Mesut Hasan BENLİ / ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Ekim 24, 2017 23:00
Hâkim adayı Didem Yaylalı’nın meslekten ihraç edilip intiharına yol açan sürecin bir benzeri, 2011’de Gülay Tezcan için de işletildi. ‘İki gün eğitime gelmediği’ gerekçesiyle görevine son verilen Tezcan’ın aslında o dönem FETÖ’cüler tarafından istenmediği ortaya çıktı.
DAVA dosyasına göre Gülay Tezcan, 12. Dönem Adli Yargı adayı olarak mesleğe kabul edildi. Türkiye Adalet Akademisi’nde hazırlık eğitimi alan Tezcan hakkında, 2 Aralık 2010 ve 15 Şubat 2011 tarihlerinde iki gün izinsiz ve özürsüz olarak eğitime devam etmediği gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatıldı. Soruşturma sonucunda Tezcan’ın görevine 25 Ağustos 2011’de Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü işlemiyle son verildi.
Genç hâkim adayı Tezcan, göreve son verme dayanağı olan yönetmelikteki ‘görev devamsızlığı’ ibaresinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması için Danıştay 12. Dairesi’ne dava açtı. Daire oy çokluğuyla 2012 yılında açılan davayı reddetti. Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da 2013 yılında dairenin verdiği kararı onadı. Tezcan’ın açtığı davada verilen kararda imzası bulunan eski Danıştay Üyesi Vahit Bektaş, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
FETÖ’nün Danıştay’daki yapılanmasına ilişkin sürdürülen soruşturmada itirafçı oldu ve çarpıcı açıklamalarda bulundu. Hakkında örgüt üyeliği suçlamasıyla fezleke düzenlenen Bektaş, Ankara Cumhuriyet Savcısı Mehmet Tamöz’e verdiği ifade şunları anlattı:
‘ALKOL KULLANIYOR’ DEDİLER“Tezcan’ın, İdari Dava Daireleri Kurulu’na yaptığı itiraz bizim tarafımızdan incelenmiştir. Kurul tarafından yapılan inceleme sonucu davacının itirazını, 30/01/2013 tarihli 2012/499 sayılı karar ile reddettik. Bu karar hukuka aykırı bir karardır. Bu karardan bilahare vicdanen rahatsız oldum. Bu şekilde karar verdiğime de pişman oldum.
Bu karar verilmeden önce 12. Daire üyesi olan Fetullah Gülen cemaat mensubu Hasan Turgut bizzat yanıma geldi. Bana, sözkonusu adayın hâkimliğe yakışmadığını, alkole düşkün olduğunu söyledi. Hâkim adayının memuriyetten uzaklaştırılması sebepleri arasında alkole düşkünlüğünün belirtilmediği doğrudur. Dosyada iki gün eğitime gelmemesi gerekçe gösteriliyordu.
AKADEMİ BAŞKANI FETULLAHÇIYDI Adalet Akademisi Başkanı, o dönem Fetullah Gülen cemaat mensubu olan Hüseyin Yıldırım idi. Adalet Akademisi bu hâkim adayı için tutanak tutmuş, Adalet Bakanlığı da bu tutanaklara dayanarak izinsiz ve özürsüz olarak eğitime gelmediği bahsi ile memuriyetine son vermiş. Karar şeklen doğru gözükse bile hukuken aykırı bir işlemdi. Hasan Turgut kendi daireleri tarafından reddedilen bir talebi için yanıma gelmiştir. Kendi dosyalarımda bulunmayan bilgilerin nereden geldiğini bana söylemedi. Kararın verilmesinde Hasan Turgut’un bizi etkilediği doğrudur.”
O KARARI VERMESEYDİM... Savcı Mehmet Tamöz’ün, “Vicdanen rahatsız olduğunuz bir kararı vermeseniz Fetullah Gülen yapılanmasının size bir müeyyidesi mi olacaktı” sorusuna da Bektaş, “Müeyyide olacağını düşünmüyorum. Ancak cemaat mensuplarının sitemi ile karşılaşacağım da doğrudur” yanıtı verdi.
Adli kontrol kararıyla serbest bırakılan Bektaş hakkında hazırlanan fezlekede, Tezcan’ın memuriyetine son verilmesi ve açtığı davanın reddedilmesine ilişkin, “İdari Dava Daireleri Kurulu’na yapılan itirazda da örgüt mensubu olan ve yönetici konumundaki 12. Daire üyesi Hasan Turgut’un İdari Dava Daireleri Kurulu’nda görev yapan örgüt mensupları olan Vahit Bektaş, Şaban Işık, İbrahim Aliusta, Halil Çırak, Mehmet Çelik, Orhan Boyraz’a verdiği talimatlar üzerine itirazın reddedildiği görülmekte” denildi.
ŞİMDİ İSTANBUL HÂKİMİYARGIDAKİ FETÖ yapılanmasının ortaya çıkması ve Danıştay İdari Dava Daireleri’nin üye yapısının değişmesinin ardından Gülay Tezcan, avukatı Mehmet Abdullah Toker aracılığıyla, mesleğe iade konusunda 12. Daire’nin verdiği ret kararını yeniden Kurul’un gündemine taşıdı. Kurul, 2015’te Gülay Tezcan’ın açtığı davayı kabul ederek, mesleğe geri dönmesinin yolunu açtı. Eğitimini tamamlayan Tezcan, şu anda İstanbul’da hâkim olarak görev yapıyor.
DİDEM HATIRLATILDIESKİ Danıştay Üyesi Vahit Bektaş hakkında hazırlanan fezlekede, Adalet Akademisi’ndeki kumpaslar anlatılırken, bu yüzden canına kıyan Didem Yaylalı da hatırlatıldı:
“Adalet Akademisi, hâkim ve savcı adayları yönünden fişleme merkezine dönüştürülmüştür. Kendilerinden olanlara iyi siciller verilerek meslekte önlerinin açıldığı anlaşılmaktadır. Kendilerinden olmayan adaylar için ise mesleğe kabul ve ilerde yükselmelerini engelleyecek mahiyette sicillerin oluşturulduğu, usulsüz soruşturmalar yapıldığı, nitekim hakkında usulsüz soruşturma açılarak disiplin cezası tayin edilen, bu ceza gerekçe gösterilerek mesleğe kabul edilmeyen Didem Yaylalı isimli hâkim adayının haksızlıklara dayanamayarak intihar etmek suretiyle yaşamına son verdiği, başka bir hâkim adayı Gülay Tezcan’ın ise iki gün Adalet Akademisi’nde derslere gelmedi diye memuriyet görevine son verildiği, Adalet Akademisi’ndeki örgüt mensupları ile Danıştay’daki örgüt mensuplarının bağımsız yargıyı etkileyen örgüte ait talimatlar vererek davayı yönlendirdikleri görülmektedir.”