Kaloriferi ilk kez Romalılar'ın kullanmaya başladığını biliyor musunuz? Peki ya yeryüzünde doğum gününü kutlayan ilk şanslı kadının Kleopatra olduğunu.. Altın evlilik yüzüğünün ilk kez 860 yılında, Papa 1. Nikolas'ın emriyle zorunlu hale geldiğini.. Ya da Eski Mısırlılar ve Romalılar'ın prezertavif yerine yağlanmış hayvan işkembesi kullandığını.
Günlük yaşam içinde üzerinde durulmayan bir çok ayrıntının, alışkanlığın, görgü kurallarının, giyim-kuşam, hobiler, oyun ve eğlencelerin tarihi kitap oldu.
Kudret Emiroğlu'nun kaleme aldığı Gündelik Hayatımızın Tarihi adlı kitap, düdüklü tencereden tuvalet kağıdına, gözlükten küvete, çocuk kıyafetlerinden sağlık uygulamalarına kadar yüzlerce konuda tarihi bilgilere yer veriliyor.
İşte Emiroğlu'nun kitabından bazı ilginç ayrıntılar:
Nişan yüzüğü Papa 1. Nikolas'ın hediyesi 860 yılında Papa 1. Nikolas nişan yüzüğü takılmasını, evlenme arzusunu bildirmek üzere zorunlu kıldı. Papa, evliliğin fedakarlık gerektirdiği savıyla, altından başka yüzüğün de kabul edilmeyeceğini bildirdi. Yıllar sonra, farklı adetler gelişmesine rağmen altın yüzük, bütün Avrupa'da evlilik bağının simgesi haline geldi.
İyi ki doğdun Kleopatra Doğum günü kutlaması: Doğum günü kutlaması, eski Mısırda İ.Ö. 3000'lerde kutsal firavunun doğum gününün kutlanmasıyla başladı. Doğum günü kutlanan ilk kadın da Kleopatra oldu.
Çocukların doğum gününün kutlanması ise 13. yüzyılda Almanya'da başladı. Çocuk sabah üstünde mun yanan pastayla uyandırılıyor, akşam yemeğinde pasta aile tarafından yenene kadar üzerindeki mumlar gün boyu değiştiriliyordu.
İyi Ki Doğdun şarkısı ise ilk kez 1893'de Kentuckyli Mildred ve Patty Smith Hil kızkardeşler tarafından kreşe gelen küçüklere karşılama şarkısı olarak yazılmıştı.
İlk tebrik kartı Sir Henry Kola'dan Yılbaşında basılmış tebrik kartı gönderme geleneği 1843'te Londra'da başladı. Önce, elle yapılmış kartları elden vermek, daha sonra ise postayla göndermek adet oldu.
İngiliz işadamı Sir Hery Cola, zamanın ünlü sanatçısı John Calcott Horsley'e ilk kartı çizdirerek dostlarına göndermek üzere bin adet bastırdı.
Osmanlı toplumu önce levantenlerle tebrik kartını tanıdı ve 1895'lerden itibaren dini bayramlarda özellikle İstanbul manzaralı kartlar kullanılmaya başlandı.
Mikrodalga fırın İngiltere'den geldi Mikrodalga enerjiyi üreten elektrik tüpleri İngiltere'de Sir John Randall ve Dr. H. A. Boot tarafından 1940 yılında icat edildi. R. Percy Spencer, 1946'da magnetron tüpünü test ederken pantolon cebindeki çikolatanın erimiş olduğunu gördü. Tüpün ne kadar yakınını ne derecede ısıttığını mısır patlatarak ölçen Spencer'ın şirketi, Raytheon mikrodalga fırınlar üretmeye başladı. İlk gerçek ev modeli 1952'de üretilen mikrodalga fırınlar yüksek fiyatları nedeniyle fazla yaygınlaşmadı.
Düdüklü tencere ve alüminyum yemek takımları Gaz kanununu bulan ünlü fizikçi Robert Boyle'un öğrencisi Denis Papin 12 Nisan 1682'de Londra'da Royal Society'de buharlı tenceresinde pişen ilk yemeği arkadaşlarına yedirdi.
Alüminyum yemek takımlarını ilk kez Napoleon Bonaparte kullanmıştı. Altından pahalı olan bu takımın moda olmasıyla 1820'lerde Avrupa zenginleri altın yemek takımlarını bozarak alüminyum takımlar aldılar. Türkiye'de alüminyum kullanımı ise 1950'lerde başladı.
Buzdolabı Türkiye'ye 1930'larda girdi Buzdolabı: Ticari amaçlı ilk soğutma düzeneği ABD'de Alexander C. Twinning tarafından gerçekleştirildi. Twinning yaptığı buhar sıkıştırma makinesiyle ürettiği buzu, 1856'da satmaya başladı. Türkiye'ye buzdolabının girişi ise 1930'lu yıllarda oldu.
İlk kaloriferi Romalılar kullandı Evi dolaşan toprak borularla ısıyı dağıtarak ısınma yöntemini ilk kez, Hıristiyanlığın başlangıç döneminde zengin Romalılar kullandı. Bu sistem fazla ilgi görmedi ve ocakla ısınma devam etti. Ancak, havagazı ve akaryakıtta yaşanan gelişmelerden sonra 1807'den itibaren kalorifer, yaygınlaştı.
İlk yatak odasında Sümerler yattı Yatak odası ilk kez İ.Ö. 3500'lerde Sümer saraylarında ortaya çıktı. Buna göre, yatak odası ve yatak, evin reisine aitti. Yaylı yataklar 18. yüzyılda İngiltere'de üretilmeye başlamışsa da silindir biçimindeki yaylar sorun yarattığı gibi el yapımı bu yataklar pahalı olduğu için belirli oteller dışında 1920'lere kadar fazla kullanılmadı.
Ütü ve klimayı ilk kez Çinliler kullandı Eski mısırlıların elbiselerini ütüledikleri İ.Ö. 2400 yılına ait mezarlarda bulunan elbiselerden anlaşılıyorsa da ilk ütü İ.Ö. 3. yüzyılda Çin'de kullanıldı. İçinde odun kömürü yakılan bu ütü tava biçimindeydi. Henry Weely, 1882'de ABD'de ilk elektrik ütüsünün patentini aldı. Buharlı ütüler ise ABD'de 1926'da piyasaya çıktı.
Bugünkü klimaların yerine, Çin imparatorları, İ.S. 2. yüzyılda insan gücüyle, 8. yüzyılda ise suyla çalışan dev pervanelerle serinlediler. İlk ticari air-condition sistemini ise 1914 yılında Willis Carrier kurdu. 1919'da Chicago'da ilk hava soğutmalı
sinema açılırken aynı yıl New York'un sayılı alışveriş merkezlerinden biri air-condition taktırdı. 1925'de sistem tiyatrolara girdi ve 30'lu yıllarda ABD'de yayıldı.
Türkiye'deki en eski asansör İlk asansör düzeneğini, İ.Ö. 1. yüzyılda Romalı mimar Vitruvius çizdi. İngilizler 1800'lerde buhar gücüyle çalışan asansörü geliştirdiler. ABD'de ise Henry Waterman ve George H. Fox asansör üretip satmaya başladı. Türkiye'de bilinen en eski asansör, İstanbul'a bir çok yeniliği getiren Mısır Hıdiv ailesinden Abbas Hilmi Paşa'nın 1907'de yaptırdığı sanılan Çubuklu Kasrı'nda bulunuyor.
Çinliler'in dişleri pırıl pırıldı Bugünküne benzer kıl fırçalar ilk olarak 1498'de Çin'de yapıldı. Fırçanın kılları, Sibirya ve Çin'in soğuk bölgelerinde yaşayan domuzdan alınıyor, bambu ve kemik sapa takılıyordu.
Avrupa'ya ilk diş fırçaları da Çin'den getirildi. Naylonun icadından sonra 1938'de ilk naylon kıllı diş fırçaları üretildi. Yumuşak fırçaların üretimi ise 1950'lerde mümkün oldu.
İlk diş macunu Mısır'da Bilinen ilk diş macunu, eski Mısırlıların İ.Ö. 2000'lerde öğütülmüş sünger taşı ve sirkeyle yaptıkları karışımdı. Romalılar ise ağızlarını insan idrarı ile çalkalıyorlardı. Zengin Romalılar ise kıtanın en güçlü idrarı olarak tanınan ve Portekiz'den ithal edilen pahalı macunu kullanıyorlardı. İdrar kullanımı, 18. yüzyıla kadar devam etti.
1802'de Napolili dişçiler Napoli suyundaki fluoridin dişlerin çürümesini engellediğini saptayınca diş macunu olarak fluorid ve bal karışımı kullanmaya başladı. Türkiye'de ise ilk diş macunu eczacı Necip Avni Akar tarafından 1927'de kurduğu fabrikada Necip Diş Macunu adıyla üretildi.
İlk gerçek şampuanı Almanlar üretti Eski Mısırlılar, saçlarını sitrik asitle yıkıyorlardı. Yüzyıllarca evde yapılmış kokulandırılmış sitrik asit ve sabun karışımları kullanıldı. Kaynamış suda sabuna soda veya potas katarak elde edilen karışım, modern şampuanın atasıydı. Hintçede masaj yapmak anlamına gelen champo sözcüğü, bu anlamıyla 1740'lardan itibaren kullanılmaya başlandı. 1890'larda Almanya'da ilk gerçek deterjan temeline dayanan şampuan üretildi ve Birinci Dünya Savaşı sonunda piyasaya çıktı.
1800'lere kadar insanlar atletsiz gezdi Avrupa'da 1800'lere kadar fanila giyme adeti yoktu. Fanilanın yaygınlaşması da iç çamaşırı gibi 1830'lardan itibaren mikrop korkusunun yaygınlaşmasıyla gelişti.
Türkiye'de halk dilinde iç gömleği olarak bilinen fanilanın İtalyanca Flanella'dan Türkçe'ye geçtiği kabul ediliyor.
İlk sütyeni hizmetçi Marie dikti Her şey Mary Phelps Jacob'un 1913'te yeni aldığı elbiseyle korsesi uymadığı için hizmetçisi Marie ile diktiği ilk sütyenle başladı. Bir kaç arkadaşına yeni icadından hediye eden Jacob, bunun büyük ilgi görmesi üzerine 1914 yılında icadının patentini aldı. Elde birkaç yüz sütyen üreten Jacob, pazarlama sorunlarını aşamayınca patentini 1500 dolara Warner Kardeşler Korsa Şirketi'ne sattı.
Türkiye'ye sütyenler 1960'lı yıllardan itibaren Avrupa'da çalışan işçiler tarafından getirildi ve önce Amerikan pazarlarında satıldı. İthali yasak olduğu için sütyenler ülkeye kaçak sokuluyordu. İlk Alman ürünlerinden sonra 1970'li yıllarda Amerikan patentiyle üretim başladı.
Kravatı ilk kez Hırvat askerler taktı Kravat: Erkeklerin rakipsiz aksesuarı kravatı, Avrupa'ya Hırvat askerleri tanıştırdı. 1635'de Otuz Yıl Savaşları'na paralı olarak katılmak üzere Fransa'ya gelen Hırvat askerleri, bütün boynu çepçevre dolandıktan sonra püsküller halinde aşağı salınan ya da uçları bir rozetle birleştirilmiş boyunbağları takıyorlardı.
Zamanın süslü kralı 14. Louis, Hırvat askerlerinin boyunbağını Fransız monarşisinin simgesi haline getirdi. 1660'da sürgünden ülkesine dönen 2. Charles da, Fransa'nın bu yeni modasını İngiltere'ye tanıttı. Böylece kravat önce İngiltere'ye daha sonra da Amerika'ya yayıldı.
Kravatı İstanbul'da ise 1839-1861 yılları arasında hüküm süren yenilikçi padişah Sultan Abdülmecid moda yaptı.
Konservenin teşvikçisi Napoleon Konserve ise savaşa giren ordunun besin ihtiyacından doğdu. Ünlü Fransız komutan Napoleon, 1795'te savaşlara giren ordunun besin sıkıntısı çekmemesi için özel bir muhafaza yöntemi geliştirecek kişiye 12.000 Frank ödül vereceğini açıkladı.
Bunun üzerine çalışmaya başlayan Nicolas Appert, 14 yıl süren çalışmaları sonunda 1809 yılında başarıya ulaştı. Bazı besinleri şişelere koyup ağızlarını mantarla sıkıca kapatan Appert, bunları su dolu bir kazanda değişik derecelerde ısıtarak, bugün konserve teknolojisinde kullanılan sistemin temelini attı.
Sandviç, kumarbaz baronun armağanı Dünyanın her yerinde tüketilen sandviçi ise insanlığa 1762'de kumarbaz Baron John Montagu Sandwich hediye etti.
Kumar düşkünü olan Montagu, 24 saat kumar masasından kalkmamak için bir eliyle oynarken, bir eliyle ekmek dilimleri arasına yerleştirdiği et ve peyniri yemesiyle ün kazandı. Bu ün yiyeceğe Sandviç adı verilmesiyle pekişirken, bu ad da İngiltere'den dünyaya yayıldı.
Çinliler'in ke-tsiap'ı ketçap oldu Hamburger ve patates cipsinin vazgeçilmez unsurlarından olan ketçapı ise Çinliler,
balık ve tavuk yemekleri için geliştirdi. Çin'de ke-tsiap olarak 1690'larda yaygınlaşan sos, İngiliz denizciler tarafından Singapur, Malezya ve daha sonra da İngiltere'de tanıtıldı. Ketçap, 1740'larda da İngiltere'de yemek kitaplarına girdi.
Yağlanmış işkembe yerine prezervatif Eski Mısırlılar ve Romalılar prezervatif yerine yağlanmış hayvan işkembesi kullanırken, modern prezervatifi ilk olarak, Fallop borularını tanımlayan İtalyan Doktor Gabriel Fallopius geliştirdi.
Fallapius'un 1550'lerde yapıp binden fazla erkeğe denettiği keten ve hayvan bağırsağından yapılma prezervatifi, 2. Charles'ın doktoru Condom, daha ince hale getirip koyun bağırsağıyla yağlayarak elde etti.
O dönemde çocuk sahibi olmaktan çok hastalıklara karşı kullanılan prezervatif, 1870'de plastik, ince, steril ve yırtılana kadar yıkanıp kullanılabilen prezervatif yapıldı. 1930'larda ise tek kullanımlık lateks prezervatif üretildi.