçmiÅŸ, böylelikle çevresindeki kabileleri egemenlikleri altına alarak Aztek konfederasyonunu kurmayı baÅŸarmışlardı. Aztekler ve onlarla konfederasyon kurmuÅŸ bulunan kabileler demiri ve demirden yapılan araç gereçleri bilmiyorlardı. Fakat basit ergimeyle yapılan madenleri biliyorlar, sulamaya dayanan tarımcılık yapıyorlardı. Tarımda yarattıkları mucizenin adı 'chinampas' (yüzen tarlalar)dı. Gölün kıyısındaki sazlardan örerek yaptıkları geniÅŸ salları balçıkla sıvamışlar, göl yataklarından topladıkları zengin tortularla çok verimli bahçeler oluÅŸturmuÅŸlardı. Ä°spanyollar'ın Tarafıİspanyollar, kentin büyük caddesine vardıklarında karşılarında kendilerine doÄŸru yürüyen süslü insanlardan oluÅŸmuÅŸ pırıl pırı parlayan bir alay buldular. Altın asalı üç devlet memurunun ardında, soyluların omuzlarında taşıdıkları altın bir tahtırevan içinde Ä°mparator II.Montezuma geliyordu. GüneÅŸliÄŸi renk renk kuÅŸ tüylerinden iÅŸlenmiÅŸ baÅŸtan aÅŸağı mücevhelerle süslü, gümüş çerçeveliydi. Bu güneÅŸliÄŸi tutan soylular çıplak ayaklıydı. Ölçülü adımlarla ilerliyor, gözlerini yerden ayırmıyorlardı. Belli bir uzaklıkta bu insan kalabalığı duyuldu ve tahtıravandan kırk yaÅŸlarında uzun boylu, narin bir adam indi. Yüzünün rengi etrafındakilerden daha soluktu. Siyah saçları düzdü ve çok uzun deÄŸildi; sakalı seyrekti. Arkasında uçları boynundan baÄŸlanmış inci ve mücevher iÅŸlemeli bir harmani vardı. Ayaklarına altınla süslenmiÅŸ kayışlarla bileklerine baÄŸlanmış altın sandallar giymiÅŸti. Soylulardan ikisinin kollarına dayanarak yaklaÅŸtığı sırada, uÅŸaklar, ayakları kirlenmesin diye önüne pamuklu örtüler seriyorlardı.Cortez de atından indi, o da yanındaki adamlardan ikisinin kollarına dayanarak II.Montezuma'ya doÄŸru ilerledi. Durdukları zaman iki adam birbirlerinin gözlerine baktılar. Cortez bıkkın ve korku dolu bir çift göz gördü. Yüzbin Aztek askerinin arasında sıkıştığını düşünen Cortez birden bire rahatladığını hissetti. Aztekler onlardan daha çok korku içindeydiler. Basamaklı piramidin tepesinde Ä°spanyol haçının Aztek güneÅŸinin yerini alacağı saat gelmiÅŸti.AteÅŸin gölgeleri yakamadığı yerdeÇift baÅŸlı bir balta taşıyanGeleceÄŸini geçmiÅŸinin günahlarında arayanYalnız bir kara yalnız bir kanlı gölge vardıHer adım atışında bir esir başı vuran Her adım atışında bir mezara bir gölge yuvarlayanGözlerinde yansıyan cehennem kızıllığını Ellerindeki kanla yıkayan Yalnız bir karayalnız bir kanlı gölge vardıAztekler'in TarafıMontezuma'nın Cortez'in gözlerinde gördüğü ise, ateÅŸ ve kanın kızıllığına bulanmış papaz, papaz cüppeleriyle örtülmüş, kılıçla taçlandırılmış, altın ve gümüşle doyurulmayı bekleyen aç bir serüvenciydi. CORTEZ, baÅŸkente giriÅŸinde üç gün sonra imparatordan kendisiyle adamlarına ayrılmış olan sarayda bir kilise kurma izni istedi. Montezuma izni hemen vermekle kalmadı, Aztek ustalarını da göndererek yapının kurulmasına yardım etti. Bir strateji dehasına sahip olan Cortez bu sırada bir ayrıntıyı hatırladı. Daha önce bir kabilenin reisini tutsak aldıklarında yerli savaşçıların morallerinin çöktüğünü ve savaÅŸamadıklarını görmüştü. Hile ile kabilenin baÅŸreisine yaklaşıp onu tutsak almak uyrukları yola gelinceye kadar da öyle tutma stratejisi çok baÅŸarılı olmuÅŸtu. Cortez, deneyimlerinden çıkarttığı bu düşünceyle Montezuma'yı sarayına davet etti ve imparatorun artık kendisiyle aynı yerde kalması gerektiÄŸini söyledi. Rica ve tehditlerle geçen bir konuÅŸma sonucunda (bu esnada sarayın tüm çıkışları ağır silahlara sahip zırhlı ÅŸovalyelerce tutulmuÅŸtu) Montezuma utanç içinde boyun eÄŸdi. O günün akÅŸamında yeni düzenledikleri kilisede Ä°spanyol savaşçılar, keÅŸiÅŸ Olmedo ile Diaz ayin yaparken Aztekler de imparatorlarının kurtulması için merdivenli piramidin basamaklarında ayin yapıyor, tanrılarını memnun etmek için kan döküyorlardı. Ayın ışığı piramidin ucuna düştüğünde YaÅŸamı besleyen kutsal ateÅŸ yakılmalıydıKurban edilecek olanın yükselen çığlıklarıKalbiyle birlikte Tanrı GüneÅŸ'e sunulmalıydıHer tarafa dönen kılıcın kızıl aleviTaze kanın döküldüğü dipsiz cehennem kuyularında yansımalı Kırmızı cüppelerini giymiÅŸ rahiplerinyükselen dualarıVarlıklar varlığının kurtulmasını saÄŸlamalıydı.Ä°spanyollar'ın TarafıCortez'in vakanüvisi Bertal DÄ°AZ kilisede çevreyi gözden geçirirken duvarda taze olduÄŸu belli olan bir sıva tabakası gördü. Daha önceki deneyimlerinden yola çıkarak bu duvarın ardında bir kapı olduÄŸu hükmüne vardı. Hemen birkaç. Adamla birlikte duvarı deldiler ve orada gerçekten de bir kapı buldular. Bu esnada çaÄŸrılan Cortez de kapının önüne geldi.Ä°spanyollar, açılan kapının ardındaki odaya baktıklarında birçoÄŸu gözlerini yummak zorunda kaldı. Karşılarında çok deÄŸerli kumaÅŸlarla, süs eÅŸyaları, her çeÅŸit mücevherle yapılmış kutular, kaplar, külçeler halinde yığılmış altın ve gümüşle dolu bir salon vardı. Montezuma'nın hazinesi karşılarında duruyordu. Cortez hazineyi büyük salonlardan birine taşıttı ve deÄŸerini hesaplattı. Tüm hazine aÅŸağı yukarı yüzaltmışikibin altın pezo tutuyordu ve bu miktar o zamanlarda hüküm süren hiçbir Avrupa hükümdarının hazinesinde asla bir arada göremiyeceÄŸi kadardı. Askerler hazineden alacakları payı düşünerek çılgına dönmüşlerdi. Cortez büyük bir akıllılık gösterdi ve kapıyı hemen yeniden ördürdü. Durum üzerinde hayale kapılmıyordu. Küçük Ä°spanyol birliÄŸi imparatorun ve sayısız Aztek savaşçısının gözleri önünde bu hazineyi kentten dışarıya çıkartabilecekler miydi?Aztekler'in Tarafı Cortez ve askerleri büyük tapınaÄŸa Teocalli'ye girmek için izin istedi. Burasının büyük haçı dikmek için en uygun yer olduÄŸu kanısındaydılar. TapınaÄŸa geldiklerinde tanrı Huitzilopochtli'yi gördüler. Ä°nci ve deÄŸerli taÅŸlarla bezeli bir yılan tanrının vücuduna sarılmıştı. Ä°spanyollar iblis, iblis diye bağırarak tanrıya arkalarını döndüler. Sonra kurbanların can verdiÄŸi sunağın yanına geldiler. Ancak kutsal rahiplerin el deÄŸdirebildiÄŸi obsidiyen bıçaÄŸa dokundular. Tapınağın sayısız merdivenlerinden aÅŸağıya indiklerinde tanrılara sunulan kurbanların kesilen kafalarını buldular. Bir Ä°spanyol bunlardan yüzbin tanesini sayabildi. DiÄŸerleri bağırıp çağırıp Aztek tanrısına hakaretler ederek çıkıp gittiler. Aztekler her yıl dinsel ÅŸarklarla danslarla kutladıkları tanrı Huitzilopochtli'ye tütsü sunma bayramında Ä°spanyollar'ın tapınaktan çıkmalarını istediler. Ä°nsan kurban edilmemesi ve silahsız gelinmesi koÅŸullarıyla istekleri kabul edildi. Bayram günü yaklaşık altıyüz Aztek soylusu ve din adamı, en görkemli giysileri giyip, en deÄŸerli takılarını takarak tapınaÄŸa geldiler. Hepsi silahsızdı. Çok geçmeden aralarına silahlı Ä°spanyollar karıştı ve verilen bir iÅŸaretle silahsız savunmasız insanların üzerine saldırdılar. Tek bir Aztekli kalmayıncaya dek hepsi kılıçtan geçirildi. DÄ°AZ'ın dediÄŸi dibi 'kan tıpkı ÅŸiddetli bir yaÄŸmurdaki gibi, seller halinde aktı'.Yapılan katliam Aztekliler'i çılgına çevirdi. Montezuma'nın gösterdiÄŸi yılgınlık ve korku onları yeni bir kral seçmek zorunda bıraktı. Montezuma'nın yerine erkek kardeÅŸi CUÄ°TLAHULA'yı seçtiler. Cortez, baÅŸlatılan isyanı önlemek düşüncesiyle, halkıyla konuÅŸması için Montezuma'yı öne çıkardı. YumuÅŸak bir konuÅŸma yapmaya çalışan eski kralın sözleri bir Aztek savaşçısınca kesildi 'sen barıştan ayrılma, kadın kılıklı rezil, bu köpekler ellerine geçirmiÅŸler seni bir kez...Sen korkak olup çıkmışsın'. Bundan sonra Montezuma'yı taÅŸladılar ve üzerine ok attılar. Halkı onu orada öldürerek cezasını verdi. Ä°spanyollar'ın TarafıVe Cortez'in en korkunç gecesi, tarihe 'NOCHE TRÄ°STE' diye geçen kabus gibi bir gece baÅŸlamıştı. Cortez adamlarına kentten çıkma emrini verdi. Hazineyi ortaya yaydı ve herkese istediÄŸi kadarını almasını söyledi; 'sonra uyararak çok da yüklenmeyin. Karanlık gecede kim en az yükle yolculuk ederse, en güvenli yolculuÄŸu o yapar' dedi.1 Haziran 1520 Gecesinde Aztekler'e sezdirmeden kentin ana caddesine çıkmayı baÅŸardılar. Ama hemen tapınaktan davullar gümbürdemeye, bağırışmalar duyulmaya baÅŸlandı. O esnada gökten çılgıncasına bir yaÄŸmur boÅŸandı, sanki kıyamet kopuyordu. Bu badireden Ä°spanyollar'ın üçte ikisi Tlascalan müttefiklerinin dörtte üçü çıkamadı. Bundan baÅŸka cephane, tüfek, kundaklı yay ve at kaybı da çok fazlaydı. Geride kalanlar sekiz ay önce baÅŸkente giren ordunun soluk bir kopyası gibiydi. Cortez de yaralı olarak askerlerinden kalanını kentin dışına çıkarabilmiÅŸ ama kabus henüz bitmemiÅŸti. Ä°spanyollar vadiyi sınırlayan tepenin yamaçlarını geçip zirveye tırmandıklarında karşılarına çıkan görüntü hepsine sonlarının geldiÄŸini düşündürttü. Tüm vadi yüzbini aÅŸkın Aztek savaşçısıyla doluydu ve bunlar saflar halinde düzenlenmiÅŸti. KademelenmiÅŸ savaÅŸ kollarının arasında soylular, renk renk parıltılı tüylerle süslenmiÅŸ harmanilerinden ayırdedilebiliyorlardı.Durum umutsuzdu. Geriye de dönülemezdi. Orada kalplerini sökmek için bekleyen rahiplerin olduÄŸu kent vardı. Tek yapılacak ÅŸey, ileriye atılıp ölümü aramaktı. Cortez adamlarını üç gruba ayırdı. Her birinde yirmi Ä°spanyol askeri ve birkaç at vardı. Ä°spanyollar çılgın gibi Aztek asker denizine saldırdı. Atlıların yardığı saflar, hemen arkalarından kapanıyordu. Cortez başından yaralandı, atı öldü. Ä°kinci bir at buldu, kılıcı buÄŸday baÅŸaklarını kesen bir orak gibi hareket ediyordu. Umudun bittiÄŸi, ölümün durduÄŸunu düşündüğü yerde, göze batacak denli süslü savaşçıların olduÄŸu bir grup gördü. Ortalarında da bir tahtıravan duruyordu.O anda birden Cortez'in yarattığı bir mucize oldu. Yaralı CORTEZ atını ÅŸaha kaldırdı, birkaç deneyimli savaşçı ona katıldı ve var güçleriyle o tepeye doÄŸru saldırdılar. CORTEZ birkaç dakika süren çılgıncasına bir dörtnal ile grubun yanına vardı. Mızrağıyla komutanın gövdesini önden arkaya deldi. Altın sancağı kaptı ve dalgalanan kalabalığın üzerinde salladı. Komutanlarını ölmüş, bayraklarını düşmanın elinde gören Aztekler kendilerini yitirmiÅŸ bir halde kaçışmaya baÅŸladılar. Altmış Ä°spanyol yüzbin savaşçıyı dağıtmıştı. Hernondo CORTEZ'in bayrağı salladığı anda bir devlet yıkılmış, bir uygarlığın ateÅŸi sönmüştü. H. Berkay- 02 Nisan 2001, Pazartesi Â
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!