OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 29, 2002 00:00
El Kaide militanlarının kapatıldığı Küba'daki Guantanamo tutsak kampı komutanları Hürriyet'e açıkladı: Kampta 5 Türk var.Guantanamo Deniz Üssü'ne girmek her gazeteciye nasip olmuyor. Dünyanın gözü, geçtiğimiz Ocak ayından bu yana Küba'daki Amerikan üssünde. Binlerce gazeteci Afganistan'dan getirilen esirlerin tutulduğu Delta Kampı'na girebilmek için yarışıyor. Biz Afganistan'da El Kaide teröristlerini toplayan Amerikalı askerlerin fotoğraflarını çektiğimiz için ‘‘otorite gözlemci’’ kategorisine sokulduk ve özel izinle kampa girmeyi başardık. Amerikalılar’ın Afganistan'daki esirlere muamelesine, kafalarına çuval geçirmelerine ilk defa biz dikkat çekmiştik. Amerikalı askeri makamları üç hafta önce Küba'dan telefonla aradığımızda, ‘‘Küba'dan üsse girmenize olanak yok. Sizi askeri uçakla Porto Riko'dan alırız' yanıtını almıştık. Demek ki biz boş yere Küba'nın Guantanamo şehrinde üsse giriş yolları aramıştık. Bir turizmci, 'Grand Otel'in (Guantanamo'nun turistik oteli) halkla ilişkiler müdürü ile konuşun, turistlere üssü seyretmeleri için özel izin veriliyor' demişti. Bu arada 9 Kübalının her sabah üsse çalışmaya gittiğini öğrendik. Çoğu üsteki alışveriş merkezinde çalışan bu 9 kişi, yerel halk tarafından vatan haini gibi görülüyordu. İçeride kuş uçurtulmadığı söylenen üsse, Küba'dan tek bir yol vardı. Sahiden çok uzaktan Los Melones'in tepelerinden üs izlenebiliyordu.BİR ESİR KAÇSA KÜBA GERİ VERİRGuantanamo Üssü'nü ABD 2 bin dolara Küba'dan kiralamış. 1930'larda kira 4 bin dolara yükselmiş. Küba ve Amerika iki düşman ülke gibi görünmesine rağmen, iki tarafın komutanları iyi anlaşıyor hatta bazen bir araya geliyorlardı. Üssün müzesinde komutanların el sıkışırken çekilmiş fotoğraflar dikkatimizi çekti. Dolaşan haberlerden üsten bir esir kaçsa, Kübalılar’ın o kişiyi Amerikalılara geri vereceği anlaşılıyordu. Ama ABD'li komutanların söylediğine göre bir esirin kaçma şansı yüzde sıfırdı. Basın olarak bize çok iyi davrandılar. Gelgelelim üç gün boyunca bizi hiç yalnız bırakmadılar. Nöbetçilerin gözü hep üzerimizdeydi. Delta Kampı'nda esirlerin resimleri çekilmesin diye tüm önlemler alınmıştı. Görüntü alınmasını engellemek tüm kamp tamamen branda beziyle çevrili. Binbaşı F. Lee Reynolds, bugüne kadar basında çıkan resimlerin X-Ray Kampı'nda çekildiğine, Delta Kampı'ndan kimsenin görüntü alamadığına dikkat çekti. Bu da olayı bizim için daha cazip hale getirdi. Ne yapıp yapıp bu resmi çekmeliydik. Halkla İlişkilerden sorumlu Reynolds, bize tüyo verdi: 'Akşam ışıklar yandıktan sonra branda bezin arkasında esirlerin silüetleri belli oluyor'MEGAFONLA GÜNDE 5 KEZ EZANAkşam saat 20.30'da Delta Kampı'nın önündeydik. 200 mm'lik objektifle hiçbir şansımız olmadığını söyleyip uzun objektifimizi sadece izlemek için kullanma izni aldık. Kampı 800 mm'ye çıkartılmış objektifimizle tararken bir perde arkasında kıpırdanmalar gördük. Ama hareket edenler gardiyanlar da olabilirdi. Bir esir görsem dayanamaz, çeker miydim bilmiyorum? 45 dakika kampın önünde bekledik. Esirlerin görülebileceği koridorun ışığı o gece yanmadığı için ellerimiz boş döndük. Tam kamp yerinden ayrılırken hücrelerden uluma gibi bağırış sesleri yükseldi. Tutsakların bunalımdan mı bu sesleri çıkarttıklarını tartışırken, kamptan yükselen
ezan sesleriyle tüylerimiz diken diken oldu.200 YENİ HÜCRE YAPILIYORKampta kimse yarın ne olacağını bilmiyor. 'Güvenlik Operasyonu' bahanesiyle esirlerin Delta Kampı'nda daha uzun süre kalacakları anlaşılıyor. Esirlerin yargılanması Beyaz Saray'ın kararına bağlı. Önümüzdeki aylarda bir hareket beklenmediği gibi Delta Kampı'nda 200 yeni hücre daha inşa ediliyor. 43 değişik milletten toplam 598 esir arasında 8 İngiliz, 8 Fransız var. İki ülkenin dışişleri bakanlıkları, vatandaşlarını kendi ülkelerinde yargılamak üzere girişimlerde bulunuyorlar. 58 Pakistanlı esirin 55'inin serbest bırakılması için Pakistan diretiyor. Pakistanlı bir terörle mücadele heyeti, Guantanamo Üssü'ne gelip tutsakları sorgulamış ve ardından 55 Pakistanlı tutsağın El Kaide örgütü ile ilgisi olmadığını ileri sürmüş. TÜRKİYE GAYRETSİZAmerikan üssünde 5 vatandaşı bulunan Türkiye, İngiltere, Fransa, Pakistan gibi vatandaşlarına sahip çıkmıyor, bilgi alışverişiyle yetiniyor. Biz Londra'da kendisine ısrarla sormasak, Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'in Guantanamo'daki Türk esirlerle ilgili temaslardan haberi bile olmayacaktı. Guantanamo'dan çıkarken izlenimimiz esirleri salıverme veya yargılama konusunda ABD'nin hiç acelesi olmadığıydı. Washington El Kaide saldırılarından korktuğu sürece, Guantanamo'daki esirlerin daha uzun süre orda tutulacağı anlaşılıyor.BU ÜSSE KÜBA'DAN KARA YOLUYLA GİRMEK İMKANSIZKüba'daki Amerikan Askeri Üssü Guantanamo'yu Amerika'nın dünya üzerindeki diğer askeri üslerinden ayıran çok önemli bir özellik var: Küba'nın Guantanamo Körfezi'nde bulunan ve tropikal iklimli, bol yağmura alışık adanın yağmur görmeyen tek bölgesinde, koca bir çölü andıran askeri üs, komünist bir ülkedeki ilk ve son ABD üssü. Amerika ve Küba arasında yıllar boyunca devam eden politik sorunlar yüzünden üsse Küba topraklarından girmek mümkün değil. Hatta bulunduğu şehre girerken bile kuşkulu gözler size yöneliyor. 1960'lı yıllarda Guantanamo Askeri Üssü'nde 2 bin Kübalı çalışırken bu sayı bugün 9'a inmiş. Kübalılar da yasak bölgede kapalı kapılar ardındaki bu askeri şehri merak ediyor. Ama bu bölgeyle ilgili soru sorulduğunda korkulu bakışlarla anlamamazlıktan geliyorlar. KONTROLDE DİDİK DİDİK ARANDIK DEDEKTİF KÖPEKLERCE KOKLANDIKRöportaj talebimiz askeri yetkililerce kabul edilince üsse girmenin kapısı aralandı. Üsse Porto Riko adasının başkenti San Juan'daki askeri bölgeden kalkan özel bir uçakla girecektik. Uçağa alınmadan çok sıkı aramadan geçtik, çantalarımız didik didik edildi. Polis köpekleri kameralarımıza varıncaya kadar bizi kokladı. Sonunda Amerikalı askerlerle birlikte uçaktaydık. Kimi sivil kimi üniformalıydı. Ama hepsi güler yüzlü. Yolculuk Küba'nın Guantanamo Körfezi'nde son bulduğunda neşeli yüzler görev başına geçmenin ciddiyetini takındı. Uçaktan inince de yine çok yoğun güvenlik aramalarından geçtik. Dev bir askeri şehri andıran üsse güvenliği delip girmek mümkün değil. İçeriye kuş uçurtulmuyor.BİR ŞEY OLURSA SORUMLULUK ALMAYACAKLARINA DAİR İMZA Uçaktan inince yoğun bir sıcak yüzümüze tokat gibi indi. Belki de bu yüzden üsdeki tüm askerler Tom Cruise yanığı ve adaleli. İlk olarak bizim misafirliğimizi organize edecek olan Albay Lee Reynolds’la tanışıyoruz. Söze son derece ciddi bir şekilde her adımımızın izlendiğini belirterek ve üsteki güvenlik güçlerinden bahsederek giriyor. Her kelimeyi düşünerek seçiyor. Belli ki dünya basınına yanlış bir imaj vermek istemiyor. Üste yılan dahil olmak üzere çöl ikliminde rastlayabileceğiniz hayvanlar görebileceğimizi hatırlatıp, bize bir kağıt imzalatıyor. Üste olağanüstü bir durum olursa kişisel sorumluluk alınmıyor.BURADA 43 DEĞİŞİK MİLLETTEN TAM 598 SAVAŞ ESİRİ BULUNUYORŞu an 43 değişik milletten 598 savaş esiri Kamp Delta'da tutuklu. Amacımız, Afgan esirlerine kadar bütün üste gerekli incelemeleri yapmak ve mümkün olduğunca fazla bilgi almak. Guantanamo Askeri Üssü'ne savaş esirlerinin gelmesiyle belli ki hayat değişmiş. Amerikalıların deyimiyle, ‘‘High level security-high level alert’’ durumu var, yani güvenlik olabildiğince sıkılaşmış. Herkes dışardan gelebilecek tehlikelere karşı hazırlıklı. Ne kadar yüzleri gülse de bu çölü andıran kuru topraklara sinen gerginlik ilk 10 dakikadan sonra hissediliyor. 598 savaş esirinin burada tutulması, sorgulanması onların hayatlarının bir parçası. Teröre karşı mücadelede üzerlerine düşeni yapmak istiyorlar.NEREDE OLDUKLARINI BİLMEYEN ESİRLERDEN BİRİ GARDİYANI ISIRDI11 Ocak tarihinde ilk savaş esirlerinin Guantanamo'ya getirilmesiyle bir tarihi serüven başlamış. İlk önce meşhur esir kampı X-Ray devreye girmiş. 2.4 metreye 1.8 metre büyüklüğündeki metal hücrelerde kalan esirler nerede olduklarını bilmeden yaşamışlar. Onlara gözcülük yapan gardiyanlar da Kamp X-Ray'da kalmış. Esirler ve gardiyanlar aynı koşullarda yaşamışlar. Tam dört ay. Bu süre içinde esirlerden biri gardiyanı ısırınca, panik yaşanmış. Dünya basınına ilk yansıyan bir esirin iki gardiyanın refakatında sorguya götürülmesi fotoğrafının çekildiği X-Ray kampı şu an terkedilmiş bir halde. Çünkü Guantanamo Üssü'ne getirilen esirlerin sayısı arttıkça, daha büyük ve güvenlikli bir hapishane düşünülmüş. Hem esirler hem de gardiyanlar için. Ve Kamp Delta inşa edilmeye başlanmış. Esirlerin X-Ray kampından Delta kampına transfer edildiği 28 ve 29 Nisan günleri inanılmaz güvenlik tedbirleri alınmış.HÜCRELER TEK KİŞİLİK TUVALETLER ALATURKA AYRICA HERKESE BİR KUR’AN VERİLMİŞAynı büyüklükteki Kamp Delta üniteleri bir yatak ve alaturka tuvaletten ibaret. Dört esirin başarısız intihar girişiminden sonra, tek kişilik hücrelerde esirlerin kendilerine zarar verebilecekleri herhangi bir eşya yok. Her yatak ucunda esirlerin büyük bir çoğunluğunun Müslüman olduğu düşünülerek Kıble belirtilmiş. Ayrıca, her esire bir Kur'an-ı Kerim verilmiş. Esirler portakal rengi üst ve gene aynı renkten rahat pantolon giyiyorlar. Yıkandıkları zaman kendilerine temiz çamaşırlar veriliyor. Esirler tek kişilik hücrelerde kaldıkları için, her esir kaldığı hücrenin iki yanındaki -karşısındaki ve çaprazındaki- diğer esirlerle konuşabiliyor. Bu yöntem, yani tek kişilik hücreler uzun bir koridorun iki yanına inşa edilmiş. Hatta Mart ayında esirler bir açlık grevine girmişler. Ama aralarında hastalananlar olunca bu açlık grevi uzun sürmemiş.İKİ TÜRK’ÜN ADI KESİNGuantanamo Deniz Üssü'nde Amerikalılar tarafından ağırlandığımız üç gün boyunca, komutanlara ve gardiyanlara ısrarla aynı soruyu sorduk: 'Delta Kampı'nda kaç Türk var? 9 aydır esir tuttuğunuz bu Türklerin gerçekten terörist olduklarına ilişkin elinizde kanıt var mı?' Komutanlar ağızlarına Cenevre Sözleşmesi'ni dolamış; 'Cenevre Sözleşmesi gereği esirlerin uyruklarını bile açıklayamayız. Kampta kaç Türk olduğunu söyleyemeyiz.'Murat Kurnaz'ın ailesinin çocuklarından beş aydır
haber alamadıklarını, merak içinde olduklarını söylediğimizde,'Biz bu taleplere kapalıyız' diyerek Türk esir hakkında en ufak bilgi vermediler.Konuştuğumuz gardiyanlara da sıkı sıkı tembih edilmişti. Hiçbir esir hakkında kişisel bilgi vermiyorlardı. Ancak cezaevi koşullarıyla ilgili genel durumu anlatıyorlardı. İlgililerden 'Esirlerin en genci, en ihtiyarı kaç yaşında ?' sorusuna bile yanıt alamadık. 'İngilizler, 8 İngiliz esirin ismini yayınladılar. İngiliz makamlarının terörist zanlılarının İngiltere'de yargılanmaları için girişimleri olduğu kaydediliyor. Türk hükümetinden de Türk vatandaşı esirlerin iade edilmesi yolunda bir talep geldi mi?' sorumuza Amerikalı komutanlar, 'Başka ülkeden gelen heyetlerle görüşmelerimiz var. Bu konuda da bilgi veremeyiz İngiliz esirlerin İngiltere'ye iade edilmesi haberi, İngiliz gazetelerin uydurması' dediler.Londra'da İngiliz meslektaşı Jack Straw ile görüşen Dışişleri Bakanı Şükrü Sina Gürel'e basın toplantısı sonrası şu soruyu ilettik: Türk hükümetinin böyle bir girişimi var mı?' Gürel, Türkiye'nin esir vatandaşlarıyla ilgilendiğini açıklarken, Washington Büyükelçiliğimizin bu konuda devrede olduğu ortaya çıktı. Sağlam diplomatik kaynaklardan öğrendiğimiz Küba'da 5 Türk esirin olduğu bilgisini ise Dışişleri Bakanlığı teyit etti.Murat Kurnaz’ın yanı sıra kampta tutulan Türk esirlerinden biri de Adapazarı’nın Karasu ilçesinden evli, üç çocuk babası, ilkokul mezunu Yüksel Çelikgöğüs (37). İş aramaya gidiyorum demiş ve bir arkadaşıyla birlikte evden çıkmış, ailesi aylarca haber alamamış, Afganistan'da yakalanıp Guantanamo Üssü'ne götürülünce ortaya çıkmıştı. Yüksel'in Guantanamo'dan attığı mektuplar JJJBIA kodlu.Üçüncü Türk'ün Afganistan'da savaşırken dört Pakistanlı ile birlikte Kabil'in kuzeyinde Chomali'de yakalanan sadece Talha (42) ismindeki Rizeli olabileceği ihtimali var. Aklının yerinde olup olmadığını anlamak için beynini yoklayınGuantanamo Üssü'ne gitmeden önce oğluna bir mesajı olup olmadığını öğrenmek için anne Rabia Kurnaz ile görüşmüştük. Dertli anne, '6 ve 13 yaşındaki kardeşlerinin iyi okuduklarını ona söyleyin. Aklının yerinde olup olmadığını anlamak için, beynini yoklayın. Murat geçen yaz Nagihan ile nikahlanmıştı. Önümüzdeki yaz düğünlerini yapacaktık. Eşinin de iyi olduğunu oğluma söyleyin' mesajını göndermişti.Türk hükümetinin Küba'da esir vatandaşlarına sahip çıktığını ilk defa bizden öğrenen tutuklu Murat Kurnaz'ın Bremen'de yaşayan annesi Rabia Kurnaz, 'Bana büyük müjde verdiniz. Sahiden Türk hükümeti esir vatandaşlarına sahip çıkacak mı? Oğlum Almanya'da doğup büyüdü ama hálá Türk vatandaşı. Almanya'ya iadesi söz konusu değil. Ayrıca oğlumun masum olduğuna inanıyorum.' diyordu.En son mektubu Mayıs ayında gelen Murat Kurnaz, anne babasına gönderdiği beş mektuptan 10 Mart 2002 tarihli olanında, 'Anacığım ben iyiyim. Beni merak etmeyin Ben sadece araştırmadayım. Yakında inşallah döneceğim' diyordu. Mektuplarda tutuklu hanesinde seri numarası olarak Murat Kurnaz'a JJJFA şifresi verilmişti. Türk esirin soyadı ise 'Kunn' diye yanlış yazılmıştı. Murat'ın soyadını yanlış yazmasına olanak yoktu. Demek ki zarf başkaları tarafından dolduruluyordu. Bremen'den Pakistan'a uçtuğu 3 Ekim 2001 tarihinde 19 yaşında olan Murat Kurnaz, en son Almanca kaleme aldığı beşinci mektubunda ailesine şunları yazıyor: 'Bildiğiniz gibi ben İslami eğitim yapmak için Pakistan'a seyahat etmiştim ve takriben iki ay sonra da dönecektim. Ancak dönüşte tutuklanıp nezarete alındım. Sizi çok özledim. Ümit ederim, bu tutukluluk en kısa zamanda biter ve ben de geri eve dönebilirim. Buradaki durumlardan dolayı mektubu Almanca yazmak mecburiyetindeyim. Ben bütün vakit Pakistan'daydım ve hiçbir şey yapmadım. Benim için dua edin.'Bilgilerimize göre, Murat Kurnaz, Afganistan'da değil Karaçi'de, Almanya'ya dönmek üzereyken havaalanında tutuklanmıştı. Afganistan'a mektubunda da yazdığı gibi hiç girmemişti. Guantanamo Kampının komutanları ilk kez konuştuEkim ayında Kamp 3 isimli 204 hücrelik yeni bir kamp devreye giriyor, böylece toplam 412 hücrelik bir hapishane yaratılacak. Amerika'ya kızan Fidel Castro 60'lı yıllarda üssün elektrik ve su ihtiyaçlarını kesmiş. Üs kendi elektrik ve suyunu üretiyor. Amerikan Ordusu yaklaşan Ramazan için şimdiden tedbir almış. Sahur ve iftar organizasyonları yapılmış. Yani savaş esirleri isterlerse oruç tutabilecekler.kadın gardiyanlar Müslüman esirleri anlattıBaşta bizi horladılar laf attıkları çok olduGuantanamo Askeri Üssü'nde karşılaştığımız belki de en ilginç askerler kadın gardiyanlar. 598 savaş esirine bakan 115 güvenlik görevlisinin yüzde onbeşi kadın gardiyan: ‘‘Teröre karşı verilen mücadelenin bir parçasıyız, Biz Amerikan Ordusu için görev aldık, kadın olmamız işimizi etkilemez.’’ Gece vardiyasında görevli iki gardiyan Dena Gobble ve Autumn Bleweet, bize esirlerle ilgili gözlemlerini anlatıyor. Manhattan'lı bu iki genç kadın akşam 10'da başladıkları görevlerini sabah 6'ya kadar sürdürüyorlar. Gündüzleri ise uyuyarak geçiriyorlar. Anlattıklarına göre Müslüman esirler başlangıçta onlarla gözgöze gelmekten kaçınıyorlarmış: ‘‘Esirler en çok gün ve saati soruyorlar. İlk önceleri nerede olduklarını bilmiyorlardı. Hatta aralarında çoğu Küba'nın bir ülke olup olmadığının bile farkında değildi. Bazıları çok iyi derecede İngilizce konuşurken, bir kısmı hiç konuşamıyordu. Başta bizi horladıkları, laf attıkları çok oldu. Ama zaman içinde sanırız onlar da bizi görmeye alıştı. Biz herkese eşit davranıyoruz. Onların din ve kültürlerine saygı gösteriyoruz. Tuvalete gidecekleri zaman tabii ki başımızı çeviriyoruz. Çoğu ezan sesiyle uyanıyor, artık bu esirlerin gündelik hareketlerine alıştık. Çoğu Kur'an okuyup, küçük hücrelerinde egzersiz yapmaya çalışıyor. Bizimle sohbet etmek isteyenlerle muhatap olmuyoruz.' Guantanamo Üssü'nün kadın gardiyanları artık esirlerle yaşamaya alışmış ama bir esirin bir gardiyanı ısırmasının gerginliği sürüyor. Bu yüzden bazı kadın gardiyanlar yakalarındaki isimleri çıkarmışlar. Çünkü bu esirlerin isimlerini hafızalarına kazımalarını istemiyorlar!HASTANEDEN SORUMLU KOMUTAN ALBERT J. SHIMKUSPsikolojik durumları çok normal değilDünya basının en fazla sorduğu konuya, esirlerin psikolojik durumuna sıra gelince Hastaneden sorumlu komutan Albert J. Shimkus şöyle diyor: ‘‘Bu adamların bazıları buraya savaş meydanından getirildi. Tabii ki psikolojik durumlarının çok normal olduğunu söyleyemeyiz. Birçoğu ilaç tedavisi görüyor' Bu tedavinin esirlerin sorgusunu etkileyip etkilemediği sorusuna hiçbir şekilde net cevap alamıyoruz.Üste şu an iki hastane var. Birincisi Amerikan Ordusu'nun askerlerinin ve asker ailelerinin tedavi gördüğü Fleet Hastanesi. Diğeri ise savaş esirlerinin tedavi edildiği hastane. Bu hastanelerde 15 doktor görevli. . Kayıtlara geçen tek ciddi ameliyat bir esirin gözünün operasyonla alınması olmuş. Savaş esirleriyle görevli doktorlar arasındaki yegane sorun ise dil meselesi. Bu yüzden esirler sağlık problemlerini yeterince anlatamıyormuş. Ocak ayında Esir Hastanesi'nde rahatsız olup tedavi gören hasta esir sayısı 18 iken bu sayı biz gittiğimizde bir hastaya inmişti.Esir Operasyonu BaşkanıGeneral RIck BaccusYaptığımız iş hata affetmezSavaş esirlerinin operasyonundan sorumlu JTF 160 Gücü'nün başındaki General Rick Baccus Mart ayından bu yana görev yapıyor. Esir operasyonunun ordu içindeki diğer operasyonlardan çok farklı olduğuna dikkat çeken General, 'En ince ayrıntıyı düşünmek zorundasınız. Yaptığınız iş hata affetmez. Bu yüzden üsteki tüm birimlerle 24 saat diyalog içindeyiz' diyor.Sorgulamalardan sorumlu Komutan Dennis FinkEsirleri konuşturmak için tercüman buldukBasına fotoğraf vermeyen Yarbay Fink, bu prensibini Hürriyet için bozarken şu ilginç detayları anlatıyor: 'Sorgulamaların ilk günleri oldukça zordu. Karşınızda öyle bir
bulmaca var ki... Bir kere dil sorunu çok önemliydi ve esirleri konuÅŸturmak için tercümanlar bulundu. Bazıları akrabaydı. Ä°lk günlerde esirlerin kendileriyle ilgili verdikleri bilginin doÄŸru olduÄŸunu kabul ediyorduk. Ama zaman içinde bazı bilgilerin, isimlerin doÄŸru olmadığını gördük. Tabii ki bu tür soruÅŸturmalarda zaman sizin alehinize çalışıyor. Çünkü bu bulmacayı çözmek zaman alıyor ve herÅŸey yavaÅŸ geliÅŸiyor'ÃœS KOMUTANI ROBERT A. BUEHNEsirler gelince asker aileleri tedirgin olduFlorida Ãœniversitesi 1973 mezunu komutan Robert A. Buehn Guantanamo Ãœssü'nde iki yıldan beri görevli. Amerikan Ordusu'ndaki yüksek görevlerdeki askerlerin çoÄŸu gibi bilgi vermekte (vermemekte) uzman. Özellikle 11 Eylül saldırısından sonra olaÄŸanüstü tedbirli davranıyor. Esirler için neden Küba seçildiÄŸi sorusuna karşılık olarak, ‘‘Küba her zaman bu tür askeri operasyonlara yönelik olarak tedbirli. Bir de Küba'nın coÄŸrafi konumunu düşünürseniz, Guantanamo'nun bu konudaki tek üs olduÄŸunu görürsünüz. Ama bizlerin burada sorumluluÄŸu çok fazla’’ diyor. Komutanın anlattığına göre esirlerin geldikleri ilk günlerde üste yaÅŸayan asker aileleri tedirginmiÅŸ. Kadınlar ve çocuklar baÅŸlangıçta esirleri istememiÅŸ. Ama ard arda yapılan toplu konuÅŸmalar asker ailelerine moral vermiÅŸ. Åžimdi duruma alışmışlar.Castro casusluk turları düzenlemiÅŸBize kampı gezdiren Binbaşı F. Lee Reynolds, gözetleme kulelerinin arkasındaki tepeleri gösterirken 'Castro X-Ray'i görsünler diye turistlere turlar düzenliyormuÅŸ. Buradan çekilen bir-iki fotoÄŸraf gazetelerde yayınlandı' bilgisini verdi. Binbaşıya bizim de aynı ÅŸeyi denediÄŸimizi söylemekte sakınca görmedik.Delta Kampı'na geldiÄŸimizde, elim hemen 400 mm'lik objektife gitti. Refakatçi subaylardan biri müdahale etti: 'Bu objektifi kullanamazsınız. 200 mm'lik objektiften uzununa izin yok.' Oysa bizim en çok yaklaÅŸtırıldığımız nokta gözetleme kulelerine 200 metre mesafedeydi. Tesadüfen bir esirin resmini çeksek, 200 mm'lik bir objektifle yüzü tam belli olmayacaktı.Â
button