Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Gül, kadına yönelik şiddete karşı cezaların yeterli olup olmadığı sorusu üzerine, “Üzücü bir konuyla başladık” dedi. Kadına şiddetin herkesi üzdüğünü dile getiren Gül, bu konuda herkesin mücadele etmesi gerektiğini söyledi. “Erkeklerin en zayıf, belki de en utanılacak hallerinden birisidir bu” diyen Gül, kadına şiddete karşı en kararlı şekilde durmak gerektiğini belirtti. Kadına yönelik şiddetin toplumu zayıflattığına dikkati çeken Gül, bunun dünyanın her yerinde yaşandığını vurguladı.
Bu konuyla ilgili geçen mayıs ayında Avrupa Konseyi'nde sözleşme yapıldığını anımsatan Gül, sözleşmeyi TBMM'nin geçen hafta kabul ettiğini, kendisinin de pazartesi günü hemen onayladığını bildirdi. Gül, “Daha kesin bir mücadele tarzı olacak, cezalar ona göre ayarlanacak. Ayrıca, bu tip kötü muamelelerin ve şiddetin önlenmesiyle ilgili işin eğitim tarafı da var. O bakımdan bunu ciddiye almamız gerekir. Aslında bu belki her zaman vardı ama son dönemde basının duyarlılığı, daha çok bu konuları işlemeye çalıştı. Her şey evin içinde kalıyordu belki. O korku duvarları da aşılmış oldu. Onun için ortaya çıkıyor ve mücadele güçlü bir şekilde devam edecek” diye konuştu.
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in bu konuları çok ciddiye almasından ve çalışmasından duyduğu memnuniyeti dile getiren Gül, kendisinin de bu çalışmaları desteklediğini söyledi. Gül, kadına yönelik şiddete karşı daha iyi mücadele verileceğine inandığını belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, N.Ç davasıyla ilgili bir soru üzerine de bu konuyla ilgili düşüncesini sosyal paylaşım sitesi twitter'da paylaştığını ve vicdanının sızladığını ifade ettiğini anımsattı. N.Ç davasını “maalesef çok acı” diye niteleyen Gül, “Bazen hukuk, kurallar, kanunlar da eskiyor. Onların da yenilenmesi gerekiyor” dedi.
Bu konudaki kanunun yenilendiğine değinen Gül, bir daha böyle bir şey olmamasını diledi ancak olması halinde yeni yasanın uygulanacağına ve N.Ç davasındaki uygulamanın artık görülmeyeceğine işaret etti. Gül, N.Ç davasında suçun yürürlükte olduğu dönemdeki kanunun dikkate alınmasına ilişkin evrensel kuralın uygulandığını belirtti.
“TARTIŞMALAR TABULARIN YIKILDIĞINI GÖSTERİYOR”
Cumhurbaşkanı Gül, “Kürt sorunu konusunda iyi şeyler olacak demiştiniz? Olmadı. Neden olmadı?” sorusu üzerine, şunları söyledi:
“Soruyu soran arkadaşımız elini şöyle bir vicdanına koysun. Aslında iyi şeyler oldu. Tabii ki daha iyi şeyler olsun. 5-10 sene geriye gittiğimizde Kürt meselesi konuşulamazdı, 'Kürt' bile denilemezdi. Sanki tereddüt edilerek konuşulurdu. Bugün televizyonlarda, basında, TBMM'deki tartışmalar bütün tabuların yıkıldığını ve her şeyin rahatlıkla konuşulabildiğini gösteriyor. Yeter ki arkasında şiddet olmasın. Daha iyi şeyler olabilirdi ama samimiyetle ifade etmek isterim ki daha iyi şeylerin olmasından herhalde terör örgütü çok rahatsız oldu. Ben hep şunu söylemişimdir; demokrasi terörü izole eder ve terör örgütlerini de izole eder. Rahatsız oldukları için Kızılay'da, Taksim'de, Bingöl'de saldırılar yaptılar sivil insanlara karşı. Bu iyi şeylerin daha da olmasını önlemek istediler.”
ÖĞRETMEN ATAMALARI
Gül, ağustos ayında tek seferde 55 bin öğretmen alımı yapılacağının açıklandığını, ancak 11 bin öğretmen ataması yapıldığını belirten bir kişinin, sorunun çözümü için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ilgili bakanlarla görüşmeyi düşünüp düşünmediğini, ücretli öğretmenliğin kaldırılması ve kadrolu öğretmen ataması için girişimde bulunup bulunmayacağını sorması üzerine, öğretmen atamalarının büyük bir sorun olduğunu söyledi.
Kendisine başka kanallardan da çok sayıda mesaj ve mektup geldiğini dile getiren Gül, daha önce Milli Eğitim Bakanı ve hükümetle yaptığı görüşmelerde bu konuyu ciddi olarak ele almaları, tatmin edici açıklamalar ve adımlar atmaları gerektiğini aktardığını ifade etti. Gül, “Eminim ki Milli Eğitim Bakanlığı da hükümet de bu konuyla ilgili elinden geleni yapıyordur, yapacaktır” dedi.
Ücretli öğretmenlerin, öğretmen olmadığına, ancak öğretmenlik yaptığına dikkati çeken Gül, bu kişilerin pedagojik formasyonunun olmayabileceğini ifade etti. Uygulamada neden böyle bir sıkıntı olduğuna bakmak gerektiğini dile getiren Gül, valilerin de bu konudan şikayetçi olduğunu belirtti. Gül, “Bu konuyu yakından takip edeceğim. Kendisine söz veriyorum. Çözüm olabilirse, onların yerine öğretmenler kadrolu atanabilirse epey mesafe alınır. Yapısal olduğunu da görüyorum” diye konuştu.
“SURİYE'DE İÇ SAVAŞ ÇIKARSA”
Gül, Suudi Arabistan'dan bir kişinin Suriye'de iç savaş çıkması ihtimali ve bunun Türkiye, İran ve Suudi Arabistan'a etkilerinin ne olabileceğiyle ilgili düşüncesini sorması üzerine, “Suriye'de görmek istemeyeceğimiz şeydir bu. Bir ülkede iç savaşın olması, hele etnik ve mezhep temelleri üzerine, bunu hiçbir yerde görmek istemeyiz. Komşumuzda hiç görmek istemeyiz” dedi.
Böyle bir riskin ortaya çıkmaması için ülkeyi yönetenlerin reform sürecinin inisiyatifini ellerine almasını ve kendilerinin değişimin öncülüğünü gerçekleştirmesini istediklerini vurgulayan Gül, “Ama maalesef gördüğümüz kadarıyla farklı alternatifler deneniyor şimdi orada. Büyük bir sıkıntı var” diye konuştu.
Suriye'de muhalefetin bölücü, herhangi bir grubu dışlayıcı tavrı olmadığının altını çizen Gül, muhalefetin etkili olmak için farklı mezhepler, etnik yapılar ve hatta gayrimüslim nüfusu temsil edecek şekilde oluşmasının şart olduğunu vurguladı.
Gül, Türkiye'nin, hiçbir komşusunun iç işine karışmadığını ve bunun temel prensipleri olduğunu belirtti. Küreselleşen dünyada hiçbir ülkenin insan haklarıyla ilgili uygulamalarından dolayı “Bu benim kendi meselem. Buna kimse karışamaz” diyemediğine dikkati çeken Gül, bir ülkedeki insan hakları uygulamaları çok kötüyse uluslararası kuruluşlar, sözleşmeler ve anlaşmaların uyarılarda bulunma hakkı verdiğini söyledi. Gül, Suriye'de tek parti rejimi nedeniyle insan hakları uygulamalarının çok kötü olduğunu ifade ederek, bu çerçevede uyarıların, iyi niyetli düşüncelerin hep paylaşıldığını belirtti. Suriyelilerin korku duvarları yıkılınca barışçı bir şekilde sokağa döküldüğünü dile getiren Gül, “O zaman maalesef Suriye yönetimi vatandaşlarına karşı şiddet kullanıp çok sayıda insan ölmeye başlayınca dünyanın sesi farklı şekilde yükselmeye başladı. Türkiye de bu sese katıldı. Bunu böyle görmek gerekir. Biz başka bir ülkenin iç işine karışmak istemeyiz” dedi.
“CUMHURBAŞKANI OLMAK İNSAN DEĞİŞTİRİYOR MU”
Gül, cumhurbaşkanı olmanın insanı değiştirip değiştirmediği sorusunu, “Makam, mevki beni pek değiştirmez” diye yanıtladı. Buna kendisini tanıyanların ve kamuoyunun karar vereceğini ifade eden Gül, cumhurbaşkanlığının, verdiği onurun yanında büyük bir sorumluluk taşıdığını söyledi. bu sorumluluğun daha dikkatli, söylenecek ve yapılacakları daha ölçerek yapmayı gerektirdiğini dile getiren Gül, şunları söyledi:
“Siyasetçi olsanız daha serbest olabilirsiniz ama bütün milleti temsil eden kişi olunca, o zaman tabii ki bu bir sorumluluk yüklüyor. Bunun getirdiği protokol de var. Yalnızlık ve sıkıcılık da hissettiriyor açıkçası. Bazen öyle oluyor ki en yakın arkadaşlarım bile uzun süre aramayınca ben arıyorum, 'niye aramıyorsunuz, araya mesafe mi koyuyorum' diyorum. 'Öyle değil ama ne de olsa cumhurbaşkanlığı' diyorlar. hayatımızda böyle bir değişiklik söz konusu.”
BEDELLİ ASKERLİK
Gül, bedelli askerlik yasasının ne kadar adil ve demokratik olduğuna ilişkin soruyu ise şöyle yanıtladı:
“Bu, çok tartışmalı bir konu yine. Öyle ki bir aile alalım, bir oğlu var, eğer askere gitmediyse böyle bir yasa çıksın istiyor. Oğlu askerdeyse 'bu niye çıkıyor' diyor. Çok tartışmalı bir konu gerçekten. Zor bir konu. O yüzden hükümetlerin işi de kolay değil. Böyle bir yasa çıkıyor, çıkarken vicdani bir rahatsızlık oluşturmaması çok önemli. Bundan gelecek gelirlerin genel bütçe içine konulmadan, harcanacağı yerlerin açıkça belirtilmesi, özellikle de maddi imkanları olmadığı için askere giden ailelere bu fonlardan güçlü yardımların yapılması... Bunun çok dengeli bir şey olacağı kanaatindeyim.”
Gül, “AB ülkelerinin ekonomik başarısızlıklarından sonra Türkiye hala AB'ye girmeli mi?” sorusu üzerine, “Bu önemli... Evet, girmek için uğraşması lazım” dedi. Türkiye'nin müzakere sürecini başarıyla bitirmek için çok uğraşması gerektiğini vurgulayan Gül, “Çünkü bugün Türkiye, birçok Avrupa Birliği ülkesinden daha iyi konumdaysa ekonomik olarak, biz Avrupa Birliğinin Maastricht Kriterleri'ni uyguladığımız için... Kendileri uygulamadıkları için bu duruma düştüler ve müzakere süreci Türk ekonomisini de Türk demokrasini de Türk hukuk sistemini de çok güçlendirdi, çok katkıları oldu. Hala bizim alacağımız katkılar var. O bakımdan bundan vazgeçmemek gerektiği kanaatindeyim” diye konuştu.
“UZUN TUTUKLULUKTAN RAHATSIZIM”
Tutukluluk süreleriyle ilgili olarak yasama organının düzenleme yapması için daha aktif rol almayı düşünüp düşünmediği de sorulan Gül, uzun tutukluluk sürelerinden rahatsız olduğunu yineledi.
Bu konudaki rolünün çağrıda bulunmak ve bu konuda konuşma yapmak olabileceğini dile getiren Gül, daha önce de çağrıda bulunduğunu anımsattı. Gül, “Uzun tutukluluk süreleri cezalandırmaya dönüşüyor ve bundan gerçekten rahatsız oluyorum. Onun için yargılama sürecinin süratlendirilmesi, bununla ilgili bütün imkanların toparlanıp bunların gecikmemesi gerekir ve bir an önce insanların varsa hatası ortaya çıkması, yoksa serbest olması gerekir. Bu çağrımı tekrarlıyorum” dedi.
Basın ve ifade özgürlüğüyle ilgili konulardaki cezaların da tutukluluk sürelerinin de kendisini rahatsız ettiğini paylaştığına değinen Cumhurbaşkanı Gül, bu durumun Türkiye'nin reformist sürecini gölgeleyici bir hal aldığına dikkati çekti. Gül, TBMM'nin gerekli çalışmaları yapmasıyla ilgili çağrısını tekrarladığını ifade etti.
“ÖRTÜLÜ-ÖRTÜSÜZ ELE ELE DOLAŞIYOR”
Cumhurbaşkanı Gül, toplum içinde türbanlı olanlarla olmayanlar arasında ayrım olup olmadığına ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:
“Toplum içerisinde, halk içerisinde böyle bir sıkıntı yoktu. Örtülü bir kızla örtüsüz bir kız el ele dolaşıyor, üniversitede sandviçlerini bölüşüyorlardı ama ne yazık ki bu, sistem içerisinde, resmi atmosferde sıkıntılar oluşturuyordu ve halkın o barışık hali yukarı tam yansımıyordu. Bununla ilgili de bu noksanlıkların ve yanlışların giderek gittiğini görüyoruz. İnanıyorum ki herkes çok daha büyük özgüven içinde olacaktır. Ben bu ülkenin vatandaşı olan hiç kimsenin ne olursa olsun, hangi konuyla ilgili olursa olsun ifadesi, düşüncesi, inançlarından dolayı buranın kendisinin öz yurdu olduğu intibaını unutmamasını isterim. 'Burası benim öz vatanım mı öz yurdum mu? Ben sıkıntıdayım' hissiyatına hiç kimsenin kapılmasını istemem doğrusu. O bakımdan bu tip aksaklıkların gerek ifade, gerek inanç, gerek başka alandaki kültürel sıkıntıların demokratik standartlarımızı yükselterek giderildiği ve giderileceği kanaatindeyim.”
Gül, güvenli internete neden destek verdiğini soran kişiye, “22 Kasım'dan bu yana sizin internete ulaşımınızında herhangi bir kısıtlama söz konusu oldu mu? Sizin internet dünyanız daraldı mı daralmadı mı?” sorusuyla karşılık verdi. Bazı ailelerin çocuklarının biraz daha korunmasını istediğini vurgulayan Gül, “Bunu kendileri yapamayacakları için bunu bir kurumun yapmasını istiyorlar ve bu talepte olanlara böyle bir alternatif imkan sunulmuş oluyor” diye konuştu. Gül, internette herhangi bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını bildirdi.
Cumhurbaşkanlığı görevi sona erdikten sonra aktif siyasete dönüp dönmeyeceği sorulan Gül, “Bütün aklımı, fikrimi, gücümü cumhurbaşkanlığını en iyi şekilde yapmaya veriyorum” dedi.
ASGARİ ÜCRET
Gül, asgari ücretle geçinip geçinemeyeceğine dair soru üzerine de bunun çok zor olduğunu ifade etti. Asgari ücretin yükseltilmesinin herkesin arzusu olduğunu ifade eden Gül, ücretin imkanlar nispetinde ayarlandığını söyledi. Düşük maaşların önceki dönemlere göre daha fazla artırıldığını dile getiren Gül, “Hükümetin takip ettiği politika bu şekilde. İnşallah bu bir başlangıç oluyor genç arkadaşlarımız için. Devamlı orada durmayacaklar, muhakkak ki daha yüksek maaşlara ulaşacaklardır. Türkiye'nin imkanları arttıkça o da muhakkak ki yükselecektir” dedi.