Oluşturulma Tarihi: Ocak 20, 2002 00:00
Türkiye'nin içinde yer aldığı Avrupa Hava Sahası’nda büyük değişiklik yapıldı. Uçakların 29-41 bin feet yükseklikte aralarındaki dikey uzaklık 2 bin feetten bin feete düşürüldü.Böylece bu yükseklik aralığında yedi değil 13 uçak uçuş yapacak. Hava trafiği daha hızlı ve rahat olacak. Gökyüzünde 1950'li yıllardan bu yana ilk kez böyle ciddi bir değişiklik gerçekleşti.Havayolu sektöründeki hızlı büyüme, gökyüzündeki trafiği her geçen gün daha da sıkıştırıyor. Yapılan araştırmalar, Avrupa semalarındaki her uçağın dört dakika geciktiğini ortaya koyuyor. Yolcular havalimanlarında beklemekle geçen saatlerle çileden çıkarken havayolları ise gecikmelerden dolayı her yıl milyonlarca dolarlık faturalar ödemek zorunda kalıyor.Artık yaşlı kıtaya dar gelen hava sahası Avrupa göklerinin otoritesi Eurocontrol'ün yeni uygulaması ile rahatlayacak. Brüksel merkezli, Türkiye'nin de üye olduğu kuruluş, 24 Ocak gününün ilk saniyelerinden itibaren yeni bir uygulamayı hayata sokuyor. 'Gökyüzünde Milat' olarak adlandırılan bu uygulamayla 29 bin feet dahil (Uçuş Seviyesi yani FL290, yaklaşık 9 bin 570 metre) ile 41 bin feet dahil (FL410-13 bin 530 metre) arasında uçan uçaklar arasındaki yüksekliği 2 bin feet'ten (660 metre) bin feet'e (330 metreye) indiriliyor. Böylece FL290 ve FL410 arasındaki 7 seviyeye 6 tane daha ekleniyor.Avrupa semalarına ciddi bir rahatlama getirecek uygulama ile 1955'te düzenlenen hava trafiği kuralları da değişmiş olacak. Kısaca RVSM (Reduced Vertical Separation Minimum-Azaltılmış Dikey Ayırma Minimumu) olarak adlandırılan bu uygulamanın önümüzdeki bir kaç yıl içinde Amerika Birleşik Devletleri, Uzakdoğu Asya ve Ortadoğu'da da hayata geçirilmesi planlanıyor. Bu kural değişiklikleri gelecekteki hava trafiğinin de şekillenmesinde önemli bir rol oynayacak. Ayrıca yüksek irtifalarda daha fazla uçağa
trafik yani uçuş imkanı verileceği için yakıt tasarrufu da sağlayacak. Çünkü, 31 bin feet üzerinde uçaklar daha az yakıt harcıyorlar.Avrupa hava sahasının haritası çıkarılırken, Türk semaları tümüyle RVSM içine alındı. Böylece bir bakıma gökyüzünde Avrupa Birliği’ne girmiş olduk.YOĞUN TRAFİKHava sahalarının verimli kullanılmasını hedefleyen Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü ICAO, 1980'lerde bir çalışma başlattı. Buna göre hava sahaları tekrar düzenlenecekti. Özellikle Avrupa'daki hava sahasının yüksek irtifalarda sıkıştığını belirleyen ICAO, bu soruna Eurocontrol'den çözüm istedi. Eurocontrol, sorunu yüksek irtifadaki trafiklerin arasındaki irtifanın azaltılmasıyla çözdü. RVSM adı verilen uygulama ilk olarak sanal hava sahalarında simüle edildi. Trafikler arasında bin feetin emniyetli olduğu teknik olarak ispatlandı. Ancak RVSM için uçaklara yeni ekipmanların takılması gerekiyordu.RVSM ilk sınavını Kuzey Atlantik'te verdi. Avrupa-Amerika arasında uçan trafikler için 27 Mart 1997'de FL330 ile FL370 arasında biner feet'lik ayrımlar yapıldı. Ekim 1998'de bu uygulama FL310 ile FL390 arasını kapsayacak şekilde genişletildi. Sistemin başarı ile uygulanmasından sonra sıra Avrupa'ya geldi. 24 Ocak 2002 tarihinin ilk saniyelerinden itibaren Avrupa Hava Sahası yeni bir milatla tanışacak. RVSM hava sahasını yüzde 20 büyütecek.EĞİTİM VERİLDİBu dev proje, aralarında Türkiye'nin de bulunduğu Eurocontrol üyelerinin yanı sıra toplam 41 ülkeyi ilgilendiriyor. Ciddi bir eğitim programı hazırlayan Eurocontrol 65 Hava Trafik Kontrol Merkezi'nde görev yapan 6 bin kontrolörü eğitimden geçirdi. Projede Finlandiya, Fas ve Türkiye'nin önemli bir rolü var. Bu ülkelerden sonraki hava sahaları genellikle radar sistemine sahip değil. Trafiklerin çıkarken tekrar 2 bin feetlik ayrımlara göre ayarlanması gerekiyor.RVSM'le ilgili çalışmalar yaklaşık üç yıldır Türk Hava Sahası'nı kontrol eden Devlet Hava Meydanları İşletmesi tarafından sürdürülüyor. Türkiye gökyüzünde girdiği Avrupa Birliği'ndeki üyeliğini emniyet ve başarı ile sürdürüyor. Hergün Uzakdoğu ve Ortadoğu'ya uçan yüzlerce uçağın geçtiği Türk Hava Sahası'nda iki ana saha kontrol merkezi bulunuyor. İstanbul batı, Ankara ise Türkiye'nin doğu tarafındaki hava trafiğini kontrol ediyor. RVSM uygulamasında Ankara'ya büyük iş düşüyor. Doğu'ya giden-gelen trafiğin irtifalarının açılıp azaltılması Ankara'ya önemli bir iş yükü getirecek.KIBRIS SORU İŞARETİAncak çok önemli bir sorun da Kıbrıs'ta yaşanıyor. RVSM'e geçilmesinden önce Türkiye sınırlarından çıkarken havayollarının Ercan Havalimanı'ndaki Hava Trafik Kontrol Merkezi ile temas etmesi sağlanıyordu. Normalde Türkiye dışında hiç bir ülke tarafından tanınmayan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti böylece uluslararası hava trafiği tarafından tanınmış oluyordu. Ancak RVSM ile birlikte diğer ülkeler tarafından tanınan Kıbrıs Rum Kesimi akıllıca bir manevra ile Türk tarafından önce davranarak kendi kontrolü altındaki üç bölgeyi 29(dahil) ile 41(dahil) bin feet arasında uçuşa kapattı. Böylece gelen trafikleri kendi bölgesinden geçmek zorunda bırakacak. Kıbrıs Rum Kesimi'nin manevrasına Türkiye'nin nasıl cevap vereceği merakla bekleniyor.NELER GETİRECEKRVSM şartları hava trafik kontrolörü ile pilot arasında yeni telsizle konuşma (freyzyoloji) tekniği getiriyor.Uçuş planlarında uçağın RVSM teçhizatına sahip olup olmadığına göre değişiklik yapılıyor.RVSM teçhizatına sahip olmayan uçaklar kesinlikle FL290'ın üzerine çıkamayacak. RVSM cihazlarına sahip olmayan hükümet ve askeri uçaklar özel uçuş planları ile bu seviyelerde uçabilecek.Uçaklar meteorolojik (türbülans vb.) veya teknik nedenlerden (motorların arızalanması gibi) rotalarından çıkabiliyor, yukarı-aşağı oynamalar meydana gelebiliyor. Bu gibi durumda iki uçak arasındaki seviyenin çok yakın olması nedeniyle 60 metrelik oynamaya izin veriliyor. Fark 100 metreye ulaşırsa uçak sanki RVSM sistemine sahip değilmiş gibi trafikler arası 2 bin feet açılıyor. Uçaklara özel ekipmanlarOlayın bir başka boyutunu da havayolu şirketleri oluşturuyor. Pilotlar özel RVSM kurslarından geçirildi. Bu irtifalarda görev yapacak pilotların dört saat süren RVSM kursundan geçmesi gerekiyor. Toplam 2 bin 300 havayolu şirketi filolarındaki 104 değişik tipte 9 bin uçağı RVSM kurallarına göre modifiye ettirdi. Uçak başına ciddi bir yatırım gerektiren uygulamada FL290'ın üzerinde uçacak uçaklara özel ekipmanlar takıldı.Eski nesil Rus uçaklarına bu modifikasyonlar ekonomik olmadığı için yapılmadı. Yeni nesil Rus uçaklarından An-124, An-72, Ilyushin Il-86, RVSM değişiklerine uygun olarak imal ediliyor. İş jetleri için de değişiklikler yapıldı. Eski nesil, maliyetleri kurtarmayan uçaklar ise Avrupa dışı ülkelere satıldı.Uçaklara konulacak yeni RVSM ekipmanları:Uçaklarda yüksekliğin hassas ölçülebilmesi için iki adet altimetre var. Ancak yeni sistem için daha hassas gösterim sağlayan ve air data computer'dan direkt digital bilgi alan modeller isteniyor. Bu altimetrelerin birbirinden bağımsız çalışmaları için ayrı ayrı dışarıdaki atmosfer basıncını alıp ölçebileceği statik bağlantısı (buzlanma önlemli) ve irtifa alarm sistemi bulunmak zorunda. Kokpitteki iki altimetre arasındaki fark yerdeki ölçüm testlerinde en fazla 25 metre oynayabilir. Havada bu fark 60 metreye kadar çıkabilir.Uçakların yükseklik bilgisini Hava Trafik Merkezi'ne verimli olarak ulaştırılabilmesi için bir adet İkincil Gözetleme Radar Transponder'ının yükseklik ölçüm aletlerine bağlı olması gerekiyor. Bu cihaz, uçağın yüksekliğini sürekli ölçelerek yere sinyallerle bildiriyor. Otomatik Yükseklik Kontrol Sistemi. Bu sistem pilotları herhangi bir seviye değişikliğinde hemen uyarıyor.Uçakların havada çarpışma tehlikelerini daha önceden pilotlara bildiren TCAS gibi sistemlerin ve avioniklerin RVSM’e uyumu için yeniden ayarlandı.Business Elite ile yolculukÇok uzun süredir Amerikan Delta Havayolları ile uçmayı planlıyordum. Delta'nın Türkiye Satış Müdürü Ayşe Ülgen de ' İlla bizim Business Elite'i gör.' diye diretiyordu.Sonunda oldu. New York-İstanbul uçuşumu Delta Business Elite ile yaptım.Dünya havayolları arasında bir dev olarak bilinen ve en fazla yolcu taşıma rekorunu kıran Delta ile Amerika içinde çok kez uçuşlar yapmıştım. Ama Okyanus aşırı bir direkt uçuşu yaşamak geçen hafta mümkün oldu.CİDDİ GÜVENLİKJFK Terminal 3- Delta Terminali'ne girer girmez ciddi bir güvenlikten geçtim. Kalın tabanlı ayakkabıların içine kadar bakan güvenlik görevlileri en az beş dakikalarını bana ayırdılar. Daha suratsız görünen yolcularda bu süre uzuyordu. Huysuz davranışlılar 10 dakikadan fazla güvenlik geçişlerinde bekliyordu. Bu işlem bittikten sonra Delta Business Elite kontuarında bir dakika içinde check-in işlemimi yaptırıp özel salonun yolunu tuttum. Yaşlı terminalin içinde mükemmel bir salon yaratılmıştı. Girişteki ana salonda tüm ikram malzemeleri vardı. Metal çatallar ve plastik bıçaklarla, her insanın damak tadına uygun kanepeler, taze sebzelerden aldım. Sonra ana salona bağlı küçük koridorlarla ulaşılan business merkezlerini dolaştım. Telefon, bilgisayar çok sayıda ve her an hizmete hazırdı. Duş alabileceğiniz bölmelerin hijyen standartları üstün bir şekilde hazırlanmıştı. Kuşkusuz hemen sigara içilecek bölüme bakındım. İki ayrı bölüm vardı. Biri hiç bir yeri görmeyen, diğeri ise apronu, hatta ayaklarımın altında 'gate'leri gören bir yerdi. Sigara içeni direkt horlamayan bir denge kurulmuştu.KALKIŞ ZAMANINDADelta personeli Okyanus aşırı uçağın yolcularını 25 dakika içinde kabine aldılar, yerleşim bitti, kapı kapandı ve 'hoşgeldiniz servisi' başladı. Ama deri, tama yakın yatak olabilen koltuğa oturduğumda öndeki koltuğun arka cebindeki su şişeleri dikkatimi çekti. Yani uçağa biner binmez hostesleri çağırmadan su içilebilmesi için bu yapılmıştı. Küçük şişelerdeki su hoştu. Kalkıştan sonra koltuğuma hareket verdim. Çok kolay kumanda edilen koltuk, bel boşluğu alma, ayak bölümünün çıkışını elektrikli motorla sessizce yapıyordu. Yönlendirilebilir, hareketli okuma lambaları, tüm kumanda sistemleri, koltuk aralıkları mükemmeldi. Kabin memurları çok sıradan giyinmiş, arı gibi çalışıyorlardı. Servis, iki
yemek arası hiç uzamadan hızla gerçekleşti. Şaraplar Güney Afrika, Avustralya, Portekiz, Fransız, İtalyan ve tabi ki Kaliforniya yelpazesinden özenle seçilmişti. Uçakta dağıtılan büyük battaniyeler gerçekten iyi ısıtıyordu.Boeing 767-300ER ile 9 saat 42 dakikalık mükemmel bir uçuş yaşadım. Aslında uzun bir hikayesi olabilecek bu uçuşun en önemli özelliği, paranın tam karşılığı olmasıydı.
button