Güncelleme Tarihi:
Alman Merkez Bankası (Bundesbank) yönetim kurulu üyesi Thilo Sarrazin, Ağustos ayında yayımlanan kitabında aşırıya göçün Almanya’yı yok ettiğini belirtti. Sarrazin’in sözde bilimsel görüşleri o günden beri büyümekte olan tartışmanın ilk kıvılcımını çaktı. Pazar günü ise Merkel, tartışmaya katıldı ve Almanya’nın çok kültürlülük deneyiminin başarısız olduğunu, göçmenlerin Alman toplumuna entegre olabilmek için daha fazla çaba göstermeleri gerektiğini söyledi.
Merkel, göçmen sorunuyla mücadele etmek gerektiğinde haklı. Almanya, tarihi ve seçim sistemi sayesinde, bugüne kadar İsveç, Hollanda ve Danimarka’da ulusal çapta başarı göstermiş göç karşıtı partilerin iktidara gelmesini önlemeyi başardı. Ancak bu durum böyle devam etmeyebilir. Anketler bu tür bir partinin Almanya’da yüzde 20 civarında oy alabileceğini gösteriyor. Bu muhtemelen abartılı bir rakam. Ancak bu konsept altında göçmen sorunu konusunu İslam korkusu taşıyan demagoglara bırakmak da tehlikeli bir durum. Merkel ve ekibi ana siyasi akım içinde seçmenlerin entegrasyon ve göç hakkındaki endişelerinin ciddiye aldıklarını göstererek, yabancı düşmanlarının silahlarını susturabilir.
TABLO İÇ KARARTICI DEĞİL
Diğer yandan, Merkel’in çok kültürlülüğün tamamen başarısız olduğu yönündeki sözleri abartılı bir açıklama. Almanya, Fransa’da göçmen toplulukları yaralayan halk ayaklanmaları gibi bir tecrübe yaşamadı. İş dünyasında ise göçmenler başarıyla entegre olmuş durumda. Ayrıca, Almanya’nın sert vatandaşlık kanunlarını hafiflettiği 1999’dan bu yana, çok sayıda göçmen Alman vatandaşlığına geçmeyi ve bu ülkede yaşam kurmayı tercih etti.
Bütün bunlar ortada bir yanlışlık olmadığı anlamına gelmiyor. Almanya’nın üç aşamalı ikincil eğitim sistemi, bütünleşmenin önüne geçiyor. Bazı göçmenler çocuklarını Alman kültürüne kazandırmak konusunda çekingen kaldı. Diğerleri ise Almanca öğrenmedi. Ancak bu durumun değişmesi lazım. Merkel’in belirttiği şekilde, bütünleşme iki aşamalı bir süreç olmalı. Göçmenler, yerleştikleri ülkenin temel değerlerini kabul etmeli ve ana dilini öğrendiklerini göstermeli. Diğer yandan, Almanya göçmenlerini desteklemek adına daha fazla çaba göstermeli. Yerleşim ve çalışma haklarının yenilenmesi, bu aşamada iyi bir başlangıç olabilir.
Almanya, ev sahipliği yaptığı göçmenleri her alanda teşvik ediyor. Tartışmayla ilgili tuhaf olan şey, Almanya’yı terk eden insan sayısının, ülkeye giriş yapan insan sayısını geçtiği bir dönemde yaşanması. İşverenlerin 400 bin kişilik işçi açığı olduğu iddiası, Almanya’nın düşük yıllık büyümesinin nedenlerinden birini gösteriyor. Avrupa ekonomisi hala zirve noktasının altında iken, göçmenlerin gözardı edilmesi Almanya’nın altından kalkamayacağı bir şey.
Â
Financial Times'ın "Fixing Immigration" başlıklı başyazısından derlenmiştir.
Planet'i Facebook'ta takip etmek için:                          Â
http://www.facebook.com/#!/HurriyetPlanet
Planet'i Twitter'da takip etmek için:
http://twitter.com/HurriyetPlanet   Â