Gözaltılar çok ürkütücü

Yapılan açıklamalarda, gazetecilerin bu tür muamele görmesinin son derece rahatsız edici olduğu vurgulanarak, Türkiye’deki basın özgürlüğüne yönelik saldırıların bir an önce son bulması gerektiği vurgulandı. İşte açıklamalar:

Basına saldırı var

Fransa Dışişleri Bakanı Alain Juppe: Türkiye’de basın özgürlüğüne dönük saldırıları dikkatle izliyoruz. Kaygıyla öğrendik ki, Türkiye’de gazeteciler yeniden hükümete karşı komplo kurma soruşturması kapsamında gözaltına alındı. Fransa hukuk devleti değerleri ile temel hak ve özgürlüklere, özellikle ifade ve basın özgürlüğüne son derece bağlıdır. Avrupa Komisyonu’nun son raporunda da Türkiye’de basın özgürlüğüne dönük saldırılar konusuna dikkat çekmiştir. Gözaltına alınan gazetecilerin serbest bırakılmasını diliyoruz.

Çok rahatsız edici

İnsan Hakları İzleme Örgütü Türkiye Sorumlusu Emma Sinclair-Webb: Polisin suça ait güvenilir gerekçeye sahip olduğuna ilişkin kanıt yokluğunda, Ahmet Şık ve Nedim Şener’in gözaltına alınması rahatsız edici ve ürkütücü bir gelişmedir. Şu anda darbe planlarından çok eleştirel haberlerin soruşturulması kaygıları artırıyor. Hükümet ifade özgürlüğü yasası üzerindeki tüm kısıtlamaları kaldırmak için gereken adımları atmalı ve demokrasinin ayırıcı niteliği olan basın özgürlüğü ile canlı tartışma ortamı konusundaki taahhütlerini ortaya koymalı.

İnkâr güvenilir değil

Uluslararası Gazeteciler Federasyonu Genel Sekreteri olan Aidan White: Başbakan Tayyip Erdoğan’ın gazetecilerin susturulmasında hükümetinin sorumlu olduğuna ilişkin suçlamaları inkâr etmeyi sürdürüyor. Bu inkâr güvenilir değil. Yetkililer açıkça Türkiye’de muhalefeti disipline etmeye ve özgür ifadeyi boğmak için bir kampanyaya girişti.

Özgürlüğün bariz ihlali

Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ) Başkanı Arne König: Gözaltılar, özellikle gazetecilerin kaynaklarının gizli tutulabileceği ilkesini ihlal etmiştir. Basın özgürlüğünün başlıca ilkesinin bu korkunç ihlalini kınıyoruz. Gazetecilerin kaynaklarının korunmasına yönelik bu saldırı, Türkiye tarafından onaylanmış bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesindeki ifade özgürlüğünün bariz ihlalidir.

Keyfi uygulamalar

Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Asya Program Direktörü Dicola Duckworth: Gazetecilerden en az ikisi keyfi olarak uygulanan ve temel olarak azınlık muhalif görüşlerinin kovuşturulmasında kullanılan yasa çerçevesinde gözaltına alınmıştır. Türk Ceza Yasası ve diğer yasalardaki maddelerin büyük bölümü doğrudan ya da belirsiz ifadeler yoluyla ve keyfi uygulamayla ifade özgürlüğü hakkını sınırlıyor.

Bardağı taşıran damla

İshak Alaton, Hakan Altınay, İbrahim Betil, Ayhan Bilgen, Prof. Dr. Ayşe Buğra, Prof. Dr. Üstün Ergüder, Prof. Dr. Seyfettin Gürsel, Prof. Dr. Ahmet İnsel, Prof. Dr. Şerif Mardin, Osman Kavala, Müge Sökmen, Sezgin Tanrıkulu, Prof. Dr. Binnaz Toprak: Meslek hayatlarında en üst düzeyde etik ölçütlere uygun davranmış ve Ergenekon ve benzeri türü örgütlenmelerin ortaya çıkartılmasında önemli katkılarda bulunmuş bu iki gazetecinin Ergenekon üyeliğinden tutuklanmalarının, bardağı taşıran damla olduğunu düşünüyoruz. Bu noktadan sonra, Ergenekon davasının selameti ve yasal süreçlerin doğru mecralarda ilerleyebilmesi açısından, bu davanın başka amaçlar ve hesaplar için kullanıldığına yönelik şüphelere yol açan uygulamalara son verilmesi ve davanın en kısa zamanda sonuçlandırılması, acil bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır.

Kamuoyu aydınlatılsın

Açık Toplum Vakfı: Bazı gazetecilerin tutuklanması ile ilgili olarak son günlerde meydana gelen önemli gelişmeler, ülkemizdeki basın ve ifade özgürlüğü konularında ciddi ve haklı endişelere neden olmaktadır. Biz de bu endişeleri paylaşmaktayız. Basın özgürlüğünün demokrasilerin en önemli direklerinden biri olduğunu düşünmekteyiz. Soruşturmaların en kısa zamanda tamamlanarak kamuoyunun ivedi bir biçimde aydınlatılması gerektiğine inanmaktayız.