Günay: Bakanlar Kurulu'nu birilerinin başına yıkar çıkardım

Güncelleme Tarihi:

Günay: Bakanlar Kurulunu birilerinin başına yıkar çıkardım
Oluşturulma Tarihi: Mart 20, 2014 16:39

YOLSUZLUK ve rüşvet iddialarının ardından AK Parti’den istifa eden İzmir Bağımsız Milletvekili Ertuğrul Günay, "Yolsuzluk tartışmaları benim görev yaptığım dönemde olsaydı ben o Bakanlar Kurulu’nu birilerinin başına yıkar çıkardım" dedi. Günay, Hükümet’in cemaate yönelik eleştirileri için "Onları Allah’tan korktukları için suçluyorsanız Allah müstehakınızı versin" dedi. Yeni bir siyasi oluşum sinyali de veren Günay, "Şu an bir boşluk var. Bu boşluğu dolduramazlarsa yeni çocuğun doğması kaçılmazdır" dedi.

Haberin Devamı

Hükümete yönelik yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ardından AK Parti’den istifa eden İzmir milletvekilleri Ertuğrul Günay, İlhan İşbilen ve Erdal Kalkan, tarihi Havagazı Fabrikası’nda basın toplantısı düzenledi. Toplantıya AK Parti’den istifa eden Gaziemir eski İlçe Başkanı Sabır Telingün ile Seferihisar eski İlçe Başkanı Ümit Cingöz de katıldı.

Ertuğrul Günay, iktidarın tüm olanaklarıyla kampanyayı sürdürdüğünü, daha dün bir bakanın hastalara tahsis edilen bir ambulans uçakla seçim çalışması yaptığına ilişkin haberlerin medyaya yer aldığını, bunların önümüzdeki günlerde aynı ölçülerde devam edeceğini öne sürdü.

’BAŞBAKAN ADALETİN TIKANMASI İÇİN GÖĞSÜNÜ SİPER ETTİ’

İzmir Bağımsız Ertuğrul Günay, yaklaşık. 1.5 saat süren basın toplantısında yolsuzluk ve rüşvet iddialarının ardından emniyet ve yargı mensuplarının sürgün edildiğini, iddiaların araştırılmasını isteyen herkese hayali düşman gözüyle bakıldığını belirterek, Başbakan’ın hukukun yerine yolsuzluğun yanında yer aldığını adaletin tıkanması için göğsünü siper ettiğini öne sürerek şöyle konuştu:

"2011 genel seçimlerinde İzmir’den AK Parti’den milletvekili seçildik ama şu an üç arkadaş özgür ve bağımsız konumdayız. Bu tavrımızın nedenlerini her birimiz ayrı ayrı paylaştık. Ama seçim bölgemizde özgürlük ve bağımsızlığa simge olmuş bir kent olan İzmir’de yeniden anlatacağız. İddialar gündeme gelince millete yasaklarla, yolsuzlukla ve yoksullukla mücadele etme sözü vermiş olduğumuz için adaletin önünün kesilmemesini hukukun şeffaf bir şekilde işlemesini partinin aklanmasını talep ettik. Bizim bu taleplerimize ve toplumun beklentilerine karşılık özellikle Başbakan, tam tersi yöntemi tercih etti ve demokratik hukuk devletinde görülmemiş bir şekilde adaletin önünü kesecek yeni yöntemleri seçti. Toplum tarafından eleştirilen emniyetin, davranışlarını arkalayan, hatta destansı bir mücadele olarak niteleyen Başbakan, adliye görevlilerine ’Kahraman’ diyen Başbakan olağan yolsuzluk takipleri karşısında onları en ağır sözcüklerle itham etmeye en ağır nitelendirmeler yaptı ve toplumun gözünde küçük düşürecek şekilde aşağıladı. Karlı günlerin yaşandığı Aralık ayında emniyet ve hukukçular Türkiye’nin bir ucundan diğer ucuna savruldu. Savcılar bildikleri dosyadan koparıldı. Başbakan bu sürgünlerle de yetinmedi. Hukuk devletinde siz işinize geldiğiniz zaman hakim tayin edemezsiniz işinize geldiği zaman hukuku değiştiremezsiniz. Başbakan ’Temenni ederiz ki doğru değildir ama soruşturulsun’ diyen herkesi hayali düşman ilan etmeye çalıştı. Hukukun yanında duracağı yerde yolsuzluğun yanında yer aldı. Adaletin tıkanması için göğsünü varlığını siper etti."

’PARALEL YAPI BAŞBAKAN’IN YAKIN ÇEVRESİNDE OLUŞTURULDU’

Ertuğrul Günay, Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluk soruşturması karşısında Başbakan Erdoğan’ın hukukun çalışması yerine hukuk devletini yıkmaya yönelik yeni bir yol seçtiğini, yeni hukuk devletine karşı örtülü bir darbe gerçekleştirdiğini ileri sürerek, "Erdoğan milli iradeye karşı paralel yapıdan söz ediyor. Paralel yapı oluştu ama emniyet ve adalet çevrelerinde değil haksız ve yolsuzlukların önünü kapamak için Başbakan’ın yakın çevresinde oluşturuldu. Bütün bu tutum ve davranış karşısında siyasi gelenekleri alt üst eden Türkiye kazanılmış birçok değerini kurallarını altüst eden anlayış karşında siyasi ikbal uğruna kamunun çeşitli yerlerine yerleştirilmiş bulunan, susmayı değil bir haksızlıklar karşısında susmanın şeytanla işbirliği olduğunu söyleyen bir inancımız var. Bunun için susmayı değil itiraz etmeyi seçtik. Susmak kendimize olan saygımızdan bir şey kaybetmek anlamına gelecekti. Biz daha önce siyaset kürsünde milletimize verdiğimiz vaatlere bağlılığımızı sürdürüyoruz. Yoldan ayrılan sapan varsa biz değiliz, yolsuzluklara tenezzül edenler" diye konuştu.

BİR MİLLETVEKİLİ NASIL ’HAYIR’ DİYE EL KALDIRIR

Ertuğrul Günay, dört bakan hakkındaki fezlekelerin mecliste okunmadığını hatırlatarak, "Dört bakan hakkında Aralık ayının 20’sinden bu yana savcılıklarca hazırlanan ve kurumlara gönderilen ama sudan edenlerle Adalet Bakanlığı’na iade edilen milletvekillerinin bilgisine sunmadığı fezlekeler var. Daha yazılmamış olan hazırlığının önü kesilen başka fezlekeler de var. Bunlar tapelerde geziyor, savcılıklarda da var. Bunu milletvekillerinin bilgisine sunup ciddi olup olmadığını anlayalım dedik. Ancak İktidar alçak profil göstererek fezlekenin okunmasını reddetti. Savcılıktan gelen resmi bir evrakın bile mecliste okunmasına bir milletvekili nasıl ’Hayır’ diye el kaldırır? Biz iddialarımızın arkasındayız. Temiz siyaset istiyoruz. İşimize geldiği zaman adalet değil herkes için adalet istiyoruz. Bu taleplerimizi milletimizin anlayacağını tahmin ediyoruz. Bu kargaşada kaosta karanlıkta bize umut ışığı gibi gelen yerel seçim var. Talep ediyoruz ki milletimiz siyasette bu akıl karışıklığını gidersin" dedi.

Günay, tarihte ilk ve son kurşunu atan İzmir’in yerel seçimde de kenti aydınlatacak bir sonuç ortaya koyacağına inandığını belirterek, "İzmir baskıya korkuya haramzadelerin haram yollarla dağıttığı vaatlerine tenezzül etmeyecek olan vatan parçasıdır. İzmir yeniden 30 Mart’ta Türkiye’yi aydınlatacak olan güzel sonucu ortaya koyacaktır. Herhangi bir haksızlığa, yolsuzluğa taraf olduğumuz için siyaseti bırakmak zorunda kalmadık" diye konuştu.

’RECEP TAYYİP ERDOĞAN’ SLOGANLARI

Basın toplantı sürdüğü sırada aralarında AK Parti Gençlik Kolları İzmir İl Başkanı Bilal Kırkpınar’ın da yer aldığı yaklaşık 100 genç içeri girdi. Günay, içeri girenleri, "AK Parti kadın ve gençlik kolları üyeleri toplantımıza katıldı. Hoş geldiniz" diyerek selamladı. Gençler, yaklaşık üç dakika boyunca, ’Recep Tayyip Erdoğan’, ’Her yer Tayyip her yer Erdoğan’ sloganları attı. Günay ve diğer vekiller, sloganları tepki vermeden dinledi. Daha sonra Günay, "Arkadaşları sessizce uğurluyoruz" dedi. Gençler salondan çıkarken, "Yazıklar olsun yuh olsun size" diye bağırdı. Partililer, iki otobüse binip mekandan ayrılırken milletvekillerine destek için gelenlerden biri "Size saygısızlık yapıldı" dedi. Günay, "Onlar mevkiye, makama, paraya biat edeler" dedi.

’ÜLKEYİ SİVİL DARBECİLERE BIRAKMAYIZ’

Günay, AK Partililer salondan ayrıldıktan sonra basın toplantısına devam ederek, şöyle konuştu:

"2011 seçim kampanyasında bir siyasi partinin gençlik ve kadın kolları slogan olarak sadece liderinin ismini benimserse onların gideceği yer vahimdir demiştim. Otobüslere koyup getirmişler burada ön sıralarda AK Parti’nin özüne sahip çıkan arkadaşlarımız oturuyorlar. Onlar daha iyi bilirler. Biz seçim kampanyasında bile ’Kişileri putlaştırmayın tabulaştırmayın’ dedik. ’Partinin adı adaletse bütün insanların yüreğine seslenen cümleler öğrenin’ dedik. Bir siyasi partinin kadın ve gençlik kolu başkanları, yerel seçim eşiğinde siyasi gösteri yaparak bunu doğruladılar. Bir de bunu daha düne kadar önlerinde ceket ilikledikleri kişilere karşı gösteriyorlar. Ben bunların Adalet Komisyonu’nda meclisteki ağabeylerine de söyledim. Eğer ben de sizin kadar mevkiye makama meraklı olsaydım İstanbul’daki çirkin yapılara itiraz etmezdim. Bakanlığa devam ederdim siz de benim karşımda laf söylemeye cesaret edemezdiniz’ dedim. Siyasetten ne anladıklarını söyleyecek sözleri olmadığını belgelediler ve gittiler. Biz bu siyasi anlayışı AKP’nin değiştireceği birilerine yaranmak ve gücünün arkasına saklanarak aba altından sopa gösterme anlayışının yok olacağını düşünüyorduk. Onların ağababaları 12 Eylül karşısında topuk selamı verirken biz bu ülkeyi askeri darbecilere bırakmadık, sivil darbecilere de bırakmayız."

’BİZİM TALİMAT ALDIĞIMIZ YER CÜZDAN DEĞİL VİCDAN’

Konuşmasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Günay, siyasette yeni bir oluşumun kaçınılmazı olduğuna dikkat çekti, Fethullah Gülen’den talimat aldığı yönündeki iddialar için "Bize emir veren makam vardır o da şurada duruyor (kalbini göstererek) vicdanımızda. Cüzdan değil vicdan. Bizim talimat aldığımız yer burası" dedi. YENİ PARTİ SİNYALİ

Günay, yeni bir oluşumun da sinyalini vererek, "Yeni bir siyasete Türkiye’de ihtiyaç var. Mevcut siyasi partileri karalayarak için söylemiyorum. İktidar ve muhalefet partileri herkes kendisine bakmalı. Türk toplumu demokratikleşme istiyor. İnsanımızın insan yerine konmasını istiyor. Ekonomik gelişme istiyor. Her koşulda herkes için adalet istiyor. Demokratikleşme adalet bizim vazgeçilmez düsturumuzdur. Bu konuda kendilerini topluma anlatacaklar. Şu an böyle bir boşluk var. Bu boşluğu dolduramazlarsa yeni çocuğun doğması kaçılmazdır" diye konuştu.

’YILDIRIM TARİHE ÇANAK ÇÖKLEK DİYEN BİRİ’

Ertuğrul Günay, AK Parti İzmir Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım’ın kendisi için söylediği "Bakanken neden susuyordu? Madem yanlış yerde neden duruyordu?2 açıklamasına da şu sözlerle tepki gösterdi:

"Biz 5.5 yıldır kabine arkadaşlığı yaptık, İzmir’de seçim kampanyası ortaklığı yaptık. Üç aydır bir kampanya sürdürüyor. Bir tek cümle eleştirmedim. İzmir’de operasyon yapıldı. Yıldırım’ın yakın çevrelerinin operasyondan burun kanamadan çıkması için basına yansıyan kadarıyla yapılan tayinler, nöbetçi hakim beklemeler, bürokrasideki değişiklik ve hizmet bakışıyla ilgili gibi eleştirebileceğim çok şey olmasına rağmen arkadaşlık nezaketi gereği sustum. Bakanken ne söylediğimi önce Başbakan sonra Bakanlar Kurulu sonra orada ’Duyulmaz’ diye bazı önemli şeyleri aktardığım basın biliyor. 2012 yılının Nisan ayında ’İstanbul’u durduralım’ dedim. ’Bıraksak Sultanahmet Meydanı’na AVM yapacaklar’ dedim. Bunlar benim bakanken söylediğim sözler. ’Rant kavgası İstanbul’u ahtapot gibi sardı’ dedim. İstanbul’da tarihi önemsemeyen tarihe ’çanak- çömlek’ muamelesi yapan Binali Yıldırım’dır. Bunları görmemiş mi kendisine sorun."

Günay, "Yolsuzluk tartışmaları benim görev yaptığım dönemde olsaydı ben o Bakanlık Kurulu birilerini başına yıkar çıkardım. Yıldırım 10 yıldır devletin imkanlarıyla oy istiyor. İzmir’in tarihi önemsemeyen, onu ’çanak çömlek’ diye nitelendirmiş, ’Bu kazı bizim yapacağımız tünele bir iki yıl kaybettirdi’ anlayışı ile tarihi karalamışsanız İzmir’e sahip çıkmazsanız. Türkiye’de artık cebinde parası olanların babalarının çiftçiliği gibi at koşturacağı tarihi göz ardı edeceği dönem tarihe karışmıştır" dedi.

’ALLAH’TAN KORKTUKLARI İÇİN SUÇLUYORSANIZ ALLAH MÜSTEHAKINIZI VERSİN’

Ertuğrul Günay, cemaate yakın isimlerin operasyonda hakim savcı emniyet mensubu olarak görev yaptığının hatırlatılması üzerine şöyle konuştu:

"Hepimiz bu ülkede yaşıyoruz 16 Aralık günü bu suçlamaların hiçbiri var mıydı? O okullara gittim. Duvarda Atatürk resmi var. Devletin yıllardır yapması gerekeni yapıyor bu insanlar. Siz de bunu saygı karşılamışsınız, olimpiyatlarda ’Ben konuşacağım’ diye birbirinizle yarışmışsınız. 17 Aralık’tan sonra yolsuzluğa karşı yapılan operasyonlarda bu okullarda okumuş kişiler hakim savcı olarak yer almış. Onlara baskı yapmışsınız. Onlar da ’Allahtan korkun’ demiş. Onları Allah’tan korktukları için suçluyorsanız Allah müstehakınızı versin. Örtmeye çalışsalardı sırtlarını sıvazlayacak ellerini öpecektiniz. Ama insanlar ’Bn iktidardan değil Allah’tan korkarım’ demişler."

GÜÇBİRLİĞİ ÇAĞRISI YAPTI

Ertuğrul Günay, yerel seçimde iktidara karşı en güçlü siyasi partinin desteklenmesi gerektiğini bir kez daha vurgulayarak, şu sözlerle güçbirliği çağrısı yaptı:

"İzmir’de iktidarın karşısında en güçlü seçenek kimdir? MHP mi? Demokrat Parti mi? DSP mi? Değil. Biz CHP’nin de ciddi yanlışlarına itiraz etmiş insanız. Şu anda derdimiz partiler değil iktidarın karşısında onu hizaya getirmek için güçlü alternatif ne ise o. Burada milletin parçalanmaması lazım. Önce demokrasiyi korumalıyız. Aziz Bey’e (Kocaoğlu) operasyon yapıldığında tek itiraz eden bendim. Şimdi avaz avaz bağıranların hepsi sustu. Aziz Bey yargının karşısına çıktı ve kararlarını bekliyor. Ben bu tavrı alkışlıyorum."

’ALLAH’IN HESABI ÇABUKTUR’

Ertuğrul Günay, eski Bakan Egemen Bağış’ın dini değerlerle dalga geçtiği öne sürülen telefon kaydını soran basın mensuplarına yanıt verirken ağlamaklı oldu, sesi titredi. Günay, Bağış’ın Berkin Elvan cenazesinde attığı ’Nekrofiller’ (ölü seviciler) tweetini hatırlatarak, "Allah’ın hesabı çabuktur" dedi. Günay, şöyle konuştu:

"Dün fezleke gerginliği sırasında bir arkadaşımız çıkıp ’Şu yaşadıklarımız dinen günah, örfen ayıp, kanunen suç. Siz bunları örtmeye çalışıyorsunuz’ dedi. Bu yeterince açıklayıcı. Kaydı ortaya çıkan arkadaş ’Değil’ demeye çalıştı ancak muhatabı özür dileyerek görüşmenin doğruluğunu teyit etti. Bu delillendi. Çok üzüntü duyduk. Selamlaştığımız bir arkadaşlarımız. Bir hatırlatma yapacağım birkaç gün önce Türkiye’de gencecik bir çocuk Berkin Elvan, ekmek almaya giderken başından vuruldu. Dokuz ay hastanede yattı. Bunların hepsi yoksul. Yoksulun arkasından ileri geri konuşmayacaksın. Bir kurt kapsa koyunu gelir bir ilahi adalet Ömer’den sorar onu. Bu bize bir ahlakı vasiyet. O cenazenin arkasından gözü yaşlı yürüyen insanlara hakaret edeceksin. Sonra tepki alıp tweeti sileceksin. Üç gün sonra senin bu görüşmen ortaya çıkacak. Vallahi Allah’ın hesabı çabuktur."

’YOLSUZLUK SÖYLEMLERİ GÜNDEMDEN DÜŞÜRÜLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Ertuğrul Günay, Suriye ile savaş ihtimaline soran basın mensuplarına şunları söyledi:

"Türkiye ciddi bir dış politika sorunu yaşıyor. Komşu devletin içine düştüğü kaosla Türkiye’nin içine düştüğü eksiklik ve yanlışlıkları var. Suriye gibi bir ülkenin iktidarının değiştirilmesinin çok kolay olmadığını söylemiştim. Bunun bedelleri daha uzun zaman ödenecek. Bu seçim eşiğinde yolsuzluk söylemlerinin gündemden düşmesi milli heyecanın iktidar etrafında toplanması için her türlü tehlikeli oyun oynanabilir. Yapılacak bir provokasyon milli heyecanı tahrik etmeye niyetli olabilir. Bu tür provokasyonlara karşı uyanık olalım."

ALLAH RÜCU ETMEYİ İNSANOĞLU’NA VERMİŞ

Toplantıda konuşan İşbilen ise "İnsanız, beşeriz, mutlaka sürçeriz. Mutlaka yanlışlarımız olur ama bu yanlışlarda devam etme, ikaz edildiği halde bunu sürdürmek, milletin yüzüne baka baka yalan söylemek kabul edilecek bir şey değil. Beni içinde bulunduğumuz bu atmosfer giderek şaşkınlığımı artırıyor. Devam etmesi beni üzüyor. İnsanoğlu yanlış yapmış olabilir. Allah rücu etmeyi insanoğlu’na vermiş" dedi.

KALKAN: ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDEYİM

İzmir Bağımsız milletvekili Kalkan ise şunları söyledi:

"17 Aralık’tan bu yana büyük bir şaşkınlık içerisindeyim. Günay ve bir takım arkadaşlarımla 29 Mayıs’ta Başbakan’ın ısrarlı davetleri ile AK Parti’ye geçtim. Çünkü 27 Nisan e-mail muhtırası, sivil iktidara, askerlerin ve bir takım sivil bürokratların müdahalesi karşısında, Başbakan’dan önce tavır koyan Günay ve arkadaşlarıdır. Herkesin kaçtığı bir dönemde AK Parti’ye katıldık. 7 yıldır sevgili arkadaşlarımla daha aydınlık günler için, daha demokrat bir yapı için birlikte mücadele ettik. 40 yıldan beri siyasetin içerisindeyim. Bakan olarak gezinen kişiler kısa pantolonla gezerken ben milletvekiliydim. Siyasi iktidar mensupları ve onun başı halka doğruları söylemiyorlar. Korkunç bir iftira kampanyası vatandaşlarımız karşı karşıyadır."

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!