Güncelleme Tarihi:
Prof. Altınok, Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (ZKÜ) Prof. Dr. Arif Amirov Konferans Salonu'nda düzenlenen “Türkiye'de Tsunami Tehlikesi” konulu konferansta sunum eşliğinde yaptığı konuşmada, büyük tsunamilerin yüzde 85'nin Pasifik Okyanusu'nda meydana geldiğini söyledi.
Türkiye'de Marmara, Ege ve Karadeniz Bölgesi'nde geçmiş yıllarda meydana gelen depremler ve tsunamiler hakkında bilgiler veren Altınok, şöyle konuştu:
“Türkiye'nin deprem ülkesi olduğunu hepimiz biliyoruz. Türkiye'nin kıyı uzunluğu da 8 bin kilometrenin üzerindedir. Geçmişte bir felaket olduysa, bir doğa olayı olduysa, gelecekte de muhtemelen olacak demektir. Önlemler değerlendirildiğinde öncelikle tarihsel dokümanları incelemeliyiz. Bu konuda datamızı zenginleştirmemiz lazım. Arazilerde disiplinli çalışmalar yapılmalı. Aktif faylar var. Deniz altı heyelanları mevcutsa bunlar öncelikle belirlenmelidir. Çok büyük deprem olmayabilir. 5 büyüklüğünde bir deprem bile deniz altı heyelanıyla tetiklenerek tsunami yaratabilir. Modelleme çalışmaları yapılması ve erken uyarı sistemlerinin oluşturulması gerekmektedir.”
Altınok, İl Afet ve Acil Durum Müdürü Ahmet Güngör'ün, “Marmara Bölgesi'nde meydana gelebilecek deprem tsunami yaratır mı” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Bölgede 1509 depreminde dalganın yüksekliği 6 metreyi aşmış. Bu önemli bir rakamdır. Dalga 3 metreye ulaşırsa insan öldürür. O dönemde surları aşmış. Geçmişte olmuşsa yeniden yaşanacak demektir. Japonya'daki tsunami gibi olmayacaktır. Bir de şunu gözlemledim. Özellikle Sendai'de, deniz kenarında yapılaşma, gazino yok, tarım alanları var. Bizde öyle değil. Deniz kenarında restoranlar ve gazinolar mevcut. Tedbirli olmakta yarar var.”
“Erken uyarı sistemleri önemli mi?” sorusuna da Altınok, “Tsunami erken uyarı sistemi çok daha kullanabilir sistemlerdir. Deprem olduktan epey sonra dalga gelecektir. Gerçi Marmara için bu süre çok kısadır, Japonya için büyük avantajdı” diye yanıt verdi.
DEPREM TEHLİKESİ
İÜ Mühendislik Fakültesi Jeofizik Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi ve Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Yrd. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da “Deprem Tehlikesi” konulu sunumunda, Türkiye'de depremlerde ders alınmadığını, okullarda ve hastanelerde gerekli tedbirlerin alınmadığını savundu.
Son yaşanan depremlerin ardından tatbikatlar başladığını belirten Gündoğdu, şöyle devam etti:
“Okullara kadar bir dizi eğitimler verildi. Aklına gelen bunları yaptı. Bir de nereden öğrendilerse öğrencileri tatbikat yaptırırken koşturuyorlar. Onun için iki ay önce bir okulda 15 öğrenci ciddi şekilde yaralandı. Bunu durdurmaları lazım. Japonlar, deprem sırasında her şeyi tutuyor, kimse yere yatıp cenin pozisyonunda kalmıyor, böyle uyduruk bir şey yok. Deprem sırasında bir yere gitme zorunluluğunuz varsa muhakkak emekleyerek ilerleyin. Bizim depremle ilgili 200-300 yıllık birikimimiz söz konusu. Başkalarına öğretebileceğimiz konular varken, öz güven eksikliği yaşıyoruz. İnsanlara depremle mücadeleyi öğretmeliyiz. Japonlar eşyaları tutuyor, mücadele ediyor. Biz ise deprem çantası icat ediyoruz, dünyada böyle bir şey yok. Sadece birilerine para kazandırıldı.”
Gündoğdu, Anadolu'nun batıya doğru kaydığını ve hareketin devam ettiğini dikkati çekerek, “Hareketleri ölçebiliyoruz. Hareketlerin hız farkı eninde sonunda büyük depremlerle kapanacak. O zaman Ege'de belirlenen tsunami çok daha tehlikelidir. Ege ve Akdeniz için erken uyarı sistemi zorunludur” dedi.
“Gölcük Donanması'nın nasıl deprem bölgesine inşa edildiği” sorusunu Gündoğdu, “Uyarı yapılmıştır ancak ciddiye alan olmadıktan sonra yer bilimciler ne yapsın” diye yanıtladı.
Gündoğdu, Türkiye'de 9 büyüklüğünde bir depreminin yaşanmayacağını, ayakta duracak binaları yapılabilecek mühendise ve yer bilimcisine sahip olunduğunu kaydetti.
Konferansın ardından Prof. Dr. Altınok ve Yrd. Doç. Dr. Gündoğdu'ya teşekkür belgesi takdim edildi.