Güncelleme Tarihi:
Erdoğan şu mesajları verdi:
ABD, PKK/YPG’Yİ TERCİH ETTİ
“Fırat Kalkanı harekâtımızla 3 binin üzerinde DEAŞ’lıyı biz El Bab’da etkisiz hale getirdik. Ülkemizin bu müdahalesinden sonra DEAŞ, Suriye’de tutunamadı ve hızla çözüldü. Esasen Fırat’ın doğusundaki hat boyunca Rakka ve Deyrizor’a kadar olan bölgeyi de DEAŞ’tan temizlemeye talip olduk. Bu konuda ABD yönetimine yaptığımız teklifler, maalesef kabul görmedi. ABD, Türkiye yerine PKK/YPG terör örgütüyle bu işi yürütmeyi tercih etti. Neticede DEAŞ Suriye’den tamamen temizlendi. Ama bu defa da PKK/YPG terör örgütü sınırlarımız boyunca Türkiye’ye karşı bir tehdit haline dönüştü. Müttefiklerimize ve özellikle ABD’ye yaptığımız tüm ikazlara rağmen bu konuda beklediğimiz adımlar atılmadı. Bize de kendi göbeğimizi kendimizin kesmesi dışında başka çare kalmadı. Diplomasi yolunu sonuna kadar kullanmaya devam ettik. Buna rağmen ne ABD’nin ne de Avrupa ülkelerinin PKK/YPG terör örgütüne desteğinin önüne geçemedik. Bir kez daha kendi başımızın çaresine bakmaya mecbur kaldık.
TARİHE KARA BİR NOT OLARAK DÜŞTÜK
20 sivil vatandaşımızı şehit verdik, 181 yaralımız var. Harekâtın 9 günlük sürecinde sivil kayıplar için bizi arayan ve üzüntülerini dile getiren hiç kimse olmadı. Buna karşılık teröristleri korumak amacıyla harekâtı durdurmamızı isteyen pek çok Batılı liderle konuştum. Bu iki yüzlülüğü tarihe kara bir not olarak düştüğümüzün bilinmesini istiyorum. Barış Pınar’ı harekâtını mecbur kaldığımız için yaptık. Şayet PKK/YPG terör örgütü konusundaki ikazlarımıza kulak verilmiş olsaydı şimdi böyle bir sorunla uğraşmayacaktık. Türkiye’ye karşı ısrarla, inatla ve küstahça PKK/YPG terör örgütünü destekleyenler, bu harekâtın ve yaşanan kayıpların asıl sorumlusudur. Bu harekât sebebiyle DEAŞ’ın yeniden canlanacağı, 100 binlerce kişilik göç yaşandığı, sivil katliamların yapıldığı gibi iddialar tamamen terör örgütünün ve yandaşlarının yalanlarından ibarettir. Türkiye her bakımdan dünyada örneği az rastlanacak titizlikte bir harekât yürütmüştür.
SÖZLER TUTULMAZSA DEVAM EDECEĞİZ
Şayet bu sorunu çözmek istiyorsanız hemen bu gece terör örgütünün silahlarını ve malzemelerini bırakıp tuzaklarını imha ederek belirlediğimiz güvenli bölge sınırlarının dışına çıkmasını sağlayın dedik. Başkan Trump, bir heyet göndermeyi teklif etti. Biz de ‘Buyursunlar gelsinler’ dedik. Başkan Yardımcısı Pence riayetindeki heyet bize grup toplantımızda ifade ettiğimiz teklifin 1 değil de 5 gecelik halini sundu. Biz de kendi arkadaşlarımızla birlikte bu teklifi tüm detaylarıyla birlikte müzakere ettik. Ve sonuçta muhataplarımızla 120 saatlik bir mutabakatı sağladık. 120 saatlik sürenin bitimine kadar teröristlerin ellerindeki silahlar toplanacak, kurdukları tahkimatlar ve mevziler de imha edilecek.
Kendileri de 30 kilometrelik alanın dışına çıkartılacak. Bu arada TSK bölgeden ayrılmayacak. Çünkü oradaki güvenliğin esası bunu gerektirmektir. Güvenli bölgenin TSK’nın kontrolüne bırakılmasıyla Barış Pınarı harekâtı da sona erecektir. ABD ile mutabakatımıza göre bu sürecin tamamlanmasıyla birlikte ülkemize yönelik tüm yaptırımlar da ortadan kalkacaktır. ABD, 120 saatlik sürenin sona erdiği salı akşamına kadar bize verdiği sözleri tutabilirse güvenli bölge konusu çözülmüş olacaktır. Ama bu söz bilaistisna yerine getirilmemiş olursa 120 saatin sona erdiği dakika Barış Pınarı harekâtımız kaldığı yerden çok daha kararlı bir şekilde devam edecektir.”
32 KM DERİNLİK 444 KM UZUNLUK
- CUMA namazını Dolmabahçe Bezm-i Âlem Valide Sultan Camisi’nde kılan Cumhurbaşkanı Erdoğan çıkışta kendisine sevgi gösterisinde bulunanların yanına gitti. El uzatanlarla tek tek tokalaşan Erdoğan gazetecilerin yanına gelip sorularını yanıtladı. Güvenli bölgenin alanının ne olacağıyla ilgili soruya yanıt veren Erdoğan, “32 km derinlik. 444 km uzunluk. Ama şu anda uygulamayı bir görelim. Bunun tabii sınırı Doğu’da Irak sınırı” dedi. Erdoğan Süleyman Şah Türbesi’nin eski yerine götürülüp götürülmeyeceğiyle ilgili soruya da “ Böyle bir şey söz konusu değil. Zaten eski yeri de yine bir taşımaydı. Bunun ardı biliyorsunuz. Nakli Kuburdur. Ama bu nakli kubur gerçekçi midir? Hayır olmamıştır. Şeklidir. Burada yapılan yine o olmuştur” yanıtını verdi.
GÜVENLİ BÖLGEYE 12 GÖZLEM NOKTASI
- CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe’de yabancı medya temsilcileriyle bir araya gelerek Barış Pınarı harekâtı ve ABD’yle varılan anlaşmaya ilişkin bilgiler verdiği toplantının soru-cevap bölümünde “Güvenli bölgede 12 gözlem noktası kurmayı planlıyoruz” diye konuştu.
‘ÇEKİLMEYE BAŞLADILAR’
Şu anda tabii bu konuda sabah Milli Savunma Bakanımla da görüştüm. Bunların başladığını (çekilme) kendileri de ifade ettiler. Bizim yine anlaşmamızın bir özelliği de şu, bizim şu anda oradaki güvenlik güçlerimiz alanı terk etmeyecek. Bizimkiler yine orada kalmaya devam edecekler ki gerçekten bu terör örgütü alanı terk ediyor mu etmiyor mu bunları göreceğiz... Güvenli bölge teklifini Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleşen G-20 zirvesinde liderlere teklif ettik. Yani Barış Pınarı harekâtı bir anlık oluşum değildir. Bir günlük iki günlük bir oluşum asla değildir. Bunun hazırlığı şöyle geriye doğru gittiğimizde 3-4 yılı, 5 yılı bulmaktadır. Harekâttan önce 6 Ekim Pazar günü akşamı sayın Trump ile yaptığımız telefon görüşmesinde kendisine harekâta başlayacağımızı söyledim. Bu görüşmenin ardından Beyaz Saray’dan yapılan resmi açıklamada ABD’nin Suriye’nin kuzeyinden askerlerini çekeceği ilan edildi. Böylece Türkiye’nin operasyonu önünde herhangi bir engel kalmamış oldu.
YPG 750 DEAŞ’LI BIRAKTI, 195’İNİ YAKALADIK
YPG, DEAŞ’ın kaldığı bazı açık hava cezaevi türü yerleri yakarak yıkarak oralardan DEAŞ’lıları serbest bıraktı. YPG 750 kadar DAEŞ militanını serbest bıraktı bunların 195’ini yakaladık. 150 kadar maalesef Türk var. 500 civarında değişik ülkelerden Fransa, Hollanda, Almanya buralardan terör örgütünün içinde olanlar var. Bu ülkeler bu terör örgütünün içinde olan DEAŞ’lıları ülkelerine kabul edecekler mi? Bu 150 Türk DEAŞ’lıyı biz yargılayacağız. Onlar da onları yargılasın.
TRUMP’A MEKTUP YANITI
CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, siyasi ve diplomatik nezaketle bağdaşmadığını söylediği ABD Başkanı Donald Trump’ın mektubuyla ilgili şunları söyledi: “Elbette bizler bunu unutmadık. Unutmamız doğru değil. Ama bizim karşılıklı olan sevgi saygımız da bunları sürekli gündemde tutmaya müsaade etmiyor. Bu konuyu bugünkü konumuz ve önceliğimiz olarak da görmüyoruz. Vakti, saati geldiğinde bu konuyla ilgili olarak gerekenin yapılacağının da bilinmesini istiyoruz.”
‘AMACIMIZ RUSYA’YLA UZLAŞMAK’
“Salı günü Soçi’de Sayın Putin (Rusya Devlet Başkanı) ile bu meselenin Rusya’yı ve rejimi ilgilendiren taraflarını görüşeceğiz. Dün (önceki gün) bunu Sayın Pence (ABD Başkan Yardımcısı) ile de görüştük. Bilindiği gibi Münbiç, Ayn El Arab (Kobani) ve Kamışlı’da güvenli bölgemiz Rusya ve rejim güçlerinin faaliyetleriyle çakışıyor. Ayrıca İdlib’de de zaman zaman sıkıntılar yaşanıyor. Amacımız Rusya ile bu konularda makul ve herkes tarafından kabul edilebilir bir uzlaşmaya varmaktır. Bir tek şartımız, rejimin bulunduğu yerlerde PKK/YPG’nin tamamen temizlenmesidir.
REJİMİN KONTROL ETMESİ SORUN DEĞİL
Maalesef Tel Rıfat’ta bu yapılmamıştır. Münbiç’te de PKK/YPG’nin rejim görüntüsü altında varlığını sürdürme çabaları olduğunu biliyoruz. Aynı durumun Ayn el Arab ve Kamışlı’da da yaşanması muhtemeldir. Buna rıza gösteremeyiz.
Esasen PKK/YPG’nin tamamen temizlendiği yerlerin rejim tarafından kontrol edilmesi bizim için sorun değildir. Bunun altını çiziyorum. Sonuçta derdimiz bizim terör örgütlerinin güvenli bölgeden çıkartılmasıdır. Bizim buralarda kalma gibi bir derdimiz de yok. Tüm derdimiz bizi tehdit eden, taciz eden bu terör örgütlerini buradan çıkarmaktır. Yeni Anayasa çalışmaları tamamlanıp, Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliği sağlandığında her yer bu ülkenin meşru yönetiminin kontrolüne geçecektir.”
GÜVENLİ BÖLGEYİ GÖRÜŞTÜLER
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ABD Başkanı Trump ile dün telefonda görüştü. Twitter’dan yaptığı açıklamada Erdoğan, ikili meselelerin yanı sıra Fırat’ın doğusunda kurulması planlanan güvenli bölge hakkında fikir alış verişinde bulunduklarını belirterek şunları söyledi: “Köklü ve sağlam temellere dayanan Türk-Amerikan ilişkilerini güçlendirmek için attığımız karşılıklı adımlardan duyduğum memnuniyeti kendileriyle paylaştım. Başta Suriye’nin kuzeyinde tesis edeceğimiz güvenli bölge çalışmaları olmak üzere bölgemizin huzur, refah ve istikrara kavuşması için ortak çabalarımızın sürmesini temenni ediyorum.”