Gül, Avrupa Forumu'nda konuştu

Güncelleme Tarihi:

Gül, Avrupa Forumunda konuştu
Oluşturulma Tarihi: Kasım 18, 2005 18:37

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül, AB'nin ilerlediği yolda ne kadar kararlı olursa, Avrupa'nın kimliğinin de o kadar güçlü olacağını söyledi.

Haberin Devamı

Almanya'nın başkenti Berlin'de bulunan Gül, BMW Herbert Quandt Vakfı tarafından düzenlenen 11. Avrupa Forumu'na katılarak, AB'nin geleceğine ilişkin bir konuşma yaptı.


Gül, konuşmasında, AB'ye bir uyum, gelecek projesi olarak güven duyduğunu ve AB'nin doğru bir yolda ilerlediğini belirterek, “Bu yolda bazı zorluklar da olacaktır. Ne kadar kararlı olursak, Avrupa kimliği de o kadar güçlü olacaktır” dedi.

AB'yi bir değerler bütün olarak gördüklerini ifade eden Gül, AB'nin her zaman bir “yumuşak güç” olarak faaliyet gösterdiğini, AB'nin Avrupa'da insanlık ve insan onuru adına her zaman önemli gelişmelere imza attığını belirtti. Gül, AB'nin barış, istikrar ve refahı sınırları ötesine taşımak istediğini ve diğer ülkelere ilham kaynağı olarak, önemli bir sinyal verdiğini kaydetti. AB'nin global bir aktör olarak faaliyet gösterdiğini belirten Gül, AB'nin bunda başarılı olacağına inandığını, bunun da herkes için önemli olduğunu söyledi.

Haberin Devamı

AB'nin sadece coğrafi bir kimliğe değil, kültürel ve siyasal bir kimliği de sahip olduğunu belirten Gül, AB'nin önyargılara bağımlı kalarak, yanlış kararlar almamasının önemine işaret etti. Avrupa'nın global gereksinimleri yerine getirebilecek durumda olduğunu ifade eden Gül, Türkiye'nin AB üyeliği süreci içinde Almanya'nın da önemli bir rol oynadığını, Türkiye ile Almanya arasında zaman içerisinde çok önemli bir ortaklık doğduğunu söyledi. Gül, AB sürecinin kolay olmayacağını, ancak kendilerinin buna hazır olduklarını ve başarılı olmak için yoğun çaba harcayacaklarını belirtti.

Türkiye'nin Avrupa ile aynı değerleri paylaştığını ifade eden Gül, Türkiye'nin önemli reformlar yaptığını ve tam üyeliği amaçladığını hatırlattı. Gül, “AB üyeliği çağdaşlaşma sürecinin doruk noktasını oluşturacaktır. Türkiye'nin stratejik, kültürel ve ekonomik açıdan önemi Avrupa tarafından da bilinmektedir” dedi.

Gül, Türkiye'nin kültürel zenginliği ve Doğu'ya sunduğu perspektif ile Batılı ülkeler için de önemli rol oynadığını, Türkiye'nin üyeliğinin birlik içinde çeşitliliğin büyük zenginlik olduğunu ispatlayacağını belirtti. Gül, Türkiye'nin demokratik ve laik bir ülke olarak güçlü bir ülke olduğunu, reformları da sonuna kadar sürdüreceğini söyledi.
Türkiye'de ekonomik alanda da büyük gelişmeler yaşandığına dikkati çeken Gül, “Ekonomik gelişmeler son derece başarılı bir gidişatı göstermektedir” dedi. Abdullah Gül, Türkiye'nin coğrafi açıdan dış politika ve güvenlik konularında çok önemli bir ülke konumunda olduğunu, çevre ülkelerdeki barış için de çok önemli bir ülke ve gerçek bir müttefik olduğunu kaydetti.

Dışişleri Bakanı Gül, Türkiye'nin petrol boru hattı nedeniyle de Avrupa için çok önemli bir ülke olduğuna işaret ederek, AB'nin güçlenmesi için de Türkiye'nin her türlü katkıyı sağlamaya hazır olduğunu ifade etti.

“TÜRKİYE'NİN AB ÜYELİĞİ SÜRECİNİ TIKAMAYIN”

Gül, daha sonra katılımcıların sorularını yanıtladı.

Bir soru üzerine, Türkiye'nin AB üyeliği için her türlü çabayı harcadığını belirten Gül, “Ancak bu tek taraflı olmaz. Türkiye 1995 yılında Gümrük Birliği üyesi oldu. AB'ye yeni giren ülkeler gümrük birliğine sonradan geçtiler. Biz her zaman AB'nin yararına kararlar alıyoruz. Türkiye'nin AB üyeliği sürecini tıkamayın. Türkiye hemen üye olmayacak. Bu konuda daha sonra karar alınacak. Fransa'da referandum yapılacak. O gün geldiğinde belki biz üye olmak istemeyeceğiz” dedi.

Haberin Devamı

Soğuk Savaş döneminde Avrupa'nın güvenliğine en büyük katkıyı Türkiye'nin yaptığına dikkati çeken Gül, savunmaya büyük bütçe harcandığını belirterek, bunların takdir edilmesi, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda yapılan tartışmalarda göz ardı edilmemesi gerektiğini söyledi.

AB ülkelerinin önemli kararlar alırken, halkı fazla bilgilendirmediklerine inandığını ifade eden Gül, “Bazen o kadar yanlış anlamalar var ki, şaşırtıcı. AB ülkeleri vatandaşlarına AB'ye giren 10 yeni ülke hangisi diye sorulduğunda Türkiye deniliyordu. Anlaşılan yeteri kadar bilgilendirme olmadı. AB ülkeleri temel bir soruya cevap bulmalı. İçine mi kapansın, yoksa geleceği düşünerek mi karar versin? Buna verilecek cevap çoğu şeyi çözebilir. Bana göre AB, ”yumuşak güç” olarak dünyaya büyük etki yapıyor. Buna bakıldığında ben AB'nin açılması gerektiğini düşünüyorum. Bu olmazsa AB'nin geleceğinin olmayacağına inanıyorum. Bence AB kendine daha fazla güvenmeli” dedi.

“KIBRIS KONUSUNUN SORUN YARATABİLECEĞİNE İNANIYORUM”

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir soru üzerine de, “Kıbrıs sorunu önemli. Kıbrıs konusunun sorun yaratabileceğine inanıyorum. BM'nin çabaları önemli. Ancak sonuç alınamadı. Burada AB, bir ilkesini göz ardı etti. Sorunlarını çözmeyen bir ülkeyi AB'ye aldı. Böylece Kıbrıs sorununu içine taşıdı. Ancak bunu izlemedi. Ve Annan Planı'nı destekledi. Biz uzlaşı istedik. Kıbrıslı Türkler de böyle istedi. Sonuçta referandumlarda Türk tarafı evet derken, Rum tarafı dünyayı şok edici bir şekilde hayır dedi” diye konuştu.

Bu sorunun gelecekte istismar edilebileceğini belirten Gül, “Bu, gelecekte stratejik konuları gölgeleyebilecek bir konu olabilir. Bu nedenle AB'ye bir çağrıda bulunmak istiyorum. Bu problemin çözümüne herkes katkı sağlasın” dedi.
Adada çeşitli kısıtlamaların olduğuna işaret eden Gül, Türk tarafının bu kısıtlamaların hepsinin birden kaldırılmasını talep ettiğini, ancak bu konuda henüz uzlaşmaya varılamadığını söyledi. Dayanışmanın tek taraflı olamayacağını kaydeden Gül, “Burada bir gerçek var. Bunun çözümü sadece tarafların çabasıyla olmaz. AB'nin de yanlışları söylemesi gerekir. AB yanlış yaptım diyebilmeli. Biz sorunun çözümü için her türlü çabayı harcıyoruz. Ancak bu tek taraflı olmaz” dedi.

“TÜRKİYE'NİN AVRUPA İÇİN BULUNMAZ BİR POTANSİYEL OLDUĞUNA İNANIYORUM”

Gül, Türkiye'nin AB üyeliği konusunda Avrupa ülkelerinde tartışmaların yaşandığına da dikkati çekerek, “Türkiye'nin Avrupa için bulunmaz bir potansiyel olduğuna inanıyorum. Türkiye AB ilişkileri 1963 yılında başladı. Gümrük Birliği de çok iyi çalışıyor. Bunlar önemli. Bu gelişmelerin tam üyelikle sonuçlanması için de her türlü çabayı harcıyoruz ve destek de bekliyoruz. Türkiye AB'ye otomatikman girmeyecektir. Henüz eksiklikler var. Ancak gelecekte farklı olacak. Reformlar böyle sürecek. Bu, bizim kararlılığımız. AB'ye girmemiz performansımıza bağlı. O gün geldiğinde belki bizim halkımız bunu istemeyecek ya da başka ülkeler istemeyecek. Ancak buna o gün geldiğinde karar verilmeli. Şimdiki hedefimiz inanarak çabalarımızı sürdürmek. Ben o gün geldiğinde Türkiye'nin öneminin farkına varılacağına inanıyorum. Ben farklı görüşlerin geçici olduğuna ve Türkiye'nin stratejik öneminin farkına varılacağına inanıyorum” dedi.

Gül, Almanya'nın müstakbel Başbakanı Angela Merkel'in Türkiye'nin AB üyeliğini istemediğinin hatırlatılması üzerine de, “Bu konuda tartışmanın anlamı yok. Şimdi katılım süreci başladı. Bunun somut şekilde sürdürülmesi önemli. Gelecekte görüşler farklı olacaktır. Merkel de daha fazla alternatif düşünecektir. Kampanyalardaki söylemlerinden farklı söylemleri olacaktır. Ancak bu hemen fikir değiştirdiği anlamına gelmez. Biz aceleci davranmak istemiyoruz. İniş çıkışları biliyoruz. Bunun bir transformasyon süreci olduğunu biliyoruz. Önemli olan şimdi bu yolda giderken bu yolun tıkanmamasıdır. Merkel ile yaptığım görüşmede, bu yönde olumlu bir tavır sergilediği izlenimini edindim” dedi.

“TÜRKİYE DAHA CAZİBELİ BİR ÜLKEYE DÖNÜŞTÜ”

Gül, Türk ekonomisine ilişkin bir soruya karşılık olarak da, Türkiye'deki ekonomik reformların kararlı bir şekilde sürdürüldüğünü belirterek, “Türkiye daha cazibeli bir ülkeye dönüştü. Öngörülebilir bir ülke haline geldi. Bu da şüpheleri giderdi. AB üyelik müzakerelerine başlanması ülkeyi herkes için cazip hale getirdi. Eskiden yabancı sermayeden çok az pay alıyorduk. Son iki yılda inanılmaz bir yarış başladı. Özelleştirme çok hızlandı. Telekom çok iyi bir fiyata satıldı. Son iki yılda, 17 yıldan bu yana özelleştirme sonucu sağlanan gelirlerin dört-beş kat daha fazla gelir elde edildi. Enflasyon düştü, bu da Türkiye'yi cazip hale getirdi” dedi.

Haberin Devamı

 
Bakan Gül, Türkiye'nin AB üyeliğinin Müslüman ülkeler üzerindeki etkisi hakkında da, “Türkiye'nin AB üyeliği konusunda alınan kararın Müslüman ülkelerdeki etkisinin önemini AB yeteri kadar algılayamadı. Bu kararın söz konusu ülkelerde ne kadar büyük bir iklim değişikliği yarattığının AB'nin yeteri kadar farkında olmadığına inanıyorum” dedi.

Türkiye'nin AB üyeliği konusunda Avrupa ülkelerinde ne gibi hatalar görüldüğünün sorulması üzerine de Gül, “Bu süreç içinde Avrupa halklarının da hazırlanması lazım. Türkiye'nin doğru olarak algılanmadığına inanıyorum. Avrupa halklarını buna hazırlamak için çok yaygın bir çalışma içine gireceğiz. Bu konuda iyi yönlerin de ön plana çıkarılması lazım. Bunun şartlarını hem biz, hem de üye ülkeler yerine getirmeli. Düşünürler, politikacılar ve işadamları bu konuda sıkı işbirliği içinde olacağız. Bunun önemini çok iyi kavrıyoruz” dedi.

STEINMEIER VE FISCHER İLE GÖRÜŞME

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Gül, bugün Dışişleri Bakanı olması beklenen Frank-Walter Steinmeier ve Dışişleri Bakanı Joschka Fischer ile de görüştü.

Gül, bu görüşmelerle ilgili olarak, Türk gazeteciler için bugün basın toplantısı düzenleyecek. 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!