Oluşturulma Tarihi: Ağustos 23, 2000 00:00
Yasemin GÖKSOY Görüş alanına giren her şey: Peyzaj PEYZAJIN sözlük anlamı, kır resmi. Peyzaj Mimarları Odası Antalya Bölge Şubesi Başkanı Fatma Erdoğan'ın tanımı ise; görüş alanına giren her şey, fiziksel çevre. Antalya'da peyzaj konusunda gereken önemin gösterilmediği, Bilaller A.Ş'nin Kemer yolunda hizmete açılan Ford Plazası'nın açılışına katıldığım gün bir kez daha dikkatimi çekti. Yapının dış görünümü, iç dekorasyonu, kullanılan malzeme, seçilen renkler mükemmel. Dünya standardında dediğimiz Antalya'ya yakışır vaziyette. Ancak aynı şeyi yapının girişi, bahçesi, bir başka deyişle peyzajı konu olan kısmı için söylemem olanaksız. Bahçe duvarlarından tutun da ekilen bitkinin seçimine dek görüş alanında olan kısmı, az önce sözünü ettiğim mükemmellikten payını almamış. Antalya'da peyzaj konusunda bir yatırımın olup olmadığını ve/veya olmasındaki zarureti öğrenmek amacıyla Peyzaj Mimarları Odası Antalya Bölge Şubesi Başkanı Fatma Erdoğan'la görüştüm. RUHSAT VERİLMEYECEK Erdoğan, peyzaj mimarlığının bir meslek olduğunun henüz idrak edilmediğine, bu mesleğin dolayısıyla da çevredeki korsan peyzajcılar tarafından talan edildiğine, çiçekçilerin, bahçıvanların dahi ‘‘Peyzaj Mimarı’’ etiketiyle kartvizit bastırdığına değinmeden önce onu sevindiren bir olaydan bahsetti. Kepez Belediyesi Peyzaj Mimarları Odası ile bir protokol imzalamış ve uygulamaya koymuş. Bu protokole göre, 1000 metrekare üzerindeki alanlar için, peyzaj projesi olmadan inşaat ruhsatı alınamıyor. Projeleri sadece Peyzaj Mimarları Odası üyeleri çizebiliyor ve onaylayabiliyor. Fatma Erdoğan; böylece proje ticari kayıtlara geçmiş oluyor ve faturasız çizim yapılamıyor diyerek, imzalanan bu protokolün kamu yararına olan işlevselliğine de dikkat çekiyor. BETON KUŞATMA Muratpaşa Belediyesi'nin aldığı meclis kararına göre ise 2000 metrekare üzerindeki alanlar için, peyzaj projesi olmazsa inşaat izni verilmiyor. Fakat bu proje için, Peyzaj Mimarları Odası üyelerince ya da peyzaj mimarlarınca hazırlanması şartı koymuyor. Fatma Erdoğan'ın verdiği bu açıklamalardan sonra benim söyleyebileceğim de; mermer, alçı, granit, laminant, beton... Çevremizi kuşatırken, çınar ağacının heybetini, hanımelinin kokusunu, manolyanın esrarını, leylağın rengini, yeşilin hayaletini... Çevremizden alacak, hafızamızdan silecekse, durup bir düşünmek gerekir. ‘‘Ne kazanıp, ne kaybediyoruz’’ diye. Gelecekse uykusuzluk derdiyle kıvranırken, derman diye verilen hesapların ilişiğinde sunulan yeşil manzaralı broşürlerden medet ummak istemiyorsak, doğanın boyasını korumak, boynumuzun borcu olsa gerek!
button