Gündüz, otel yöneticisi Gece, radyo programcısı

Güncelleme Tarihi:

Gündüz, otel yöneticisi Gece, radyo programcısı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 18, 1998 00:00

Haberin Devamı

Sedat Nemli (42) yaşında bir genç. Çırağan Otelİ'nin satış ve pazarlama müdürü. 11 yıldır turizm sektöründe. Orta Doğu, Avrupa'nın çeşitli ülkelerinin yanısıra ABD'de ve Türkiye'de çalıştı. Açık Radyo dinleyicileri onu geçen yılın Kasım ayından bu yana onu Cuma akşamları saat 20-21 arası yayınlanan Kokomo programının yapımcısı ve sunucusu olarak tanıyor. Nemli, özelikle 70'lerin kıyıda köşede kalmış nitelikli pop, soul ve caz şarkılarını ve şarkı yazarlarını hatırlatıyor dinleyicilerine.

Kokomo ilginç bir isim...

- Çok tarzlı bir program yapmak istememden kaynaklanıyor bu isim. Ne sırf caz, ne sırf soul veya pop. Benim meraklarım da geniş bir yelpazeye yayılıyor. Bunların hepsini karşılayabilecek ortak bir isim bulamadım. 70'li yıllarda öğrenciyken çok sevdiğim yakından izlediğim Kokomo diye bir grup vardı. Çok kısa bir dönem için parlamıştı. Beyaz İngiliz müzisyenler olmalarına karşın çok iyi siyahi soul müzik yapıyorlardı. Öyle ki dinlerken ayırt etmek çok güçtü. Aklıma onlar geldi. Kokomo, belirsiz bir şey. Daldan dala konan programı karşılıyor. Ayrıca Kokomo ABD'nin İndiana eyaletinde ufak bir şehir. 1920'lerde adına blues besteleri yapılmış bir şehir.

Ama sadece çeşitli türlerden müzikler çalmıyorsunuz.

- Bazen özel portre programları yapıyorum. Unutulmaya namzet ama kendimizce çok önemli insanları hatırlatıyorum. Bir çok çalışmasını topladığım sanatçıların eserlerini çalıyorum. Örneğin bir programı Jimmy Webb'e ayırdım. Kendisi çağdaş popun çok önemli bir şarkı yazarı. Hem bestelerini verdiği sanatçıların hem de kendisinin yorumlarını çaldım. Onun gibi geçenlerde kaybettiğimiz, Laura Nyro, avangard cazın önemli ismi Annete Peacock bestecisi için özel programlar yaptım. Caza kayan bir İngiliz folk müziği yapan John Martyn'i ele aldım.

Peki diğer programların özelliği ne?

- Karışık müzik çaldığım akşamlarda da, Ryhtm and Bules, Soul, nitelikli seçkin beyaz poplar. Bunların arasında Beach Boys ve kurcusu Brian Wilson benim için çok önemli yer tutuyor. Steely Dan, Rickie Lee Jones, Marwin Gaye... Bunlar bazılarımızın bilmediği ama başka sanatçılara hit kazandırmış şarkı yazarları. Bu hitlerin kime ait olduğunu hatırlatıyorum. Zaman olarak 70'ler ağır basıyor. Ama 70'lerin ünlü rock grupları değil de, 70'lerde en iyi ürünlerini veren sanatçı, şarkı yazarları. 70'ler bence çok önemli. Biraz da etkilenmeleri, esinlenmeleri ortaya çıkarmaya çalışıyorum.

Hayatınızda müzik ne kadar yer tutuyor?

- En büyük özel tutkum diyebilirim. İş dışında kalan vaktimin neredeyse tamamını müzikle geçiriyorum. Bu ailemden kaynaklanan bir merak. Ailede müzisyen olmamakla birlikte, müzik, özellikle caz dinlenen bir evde büyüdüm. Babamın esaslı bir caz koleksiyonu vardı. Aslında o dönemin, 40'ların 50'lerin popuydu. Bugün standard caz olarak anılıyor. Kendimi bilmeye başladığım yıllarda da Beatles ve Rolling Stones ortaya çıktı. Liseden sonra plak toplamaya başladım. Müzik dinlemeyi, hakkında okumayı ve yazmayı sevdim. Üniversitede Nostalgia adında bir dergi çıkardık. Üç ayda bir çıkan dergide yer alan müzik türlerini şimdi radyoda çalıyorum.

ARKADAŞ TOPLANTISI

Sizin için radyo neyi ifade ediyor?

- Açık Radyo'da ortak merakım olan insanlara seslendiğimi biliyorum. Açık Radyo'nun en önemli özelliği bu tip özel dinleyici kitlesi oluşturmuş olması.

Programcılığa nasıl bakıyorsunuz?

- Aynı zevkleri paylaştığım arkadaşlarla evde oturup birbirimize nasıl plaklar dinletiyorsak aynı heyecanla yapıyorum radyo programını.

Daha zevkli olmuyor mu? Tanımadığınız insanlar da dinliyor.

- Evet. Bu çok da iyi oluyor. Çok tepki alıyorum. Beğeniliyor, sorular soruluyor. Eğer gerçekten arkadaş toplantılarının genişletilmişi havasını verebiliyorsak çok güzel. Daha önce müthiş şeyler duyar, keşke insanlar da bunu duyabilse derdim. Artık bunu yapabiliyorum ve memnunum. Kapalı kalan unutulmuş şeyler günışığına çıkıyor. Sanki mütevazi arşivimi paylaşıyorum.

Arşiviniz, ne kadar mütevazi? Kaç plağınız var?

- Çok ciddi bir koleksiyoncu değilim. Benim için sayı önemli değil. Bu yüzden, her şeyi toplamıyorum. Ama kendime göre önemli insanların yapıtlarını topluyorum.

Programa nasıl hazırlanıyorsunuz?

- Çok uzun bir hazırlık yapmıyorum. Söyleyeceklerimi ve çalacaklarımı bir iki gün önceden tasarlamış oluyorum. Notlar tutuyorum. Evde arşivimden hatırlamak amacıyla bazı plakları dinliyorum. Portre programı yapacağım zaman ciddi ciddi çalışıyorum. Çünkü kronolojik bir sıra oluşturmak için zaman gerekiyor. Ama spontan programlar da çok keyifli oluyor. Bir kere, son dakikada bir İngiliz müzik dergisinin Beach Boys'un ‘‘Good Vibrations’’ını tüm zamanların en iyi 45'liği seçtiğini öğrendik. Bunun üzerine Ömer Madra'yla şarkı üzerine 1,5 saat konuştuk. Çok keyifli olmuştu.

70'lerle bugünün müziği arasında ne fark var?

- Bazı müzisyenler 70'lere dönerek çalışmalar yapmaya başladılar. O dönem ölmedi. Çünkü unutulmuş, atılmış, tedavülden kaldırılmış bir sürü plak CD olarak tekrar çıktı. Bu o dönemlere ilgiyi arttırdı. Moda gibi müzikte de geriye dönüş var. Boby Womak, bir dönemin önemli zenci şarkıcısı, şu günlerde yine gündemde. Çünkü Quentin Tarantino en son filmi Jacky Brown'da Womack şarkıları çalıyor. Tarantino'nun sinema stili de 70'ler gibi. O dönemlerin kültürel ağırlığı yeniden hissediliyor. 80'ler çok daha belirgin ayrı ayrı türlerin olduğu bir dönemdi. 90'lardan itibaren bu ayrım kaybolmaya başladı, bugün sınırlar yok oldu gibi.

İyi mi kötü mü oldu bu?

- Kısmen iyi. Moda olduğu için yapan var. Herkes iyi yapmıyor. Unutulan önemli şeyleri hatırlatıyorsa ve iyi yapıyorsa onları teşvik emek lazım. Ortada bir sürü kadın vokalist şarkı yazarı var. Lauren Hero, Johny Mitchel olmasa bunlar da olmayacaktı. Onlar da bunu kabul ediyorlar.

OTEL İYİ, RADYO İYİ!

Programcılığın işinizdekilere benzer zorlukları var mı?

- Zorluk değilde mükemmelliyetçiliğimden kaynaklanan şeyler var. Yoğun ve çok çalışıyorum. Ama çalışmayı çok seviyorum. Hem işimde hem radyoda sevdiğim bir ortamda çalışıyorum.

Hem iş, hem programcılıkta yeni hedefler var mı?

- Çalıştığım otel, çok itibarı olan, Türkiye'nin en saygın otellerinden biri olma azminde ve dünyanın çok yakından tandığı bir otel. Dünya turizminde İstanbul'la eşanlamlı bir mekan. Dolayısıyla bu mekana ve layık olabilme, İstanbul'u Türkiye'yi turizmde yüceltmeye çalışıyoruz. Keza radyoculukta da öyle. İstanbul'da dünya seviyesinde, hatta dünyanın çok az yerinde görülebilen bir çeşitlilğe sahip bir radyoya hizmet vermek hem keyifli hem onur verici.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!