Güncelleme Tarihi:
Güllaç tatlısı Ramazan’ın olmazsa olmazlarından biri. Hafif olması nedeniyle uzmanlar tarafından da önerilen Güllaç’ı Ramazan ayında her yerde bulmak mümkün olsa da evde yapıldığında daha doğal ve lezzetli bir hal alabiliyor. Mısır nişastası, un ve suyun muhteşem uyumunun eseri Güllaç yaprakları, ceviz, süt ve gül suyuyla birleşince Ramazan sofralarının baştacı oluyor. Peki, az malzemeyle enfes bir tatlı yapılabileceğinin kanıtı Güllaç tatlısı nasıl yapılır? Püf noktaları neler? İşte, püf noktalarıyla Güllaç tarifi!
2-10 adet güllaç yaprağı, 2 kilo süt, 1 kilo güllaç, 5000 gram toz şeker, 2-3 yemek kaşığı gülsuyu, 250 gram ince çekilmiş fındık, 100 gram hindistancevizi, 100 gram pudra şekeri, 100 gram çekilmiş fıstık içi.
Hazırlanışı
İki kilo sütü derin bir tencerede kaynatın. Kaynayan sütü 10-15 dakika dinlenmeye bırakın, içine gülsuyunu ve şekeri ilave edin. Güllaç yapraklarını bir kabın içine koyun, sütle ıslatın ve birkaç dakika bekletin. Islanan güllaç yapraklarını bir başka tepsiye dizin ve üzerine biraz daha süt dökün. Dört beş yaprak yufka dizdikten sonra yaprakların üzerine karıştırdığınız fındık, hindistancevizi ve pudra şekerini serpin. Üstünü güllaç yapraklarıyla kapatın. Kalan sütü, yaprakların üstüne dökün ve iyice çekene kadar bekletin. Süt çekilince, hindistancevizi, antepfıstığı, çekilmiş fındık ve kiraz şekeri ile süsleyebilirsiniz. Meyve dilimleri ya da nar taneleri de kullanabilirsiniz.
Gül suyu yerine nar duyu
Güllaca gülsuyu eklemek Osmanlı’dan gelen bir gelenek. Ancak gülsuyu konulmadan da güllaç yapabilirsiniz. Gülsuyu yerine nar suyu ilave edebilir veya süte vanilya katarak değişik bir aroma hazırlayabilirsiniz.
Güllaç yapmanın püf noktası: Güllacı bol sütle yapmak gerekmektedir. Güllaç yapraklan ıslandıktan sonra eğer havayla temas ederse jöleleşir ve lezzetini kaybeder. Bu nedenle bol süt dökülen Güllaç’ın havayla temas etmesinin önün geçilmelidir. Çeşitli kuruyemişlerle süslenebilen Güllaç için en uygunu cevizdir. Fındık ve fıstık güllacın rengini değiştirdiği için, badem de Güllaç’a acılık verdiği genellikle ceviz tercih edilir.
Güllaç’ın tarihi
600 yıllık tarihi olan Güllaç, Osmanlı zamanında insanların mısır nişastasını saklama çabasıyla ortaya çıkmıştır. Çuvallarda saklanan nişastanın zarar görmemesi için biraz un ve suyla karıştırıp yufka şekli verilir. Bu sayede nişastanın uçuşup dağılmayacağı ve daha geç bozulacağı düşünülür.
İlk güllaç yaprakları böylece hazırlanır ve evlerde muhafaza edilmeye başlanır. Nişasta kullanılması gerektiğinde de bu sert yapraklardan arzuya göre koparılır, elde ufalanarak toz nişasta gibi kullanılırmış. Ancak bir süre sonra nişasta yapraklarını ıslatmak gelmiş akıllara. Burada devreye süt girmiş. Sütü Osmanlı döneminin en çok kullanılan bir diğer içeceği gül suyu izlemiş: Artık yapraklar sadece nişastayı korumak amaçlı yapılan bir tasarruf malzemesi olmaktan çıkıp sofralara baş tacı olmaya başlamış. Ceviz ve nar gibi malzemelerle zenginleşmesi saray mutfağına girdikten sonra gerçekleşmiş.
İçindeki gül suyundan dolayı " güllü aş" konmuş adı, o da tıpkı "sütlü aş"ın sütlaç olması gibi güllaç olarak anılır olmuş zamanla.