Güncelleme Tarihi:
Deniz Türkali yeni tek kişilik oyunu Zelda'da, Scott Fitzgerald'ın ömrü akıl hastanelerinde geçen karısını canlandırıyor.
Yazar Scott Fitzgerald'ın ressam, yazar ve dansçı, ömrü akıl hastanelerinde geçen karısı Zelda'nın hayatı tiyatro sahnesinde. Her pazartesi saat 21:00'de Profilo Kültür Merkezi'nde sahnelenen oyunu Selim İleri yönetti. Tek kişilik oyunda Zelda'yı Deniz Türkali canlandırıyor. Türkali ile oyun üzerine konuştuk. O da gücünü Zelda gibi çatlaklığından alıyor ama onun çatlaklığı başka.
Zelda mı size geldi, siz mi Zelda'ya gittiniz?
Oyunu 2 yıl önce Londra'da gördüm. Çok amatörceydi. Oysa Amerika'da sahnelendiğinde en iyi kadın oyuncu ödülünü almıştı. Oyunu çok sevdim. Aynı metni kullanıp üzerinde dramaturji çalışması yaptık.
Zelda Fitzgerald'ı Türkiye'de pek fazla insan tanımaz. Bu riskli değil mi?
Tabii ama tanıdığımız biri olsa da riskli. Tek kişilik oyunlar bir tür meddah, stand-up değilse her zaman risklidir. Bu dramatik yapısı olan bir oyun. Ama kim korkar hain riskten.
Fena halde narsist
Siz tercihinizi hep tek kişilik oyunlardan yana kullanıyorsunuz, neden?
Tabii ki ağır bir narsisizmden. Yazarı, yönetmeni, ışık-kostüm tasarımını düşünürseniz tek kişilik oyunların aslında ekip işidir. Oyuncu seyirciyle başbaşa kaldığında çok şey paylaşır. Bu nedenle çok seviyorum.
Seyirciyle başbaşa kalmakta sevdiğiniz taraf ne?
Sahnede ben varken niye başkasına baksınlar canım.
Kimlerin gelmesini bekliyorsunuz Zelda'ya?
Oyun daha çok kadın seyirciler için. Hiç feminist olmalarına gerek yok. Oyunda böyle bir tartışma da yok. Kadınları çok etkileyeceğini düşünüyorum.
Oyunda Hemingway Zelda'ya ‘‘Sen gücünü çatlaklığından alıyorsun’’ diyor. Gerçekten böyle mi?
Çatlaklığın tanımına bağlı. Zelda çok parlak, hırslı, baş eğmeyen bir kadın. Oyunda ‘‘Alkolün yasak olduğu dönemde içki içmek bizim düzene baş kaldırı tarzımızdı’’ diyor. Amerika'nın büyük krizden önceki dönemi. Caz çağı, iki savaş arası. Dolayısıyla o dönemin özellikle bir kadın olarak başkaldırısı bugün anladığımızdan çok farklı. Zelda'nın aslında bir akıl hastalığı var ama asıl mesele şu ki, Zelda'nın kişiliğine yönelik bir tedavi uygulanıyor. Sıradanlaştırılmaya çalışılıyor. Hemingway'in çatlaklık dediği, onun bu parlak tarafı: Arzuları, yetenekleri, sadece birinin eşi olarak yaşamayı kabul etmeyişi. Dönemindeki kadın hareketlerine de katılmış.
Ben şizofren değilim
Siz gücünüzü nereden alıyorsunuz?
Çatlaklığımdan.
Sizin çatlaklığınız da Zelda'nın ki gibi birşey mi?
Daha farklı. Ona yenilmedim. Birinin kızı, birinin kardeşi, birinin karısı olmama rağmen kendi kimliğimle anılıyorum. Çağ farkı var aramızda. Ayrıca şizofren değilim ki, Zelda'nın öyle bir yanı var: ‘‘Ötekilerle aramdaki dünya sustu’’ diyor. Zelda kaybetmek için doğanlardan. Başkaldırısını başaramamış bir kadın. Başarsaydı belki çok parlak bir romancı, ressam veya dansçı olurdu.
Rol için 15 kilo verdi
Nasıl hazırlandınız role?
Zelda hakkındaki bütün verileri topladım. O dönemin müzikleriyle çok haşır neşir oldum. Eylül Fırtınası filmi için çok kilo almıştım. Bu oyun içinse kilolarımı vermem gerekiyordu. Bale dersi aldım, jimnastik yaptım ve çok ciddi vücut çalıştım. Zelda olmaya ve sonra Zelda'ya dışarıdan bakmaya çalıştım.
Kaç kilo gitti?
Çok, 15 kilo verdim.
Evita'yı oynarken tombul kollarınızı eleştirmişlerdi...
Evita'nın fotoğraflarına sonradan baktım. Doğru, çok haklılar. Ama bir oyuncunun güzelliğinden daha önemli olan o rolü iyi oynayıp oynamadığıdır. Seni ikna ediyorsa, fiziği önemli değildir. Kollarımın tombul olduğu konusunda haklı ama ne yapayım, kafama koymuştum Evita'yı oynayacağım diye.