OluÅŸturulma Tarihi: Mart 30, 2005 00:00
DışiÅŸleri Bakanı Abdullah Gül, AB’nin Türkiye’ye yönelik mali yardımlarının 2007-2013 dönemi için esaslı bir biçimde artırmasını istedi.Gül, Dünya Bankası desteÄŸinde düzenlenen ve Ä°rlanda, Polonya ve Portekiz’in AB’ye katılma sürecindeki deneyimlerini aktarmalarını hedefleyen AB Liderlik Semineri’nin açılış konuÅŸmasını yaptı.   Gül, 17 Aralık kararıyla yeni bir döneme girildiÄŸine dikkat çekerek, Türkiye AB iliÅŸkilerinde niteliksel bir sıçrama yaÅŸandığına iÅŸaret etti. "Türkiye’nin AB’ye üyeliÄŸi hükümetin en öncelikli hedefidir" diyen Gül, 17 Aralık kararının bir sonuç deÄŸil üyeliÄŸe giden yola atılan bir giriÅŸ kapısı olduÄŸunu ifade etti.   DAR PERSPEKTÄ°F  Gül, demokrasi ve insan hakları alanlarında Türkiye’nin gösterdiÄŸi geliÅŸimin halk tarafından takdir edildiÄŸini söylerken, ekonomik alanda ise özellikle doÄŸrudan yabancı yatırım konusunun önemli fayda saÄŸladığını belirtti. Gül, 2004 yılında 2.5 milyar dolar olan doÄŸrudan yabancı yatırım miktarının daha da artmasını beklediklerini kaydetti.   Abdullah Gül, enflasyonun 2007 yılı sonunda yüzde 4’e indirilmesini öngördüklerini belirterek, böylece Maastricht Kriterleri’ne daha da yaklaşılmış olacağını ifade etti. Abdullah Gül, Türkiye’nin üyeliÄŸine karşı olan çevreleri "dar perspektif sahibi" olarak nitelerken, 10 yıl sonra Türkiye ve AB’nin çok farklı durum ve konumlarda olacağını öne sürdü.    "BÃœROKRASÄ°YE BÃœYÃœK GÖREV DÜŞÜYOR" 2005 yılı sonundan önce birkaç hasılaya iliÅŸkin tarama sürecinin tamamlanacağını kaydeden Gül, bu baÅŸlıklarda yıl sonundan önce müzakerelere geçme konusunda bir sonraki AB dönem baÅŸkanı Ä°ngiltere’nin de olumlu yaklaÅŸtığını belirtti.   AB’yle müzakere sürecinde müktesebatın uyumu için bürokrasiye önemli görev düştüğüne dikkat çeken Gül, Türkiye’nin reform sürecinde gösterdiÄŸi kararlılığı müzakere sürecinde de müktesebatın üstlenilmesi ve uygulanmasında göstereceÄŸinden kimsenin şüphesi olmaması gerektiÄŸini ifade etti.   Gül, Türkiye’nin bu süreçte kendi kaynaklarının yanı sıra AB kaynaklarından ve üçüncü kaynaklardan yararlanmasının da önemine dikkat çekerek şöyle devam etti:   "AB YARDIMININ ARTMASINI BEKLÄ°YORUZ" "AB’nin Türkiye’ye saÄŸladığı mali ve teknik yardımlarını önümüzdeki dönemde esaslı bir ÅŸekilde artırmasını bekliyoruz. 2007-2013 mali perspektifi döneminde bu beklentimizin karşılanacağını ve Türkiye’ye diÄŸer aday ülkelere saÄŸlanan oranda yardım tahsis edileceÄŸini umuyoruz. Bir yandan ise müktesebatın eksiksiz olarak üstlenilmesi ve uygulanması istenirken diÄŸer taraftan bunun için ihtiyaç duyulan kaynakların tahsisinde duyarlı davranılacağına ve bu konuda diÄŸer aday ülkelerle eÅŸit ÅŸekilde muamele göreceÄŸimize inanmak istiyoruz. ÃœyeliÄŸe alınmanın ağırlıklı maliyetin tek başına Türkiye’nin omuzlarına da yüklenmemelidir. Milli bütçenin ve AB yardımlarının yanı sıra bu süreçte baÅŸvurabileceÄŸimiz üçüncü kaynak ise uluslararası kuruluÅŸlardan ve özellikle Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası, Avrupa Ä°mar ve Kalkınma Bankası gibi alt yapı yatırımlarına elveriÅŸli ÅŸartlarda kredi saÄŸlayan yatırım bankalarının imkanlarıdır. Önümüzdeki süreçte bütün bu kaynakları en iyi ÅŸekilde deÄŸerlendireceÄŸimize de inanıyorum."Â
button