Güncelleme Tarihi:
Osmanlı'dan günümüze kadar gelen vakıf mallarının yönlendirilmesi ve kullanılması için hazırlanan vakfiyelerde, vakfedilen malların gösterilen amaçlar doğrultusunda kullanılmaması, vakfiyelerdeki şartların yerine getirilmemesine neden olanların cezalandırılması isteniyor ve bu kişilere yönelik beddua ediliyor.
Ahmed Arif Hikmet'in, 1856 tarihli vakfiyesinde, (Vakfın bozulması, değiştirilmesi ve amacından saptırılmasına kalkışanların Allah'ın gazap ve azabına uğraması) istenirken, 2. Sultan Beyazıt'a ait 1505 tarihli vakfiyede, vakıf şartlarına uymayanların ve şartların bozulmasına neden olanların, (Allah'ın büyük azabına müstahak olacakları ve dünyada zalimlerden sayılacakları) belirtiliyor.
Sultan Abdülaziz'in annesi Pertevniyal Sultan'ın 1872 tarihli vakfiyesinde, bıraktığı vakfın şartlarını yerine getirmeyenlerin, (dünyada ve ahirette rahat yüzü görmemesi ve iki cihanda rezaletten kurtarılmaması) şeklinde bedduası yer alıyor.
Bezm-i Alem Valide Sultan'ın vakfiyesinde, vakıf mallarını korumayanların (dünyada ve ahirette rahat yüzü görmemesi), Gazanfer Bey'in (1571) vakfiyesinde, (kim vakfın bozulmasına neden olursa Allah'ın gazabına uğrasın ve yeri cehennem olsun), Şeyhülislam Mehmet Çelebi (1657) vakfiyesinde, (vakfı bozanların dünyadaki çabalarının boşa çıkması ve hiçbir şefaate ve fazilete erişmemeleri), Yavuz Sultan Selim'in lalası ve Erzurum Valisi Mustafa Paşa vakfiyesinde (1563), belirtilen şartlara hainlik edenlerin (hiçbir hayır işlerinin Allah tarafından kabul edilmemesi) istenirken, Şemsi Ahmed Paşa'ya ait 1580, Mehmet Çelebi'ye ait 1533, 1. Sultan Selim'e ait 1556, 2. Murat'a ait 1456 ve 1430 tarihli vakfiyelerde de vakıf eserlerin bozulmasına neden olanlar için benzeri kötü temennilerde bulunuluyor ve yetkililerce cezalandırılmaları isteniyor.