Güncelleme Tarihi:
Üçüncü sayfalar da hayattandır
ZEKİ Demirkubuz, her filmini merakla beklediğim, beğenerek seyrettiğim genç kuşaktan bir yönetmen.
Sinema dili; fazlalıklardan ayıklanmış, gereksiz süslerden arınmış olduğundan benim minimal anlayışıma uyuyor.
Üçüncü Sayfa; yoksulların, şehirde sınıfı belli olmayan bir hayatın içinde debelenenlerin aynası.
Bağırmadan mesajını da iletiyor.
Belki de en etkili mesajın, tesbitin kendisi olduğunu göstererek bir ölçüde mesajsızlığı seçiyor.
Filmin iki başrol oyuncusunun adları bile daha salona girmeden zihinleri bir çağrışım bombardımanına tutuyor.
İsa (Ruhi Sarı) ve Meryem (Başak Köklükaya). İsa'nın aşkı için her şeyi yapabileceğini sergileyen saflığı ile, Meryem'in köylü/şehirli fettanlığı, beni insanın aşağılık derinliklerine çekti.
Kaderle oynamak isteyenlerin sonuçsuz satrancı, umudun kıyısına varmadan mat'la sonuçlanıyor.
Hiç kuşkusuz, Üçüncü Sayfa'nın hazin görünen komik yanı, Yeşilçam sinemasının çalışma tarzını tiye alan - ya da gerçeğine değinen-bölümlerdir.
Ciddiyetten uzak, seyirciye saygısız o filmler, Türk sinemasından seyirciyi soğuttular.
Kurban kimdir? Zeki Demirkubuz bu soruyu soruyor ama bunun prizmatik bir cevabı olduğunu unutmadığından, kararı, son yargıyı, seyirciye bırakıyor. Üçüncü sayfa, hepimizin gazetelerde okuduğu biraz kan, biraz dehşet, biraz da kader kokan haberlerin yer aldığı sayfalardır.
Onlar bir şehrin kısık ışıklı evlerinde yaşananları dile getirir.
O sayfadaki bir cinayet sadece bir cinayet değildir, o sayfadaki aldatmaların, yasak aşkların ardında müthiş bir insan sosyolojisi yatar.
Çok paralı, lüzumsuz masraflı, rüküş filmlerin yerine az masraflı ama gerçekten temiz bir film Üçüncü Sayfa.
Oyunculara gelince...
Antalya Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'nü alan Başak Köklükaya'yı, doğal oyunuyla Ruhi Sarı'yı seyretmek için bile Üçüncü Sayfa izlenmeye değer bir film.
Zeki Demirkubuz'un filmi, Türk sinemasında genç kuşağa güvenimi artırdı.