Göz yaşartan memur...

Güncelleme Tarihi:

Göz yaşartan memur...
Oluşturulma Tarihi: Nisan 02, 2003 00:00

ŞEYTAN mı söyletiyor yoksa gerçeğin tam da üstüne parmak mı basıyoruz bilemiyoruz ama doğrusunu isterseniz dünkü gazetelerin hepsinde aynı ifadelerle yer alan şu ‘‘fedakár memur’’ mektubu var ya... Biz ondan kuşkulandık.Önce dünkü haberleri okuyamayanlara kısa bir özet yapalım:Bakanlar Kurulu'nda önceki gün, ‘‘Irak operasyonu nedeniyle yaşanan ekonomik sıkıntıyı giderme çareleri’’ tartışılmış. Şimdi durup dururken ‘‘AKP'nin seçimlere girmesinden önce bu Irak operasyonu beklenmiyor muydu? AKP, harekát başlayınca doğacak sıkıntıları hesap ederek iktidara talip olmadı mı? Bunu bile bile vatandaştan fedakárlık istemeyeceğini, hatta vergi oranlarını düşüreceğini, vergi sayısını azaltacağını vaat etmedi mi? Hadi onları bırakalım... Maliye'mizin başında malum tezkerenin TBMM tarafından reddedilmesi sonucu ABD'den sağlanacak 24.6 milyar dolar tutarındaki kredi olanağı kalktığı için ‘Oh be... İyi ki öyle olmuş dediğini' ifade eden AKP'li Kemal Unakıtan yok mu? Tüm bunlar doğru ise Irak operasyonu yüzünden hükümet niçin ekonomik sıkıntıdan söz etsin? Niçin kaynak arasın?’’ demeyin.Tüm bunlar doğru olabilir, ama -Güngör Uras’ın ifadesiyle- ‘‘Burası Türkiye’’ olduğu için, söylenenlerin tam tersi de yapılabilir. O nedenle biz konumuza dönelim:Önceki gün bu meseleler konuşulurken Sayın Başbakan Tayyip Erdoğan cebinden İstanbul'da yaşayan bir memur -bazı gazetelerdeki ayrıntı doğru ise bir savcı- tarafından gönderilen bir mektup çıkarmış. Mektupta bu sevgili ve vatansever memurumuz (veya savcı bey);‘‘Ben ayda 1 milyar 60 milyon lira aylık alıyorum. Türkiye için hiçbir fedakárlıktan kaçınmam. Ülkemin zor günleri aşması için üzerime düşeni yapıyorum. Başkalarına muhtaç olmaktansa maaşımın yarısını 3 ay boyunca (devlete) veririm. Yeter ki namerde muhtaç olmayalım’’ diyormuş. Nitekim mektuptan 530 milyon lira nakit para çıkmış. Bu asil jest karşısında bazı bakanlarımız (hüngür hüngür değilse de) ağlamışlar.‘‘Yazarken bizim de gözümüzden yaş aktı’’ diyeceğiz ama doğrusu öyle olmadı. Tam tersine aklımıza Birinci Körfez Savaşı'nın şu meşhur -hani Amerikalıların öldürüp sonra da ham petrole batırarak ‘‘Saddam'ın acımasızlığı’’ adına dünyaya gösterdikleri- karabatak kuşu vardı ya o geldi.Kuşkumuzu ifade ederken Başbakan'ın bir iştiraki vardır demiyoruz ama birilerinin hepimizi enayi yerine koyması ihtimalini dile getirmek istiyoruz. O nedenle -basınımız akıl etse de- şu memurun kim olduğunu öğrensek. Ailesini tanısak; mal varlığını, bu göz yaşartan fedakárlığın hangi nedenlere dayandığını anlasak... Bakın... Bu ‘‘halktan fedakárlık isteme’’ konusu var ya... Biz sütten ağzı yanmış bir milletiz. Kimse gereksiz yere bu asil -ve herhalde en sondan bir sonra başvurulacak- kaynağı ikide bir kullanmasın.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!