Güncelleme Tarihi:
Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü'nde iş ve meslek örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldiği iftar yemeğinde yaptığı konuşmaya, İstanbul'daki sel felaketini hatırlatarak başladı.
Hayatını kaybedenlere rahmet dileyen Gül, büyük bir acı yaşandığını söyledi.
Gül, şehit olan askerlere de rahmet diledi. “Ülkemizin gelişmesine ve güçlenmesine önemli katkılarda bulunan siz kıymetli misafirlerimizle bu güzel iftar yemeği vesilesiyle yeniden bir araya gelmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum” diyen Gül, iş ve meslek örgütlerinin temsilcilerinin görüşlerine önem verdiğini, çalışmalarını ve hazırlattıkları kapsamlı raporları yakından takip ettiğini, söz konusu raporlardan yararlanmak için gayret gösterdiğini söyledi.
“KRİZDEN ÇIKARKEN...”
Küresel krizin etkilerinin hemen her ülkede hissedildiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Gül, tüm kesimlerin bilinçli ve sorumlu davranması, çözüm için gayret göstermesinin Türkiye'de krizin etkilerinin asgari seviyede kalmasına önemli katkı sağladığını vurguladı.
Dünyada ekonomik krizden çıkışın işaretlerinin gelmeye başladığını söyleyen Gül, “Eminim ki Türkiye bu süreci en hızlı atlatan ülkelerden biri olacaktır” dedi.
Geçmiş tecrübeler gözden geçirildiğinde krizlerden çıkarken beklenmedik olaylarla karşılaşıldığının görüleceğini ifade eden Gül, ham madde ürünlerinde ani artış yaşanabildiğini, fiyat artışlarının ve dengeleri değiştiren unsurların ortaya çıkabildiğini kaydetti. Bu tür konularda hazırlıklı olmak gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Krizden çıkıyoruz diye bir memnuniyet havası içinde olunursa, krizden çıkışın yönetilmesinde eğer fırsatlar iyi değerlendirilmez, dikkatli olunmazsa o zaman onun da ayrı bir acısı çekilir. O bakımdan inanıyorum ki, Hükümetle, devletin ilgili, sorumlu bölümleriyle, ekonomiden sorumlu bakanlarla özellikle siz meslek örgütlerinin, değerli derneklerin başkanları, tecrübeli iş adamlarımız yine yakın bir istişare içinde olursanız bunun çok değerli olacağına inanıyorum. Bu düşüncelerimi her platformda Hükümet'in yetkilileriyle paylaşıyorum” diye konuştu.
Öngörülebilirlik, hukukun üstünlüğü, kuralların herkes için objektif bir şekilde geçerli olmasının iş dünyasının temelini oluşturduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, bunların olmadığı yerde iş dünyasının, başarının olmasının da mümkün olmayacağını kaydetti. Gül, “Bu konular hepimizin, hala ülkemizin noksanlıkları. Bunları giderecek, güçlendirecek, derinleştirecek tedbirleri hep beraber almamız gerekmektedir” dedi.
“ÖZ GÜVENİMİZİ KORURSAK MARJİNAL GRUPLAR TEHDİT OLMAZ”
“Güncel meseleler ve tartışmalar konusundaki fikirlerini de paylaşmak istediğini” belirten Cumhurbaşkanı Gül, şunları söyledi:
“Açık bir toplumda, çoğulcu bir ülkede, bugünkü tartışmalar olacaktır. Bu tartışmalar açıklıkla, serbestlikle, iyi niyetle tartışıldığında muhakkak ki fayda çıkacaktır. Önemli olan şey bunları bir öz güven içinde konuşabilmek, tartışabilmektir. Eğer, önemli konularınızı tartışmazsanız, saklarsanız, görmezlikten gelirseniz bunlar ilerde daha büyük kronik şekilde ortaya çıkar. Problemleri kronikleştirmeden halletmek, çözmek, onları küçültmek, minimize etmek, yok edemeseniz bile bu aslında en doğru metotdur. Bugün biz görmeyiz, ama bizden sonrakiler daha büyük bir şekilde karşılaşırlar. O bakımdan bu konuların bugün toplum içerisinde açıkça konuşulmasından, tartışılmasından ben hiç çekinmiyorum, tam tersine bu bizim öz güvenimizi, gücümüzü gösteriyor.”
Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye olarak bütün enerjinin, bütün kabiliyetin hedeflerin gerçekleştirilmesine verilmesi gerekliliği üzerinde durarak konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Burada şunu bir kez daha tekrarlamak isterim; Bütün farklılıklarımızı zenginlik olarak görüp, aramızdaki kardeşlik duygularımızı, beraberlik duygularımızı, Türkiye Cumhuriyeti'ne olan aidiyet duygularımızı çok daha güçlendirip, bütün enerjimizi halkımızın mutluluğunu artırmaya harcamamız lazım. Türkiye küçük bir ülke olsa belki bunlara gerek olmayabilir. Sadece Trakya'dan ibaret olsa, sadece İç Anadolu'dan ibaret olsa. Türkiye büyük bir ülke. 70 milyonluk bir nüfus. Her köşesi birbirinden ayrı zenginlikler ihtiva etmekte. Farklı kültürlerimiz, sosyolojik yapılarımız, zenginliklerimiz var. Nihayetinde koskoca bir imparatorluğun devamı olan bir Cumhuriyetiz biz. Böyle bir ülkenin tabii ki farklılıkları olacaktır. Bu farklılıklar çok daha uç farklılıklar da olabilirdi açıkçası. Bugün ortak paydalar çok sağlamdır. Bütün bu farklılıkları hep zenginlik, bu ülkenin önemli değerleri olarak görüp, ama herkesi de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığıyla gurur duyan, onur duyan, gönlünden bu ülkenin vatandaşıyım diye memleketine aidiyet duygusunu güçlendiren bir kardeşliği, muhabbeti, sevgiyi muhakkak gerçekleştirmemiz gerekmektedir. Marjinal söylemler olabilir, marjinal guruplar olabilir. 70 milyon içerisinde olacaktır da çoğulculuğun bir gereği olarak. Öz güvenimizi koruduğumuz sürece o marjinal grupların Türkiye'ye hiçbir tehdidi olmayacaktır.
Ülkemizde ekonomik kalkınma açısından, soysal gelişmişlik açısından, bölgeler arasında maalesef farklılıklar da vardır. Onun için gelir dağılımındaki dengesizlikleri gidermek, kalkınma seviyelerindeki dengesizlikleri gidermek de yine en öncelikli görevlerimizden birisi olmalıdır. Bununla birlikte, devletin yatırımlarına ilaveten özellikle eğitim ve sağlık alanındaki yatırımların devam etmesi, vatandaşlarımızın mutluluğu, gelecek nesillerin en iyi şekilde yetişmesi bakımından da elzemdir. Bu konuda sizlerin de her zaman olduğu gibi katkılarınızı artırarak devam ettireceğinize inanıyorum.”