Gaziantep krizlerden ilk etkilenen şehir. Ama aynı zamanda tünelin ucundaki ışığın ilk görüldüğü şehir olma özelliğine de sahip. Ekonomik sarsıntının başladığı hafta fabrikalarına siyah bayrak çekerek ekonomik yas ilan eden sanayiciler, krizin hafiflemesiyle kendilerini toparladı. İşsiz kalanların büyük bir bölümü işlerini yeniden kazandı. Antep sanayicileri yeni yatırımlar yapıyor. 12 milyon metrekarelik yeni organize sanayi bölgesinde satışa çıkarılan arsalar bir ay içinde sahiplerini buldu. Doğrudan ve dolaylı ihracatı 5 milyar dolara ulaşan Antep mucizesinin sırrı insanda. Girişimcilik ve yaratıcılık Anteplinin kanında var. Derme çatma el tezgahlarıyla işe başlayan her Antepli, beş-on yıl içinde küçük atelyesini fabrikaya dönüştürebilecek çalışkanlığa ve beceriye sahip. Eğer bir Antepli, makine imalatıyla uğraşıyorsa, gece gündüz makineleri düşünür, tasarlar, ölçer, biçer. Sonra da tezgahın başına geçip yapar. Gördüğünü bir çırpıda taklit etme, taklit ettiğini aşıp kendine has renk ve işlev kazandırma, bunu markaya dönüştürme serüveninde kimse ellerine su dökemez. Bazı Antepli makine imalatçılarının dünyanın sayılı teknoloji fuarlarına girişi yasaklanmış. Fuar girişlerinde asılan isimleri ve resimleriyle 'sakıncalılar listesi'nde yerini almış bu Anteplilerin tek suçu fuarlarda fotoğraf çekmek! Mini kameralarla elde ettikleri görüntülerden yola çıkıp tıkır tıkır çalışan endüstri harikaları ortaya çıkarıyorlar. O yüzden yasaklı ve sakıncalılar. Anteplilerin yaratıcılıkları bunlarla sınırlı değil. Heykel, resim, sinema, tiyatro, müzik, fotoğrafçılık alanlarında da çok sayıda sanatçı yetiştirmiş. Ya sanayici oluyorlar ya da sanatçı. İkisini birarada yürütenlerin sayısı da bir hayli fazla. Hayatı ve çalışmayı çok seven bu insanlar, Türkiye'nin güneyinde mucizeler yaratıyor. İşçisi, patronu, sanatçısı, akademisyeni el ele vererek hem bölgelerinin hem de ülkenin makus talihini yenmek için gece gündüz çaba sarf ediyorlar.Antep, sanayisini, devlet desteği olmadan tamamen kendi imkanlarıyla yarattı. Kamuya ait tek tesis Tekel İçki Fabrikası. Bunun dışında kalan sanayi kuruluşlarının tamamı özel sektöre ait. Oysa Denizli, Bursa, İzmir, İzmit ve Adana gibi kentlerde gelişen sanayinin çekirdeğinde daima devlet işletmeleri yer aldı. Toplam 12 milyon metrekarelik alanda kurulan üç sanayi bölgesinde orta ve büyük ölçekli 600 fabrika faaliyet gösteriyor. 250'si dört ay içinde hizmete girecek olan 750 fabrikanın büyük bir bölümünün inşaatı da sürüyor. Sanayicilerin artan talepleri karşısında Gaziantep Sanayi Odası, altı ay önce 4'üncü Organize Sanayi Bölgesi için çalışma başlattı. 12 milyon metrekarelik alana yayılan 4'üncü bölgenin satışa çıkan arsaları bir ay içinde tükendi. Sanayi Odası Başkanı Nejat Koçer, ‘‘Bu gidişle beşinci sanayi bölgesine de hemen başlamak zorunda kalacağız’’ diyor. Antep'te organize bölgelerin dışında 6 tane de küçük ve orta ölçekli sanayi bölgesi bulunuyor. Bu bölgelerde irili ufaklı toplam 4 bin 750 fabrika harıl harıl çalışıyor. Küçük Sanayi Siteleri'nde (KÜSGET) ise 2 bin 700 işyeri faaliyet gösteriyor. 100 bin sanayi işçisi 200 bine çıkacakGaziantep'te kent nüfusu 850 bin civarında. Sanayide çalışan işçi sayısı ise 100 binden fazla. Bu işçilerin yüzde 15'i kriz sırasında işini kaybetti. Ama büyük bir bölümü, krizin hafiflemesiyle yeniden işbaşı yaptı. 4. Organize Sanayi Bölgesi'nin tam kapasiteyle çalışmaya başlamasıyla sanayide çalışan işçi sayısının 200 bini aşması bekleniyor. Antep'te kişi başına düşen gelir 2 bin 128 dolar. Bu birçok kent ortalamasının üstünde. Antep, kendin pişir kendin ye çizgisini çoktan aşmış. Pişirdiklerini yemekle kalmıyor, artanını da tüm Türkiye'ye ve dünyaya satıyor. Bu kentte üretilen mallar dünyanın tam 82 ülkesinde alıcı buluyor. En çok ticaret yapılan ülkeler arasında ilk sırayı Suriye alıyor. Onu İtalya, ABD, S. Arabistan, İngiltere, Romanya, Almanya, Fransa ve Yunanistan gibi gelişmiş ülkeler izliyor. Tekstil, gıda, kimya ve plastik, metal ve makine, otomotiv yan sanayi ve inşaat yan sanayi Antep'teki imalat sanayiinin yıldızları. Son 10 yılda Gaziantep'ten sermaye göçü durmuş. Peş peşe gelen yatırımlarla beyin göçünün de önüne geçilmiş. Sanayi Odası Başkanı Koçer, ‘‘Tersine göç başladı’’ diyor. ‘‘Yurdışında eğitim gören, öğretim üyesi olan ve Batı'da iş kuran çok sayıda hemşerimiz Antep'e dönüyor. Yeşil alan, modern kent mekanları, kültür ve turizm olanaklarını görünce hemen alışıyorlar. Üstelik dünyadan da kopmuyorlar çünkü Antep onlara verdiği işlerle bir ayaklarını daima Batı'da tutmalarını sağlıyor. Antep kendini birçok açıdan bir Avrupa Birliği kenti gibi görüyor. Eksikliklerimiz çok, bunu biliyoruz ama önümüzdeki beş yıl içinde Antep'le Viyana arasındaki makasın azalacağına inanıyoruz.’’4 şirket elektrik santralini kurduAnteplilerin en büyük sorunu enerji. Doğal gaz henüz gelmediği için sanayiciler pahalı elektriğe talim ediyor. 15-20 saate kadar uzayan elektrik kesintileri yüzünden sanayiciler taahhütlerini yerine getirmekte zorlanıyor. Antepliler, kendi elektriklerini üreterek bu sorunu da çözmüşler: Sanko Holding, Gülsan AŞ birer, Akteks AŞ'de iki elektrik santrali kurmuş. TEDAŞ'tan 8.5 cente aldıkları elektriğin kilovatsaatini 4 sente elde etmeyi başarmışlar. Bu gelişmeler karşısında harekete geçen Organize Sanayi Bölgeleri Müdürlüğü, TEDAŞ'tan bağımsız bir elektrik santrali kurmak için harekete geçmiş. 50 megavatlık bir elektrik santrali için proje yapan müdürlük, AB fonlarından da yararlanarak bu iş için 50 milyon dolarlık bir bütçe ortaya çıkarmış. Santralin inşasına ocak ayında başlanacak .10 sineması, arıtma tesisi ve yeşil alanlarıyla AB standartlarındaHızla gelişen sanayi ilk başlarda ekolojik dengeyi bozmaya başladı. Organize sanayi bölgelerinin çevresinde bulunan 27 köy, sanayiden kaynaklanan atık suların tehdidine maruz kaldı. Yeraltı ve yerüstü sularına karışan endüstriyel atıklar insan hayatını etkilemeye başladı. Eski ve yerleşik bir kent bilincine sahip olan Antepliler kurdukları sivil toplum örgütleriyle arıtma sistemi kurmayan sanayicileri ve yerel yönetimi hedef aldılar. Kentte bulunan 52 vakıf, 796 dernek, 825 kooperatif, 4 birlik ve 20 meslek kuruluşunun çoğu bu mücadeleye destek verdi. Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Celal Doğan da sivil toplum hareketinin içinde yer alınca mesele kısa zamanda çözüme kavuştu. Gaziantep Sanayi Odası, organize sanayi bölgesi yöneticilerini toplayarak kimyasal ve biyolojik arıtma sisteminin kurulmasına önayak oldu. Sistem iki yıllık çalışmayla 1997'de hizmete açılınca ekolojik dengedeki bozulmanın önüne geçildi. Sanayi bölgesinin çevresinde bulunan 27 köy halkı, verilen mücadeleden kazançlı çıktı. Su kaynakları kısıtlı olan Antep'te, arıtma sisteminden geri dönüşümü sağlanan temiz suyun bir bölümü 27 köyün sulama ihtiyacı için kullanılıyor. Antep, Türkiye'de en büyük parka sahip olan kent. Büyükşehir Belediyesi, şehrin ortasından geçen Allaben Deresi'nin iki kıyısını kamulaştırdı. Buradaki derme çatma yapıları yıktı. Yeşillendirdi, ağaçlandırdı, rekreasyon alanları yaptı ve tam 17 kilometre uzunluğunda 3.5 milyon metrekare genişliğinde bir park ortaya çıktı. Böylece kent içinde kişi başına düşen yeşil alan miktarı 9 metrekareye ulaştı. Büyükşehir, yeni yerleşim alanlarında bu oranın kişi başına 20 metrekare olmasını zorunlu tuttu. Antep artık bu konuda AB standartlarını yakalamış durumda.Kültür ve sanat alanında da büyük bir hareketlilik gözleniyor. Şehirde son 5 yıl içinde peş peşe açılan toplam 10 sinema var. Bazı
filmler için Antepliler günlerce önce kuyruğa girip bilet alıyor, sinema salonları tıklım tıklım doluyor. Devlet Tiyatrosu'nun kuruluşu için kadro çıktı ama beş yıldır atama yapılamıyor. Eski yapılar restore edilerek turizm ve kültür merkezlerine dönüştürülüyor. Büyükşehir Belediyesi, 17. yüzyılda inşa edilen Şıra Hanı'nın restorasyonunu üstlendi.Mennen Usta nasıl fabrikatör oldu?Mennen Aksoy, 1965'te bir demir atelyesinde, 10 yaşındayken çırak olarak başlamış çalışma hayatına. Çıraklıktan arkadaşı Cahit Özçelik'le açtıkları atelyede Antep'in meşhur para kasaları için yedek parça imal etmişler. O yıllarda yeni gelişen akrilik iplik sanayii, iplik makinelerinin çok pahalı olmasından şikayetçiymiş. Türk sanayiciler makine başına Almanya'ya 1 milyon 40 bin dolar ödüyormuş. Mennen Usta ‘‘Yahu ben şu makineyi bir görim’’ demiş ve soluğu fabrikada almış. Aletin başında iki tur dönmüş ve sanayiciye dönüp, ‘‘Ben bunu ederim’’ deyivermiş. Sanayici gülerek, ‘‘Bu dışardan görüldüğü kadar basit bir araç değil’ diye ustayı terslemiş. Mennen Usta hafta sonlarında makinayı incelemeye, ölçüp biçmeye başlamış. Aklının ermediği noktalarda, fabrikaya gelip giden teknoloji aşığı Antepli bilimadamı Doç. Dr. Yusuf A. Uskaner'den yardım almış. Üniversite rektörlüğü Mennen Usta'yla birlikte bir mucize peşinde koşan bu bilimadamının, ustanın atelyesinden ayağını kesmesini ve kendisini akademik çalışmaya hasretmesini istemiş. Uskaner gizli gizli atelyeye gidip gelmeye devam edince rektörlük bu sefer para cezaları kesmiş. Uskaner, bunun üzerine üniversiteye veda edip Mennen Usta'yla çalışmaya koyulmuş. Bu küçük işletmenin bir köşesinde sessiz sedasız imal edilen makine ortaya çıkınca yer yerinden oynamış. TÜBİTAK ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı, Mennen Usta ve ekibine 1998'in Teknoloji Başarı Ödülü'nü vermiş ve bundan sonraki çalışmaları desteklemeye başlamış. Almanların, 1 milyon 40 bin dolara Türkiye'ye sattığı makineyi Mennen Usta sanayiciye 400 bin dolara veriyor. Bunun üzerine Almanlar aynı makinenin fiyatını şimdi 650 bin dolara kadar indirmiş. Mennen Usta'nın küçük atelyesi, Antep'in bir köşesinden dünya devlerine kafa tutuyor.Kanada’da vergi rekortmeni oldu ama Gaziantep’e dönmekte tereddüt etmediHasan Ersoy, (53) Türkiye'nin 500 büyük sanayi kuruluşundan biri olan Torkut Group'un patronu. Oluklu mukavva ve karton yapıyor. Ambalaj sanayi dalında ülke 10'uncusu, ürünlerini çeşitli ülkelere ihraç ediyor. Ankara'da mimarlık eğitimi almış. Antep'e dönüp beş yıl kadar mimarlık yapmış. Ama o kafasında büyük eserler tasarlarken, inşaat sahiplerinin estetikten nasibini almamış binalarını çizmek zorunda kalınca isyan etmiş. Mimarlığı bırakıp sanayiye adım atmış. O dönemde babası da kağıt ambalaj alanında kurduğu işletmeyi büyütmeyi düşünüyormuş. Kurumsallaşma sürecini tamamlayan şirket, 1990'larda uluslararası nitelik kazanmış, 1993'te Kanada'da bir şirket kurmuş. Etibank'ın madenlerini satmak üzere Amerika kıta bayiliğini almış. Kanada'da vergi rekortmeni olmuş. Ödüller almış. Öğrenme merakı hiç bitmediği için Toronto Üniversitesi'nde bir dizi kısa dönem akademik çalışma yapmış. 40 yaşından sonra İngilizce öğrenmiş.Tam bir gurme. Biberlerini, domateslerini, patlıcanlarını kendi bahçesinde yetiştiriyor. Antep yemeklerini dünyaya tanıtmak için sürekli çalışıyor. 1996'da yöresel yemeklerin kalifikasyonu üzerinde TÜBİTAK'la birlikte bir buçuk yıl süren bir proje çalışması yapmış. Büyük bir uluslararası gıda makineleri imalatçısı olan Reon firmasıyla birlikte içli köfte makinesini rotatif olarak geliştirmiş. Ama birlikte yola çıktığı çocukluk arkadaşını bir
trafik kazasında kaybedince eski hevesini kaybetmiÅŸ. Ama Türkiye bu sayede bir içli köfte makinesine sahip olmuÅŸ. Aynı yıllarda Ankara'da politikacıların ve sanatçıların devam ettiÄŸi RV Restoran'ı satın almış. 1953 yılında kurulan ve Ankara'nın en köklü lokantalarından biri olan iÅŸletmeyi aslına sadık kalarak restore edip çalıştırmaya baÅŸlamış. Klasik Türk Musikisi Vakfı kurucularından olan Hasan Bey, yaylı tambur çalıyor. DoÄŸu ve GüneydoÄŸu Anadolu'da kurulan ilk yabancı misyon ÅŸefliÄŸi olan Ä°sviçre KonsolosluÄŸu'nu da yürüten Hasan Ersoy, iÅŸlerinden arta kalan tüm zamanını Türkiye'nin dışarda tanıtılmasına ayırıyor. Kendi çizdiÄŸi, inÅŸaatını ve dekorasyonunu kendi yaptığı evinde eÅŸi Nezahat Hanım ve küçük kızı Ece'yle birlikte yaşıyor.AYÅžEGÃœL ÅžERO-CUMHUR DÄ°NÇER ATAKANEski evleri restore ediyorlarCumhur Dinçer Atakan, ara sıra yüksekçe bir tepeye ya da bir binanın üst katına çıkıp ufka bakarak, ‘‘yeni birÅŸey bulmalıyım, yeni bir yol olmalı’’ diyen insanlardan. Emekli binbaşı. Elektronik uzmanı. Mucit. Sanatçı. Felsefeye meraklı. Nereden geldik, nereye gidiyoruz, hayatın sırrı nedir diye soranlardan. Antep'i deliler gibi seven bu adam eÅŸi AyÅŸegül Åžero ile birlikte, taÅŸ evlerin, kimsesiz konakların, yıkılmaya yüz tutmuÅŸ camilerin, kiliselerin, köprülerin, hanların hamisi.AyÅŸegül Åžero, bir sanatçı. Heykeller, resimler yapıyor, restorasyon ve dekorasyonla uÄŸraşıyor, evinden iÅŸine hep yürüyerek gidiyor. Yolda gördüğü eski bir çeÅŸmeye kızının saçlarını okÅŸar gibi ÅŸefkat gösteriyor. Bu çift, Antep'in hem derininde hem de en yükseÄŸinde geziniyor. On yıl önce, şöyle bir uÄŸradıkları 2 bin 800 yıllık bu ÅŸehrin kendilerine ihtiyacı olduÄŸunu anlayınca, iki çocuklarıyla birlikte Antep'e yerleÅŸmeye karar veriyorlar. Atakan, çözülmeyen bilgisayar sorunlarının tek ilacı, karmaşık uzaktan kumanda aletlerinin en mahir ustası olarak ünlü. Ä°ÅŸsiz ve parasız kaldığı bir gün, yurtdışından yüzbinlerce dolara ithal edilen kumar makinelerini yapmak için tezgahın başına geçmiÅŸ. Ve bir yıl gibi kısa bir sürede tam 250 makine ortaya çıkarmış. Reklam ÅŸirketlerinden talep gelince zeplin bile üretmiÅŸ. ‘‘Buna raÄŸmen kendimi bir yere oturtmuyorum. Gah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi gah inerim yeryüzüne seyreyler alem beni, diyen Yunus gibi hissediyorum özümü.’’Antep'e yerleÅŸmekle iyi de ediyorlar. Kentin artık bakımsızlık ve ilgisizlikten bel vermeye baÅŸlamış eski taÅŸ yapılarını tek tek restore etmeye koyuluyorlar. AyÅŸegül Hanım'ın restorasyon ve mimarlık bilgisiyle Cumhur Bey'in (herkes ona Atakan diyor), zehir gibi zekası birleÅŸince ortaya mucizeler çıkmış. Bugüne kadar 6 eseri ayaÄŸa kaldırmış, turizm ve kültür yapılarına dönüştürmüşler. Bunlardan birini de Öteki Kültür ve Sanatevi olarak hizmete açmışlar. 29 Ekim 2002'de açılışını yaptıkları bu sanatevi ÅŸimdiden Antep'in kültür ve sanat etkinliklerinin merkezi olmaya aday.ÖTEKÄ° SANATEVÄ°'NDEN HELÄ°KOPTER PROJESÄ° ÇIKTIBüyük bir kafeteryaya da sahip olan Öteki, adından da anlaşılacağı gibi dışarda kalanı, ihmal edileni, görülmeyeni gün ışığına çıkarmak için açılmış. Cumhur Atakan, küçük bir marangozhanede kendi kendine ahÅŸap oyma iÅŸleriyle uÄŸraÅŸan Ahmet Kaya için sanatevinde bir bölüm oluÅŸturmuÅŸ: Ahmet Kaya AhÅŸap Yontu Atelyesi. Atakan, Ahmet Kaya'nın derininde yatan zehir gibi zekayı ve yaratıcılığı ateÅŸlemiÅŸ. Kaya, ÅŸimdi öğrencileriyle birlikte hem kaybolmaya yüz tutan geleneksel ahÅŸap oyma sanatımızı canlandırıyor hem da post-modern denilebilecek tarzda sanat eserleri ortaya çıkarıyor. Öyle anlaşılıyor ki, bu atelyeden fışkıran eserleri yakında Antep'in ve Türkiye'nin birçok sanat galerisinde göreceÄŸiz.Atakan Bey'in beyninin bir kompartımanı da teknolojiye ayrılmış. Bir milyonluk bir kentte tek bir helikopter olmaması onu sinirlendirince yeni bir proje ortaya çıkmış. Mennen Usta'yla karşılaşınca 'iÅŸte aradığım adam' demiÅŸ ve iÅŸe koyulmuÅŸ. Kara ve demiryollarının kavÅŸağında yer alan Antep'te trafiÄŸi üstten denetleyebilecek, dakikalarca havada sabit kalma yeteneÄŸi olan, 150-200 metrekarelik alanlara inebilme çevikliÄŸine sahip, hızlı, içindeki elektronik donanımlarla uzaktan algılama gücüne sahip bir helikopter tasarlamış. Sanko Holding'le görüşmüş ve yeni projelere açık uzakgörüşlü ÅŸirket patronu bu projeyi finanse edeceÄŸini söylemiÅŸ. Böylece Sanko, Atakan Bey ve Mennet Usta'dan oluÅŸan teknoloji sacayağı ortaya çıkmış. Bir yıl içinde ilk helikopteri üretmeyi tasarlıyorlar.ÇARÅžI GÄ°RİŞİM GRUBUGaziler Caddesi'nde bulunan Öteki Kültür ve Sanatevi tarihi Antep Çarşısı'nın tam ortasında yer alıyor. Atakan Bey'le AyÅŸegül Hanım, tarihi çarşının güzelleÅŸtirilmesi için de harekete geçmiÅŸler. Her Antepli gibi yola çıkarken, devletten sıfır destek alacaklarını hesap etmiÅŸler ve esnafla konuÅŸarak Çarşı GiriÅŸim Grubu'nu (ÇGG) oluÅŸturmuÅŸlar. Önceleri devlet de, esnaf da bu giriÅŸime biraz kuÅŸkuyla yaklaÅŸmış. Ama yapılan iÅŸler bir bir ortaya çıkınca olay anlaşılmış. Kısa bir zaman zarfında ÇGG'ye üye olan esnaf sayısı 1100'e çıkmış. TrafiÄŸe kapalı olan çarşının uzunluÄŸu yaklaşık dört kilometre. Bu yüzden alışveriÅŸ yapanlar eziyet çekiyor. Atakan Bey, bunun için de bir çözüm üretmiÅŸ: Tramvay. Ama büyükÅŸehir Belediyesi maliyeti yüksek olur gerekçesiyle projeyi üstlenemeyeceÄŸini bildirmiÅŸ. Demiryolları Bölge Müdürlüğü, atıl kalan hatlardaki rayları verebileceÄŸini bildirince iÅŸ kolaylaÅŸmış. Esnafla bir toplantı yapılmış. Herkes, tramvay için üstüne düşen miktarda para ödemeyi taahhüt etmiÅŸ. Yakında, Türkiye'de ilk kez bir çarşı esnafının devletten kuruÅŸ almadan ortaya çıkardığı tramvayın hizmete açıldığını görürseniz ÅŸaşırmayın...40 ülkeye çikolata satıyorÄ°brahim Ölçücüer, Antep'in büyük sanayicilerinden. Mis Bisküvi ve Gıda Sanayi'nin patronu. ÃœrettiÄŸi bisküvi ve çikolataları 40 ülkeye satıyor. Fabrikası tam kapasite çalışıyor. Ä°ÅŸletmeyi geniÅŸletmek için yeni yatırımlara baÅŸlıyor.Â
button