Güncelleme Tarihi:
Kanada'da geçtiğimiz Haziran ayında kabul edilen Çevrim İçi Haber Yasası, büyük teknoloji şirketlerinin platformları üzerinden kullanıcılarına ulaştırdıkları haber içeriklerinin karşılığı olarak yayıncılara telif ödemesi yapmasını öngörüyor. 19 Aralık tarihinde yürürlüğe gireceği açıklanan yasa, geçtiğimiz ay sonunda ilk meyvesini verdi. Google ile Kanada hükümeti arasında yapılan anlaşma doğrultusunda teknoloji devinin Kanada merkezli dijital yayıncılara toplamda yıllık 100 milyon Kanada dolarına (73,5 milyon Amerikan doları) varan miktarda telif ödeyeceği açıklandı.
Bu uygulamanın önümüzdeki dönemde dijital yayıncılığın güçlü olduğu başka ülkelerde de yaygınlaşması bekleniyor. Türkiye dahil pek çok ülkede hem yayıncı kuruluşlar hem de araştırmacılar, gerekli hukuki altyapıları oluşturacak adımların ivedilikle atılması yönündeki çağrılarını sık sık yineliyor.
Kanada'da yaşanan gelişme bu çağrıları daha da güçlendirdi. Ne var ki Kanada bu anlamda ilk örnek değil.
Teknoloji şirketlerinin haber gösterimi karşılığında yayıncılara ödeme yapmayı kabul ettiği ilk ülke 2021 yılında Avustralya oldu.
Avrupa Birliği'nin 2019'da kabul ettiği telif yasalarının sonucunda, geçtiğimiz yıl Mayıs ayında da Google'ın, Almanya, Fransa, Macaristan, Avusturya, Hollanda ve İrlanda'da toplam 300'den fazla ulusal, yerel ve sektörel yayınla ödeme anlaşması yaptığı, bu sayıyı artırmak için görüşmelerin sürdüğü bildirilmişti. Avustralya, AB ülkeleri ve Kanada'nın ardından, Birleşik Krallık, Endonezya, Güney Afrika gibi ülkelerin de benzer yasaları yakın zamanda hayata geçirmesi bekleniyor. ABD'de de yayıncılar benzer bir yasanın kabulü için Kongre'de girişimlerini sürdürüyor. Senatör Amy Klobuchar gibi isimler bu girişimlere içeriden destek veriyor.
BİRİNCİ YILDA YAYIMLANAN RAPOR ÖNEMLİ DETAYLAR İÇERİYOR
2 Mart 2021'de yürürlüğe giren ve yaklaşık 3 yıldır başarıyla uygulanan Avustralya Haber Medyası Pazarlık Yasası (NMBC), sayesinde, medya şirketleri Alphabet (Google'ın tepe kuruluşu) ve Meta (Facebook, Instagram ve WhatsApp'ın tepe kuruluşu) gibi şirketlerle müzakere masasına oturuyor. Bu müzakereler uzlaşıyla sonuçlanmadığı takdirde, ödeme miktarı hükümetin tayin ettiği bir hakem tarafından belirleniyor. Yasanın yürürlüğe girişinden sonraki 1 yıl içinde teknoloji devleriyle yayıncılar arasında 30'a yakın anlaşma yapıldığı da eldeki bilgiler arasında.
Avustralya'da medya projelerinin finansmanıyla tanınan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Judith Neilson Enstitüsü, yasanın yürürlüğe girişinin birinci yılında yani Mart 2022'de uygulamaya ilişkin ayrıntıları içeren kapsamlı bir rapor yayımladı. Raporda, ilk bir yıl içinde yapılan ödemelerin miktarı, dağılımı, kullanım alanları gibi önemli başlıklar yer aldı.
Biz de bu raporun yazarı Bill Grueskin'e Avustralya örneğinin dünyanın geri kalanındaki yayıncılar için ne anlama geldiğini sorduk.
ABD'nin en önemli yayın kuruluşlarında muhabir, editör ve yönetici olarak görev yaptıktan sonra 2008 yılında Columbia Üniversitesi Gazetecilik Okulu'nda akademik dekanlık görevine getirilen Grueskin, sektörü hem yayıncı olarak hem de araştırmacı olarak iyi tanıyor. Bu açıdan Avustralya özelindeki gözlemleri başta kendi ülkesi olmak üzere benzer koşullardaki tüm ülkeler için önemli ipuçları içeriyor.
UZUN YILLARDIR SÜREN BİR SAVAŞIN SONUCU
Dünyanın dört bir yanında olduğu üzere Avustralya'da da medyanın yıllardır azalan reklam gelirleri, küçülen personel ve kapanan yayınlar gibi sorunlarla boğuştuğunu belirten Grueskin, elde edilen sonucun hükümetlerin büyük teknoloji şirketlerini haber karşılığında ödeme yapmaya zorlamasını isteyenler için bir başarı hikâyesi olduğunu belirtti.
Grueskin, Avustralya'da varılan anlaşmanın uzun yıllardır süren bir savaşın sonucu olduğunu vurgulayarak, "Yıllar boyunca platformlar çeşitli gazetecilik girişimlerine bağışlar yaparak, kapsamlı halkla ilişkiler ve lobi faaliyetleri yürüterek regülasyonların hayata geçirilmesini önlemeyi başardı. Ancak Rodney Sims başkanlığındaki Avustralya Rekabet ve Tüketici Komisyonu (ACCC) bu engeli aştı" dedi ve ekledi:
"Aylar süren soruşturmaların ve hem basın kuruluşlarından hem de vatandaşlardan alınan sayfalar dolusu yorumun ardından ACCC gazetecilerin zaten bildiği şeyi kesinleştirdi: Amerikan teknoloji şirketleri bir zamanlar haber şirketlerine giden yüz milyonlarca dolarlık reklam gelirini silip süpürüyordu. Teknoloji ve medya sektörleri arasındaki güç dengesizliği günden güne artıyordu."
MEDYA ŞİRKETLERİNİN İŞ BİRLİĞİ YAPMASI ETKİLİ OLDU
The Guardian Australia, News Corp Australia, Nine Entertainment gibi farklı duruşlara sahip büyük medya şirketlerinin iş birliği içinde hareket etmesinin ve parlamento nezdindeki çabalarının yasanın hayata geçmesinde etkili olduğunu belirten Grueskin, "Yayıncılar gelirlerini artırmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Dijital platformların da tonla parası var. Bu koşullarda yayıncıların, gelirlerini artırmak için platformları hedeflemesi çok mantıklı" dedi.
Grueskin, Avustralya'daki büyük yayıncıların trafiklerinin yüzde 50'sinden fazlasının Google ve Facebook kaynaklı olduğunu, üstelik bu şirketlerin reklam pastasından pay alabilmek için birbirleriyle ve teknoloji devleriyle rekabet etmek zorunda olduklarını hatırlattı.
Şubat 2021'de yayımlanan haberlerde teknoloji devlerinin reklam geliri pastasında aslan payını ellerinde tuttuğu vurgulanıyor ve dijitalde reklam için harcanan her 100 dolardan 53'ünün Google'a, 28'inin Facebook'a (Meta) gittiği, geri kalan 19 doları diğer aktörlerin aralarında paylaşmaya çalıştığı belirtiliyordu.
HEM İSTİHDAM ARTTI HEM İÇERİK
Yasanın kabulünden sonraki bir yıl içinde yapılan ödemelerin toplamının 200 milyon Avustralya dolarını (131 milyon Amerikan doları) bulduğunu ifade eden Grueskin, yayıncıların bu ödemeleri nerelere harcadığıyla ilgili şu örnekleri verdi:
"Avustralya'nın resmi radyo ve televizyon yayıncılarından biri olan ABC, ülkenin en ücra köşelerinde 50 yeni muhabir görevlendirebildi. Yarrawonga Chronicle ve Deniliquin Pastoral Times gibi gazetelerin yayıncısı McPherson Media Group, muhabir ve editör maaşlarının yüzde 30'unu teknoloji şirketlerden gelen parayla ödeyebildi. The Guardian Australia'nın 70 olan muhabir ve editör sayısı 1 yıl içinde 100'ün üzerine çıktı. Gazete yöneticileri bunda teknoloji şirketlerinden gelen paranın önemli bir faktör olduğunu belirtiyordu."
Grueskin, Avustralyalı meslektaşı Monica Attard'ın, "Öğrencileri staj yapmaya ikna edemiyorum çünkü tam zamanlı işler bulmaları çok kolaylaştı. Bu değişimin teknoloji şirketlerinden gelen ödemelerle aynı zamanda yaşanması dikkat çekici. Yemin ediyorum 20 yıldır böyle bir şey görmedim" dediğini de aktardı.
TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİ ÇİFTE STANDARDI AÇIKLAYAMIYOR
Bununla birlikte Grueskin, hangi yayıncının hangi şirketten ne kadar ödeme aldığıyla ilgili detayların büyük bir gizlilikle korunduğunu ve bu gizliliğin pazarlıkta yayıncıların elini zayıflattığını belirterek şöyle devam etti:
"Örneğin 26 milyon nüfuslu Avustralya'nın en büyük iki kamu yayıncısından biri olan SBS, Google'dan ödeme aldı ama açıklanamaz bir biçimde Facebook tarafından anlaşma dışında bırakıldı. Halk sağlığı konusunda değerli paylaşımlar yapan ve kâr amacı gütmeyen bir site olan Croakey Health Media ise iki şirketten de hiçbir şey alamadı.
Yayıncılar, ne kadar talep edeceklerini ya da ne bekleyeceklerini bilmiyor. Teknoloji şirketlerinin ödemeleri belirlemek için kullandığı ölçümlerle ilgili bir netlik yok. Google'ın haberden sorumlu başkan yardımcısı Richard Gingras sitelerin kaç haber ürettiğine, ziyaretçi sayılarına ve pazardaki paylarına baktığını söylüyor. Facebook'un kriterlerini ise yayıncı kuruluşların pazarlık masasına oturan yetkilileri bile anlayabilmiş değil."
Grueskin, Google ve Facebook'un anlaşmaların "bağlantı ya da tıklama ödemesi" gibi görülmesini istemediğini, bu nedenle Facebook News ve Google News Showcase gibi araçlarını ara çözüm olarak sunduğunu vurguladı.
Google verilerine göre halihazırda 2.300'den fazla yayın News Showcase kapsamında ödeme alıyor. Ancak bu hizmet henüz Türkiye'de aktif değil. Facebook News ise yakın zamana kadar sadece ABD, Birleşik Krallık, Almanya, Fransa ve Avustralya'da aktifti. Meta Eylül'de bir açıklama yaparak, bu özelliğin Aralık itibarıyla Avrupa ülkelerinde kullanımdan kaldırılacağını duyurdu.
Teknoloji şirketlerinin Avustralya'da uygulanan regülasyonlara ayak uydururken, ABD'de ya da başka bir ülkede neden benzer kurallara karşı savaşacaklarına dair bir açıklama getiremediğini de ifade eden Grueskin, "Bu fikir yaygınlaşırsa sırtlanacakları yükün daha karmaşık ve masraflı olacağını biliyorlar. Avustralya büyük bir pazar değil, buna rağmen Facebook ve Google kendilerini onlarca siteyle pazarlık yaparken buldu. ABD'nin nüfusu Avustralya'nın 13 katı, medya piyasası da çok daha karmaşık. Teknoloji şirketlerinin Avustralya'daki tecrübesini ABD'ye uyarladığınızda 2 milyar Amerikan doları ödeme yapmak zorunda kalabilirler" öngörüsünde bulundu.
Google ve Facebook, Avustralya'daki yasanın benzerlerini gündeme alan bazı ülkelerde çok daha agresif tavırlar sergiledi. Örneğin geçen yıl Brezilya'da benzer bir yasanın tartışmaya açıldığı dönemde, Google arama sayfasına "Bu yasanın kabulü Google'ı yalan haberleri finanse etmeye zorlayacak" diye bir mesaj ekledi. Nihayetinde yasa geri çekildi. Güney Afrika'da ve ABD'nin California eyaletinde de benzer sorunlar yaşandı.