Gül sorusuna yanıt: Seçim meydanı herkese açık

İTTİFAK çok GÜZEL BİR YERDE

(11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün aday olmadığını açıkladığı basın toplantısı) Müsaadelerinizi alarak bu konuyla ilgili hiçbir değerlendirme yapmayacağım. Zaten Sayın Gül, değerlendirmeleri kendileri de yaptılar. Sadece sizlere de teşekkür edeceğim. Seçim meydanı herkese açıktır. Temenni ederiz ki bir an önce her siyasi parti adayını belirler, ona göre bizler kampanyamızı çok daha değerli kılacak adımlarımızı atarız.
m (Seçim anketleri) Anketlere dayalı olarak paylaşacağım tek şey var; hamdolsun anketler, ‘Cumhur ittifakı’nın açık ara önde olduğunu gösteriyor. Rakamsal bir şey vermeyeceğim. Ama açık ara Cumhur ittifakı hamdolsun çok olumlu, gayet güzel bir yerde.

BEDELLİ GÜNDEMDE DEĞİL

(Bedelli askerlik tartışmaları) Bedelli askerlik hükümetimizin gündeminde değil. Böyle bir durum yok. Bir tarafta Afrin, bir tarafta malum Fırat Kalkanı harekâtı, bunların olduğu bir dönemde, bunu gündemimize almak, şehitlerimize, özellikle gazilerimize karşı bir saygısızlık olur. Ve bu işlerin istismarını yapanlar da çok çok fazla. Hayırlısıyla şu seçim olsun... İnşallah başkanlık sistemine geçiş dönemi hallolduktan sonra, bunlar tekrar masaya yatırılır. Atılması gereken adım varsa, o zaman bu adım atılır. Şu anda böyle bir şey kesinlikle söz konusu değil.

İBN-İ SİNA İSMİNİ KALDIRDIK

(İstanbul Üniversitesi’nin bölünmesi) İstanbul Üniversitesi’nin öğrenci sayısı 105 bine yaklaşmış durumda. Burada bir kalite olamıyor. İstanbul Üniversitesi bir marka, eyvallah. Tarihi itibariyle eski bir üniversite olması, öğrenci sayısının azaltılmasına mani değildir. İstanbul Üniversitesi markasını ortadan kaldırıyor muyuz? Hayır. Koskoca bir profesör soruyor. ‘Bundan haberin var mı’ diyorum. ‘Ben öyle olduğunu bilmiyordum’ diyor. Bilmiyorsun, niye bize sormadan böyle bir şeyi söylüyorsun. Tamam önce bir İbn-i Sina ifadesi söz konusu oldu. Arkadaşlarla müzakere ettik. İbn-i Sina ismini kaldırdık. Peki ne olacak? Bir tarafta İstanbul Üniversitesi başlı başına bir isim. Öbür tarafta da İstanbul Cerrahpaşa Üniversitesi şeklinde oluyor. 500 yıllık maziye sahip olan isim korunuyor. Ortalama 50 bin civarında öğrenci birinde, 50 bin civarında öğrenci bir tanesinde kalıyor.

Dert, yine ideolojik. Öğrenci sayısı itibariyle kaliteyi arttıracak bir adımı atalım istiyoruz. İstanbul Üniversitesi’ne Hasdal tarafından yaklaşık 800 dönüm bir arazi tahsis ettik. Orada da İstanbul Üniversitesi’nin asli kampüsü veya külliyesi olacak. Mesela, önce biz Çapa’yı da düşündük. Zaten deprem riski sebebiyle birçok binasının yıkılması gerekiyor. Oralar yıkılacak. Orası belki, İstanbul Üniversitesi’nin merkezde bir irtibat bölümü olacak. Orada tarihi tescili olan binaların bazıları kalacak. Zaten Beyazıt’taki bina tartışılmaz. O zaten özelliğiyle ortada.”