Güncelleme Tarihi:
MEHMET Ali Şahin, elini duvardaki çerçeveye götürüp şöyle diyor:
Fatih Sultan Mehmet’in vasiyetini yerine getirdim.
Bakıyorum.
Çerçevede Fatih’in ünlü "vakıf fermanı" var.
Son bölümünde ise şöyle diyor:
"Külliyemde İstanbul fukarası yemek yiyeler ancak yemeye ve almaya kendileri gelemeyenlerin yemekleri güneşin loş bir karanlığında kimse görmeden kapalı kaplar içinde evlerine götürüle.
Bu bölümü okuduktan sonra Şahin şöyle diyor:
"İşte biz de şimdi bu vasiyeti yerine getiriyoruz. Tam 81 ilde aşevi kurduk. İstanbul’un neredeyse tüm ilçelerinde hazırlık var. Kim müracaat ederse isteyenin evine akşam saatlerinde yemek götürülecek. Uygulama yeni başladı. Hızla genişleyecek."
Şaşırıyorum. Bir daha soruyorum:
Yani isteyen herkes gelip buradan yemek alacak. Alamayan hasta ve yaşlılara da gece evlerine götürülecek.
"Aynen öyle" diyor bakan ve ekliyor:
Padişah’ın bu dikkati beni çok etkiledi. Biz de yardımlarımızı böyle kimse bilmeden, utandırmadan yapacağız. Şu anda yeni olduğu için hazırlıklar sürüyor ve yaygınlaştırılıyor.
Peki bu yardımı vatandaş nasıl alacak?
Bunu da Vakıflar bölge müdürlükleri organize ediyor. Vatandaşlar muhtarlar, imamlar ve okul müdürlüklerine müracaat ederek bu sistemden yararlanabilecekler.
Tabii hemen muhalefetin aklına şu soru gelecek:
Erken seçime mi gidiliyor?
Ben böyle olduğunu sanmıyorum.
Erzurum’da teşhir yok
ERZURUM Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nün gezici yemek servisi, her Ramazan ayında ev ev dolaşarak yemek dağıtıyor. İftardan önce sefertası içinde üç çeşit yemek ve pideyi, önceden belirlenen dar gelirli ailelerin kapısına bırakılıyor. Görevli içerden uzanan ele sefertası ile pideyi veriyor. Dar gelirlileri teşhir etmemek ve izdiham görüntülerine son vermek için Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün ’Fakirin yemeği eve teslim’ sloganıyla başlattığı uygulamaya tüm görevliler titizlikle uyuyor.
Cem BAKIRCI, DHA
Derin derbi Cimbom’dan
’Devletten iş alan müteahhit istemiyoruz’ harekátı
ANKARA’da gizliden gizliye bir "derin derbi" yaşanıyor. Bu derbi siyaset ve iktidar sahasında Fenerbahçe ile Galatasaray arasında oynanıyor.
Üstelik Meclis’te oylamaya kadar gidecek bir maç bu.
Nasıl mı?
AKP Muğla Milletvekili Seyfi Terzibaşoğlu bir süre önce bir Galatasaray yöneticisiyle bir araya geldi. Toplantının ardından TBMM’deki Galatasaray’lı milletvekilleri buluştu.
Terzibaşoğlu GS’li milletvekillerinin "manevi lideri" durumunda bir isim. Çok çalışıyor, Galatasaray için elinden geleni yapıyor.
DEVLETLE İŞ YAPAN YÖNETİCİ OLMAYACAK
Ve işte böyle bir toplantıda şu öneriyi getirdi:
Devletten ihale alan, müteahhitler ve devletle iş yapanlar kulüplere başkan ve yönetici seçilemesin. Çünkü bu haksızlığa neden oluyor. Bunun için bir kanun teklifi hazırlayalım.
Teklif ses getirdi.
Dün konuştuğum Terzibaşoğlu aynen şöyle diyor:
Madem belediye başkanları ve il özel idareleri kulüplere başkan ve yönetici olamıyor. O zaman devletle iş yapanlar da olamasın. Çünkü bu eşitliğe aykırı. Bunun için hukuki çalışma başlattık. Arkadaşlarım da uygun buldu. Çerçevesini hazırlayıp bir kanun teklifi vereceğiz.
FB YÖNETİMİNİN ÇOĞU MÜTEAHHİT
Terzibaşoğlu’nun hesabına göre Meclis’te 160 civarında GS’li milletvekili var.
Peki bu ne anlama geliyor. Herkes biliyor ki, bugün Fenerbahçe yönetiminin büyük bir bölümü devletle iş yapan ihale alan müteahhitlerden oluşuyor. Aziz Yıldırım’ın iş yaptığını bilmiyorum ama, İkinci Başkan Nihat Özdemir, üyeler Nihat Özbağ, Mithat Yenigün, Mahmut Uslu devletle büyük iş yapan ve ihale alan müteahhitler.
Ve FB yönetiminin en kilit isimleri. Bu isimlerin yönetimden gitmesi Aziz Yıldırım yönetimine büyük darbe olur.
ODADAKİ GS’Lİ YÖNETİCİ
Şimdi Ankara’daki "iktidar sahnesinde" oynanan FB-GS derbisinin en kiritik devresine geliyoruz.
Perşembe saat 15.30...
Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in odasına çok özel bir temsilci giriyor.
Galatasaray yönetimi göndermiş.
Devlet eski bakanlarından Işın Çelebi...
GS yönetim kurulu üyesi olan Çelebi tam bir para uzmanıdır. Belli ki Galatasaray için de kolları sıvamış.
Konu, Ali Sami Yen’in verilip, Seyrantepe’den 120 dönüm arazinin 49 yıllığına alınması.
Ali Sami Yen’in tapusu Gençlik Spor Müdürlüğü’nde olduğu için Bakan Şahin aynen şöyle diyor:
Ben bu talebinizi Sayın Başbakan’a ileteceğim. Pazartesi günü de Bakanlar Kurulu’unda anlatacağım.
Galatasaray bu işi çok gizli tutuyor. Başbakan Fenerbahçeli olduğu için Galatasaray, Fener’in projeyi engellemesinden korkuyor. Ve işte şimdi en önemli noktaya geliyoruz.
PROJE ENGELLENİRSE MECLİS’E GETİRİLECEK
Eğer FB bir engelleme yaparsa Fener yönetimine zor günler yaşatacak olan önerge hızla Meclis Genel Kurulu’na getirilecek.
Tabii bu durumda Meclis Genel Kurulu’nda parmak hesabına yönelik müthiş bir FB-GS derbisi yaşanacak. Çünkü eğer teklif yasalaşırsa FB yönetimi dağılacak. Müteahhit yöneticiler uzaklaştırılacak. Bana göre GS bu kanun teklifini "altın gol" olarak tutuyor. Ama ben Başbakan’ın burada tarafsız davranacağından eminim. Çünkü saha dışı oyunlar rekabete aykırı. Şimdi Galatasaray pazartesi gününü bekliyor. Gözler Başbakan’da.
Enerjide elektrikler kesik
ENERJİ dünyasında bir süredir kulisler bir iddiayla çalkalanıyordu.
Bekledim, dinledim. Acaba dedikodu mu diye sordum. Ama baktım ki doğru. Enerji Piyasası Kurulu Başkanı ile Enerji Bakanı arasında ciddi bir "geçimsizlik" var...
Hatta neredeyse bir "kavga". Kurula göre yetki kendisinde. Ama bakan da "Ben seçilmiş gelmişim" diyor. Böylece yazışmalar, tartışmalar başlıyor. Ulaşabildiğim birkaç yazıda EPDK Başkanı Yusuf Günay bakanlığa açık uyarılar yapmış: Yazıların özeti şu:
Eğer böyle giderse 2008’den itibaren ciddi bir enerji sıkıntısı yaşanacak. Özelleştirmeleri bir an önce yapın. Ayrıca enerji üretim maliyetleri çok arttı. Zam yapmalısınız.
Bakanlık ise "zam konusu"na hiç sıcak bakmıyor.
Bu arada zam yapılmadığı için birçok elektrik üreticisi santralını durduracağını iletiyor. Bugüne kadar 39 üretici enerji üretimini maliyetler nedeniyle durdurma noktasına geldiğini bildiriyor. EPDK da bu yazıları Enerji Bakanlığı’na gönderiyor.
Böylece kavga büyüyor.
Sonunda olay bir süre önce Başbakan’a kadar gidiyor. Başbakan, bakan ve kurul başkanını çağırıyor. Uyumlu olmalarını istiyor.
Peki şu anda uyum var mı?
Bakana sorduğumda "sorun yok".
Ama ben biliyorum ki var. EPDK’dan esen rüzgárlar ise çok daha soğuk... Açık olan şu ki bakanlıkla kurul arasında elektrikler kesik. Ya da en azından voltaj düşük. Tabii bunun sonucu da enerjiye vuruyor.
Beni öpüştüren tek erkekti
ATIF Yılmaz, Teşvikiye Camii’nin sağ giriş köşesine kamerayı kurar. Hemen köşede Mado Cafe’de hüzünlü bir kalabalık vardır...
Atıf Yılmaz, kamerayı köşeye doğru zumlar.
Türkan Şoray, Tarık Akan, Ali Özgentürk, Fatih Çekirge konuşmaktadırlar.
Ali: Hatırlıyor musun Türkan, Atıf Abi’ye nasıl özenmiştin?
Fatih: Ne oldu da özendin?
Ali: Türkan benim "Hazal" filmimde bir türlü soyunmamıştı. Ama Atıf Abi’nin "Mine" filminde öpüşmüştü.
Türkan sağ elini Tarık’ın omzuna doğru atar ve Fatih’e bakar.
Beni beyazperdede hayatımda tek öpüştüren kişi Atıf Bey’dir. Onda şeytan tüyü vardı. Ama inan o zaman hata yapmışım. Şimdiki aklım olsa kendime bu tür yasaklar koymam, oynarım.
Tarık sigarasından bir nefes alır...
Gerçekten de öyle. Dikkat ettiniz mi; Emek Sineması’nda onu uğurlarken ne çok kadın vardı.
Fatih gülerek Türkan’a bakar:
- Sahi, Atıf Bey’in o filmleri olmasa, Tarık ile sen oynamasaydınız bizler nasıl aşık olacaktık? Birkaç nesil sizin filmlerinizle aşık olmayı öğrendi.
Ali: Öyle ya, bakın şimdi o filmler yok; karşılıksız aşk da yok.
SON SAHNE
Kamera yavaş yavaş geriye çekilir. Atıf Yılmaz Teşvikiye Camii’nde şeridin son karesini de çekmektedir.
Çok aradım, ama bir türlü bulamadım. "Zengin Kız" ve "Fakir Erkek" camideki kalabalığın neresine gizlenmişti?
Allah rahmet eylesin büyük usta.