Oluşturulma Tarihi: Aralık 16, 2003 00:007dk okuma
Gökyüzünde her biri birer güneş olan yıldızların ömürlerini doldurduklarında nasıl öldükleri, Uçan teleskop Hubble’ın gönderdiği fotoğraflarla kesinlik kazandı. Hubble’ın son görüntülerinden, bizim Güneş’imizin ölümünün nasıl gerçekleşeceğine ilişkin de yeni görüntüler elde edildi.Bizim Güneş benzeri-büyüklüğündeki bütün yıldızların aşağı yukarı aynı biçimde öldükleri sanılıyordu. Ama Hubble Uzay Teleskopu’nun gönderdiği görüntüler, yıldızların farklı ölüm ve doğum süreçleri yaşadıklarını gösterdi. Hubble’ın gönderdiği son fotoğraflardan farklı özellikteki ve büyüklükteki yıldızların ölüm anları, yeni bir anlayışla izlendi. İşte size uzayda güneşlerin nasıl öldüklerine ilişkin son çarpıcı fotoğraflar ve bilgiler. Zaman, uzayda bile olsa anlardan oluşur. Tıpkı yeryüzünde olduğu gibi, uzayda da zaman içinde doğumlar, ölümler gerçekleşir durur. Evren dediğimiz koca kainatın yaklaşık olarak 13.7 milyar yıl önce başladığı son bilimsel araştırmalarla kesinlik kazanmıştı. Bizim Güneş, hidrojen atomlarının helyumla kaynaşması sonucu, evrenin bir gelişme anında, aşağı yukarı 4.6 milyar yıl önce doğdu. Bir başka anda, belki bugünden 5 milyar yıl sonra Güneşimiz yakıtını tüketecek ve yavaş ölüme yenik düşecek. Tabii dünyaya hayat veren Güneş olunca, dünyamızın kaderinin de tamamen Güneş’e bağlı olduğunu bu arada anımsatalım.Bizim de içinde bulunduğumuz, milyarlarca yıldızı, gezegeni,gaz bulutlarını barındıran galaksimiz Samanyolu’nda durmadan ölümler doğumlar gerçekleşiyor. Bu devasa sarmal galaksinin bir yerlerinde her ay bizim güneşimize benzeyen bir yıldız yok oluyor. Uzayda hayat böyle. Her ay bir yıldız yok olduğuna göre, varın hesaplayın ne kadar çok yıldız var.Olağanüstü güzelBir yıldızın ölüm anında neler olduğu, Hubble uçan teleskopunun dünyamıza gönderdiği son fotoğraflarla artık kesinlikle anlaşıldı.Yıldız veya güneş, bu ölüm anlarında etrafa olağanüstü güzellikte bir gaz bulutu karışımı bırakıyor: Bu gaz bulutuna astrofizikçiler ‘gezegenimsi nebula’ veya ‘bulutsu’ adını veriyor.Bu nebulaların ne oldukları yakın zamanlarda anlaşıldı. 18. yüzyılda gökyüzünde bulut benzeri belirsiz cisimleri gözlemleyen ünlü gökbilimci Sir William Herschel, bunların tam olarak görülemeyen gezegenler olduklarını sanmıştı. Gezegenimsi nebulalar, Samanyolu topluluğunun yüzde 90’ını oluşturan, ömrü tükenen yıldızların kaçınılmaz sonlarıdır. Süpernova patlamalarının kalıntılarıdır. Bu şekilde patlayarak, bulutsuya dönüşen yıldızlar, bizim güneşimizden en az 8 kat daha büyüktürler. Yıldız ölümlerine ayda bir rastlanır, ancak süpernova patlamalarına, galaksimizde ancak yüzyılda yalnızca birkaç kez rastlanır. Çünkü uzaydaki yıldızların hepsi yanı değildir. Özellikle büyüklüklerine göre, ölümleri de birbirinden çok farklı olur.Olayı Hubble çözdüUzun bir süre, bizim Güneş benzeri-büyüklüğünde bir yıldızın ölümü, her yıldızın aşağı yukarı aynı olduğu düşünüldü. Bütün yıldızlar ölüm olayını benzer şekilde yaşıyorlar sanıldı.Ama Hubble Uzay Teleskopu’nun çektiği ve bize gönderdiği yüzbinlerce fotoğrafın incelenmesi sonucu, durumun hiç de öyle olmadığı, yıldızların farklı ölüm ve doğum süreçleri yaşadıkları anlaşıldı. Hubble’ın gönderdiği son fotoğraflar, yeryüzünde bulunan diğer güçlü gözlemevlerinde astronomların tarafından incelendi. Ve yıldızların bu ölüm anları yeni bir anlayışla izlendi. Hubble’ın çalışmalarına katılan ve birçok bulutsu izlemiş bulunan Vanderbilt Üniversitesi'nden astrofizikçi C. Robert O’Dell çok mutlu: ‘Hubble ile daha önce görmediğimiz birçok olayı ve cismi gördük’ diyor. Ölüm süreciŞimdi, eldeki yeni bilgilere göre, bir yıldızın ölümü şöyle gerçekleşiyor: Biliyorsunuz, bir yıldız, uzayda durmadan yanan devasa bir fırın gibidir. Yıldızın merkezindeki hidrojen yakıtı bittiğinde çekirdek büzüşür, ısınır ve yıldızı ‘şişkin, kırmızı bir dev’e dönüştürür. Bu arada çekirdek, helyumu bile eritecek kadar ısınır ve yoğunlaşır. Yıldız, gelecek bin yıl içinde atmosferinin büyük bir bölümünü uzaya bırakır. Arkada kalansa, sadece karbon ve oksijenden oluşan çıplak bir çekirdektir. Bu çekirdek, yaklaşık olarak Dünya boyutlarında, ancak 100 bin kat daha yoğun olan beyaz cüceleri oluşturmak üzere söner. Beyaz cüce, güneş benzeri yıldızların evriminin son basamağı olan küçük bir yıldızdır.Beyaz cüce, karbon ile oksijeni birleştirecek kadar sıcak değildir; bu nedenle artık bir yıldız gibi yanamaz. Yine de belirli bir süre, atmosferinden geriye kalanlardan kurtulmak ve etkisiz gazları, ultraviyole (UV) ışınla patlatmak için, yaklaşık olarak 27 bin santigrat dereceden daha yüksek sıcaklıkta kalmaya devam eder. UV ışınları, atmosferdeki molekülleri ve atomları parçalara ayırır ve bu da gazın daha çok parlamasını sağlar. Geride nebula kalırİşte gezegenimsi nebula, bu gördüğümüz gazdır.Böyle bir nebulanın, orijinal yıldızı gibi küresel olması gerekir. ‘Abell 39’ gibileri öyledir. Ancak eğer Hubble’ın son 10 yıl içinde gönderdiği fotoğraflara bakarsanız, basit parlayan gaz halkaları görmezseniz. Uzayda yıldız artıkları yerine, bir Hamburgere, bir kelebege veya bir karıncaya benzeyen şekiller görürsünüz. Helix ile Eskimo gibi kimi bulutsuların içindeyse, yıldızın içine girer gibi gözüken tuhaf gaz kümeleri görülür. Araştırmacılar bulutsuları gözlemlerken yıldızların nasıl öldüklerine ilişkin bir konuyu netleştirdi: çok sıradan olan yıldızların bir çoğu yavaşça ölmüyordu. Yıldızlar, ömürlerinin sonlarına doğru milyarlarca yıl önce gençliklerinde sahip oldukları güçlü bir özelliğe kavuşuyorlardı. Gaz kümeleriSaniyede yüzlerce kilometre hızla ilerleyen, gaz kümeleri yayıyorlar. Bu kümeler, daha tembel seyreden yıldız dumanlarını yakalıyor ve şiddetle sarsıyor. Bu gözlemler, yıldız ölümlerinin neden birbirinden tuhaf şekillere sahip olduklarını açıklıyor. İspanya’daki Catalonia Teknik Üniversitesi'nden Angels Riera, Garden Sprinkler isimli nebulada bükülmüş metal kollar gibi görünen şeylerin aslında, ölmekte olan yıldızlardan fırlatılmış gaz kümeleri olduklarını söylüyor. K3-35 Nebulası’ndaki gaz kümeleriyse o kadar güçlü ki, yıldızdan 480 milyar kilometre uzaktaki ucunda bulunan su buharı bulutlarını sıkıştırarak, suyun lazer benzeri mikrodalga ışınları yaymasına neden olurlar. Karınca Nebulası’ndaysa, nebulanın merkezinden tuhaf, parlak loplarının ucuna doğru ilerleyen X ışını yayan kümeler saptandı. Olağanüstü görüntülerBu x ışını yayan kümeleri oluşturan yıldızlar, Hubble’ın ayrıntılarını saptaması için henüz oldukça küçükler. Bir olasılık, merkezdeki yıldızın gerçekten 2 yıldız olabileceğidir. Yıldızlardan biri, diğerinin ekvator bölgesinden madde emiyor olabilir; belki de beyaz cüce bir yıldız, şişkin bir kırmızı devden materyal çalıyordur. Ekvator çevresindeki alan doldukça, ölen dev tarafından atılan her türlü malzeme, kutup ekseninde gaz kümelerine akar. Bir diğer olasılığa göreyse, merkezi yıldız, güçlü bir manyetik alana sahiptir. Bu alan kutuplarda bükülerek baca şekillerinin oluşmasına ve yıldızın iç kısmının yüzeye açılmasına neden olur. Her iki olasılık da mümkün. O’Dell’e göre, tüm bunlar olağanüstü görüntüler. ‘Hepsinin çok zengin detayları var. Tüm büyük özelliklerini kavramaya çalışıyoruz, ancak onları daha iyi gözlemledikçe daha detaylı sorunlar ortaya çıkıyor. Zorluk, en önemli sorunun ne olduğunu ayırt etmekte yatıyor.’Büyük fotoğraf kadar, ayrıntılar da önemlidir. 20 yılda oluşuyorYıldızlar da insanlar gibi, büyük resmin daha iyi görünmesine yardımcı olurlar. K3-35 Nebulası, yıldız ölümlerinin genel ilkesini ortaya koyabilir veya koymayabilir, ancak bu nebulanın 20 yıldan önce oluşmadığı biliniyor. Gezegenimsi bulutsularda da uzaya ait anların zamanları, bazen insanların zamanlarıyla çakışıyor. Astrofizikiçiler, ‘Belki bu gaz kümeleri benim yaşam sürem içinde yok olacaklar. Onları izlemezsek, bu özel anı kaçırabiliriz’ diyor. Menzel 3 veya Karınca nebulası, iki kuyrukluyıldızın çarpışması gibi gözüküyor; ya da adının da geldiği yer olan karıncanın toraksına benziyor. Astronomlarsa bunun, merkezi bir kaynaktan genişleyen iki gaz kabarcığı olduğunu belirtiyorlar. Her bir kabarcık yaklaşık olarak 40 bin Dünya-Güneş uzaklığında ya da yaklaşık 4 trilyon kilometre uzunluğunda. Ortadaki beyaz nokta, sıkı bir yörünge içine sıkışmış 2 yıldız olabilir. Biri hala atmosferini dağıtan kırmızı bir dev, diğeriyse dev komşusundan gaz çalarak çevresindeki nebulayı parlatan bir beyaz cücedir. Bir şekilde bu ikili sistemden saniyede 200 ila 300 kilometre hızda iki dar gaz kümesi yayılıyor. Bu kümeler, daha yaşlı ve yavaş hareket eden yıldız maddeleri bulutlarına çarpıyorlar. Kümelerin, yalnızca yıldızlara ait bir zaman olan bir milenyum yaşındaki kabarcıkları şişirdiği düşünülüyor. Astrononlar, kümelerin birleşmesine neden olan bir olayın yaşandığını söylüyor. Bunun tam nedeni bilinmemekle birlikte beyaz noktayla bağlantılı olabilir.Stingray Nebulası (A) Karınca Nebulasından daha gençtir. Merkezindeki yıldız, çevresindeki gazı parlatacak kadar ısınarak, bulutsuyu 25 yıl görünür kıldı. Blinking Gezegenimsi Nebula’nın (B) merkezi yıldızı ise, gizemli bir şekilde kırmızı parlayan parlak gaz yığınları saçar. Little Ghost (C), oldukça klasik bir gezegenimsi nebuladır. İyonize olmuş ve merkezdeki beyaz cüceden gelen UV ışını sayesinde parlayan, düzenli bir şekilde genişleyen yıldız gazı halkasına sahiptir. NGC 2440’ın (D) tuhaf, karmaşık şeklinin nedeni, bir yıldızdan farklı yönlerde yayılan gaz olabilir. NGC 2346’nınsa (E) iki merkezi yıldızı vardır. Görünüşe göre yıldızlardan biri, daha şişkin olan diğeri tarafından yutulmadan önce gaz yaymıştır. Daha büyük olan yıldız tarafından yayılan maddeler, bir kelebek gibi görülen dev loplar şeklinde genişler. Spirograph Nebulasında (F) anlaşılmaz tel şeklinde yapılar bulunur. Simit şeklinde, fotoğrafta yandan görülen Retina nebulası (G), ışık soğuran toz ve gaz içerir. Eskimo nebulası (H), Retina’dan daha yaşlıdır. Yıldızdan gelen UV ışınları nedeniyle yavaş yavaş aşınan parlak, turuncu renkteki yollar, kuyrukluyıldızınkilere benzeyen kuyruklara sahip kümelere dönüşmüş. İlk aşamalar (early stages)Garden Sprinkler yaşlı bir yıldızdır. Henüz beyaz cüce değildir, ancak atmosferini gaz kümelerine bırakır. K3-35 (A) da presesyon gaz kümelerine sahiptir. Hamburger nebulasına ismini veren (B) içindeki karanlık ‘köfte’, ölü bir yıldızı gizleyen toz diskidir. Çevresindeki ‘ekmek’ ise, gizli yıldızın ışığını yansıtan tozdur. Egg nebulada (C), merkezdeki yıldızdan yayılan yüksek hızdaki gaz kümeleri, bir başka disk benzeri toz yığınını yakmıştır. Calabash nebulası (D), yıldızlararası hidrojen ve nitrojen bulutlarına giren yüksek hızdaki yıldız gazı rüzgarlarının (sarı), şok dalgaları oluşturmalarıyla neler gerçekleşebileceğini gösteriyor. �
button