Güncelleme Tarihi:
Görme engelli avukat Nurdeniz Tuncer, 2016 yılından bu yana rehber köpeği ‘Kara’ ile mutlu bir hayat sürüyor. Kurduğu Türkiye’nin ilk rehber köpek derneğinde çok önemli işlere imza atan Nurdeniz Tuncer ile mücadele ve başarılarla dolu hayatını, ‘Kara’yı ve Rehber Köpekler Derneği’nin kuruluşunu konuştuk.
SAVCI DEDEYE VERDİĞİ SÖZ
İzmir’de doğan Nurdeniz Tuncer’in çocukluğu eczacı babasının işleri nedeniyle Afyonkarahisar, Ankara ve İzmir arasında mekik dokuyarak geçiyor. Henüz 6 yaşındayken Yargıtay savcısı dedesine avukat olmak için söz veren Tuncer, çocukluk yıllarını şöyle anlatıyor: “İlkokulda görme engelim başlamıştı. Bir yandan da çok çalışkan bir çocuktum. Ailece çok hareketliydik. Afyon, İzmir, İstanbul tüm bu şehirler benim kültürel zenginliğim oldu. Görme kaybımdan dolayı ABD, İngiltere ve Almanya’da gitmediğimiz doktor kalmamıştı. Yanlış ilaç kullanımı diyenler de oldu, retina ditrofisi teşhisi koyanlar da ama nedeni tam olarak bulunamadı. 30 yaşıma kadar az gören biriydim.
EN ZOR SINAVI ABD’DE VERDİ
Çok çalışarak, bilgisiyle kendisini arkadaşlarına kabullendiren Tuncer, büyük bir tutkuyla bağlı olduğu üniversiteyi de başarıyla bitiriyor. Hayallerindeki mesleği yapmak için staj yılına geldiğinde ise “Belli duvarlara çarptım” diyor: “Hukuk sistemindeki belli problemler beni yormuştu, hayal ettiğim hukukçuluk bu değildi. Bu yüzden yabancı dilimi geliştirmek üzere ABD’ye hukuk İngilizcesi kursuna gittim. Görme engelli biri olarak asıl stajımı orada yaptım diyebilirim. Çünkü orada bana yardım eden kimse yoktu. Türkiye’de görme kaybımı yok sayıp elimden gelen her işi yapmaya çalışıyordum. Ancak ABD’ye gidip ‘Göremiyorum’ deyince insanların bana o konforu sağladığını gördüm. Bu yüzden ABD benim için hem zorlu hem de çok keyifli bir dönem oldu.”
Derneği kurduktan sonra toplumu bilinçlendirmek için çalışmalara başlayan Tuncer, kendisi de bir rehber köpek edinmek için kolları sıvamış. Avrupa’ya gidip birkaç ülkede rehber köpek sahibi olmak istemiş ancak ona uygun köpek bulunamamış. Tuncer, bir kişinin nasıl rehber köpek edinebileceğini şöyle anlatıyor: “Bir kişi ile rehber köpeğin buluşması için gerçekten çok sayıda koşulun uygun olması gerekiyor. Kalp hastalığınız var mı, ışık görüyor musunuz, ne hızla yürüyorsunuz, nasıl bir hayatınız var? Bunların hepsi çok önemli. O kişiye en uygun rehber köpeğin bulunması gerekiyor. Çünkü rehber köpekler bizi engellerden koruyor, karşıdan karşıya geçiriyor, toplu taşımaya bindiriyor. Onlar bizim gözümüz oluyor. Bu yüzden en uygun buluşma çok önemli. Şimdiye kadar 30 rehber köpek yetiştirdik. Aktif bir şekilde 7’si görev yapıyor.” Rehber yapılacak köpekler, 1 yıl gönüllü ailelerde kalıyor. Veteriner, mama gibi giderleri Rehber Köpekler Derneği karşılıyor. Eğitmen, haftada iki gün köpeğe eğitim veriyor. Daha sonra teste tabi tutuluyor. Görme engelli kişilere en uygun köpek belirleniyor. Eğitim gören köpekler arasında rehber köpek görevine seçilenlerin oranı yüzde 30.
METROYA BİNİYORUZ TİYATROYA GİDİYORUZ
İlk metrobüse binmeye çalıştığımda ‘Köpek mi görmüyor?’ dediler. ‘Hayır ben görmüyorum’ dedim. Sonra köpeğin çok büyük olduğunu söylediler. BM’nin Engelli Hakları Sözleşmesi’ne tarafız. Bu hakkımızı bir şekilde kabullendirdik. Yönetmeliğe de soktuk. Şu anda Marmaray’da rehber köpek logosu bile var. Artık tiyatrolara, AVM’lere, uçaklara her yere birlikte girebiliyoruz. Bizi her yerde göre göre adeta Kara’nın fan kitlesi oluştu.
İŞİMİ DE YAPIYORUM MAKYAJIMI DA
Avukat Tuncer, derneğin esas amaçlarından birinin toplumdaki algıyı değiştirmek olduğunu söylüyor: “Görememe konusu aciz, arabesk bir yerden ele alınıyor. Biz bunu değiştirmek için varız ve buradayız. Ötekileştirilmeden toplumda yer almamız lâzım. Ben çalışan bir kadınım, avukatlık bürom var, makyaj yapıyorum, toplu taşıma kullanıyorum. Bu ülkeden aldığım eğitimi bu ülkeye geri veriyorum. Toplumun da bizi böyle görmesi lazım.”
Tuncer, rehber köpek edinmeyi ilk kez ABD’deki doktorunun tavsiyesiyle düşünmüş: “Amerika’daki göz doktorlarım görme kaybımın çok hızlı olarak arttığını söyledi. ‘Buna alışmalı ve acilen önlem almalısın ya bir baston ya da bir rehber köpek edinmeni tavsiye ederiz’ dediler. Ancak Türkiye’de rehber köpek diye bir şey yoktu. Türkiye’ye döndüğümde çeşitli avukatlık bürolarında çalıştım, daha sonra kendi büromu kurdum. Aynı zamanda İngiliz Ticaret Odası üyesiydim. Ankara’da bir toplantıya davet edildim. Dönemin Ankara Birleşik Krallık Büyükelçisi Richard Moore ve eşi Maggie Moore ile tanıştım. İkimiz de aynı yaşlarda görme kaybı yaşamışız. Maggie benden 13 yaş büyüktü ama enerjisiyle bana büyük bir ilham oldu. Rehber köpeği Star, iki çocuğu, ailesi, sosyal yaşamı... Sohbette ‘Ben de bir rehber köpek edinsem mi?’ diye sordum. O da şakayla karışık, ‘Gel seninle Türkiye’de Rehber Köpekler Derneği kuralım’ dedi. Ben de tesadüfen o sırada müvekkiller için birkaç dernek kurmuştum, prosedürü iyi biliyordum, kabul ettim.”