Güncelleme Tarihi:
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğü maden ocağında yerin 540 metre altında meydana gelen grizu patlamasında, ocakta galeri açma çalışmalarını sürdüren taşeron firma Yapı-Tek'te çalışan 30 maden işçisi yaşamını yitirmişti. Faciayla ilgili Cumhuriyet Savcılığı'nın başlattığı soruşturma sonunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nin (ODTÜ) hazırladığı bilirkişi raporu doğrultusunda aralarında dönemin Karadon Müessese Müdürü İsmail Güner ile Yapı-Tek ortaklarından Halim Köse ve şantiye şefi Kadir İpek'in de bulunduğu 28 kişi hakkında 'Birden çok kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olmak' suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.
45 SAYFALIK RAPORBU SÖZLER TARTIŞMA YARATMIŞTI Başbakan Erdoğan’ın, 30 madencinin hayatını kaybettiği facianın ardından, Zonguldak'a yaptığı ziyarette sarf ettiği, “Bu mesleğin kaderinde maalesef bu var. Bu mesleğe giren kardeşlerim bunu bilerek giriyorlar" şeklindeki sözleri tartışma yaratmıştı.
Başbakan'ın bu sözlerinin ardından dönemin Çalışma Bakanı Ömer Dinçer ise madencilerin acı çekmediğini belirterek 'güzel öldüler' açıklamasını yapmıştı.
Hepsi de tutuksuz olan sanıkların yargılanmaları devam ederken, Zonguldak 2'nci Ağır Ceza Mahkemesi yeni bir bilirkişi raporu düzenlenmesi için Ankara 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'ne yazı yazdı. Mahkemenin talebi üzerine Ankara'da görevli A sınıfı iş güvenliği uzmanları Cafer Tekbaş, Hasan Cengiz Zaimoğlu, Adem Akkurt, Hasan Son ve Arif Sezgin'den oluşan bilirkişi heyeti, mahkemenin gönderdiği dosyayı inceleyerek raporunu hazırladı. Mahkemeye ulaşan 45 sayfalık raporda şöyle denildi:
'KAÇINILMAZLIK FAKTÖRÜ ETKİLİ OLDU'
"Grizulu yeraltı kömür ocaklarında, saha etüdünün tam yapılması, iyi bir havalandırma sistemi tesis edilmesi, kontrol sondajları yapılarak ilerlenmesi gibi gerekli her tür önlem alınarak çalışmalar sürdürülmüş olsa dahi bazen kömürün yapısından veya jeolojik ve tektonik yapıdan kaynaklı oluşmuş çatlak ve boşluklar veya eski imalat boşluklarında birikmiş olup etütlerde tespit edilemeyen metan gazının, yine yapılan etütlerde tespit edilelememiş gizli fay çatlakları veya kırıklı yapı gibi zonlarda ortama ani degaj sızması sonucu ortamdaki metan gazı oranı patlama konsantrasyonuna ulaşabilmektedir. Yine bu tür ocaklarda elektrik tesisatı ve iş ekipmanları alev sızdırmaz özellikte kurulmuş olsa bile bazen metalin metale veya taşın taşa veya metalin taşa sürtmesi sonucu kontrol dışı ani oluşabilen kıvılcım ve ısı kaynakları da ortamdaki bu türden grizunun patlamasına yol açabilir. Dava konusu patlamada da ortamdaki metan konsantrasyonunun olay saatlerinde 8- 10 dakika içinde aniden yükselmiş olması, ortama ani gaz degajı olmuş, bu gazın da yine yukarıda belirtilen kıvılcım ve ısı kaynakları ile patlamış olabilme ihtimalini ortaya koymaktadır. Bunun yanında grizu patlamaları, günümüzde ileri ve yüksek teknoloji uygulanan her tür önlemin alındığı ocaklarda dahi yüzde yüz önlenememekte, ancak olasılık çok aza indirgenebilmektedir. Tüm bu açıklamalar ışığında grizu patlamalarında 'kaçınılmazlık faktörü' ortaya çıkmaktadır ki dava konusu grizu patlaması olayında da kaçınılmazlık faktörü etkili olmuştur."
SANIKLAR DEĞİL, ÖLENLER KUSURLU
Raporda, açıklanan bu nedenlerle dava konusu olayda yargılanan sanıklara cezai sorumluluk açısından herhangi bir kusur izafe edilemeyeceği belirtildi. Olayda, TTK ile yüklenici taşeron firmanın hizmet kusurlarının bulunduğu, dosya kapsamına göre de hizmet kusurlarının kişiselleştirilmesinin mümkün olmayacağı kaydedildi. Raporda, ölen mühendislerin kusurlu bulunmasıyla ilgili de şöyle denildi:
"Grizu patlamasının, olay anında ocakta görevli 2 mühendisin, ocak çavuş ve nezaretçilerinin kusurlarından, hizmet kusurlarından ve yer altı şartlarının jeolojik ve tektonik yapısının tam olarak bilinmezliği nedeniyle 'kaçınılmazlık' faktöründen ileri geldiği görüş ve kanaatinde bulunduğumuzu belirtiriz."
İLK RAPORDA SANIKLAR SUÇLANMIŞTI
ODTÜ'den Prof. Dr. Tevfik Güyagüler, Doç. Dr. Hasan Aydın Bilgin ile Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Doç. Dr. Süleyman Başterzi'den oluşan bilirkişi heyetinin geçen yıl haziran ayında mahkemeye sunduğu 16 sayfalık bilirkişi raporunda ise sanıklar suçlanmıştı. Söz konsu raporda, patlamadan önceki 12 dakikada ocaktaki metangazı oranının yüzde 4'ün üzerine çıktığına dikkat çekildi. Raporda, "Son 12 dakikada, patlama olasılığının çok yüksek olduğu bilindiği halde, Uzaktan Gaz İzleme Merkezi görevlilerince nasıl bir çalışma yapıldığı, görevlilerin aşağıda çalışan Yapı-Tek çalışanlarına neden haber ulaştırmadığı, neden tüm ekipmanların durdurulmadığı, neden acil kaçış planının uygulanmadığını anlamak mümkün değildir" denilmişti.
Raporda, ölçülen tehlikeli metan oranına rağmen, çalışmaların durdurulmaması büyük bir hata olarak değerlendirilmiş, "Uzaktan Gaz İzleme Merkezi'nde nöbette bulunan maden mühendisi Taşkın Oruç ve maden teknikeri Özcan Güneyoğlu'nun, konunun önemini idrak edip çalışmanın durdurulmasını sağlamaları gerekirdi" denilmişti.
Raporda ayrıca ocakta havalandırmada kullanılan pervanelerin hatalı yerleştirildiği, gaz yükselmesi durumunda sesli, ışıklı ikaz veren seyyar metan dedektörlerinin bulundurulmamasının da büyük hata olduğu vurgulanmıştı.