Güncelleme Tarihi:
Gül, Rus İtar-Tass ajansı Genel Müdür Birinci Yardımcısı Mihail Guzman'a verdiği demeçte, “Askeri operasyonlar tamamen teröristlere karşı yapılmakta. Onlar bizim tek hedefimiz. Kuşkusuz, bu harekat Irak'ın sivil halkına yönelik değildir” dedi.
Terörizmle mücadele konusunun Rusya'da iyi bilindiğini ifade eden Gül, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Biz, yalnızca teröristleri hedef aldık. Maalesef, yıllardır Türkiye PKK ile mücadele ediyor. Irak yönetimindeki bazı eksiklikler nedeniyle bu örgüt, Irak'ın kuzey bölgelerini üs olarak kullanmaya ve orada eğitim kamplarını ve komuta merkezlerini yerleştirmeye başladı. Teröristler, Irak topraklarından Türkiye'yi hedef alan saldırılar düzenliyor ve sınırdan patlayıcı maddeler sokuyor. Onlar, yalnızca Türk güvenlik görevlilerine karşı değil, aynı zamanda şehirlerde ve turistik merkezlerdeki sivil halkımıza karşı da eylemler düzenliyor. Devletin görevi, halkını bu tür saldırılardan korumak ve terör tehdidiyle sonuna kadar mücadele etmektir.”
Gül, sınır ötesi kara harekatıyla ilgili olarak da Türkiye'nin, Irak'ın toprak bütünlüğüne “son derece büyük önem veren ve saygı gösteren ülkelerden birisi” olduğunu belirterek, mevcut sınırların değiştirilmesinin söz konusu bile olamayacağını vurguladı.
“İLİŞKİLERİMİZ DAHA DA GELİŞECEK”
Cumhurbaşkanı Gül, iki ülke ilişkileriyle ilgili bir soru üzerine, Rusya'da 2 martta yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinden sonra da Türk-Rus ilişkilerinin daha önce olduğunu gibi, bütün alanlarda gelişmeye devam edeceğini ifade etti ve “Komşumuz Rusya ile ilişkiler tarihsel bir karakter taşıyor. Türkiye tüm alanlarda, yani politika, ekonomi ve diğer alanlarda sürdürülmekte olan işbirliğine son derece büyük önem vermektedir” dedi.
ASKERİ-TEKNİK İŞBİRLİĞİ
Rusya ve Türkiye ilişkilerinin çok boyutlu gelişmiş ortaklık karakteri taşıdığına inandıklarını söyleyen Gül, şunları kaydetti:
“Karşılıklı güvene dayalı ve çok sağlam olan Rus-Türk siyasi ilişkileri son derece büyük önem taşımakta ve diğer alanlardaki işbirliğimizin gelişmesini de büyük ölçüde etkilemektedir. Rusya ve Türkiye arasındaki askeri-teknik işbirliği mükemmel bir şekilde gelişiyor. Öncelikle ülkelerimiz Karadeniz'de güvenlik ve oradan geçen ulaşım yollarının güvenliğinin sağlanması konusunda işbirliği yapıyor. Örneğin Blackseafor operasyonunu ele alalım. Rusya ve Türkiye Karadeniz bölgesinin en önemli iki devletidir. Ve aramızdaki işbirliği, diğer ülkeler için örnek oluşturmaktadır. Bu ülkeler, Karadeniz'deki güvenliğin sağlanması inisiyatiflerine katılmaktalar.”
SAVUNMA SANAYİ İHALELERİ
Türkiye'nin savunma alanında ve savunma sanayinde düzenlemekte olduğu ihalelerin, Rusya dahil bütün ülkelere açık olduğunu ifade eden Gül, “Önde gelen Rus şirketleri zaman zaman bu ihalelere katılıyor. Gerçi, bizim talep ve şartlarımızda bazı farklılıklar oluyor. Buna rağmen biz, savunma sanayi alanında Rusya ile ilişkileri geliştirmek istiyoruz” diye konuştu.
SAMSUN-CEYHAN BORU HATTI
Gül, bir başka soru üzerine, enerji alanındaki işbirliğinin Rusya ve Türkiye arasındaki çok yönlü ortaklığın çok önemli bir bölümünü oluşturduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Bazı çevreler, Mavi Akım projesinin özellikle teknik açıdan gerçekleştirilmesinin mümkün olmadığını iddia ediyordu. Oysa boru hattı Karadeniz'in altında 2 bin metre derinliğinde yatıyor ve her şey mükemmel çalışıyor. Rusya ile enerji alanındaki işbirliğinin hacim ve boyutları bakımından daha da gelişeceğini düşünüyorum. Tabii ki, ikinci Mavi Akım projesinin de gerçekleştirilmesi mümkün. Türkiye, adeta bir hammadde taşımacılık koridoru haline geldi. Bu husus, hem iç ihtiyaçlarımızın karşılanması, hem de enerji kaynaklarının Kuzey, Doğu ve Güneyden Batı'ya nakli bakımından önemli rol oynamaktadır. Bu alanda Rus-Türk işbirliği son derece önemlidir. Biz, Samsun-Ceyhan petrol boru hattı projesini Rusya ile birlikte gerçekleştirmek istiyoruz.”
Bölgenin petrol ve doğal gaz altyapısı konusuna da değinen Gül, boru hatlarının doğrudan Akdeniz'e uzanarak, güneydeki kapasitelere bağlanması sayesinde hammaddenin Hindistan ve Japonya'ya ihraç edilmesi imkanının sağlanacağını kaydetti.
Gül, bahsettiği tüm bu projelerin hayata geçirilebileceğini belirterek, “Bu yapılabilir ve böylece Rusya güney bölgeleriyle daha sıkı bir işbirliği içinde olabilir” ifadesini kullandı.
KÜLTÜR ALANINDA İŞBİRLİĞİ
Kültür alanının, Rusya ile Türkiye arasındaki sağlam ve canlı bir ortaklık ilişkisinin önemli bir bileşeni olduğunu da ifade eden Gül, “Kültür, işbirliğimizin çok önemli bir alanıdır. Geçen yıl Türkiye'de yapılan Rusya Kültür Yılı çerçevesinde kapsamlı etkinlikler düzenlendi. Bu yıl ise Rusya'da Türkiye Kültür Yılı etkinlikleri düzenlenecek. Bu etkinlikler, aynı coğrafyada yaşayan iki ülke halklarını daha da yakınlaştıracaktır” dedi.
“TÜRKİYE'YE 2,5 MİLYON RUS TURİST GELDİ”
Türkiye'ye Rusya'dan geçen yıl 2,5 milyon turist geldiğini ifade eden Gül, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Bu da bir bakıma aramızdaki kültürel ilişkilerin bir parçası. Türk kültürü, son derece zengin bir kültürdür. Topraklarımızda üç medeniyetin temsilcileri yaşamış. Osmanlı İmparatorluğu'nun 600 yıllık varlığı süresince Rusya ile çok sıkı ilişkiler sürdürüldü. Cumhuriyet döneminde, yani 20'inci yüzyılda yeni ve modern bir kültür oluştu. Bütün bunlar, tabii ki, Rus izleyicisine kültürümüzün çok çeşitli olduğunu sergileme imkanı veriyor. Türkiye'de, Rusya'da tanıtılabilecek çok sayıda yazar, şair, ressam ve sanatçımız var. İki ülkenin kültürleri giderek bütünleşiyor. Örneğin, Rusya Nazım Hikmet'in yaratıcılığı sayesinde Türk edebiyatını tanımış oldu. Diğer yandan da Tolstoy ve Dostoyevski gibi Rus klasik yazarların kitapları çoktandır Türkçeye çevrilmiş ve vatandaşlarımız, gençlerimiz onların eserlerini biliyor.”