Gül'den Almanya'da vize çıkışı

Güncelleme Tarihi:

Gülden Almanyada vize çıkışı
Oluşturulma Tarihi: Eylül 19, 2011 12:22

Resmi ziyaret için Almanya'da bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye'nin AB üyelik sürecine yönelik önemli açıklamalarda bulundu. Gül ayrıca, Almanya’da yaşayan 3 milyona yakın Türk olduğuna dikkat çekerek vize konusunda büyük sıkıntı yaşandığına değindi ve bu sorunun çözümlenmesi gerektiğini ifade etti.

Haberin Devamı

“Müzakere sürecini bitirdikten sonra günün şartlarına bakılır, eğer istenmiyorsa, Türkiye'nin bir yük olduğu düşünülüyorsa, biz o zaman üye olmamayı memnuniyetle karşılarız. Ancak bugün bu stratejik yönelişimizden kesinlikle vazgeçmek niyetinde değiliz” dedi.

 

Cumhurbaşkanı Gül ve Almanya Cumhurbaşkanı Wulff, açıklamalarının ardından Türk ve Alman basın mensuplarının sorularını yanıtladılar.

 

CUMHURBAŞKANI GÜL ALMANYA ZİYARETİNE BAŞLADI / FOTO GALERİ

 

Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin, “Almanya'da yaşayan Türklerin uyumu konusunda neler yapılabileceğini?” sorması üzerine “Ben doğrusu uyumun anahtarının insandan geçtiği kanaatindeyim. Burada her iki tarafa da düşen görevler var. Burada yaşayan ve yaşamayı düşünen bütün Türklerin, en güzel şekilde Almancayı öğrenmelerinin şart olduğu kanaatindeyim. Bunu daha önce de paylaştım. Buradan bir kez daha sesleniyorum; burada yaşayacaksa insanlar,lisanını en güzel şekilde konuşması lazım” diye konuştu.

 

Başka ülkelerde yaşamak isteyen vatandaşların da oraların dilini öğrenmesinin şart olduğunu ifade eden Gül, bunun hem kişinin kendisine hem de yaşadığı topluma katkı sağlayacağını belirtti.

 

Gül, şöyle devam etti:

 

 “Biraz önce Sayın Cumhurbaşkanının da söylediği gibi, asimilasyon başka bir şey. Bir lisanı en güzel şekilde konuşmak, Almancayı aksansız konuşmak, kendi kimliğini, inançlarını ve dinini değiştirmek anlamına kesinlikle gelmez. Çok kültürlülük içerisinde, demokrasi içerisinde mevcut olan ülkenin hukukuna en büyük bağlılığı göstererek, en güzel şekilde lisan öğrenilebilir. Lisan öğrenmenin önünde bazı engeller olduğu kanaatindeyim. Bana verilen bilgilere göre, lisan aslında ilkokullarda ve onun öncesinde yuvalarda öğreniliyor.Çocukların okul öncesi eğitim almaları teşvik edilmeli. Bununla ilgili herhangi bir sorun varsa o da dikkatle analiz edilmeli, bu sorun ortadan kaldırılmalı.

 

Eğer bir Müslüman Türk aile, çocuğunu gönderirken onun yiyeceklerine dikkat ediyorsa ama burada bir dikkatsizlik varsa ve aile sakınıyorsa, bu çok basit bir problem. Onun yemekleri ona göre ayarlanır ve o garanti onlara verilir. Böyle olunca bütün çocuklar da okula gönderilir. Yoksa lise çağına geldikten sonra lisan öğrenmek oldukça zorlaşıyor. Burada yaşayan insanların bunu muhakkak becermesi gerekiyor.

 

Almancayı aksansız konuşmak, kendi ana dilini bilmemek anlamına da gelmez. İnsanlar kendi ana dillerinde güzel bir şekilde konuşabilirlerse, başka dili de güzel bir şekilde konuşabilirler. Bunların zor olmadığı kanaatindeyim.Çift dilli, ikisini de ana dili gibi konuşan insanların sayısı çoktur. Bundan çekinmemek lazım. Bunun için herkesin üzerine düşen görev vardır, herkes üzerine düşeni yapmalı.”

       

“CESARETİMİZ VAR, BİZ BU REKABETE GİRDİK”

Bir gazetecinin, “Siz AB'ye katılımı destekliyorsunuz. Bu yönde açıklamalarınız var. Türkiye'deki halkın görüşü nasıl? Halk, AB üyeliğini istiyor mu? İmtiyazlı ortaklı ile ucu açık müzakereler kavramları bağdaştırılabilir mi?Bu konular, yarın Almanya Başbakanı Angele Merkel ile yapılacak görüşmelerde gündeme gelir mi?” şeklindeki sorusunu yanıtlayan Gül, Türkiye'nin AB ile ilişkilerinin yeni olmadığını belirtti.

 

Türkiye'nin tam üyelik müzakerelerini sürdüren bir devlet olduğunu ifade eden Gül, Türkiye'nin üyeliğine ilişkin oy birliğiyle alınan bir karar olduğunu hatırlattı.

 

Üyeliğin şartları bulunduğunu, bu şartlardan birinin de “müzakere sürecinde başarı sağlamak” olduğunu kaydeden Gül, şöyle devam etti:

 

“Müzakere süreci nedir; üye olmak isteyen ülkenin bütün standartlarını AB standartlarına taşımasıdır. Bununla ilgili fasıllar vardır, bu fasılların gereğini yapmasıdır. Şimdi Türkiye, bununla meşguldür. Türkiye'nin tam üye olup olmamasının müzakeresinin şu anda yapılmasının çok yersiz olduğu kanaatindeyim.

 

Türkiye'nin müzakere sürecini başarıyla bitirmesine fırsat vermek gerekir.Türkiye, müzakereleri başarıyla bitirdikten sonra Avrupa Konseyi, 'evet Türkiye,hazırdır' diyecek, sonra da üye ülkelerin bazılarında referandum yapılacak.'Türkiye üye olsun, olmasın' diye. O ülkelerden birisinin halkı, 'hayır biz Türkiye'yi istemiyoruz, Türkiye bize yük olacak' derse, Türkiye zaten tam üye olamayacak. Biz de bunu saygıyla karşılayacağız. Hatta bunu da açıkça konuşmak isterim. Bilmiyorum belki o gün geldiğinde Türk halkı da 'ben tam üye olmak istemiyorum' diyebilir.

 

Ama bugün hepimizin görevi şudur; attığımız imzaları onurlandırmak. Ahde vefa ilkesi, Avrupa'nın temel ilkesidir. Türkiye'nin müzakere sürecini başarıyla bitirmesi, Türkiye'nin çok işine yarar. Türkiye'yi her bakımdan güçlü bir ülke yapar. Demokrasisi, hukuk standartları, ekonomisi, güçlü bir ülke yapar. Bunun da bütün Avrupa'ya ve Avrupa ülkesine katkısı olur. Bundan korkmamak, çekinmemek lazım.”

      

ÖZEL NİTELİKLİ İLİŞKİYİ ANLAMAKTA GÜZLÜK ÇEKİYORUZ

 “Özel nitelikli ilişki” ifadesine de değinen Cumhurbaşkanı Gül, “Biz bunu anlamakta güçlük çekiyoruz” diyerek, Türkiye ile AB ülkeleri arasında Gümrük Birliğinden dolayı zaten özel bir ilişki bulunduğunu vurguladı.

 

Türkiye ile Almanya arasında hiçbir gümrük duvarı olmadığını hatırlatan Gül, Alman ürünlerinin gümrüksüz bir şekilde Türkiye'ye girebildiğini, AB'ye üye diğer ülkeler için de bunun geçerli olduğunu dile getirdi.

 

 “Cesaretimiz var, biz bu rekabete girdik ve bu rekabeti yapıyoruz. Bunun ötesinde daha nasıl özel bir ilişki olur, orası biraz zor” diye Gül, ilkeli hareket edilmesi ve müzakere sürecine fırsat verilmesi gerektiğini söyledi.

 

Cumhurbaşkanı Gül, “Müzakere sürecini bitirdikten sonra günün şartlarına bakılır, eğer istenmiyorsa, Türkiye'nin bir yük olduğu düşünülüyorsa biz o zaman üye olmamayı memnuniyetle karşılarız. Ancak bugün bu stratejik yönelişimizden kesinlikle vazgeçmek niyetinde değiliz” dedi.

       

GÜL’DEN VİZE ÇIKIŞI        

Cumhurbaşkanı Gül, Alman gazetecinin, “Göç politikasını eleştirdiniz, en çok neden rahatsızlık duyuyorsunuz?” sorusu üzerine, Almanya'da 3 milyona yakın Türk yaşadığını, iki ülke arasında da birçok alanda güçlü ilişkiler olduğunu hatırlattı.

 

Almanya'da yaşayan 3 milyon Türk vatandaşından 1 milyonunun, aynı zamanda Alman vatandaşı olduğunu, diğerlerinin de Türk vatandaşlığı bulunduğunu kaydeden Gül, en büyük sorunun gidiş gelişlerde yaşandığını belirtti.

 

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

 “Özellikle vize konusunda çok büyük sıkıntılar yaşandığını görüyorum.Gelen bütün şikayetler bunlar. Öyle ki; Türk iş adamları fuarlara mallarını gönderiyorlar ama fuarlara biz gidemiyoruz diyorlar; bilim adamları konferanslara davet ediliyorlar, vize alamıyorlar, gelemiyorlar; konser ilan ediliyor ama vizeler çıkmadığı için bu konserler iptal ediliyor. Bir de evlilikle ilgili konular var. İnsanların kiminle evleneceği, çok insani bir konu. Evlenilecek insanın Almancayı bilme şartı olması, bu da birazcık yaralayıcı. Bu konuların özgüven içerisinde tekrar gözden geçirilmesi, karşılıklı konuşulması -muhakkak Alman tarafının da kendi hassasiyetleri vardır- bunlar durduk yere çıkmamıştır ama bunların konuşularak giderilmesi gerektiğine inanıyorum. Artık her şeyi samimiyetle birbirimize açabilecek vaziyetteyiz. Bu tür problemlerin konuşularak çözümlenmesinin, insanları çok rahatlatacağına inanıyorum.”

 

Basın toplantısını, Cumhurbaşkanı Gül'ün eşi Hayrünnise Gül ile Alman Cumhurbaşkanı Wulff'un eşi Bettina Wulf, heyette bulunan bakanlar ve milletvekillerinin yanı sıra Gül'ün oğlu Ahmet Münir Gül de izledi.

 

ALMANYA İLE İLİŞKİLERİ GELECEĞE TAŞIMAK İSTİYORUZ

 

Cumhurbaşkanı Gül, Almanya Cumhurbaşkanı Wulff ile heyetlerarası görüşmelerin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

 

Geçmişte tüm milletlerin birbiriyle kavga ettiğini, savaşların yapıldığını ve acıların yaşandığını, ama birbiriyle kavga etmeyen iki nadir ülkenin Türkiye ve Almanya olduğunu söyledi.

 

İki ülkenin daima dost, müttefik olduğunu, bugün de Türk-Alman ilişkilerinin güçlü olmasının birçok nedeni bulunduğunu ifade eden Gül, 50 yıl kadar önce davet üzerine buraya gelen Türk iş gücünün bugün 3 milyona yakınının hala Almanya'da olduğunu, 1 milyona yakının da Alman vatandaşlığına geçtiğini anlattı.

 

Türk asıllı Alman vatandaşlar arasında çok başarılı kişileri görmekten gurur duyduklarını dile getiren Gül, değerli siyasetçiler, spor adamları,sanatçılar, kültür adamları ve iş dünyasındaki çok değerli örnekleri görmenin,Türk-Alman ilişkilerinin sağlamlığını ve bunun geleceğe ne kadar güçlü taşınacağını gösterdiğini belirtti.

 

Cumhurbaşkanı Gül, şu ifadeleri kullandı:

 

“Bu görüşmelerimizde en çok ele aldığımız nokta, Türk-Alman ilişkilerini geleceğe taşımak olmuştur. Geleceğe taşırken de eski temeller üzerinde, yeni vizyonlarla geliştirmek, bilimde, teknolojide, sanatta, kültürde, eğitimde ilişkilerimizi çok daha derinleştirmek ve güçlendirmek. Ayrıca ekonomik ilişkilerimizin geldiği seviyeden duyduğumuz memnuniyeti ifade ettik. Bugün Türk-Alman dış ticareti, 29 milyar dolar civarındadır. Memnuniyetle ifade etmek isterim ki bu senenin ilk yarısında da yüzde 38 artış göstermiştir. Giderek çok artmaktadır.”

 

WESTERWELLE İLE BİR ARAYA GELDİ

 

Cumhurbaşkanı Gül,Federal Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle'yi kabul etti.

 

Cumhurbaşkanı Gül'ün, Berlin'de konakladığı Ritz Carlton Otel'de yapılan görüşmede, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Türkiye'nin Berlin Büyükelçisi Ahmet Acet de hazır bulundu.

 

Kabul, görüntü alınmasının ardından basına kapalı yapıldı.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!