Oluşturulma Tarihi: Eylül 27, 2007 12:50
Eminönü'nde çalışan göçmen kadınların psikososyal uyum süreçlerine ilişkin yapılan bir araştırma, kendi ülkelerinde doktor, avukat, öğretmen gibi mesleklerde çalışan ve statü kaybı yaşayan kadınların daha depresif olduğu ortaya çıktı.
İstanbul Üniversitesi Psikoloji Bölümü Uygulamalı Psikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Yeşim Korkut, Kırgızistan, Gürcistan, Ukrayna, Kazakistan, Moldovya, Azerbaycan, Özbekistan, Çeçenistan ve Rusya'dan İstanbul'a çalışmaya gelen kadınların psikososyal uyum süreçlerini araştırdı.
Yeşim Korkut, göçün bir travma olduğunu, bilinmeyenle karşılaşma, alışıldık ip uçlarının kaybolmasının göçmende kaygı ve depresif eğilimleri tetikleyebileceğini söyledi.
Türkiye'nin göç veren bir ülke olarak tanınmasına rağmen, çok göç de alan bir ülke olduğunu dile getiren Korkut, Türkiye'nin günümüzde en çok sığınmacı kabul eden ülkelerden biri olduğuna işaret etti.
Korkut, dağılan Sovyetler Birliği'nde baş gösteren ağır ekonomik kriz sebebiyle 1990'lı yıllarda Birleşik Devletler Topluluğu'ndan Türkiye'ye göç başladığını ifade ederek, “Türkiye'de önceleri İstanbul'un Laleli, Beyazıt semtlerinde yoğunlaşan bavul ticareti, genişleyip zamanla diğer illere de yayılmıştır. Dericilik ve tekstil alanında çalışanların sayısının artması ile daha yüksek olan ücretlerden yararlanmak için gelen işçilerle ilgili zaman içinde çeşitli sorunlar ortaya çıkmıştır. Geçerli ücret seviyesinin de altında çalışmak, kaçak işçiler ve çalışmak için gelenlerin pek çoğunu zor durumda bırakacak biçimde fuhuş sektörü ile bağdaştırılması gibi sorunlar...” dedi.
Bu ülkelerden Türkiye'ye gelen göçmenler üzerinde pek fazla araştırma yapılmadığını dile getiren Yeşim Korkut, araştırmanın bu anlamda bir ilk olduğunu söyledi.
Korkut, bu ülkelerden Türkiye'ye çalışmak için gelen ve burada yaşayan kadınlarla yapılan araştırmada, kadınların uyum süreçlerini ve depresyon seviyelerini etkileyen bazı faktörlerin ele alındığını belirtti.
“İLGİ, UYUMU ARTIRIYOR”
Araştırmaya, Beyazıt ve Laleli'de çalışan 70 kadının katıldığını kaydeden Korkut, kadınların yüzde 48,6'sının üniversite mezunu, diğerlerinin ise lise mezunu olduğunu ve yüzde 43'ünün en az 3 yabancı dil bildiğini bildirdi.
Korkut, büyük bir çoğunluğunun ekonomik nedenlerle İstanbul'a geldiğini anlatarak, kendi ülkelerinde doktor, avukat, sağlık çalışanı, öğretmen olan kadınların, İstanbul'da genelde tekstil sektöründe işçi olarak çalıştığını ve statü kaybı yaşadıklarını, bu kadınların daha depresif olduğunu söyledi.
Kadınların yüzde 44'ünün evli, yüzde 24'ünün boşanmış, yüzde 30'unun ise bekar olduğunu ifade eden Korkut, katılımcıların yüzde 64'ünün Türkiye'de yaşamanın gerek maddi, gerekse manevi olarak kendilerini zenginleştirdiğini anlattığını kaydetti.
Korkut, gidilen ülkeye ve kültürüne büyük ilgi duyanların daha iyi uyum gösterdiğini vurgulayarak, araştırmanın da bunu desteklediğini dile getirdi.
TÜRK İNSANINI TANIMAYANLAR...
Yeşim Korkut, aileleri yanlarında olmayanların, dışardaki hayatın içinde yer almayanların ve Türk insanını tanımak istemeyenlerin depresyon seviyelerinin anlamlı derecede yüksek olduğunu belirtti.
Korkut, şu bilgileri verdi:
“Araştırmanın sonuçları, geride bıraktıklarını çok özleyenlerin, böyle bir özlemi daha az hissedenlere oranla depresyon seviyelerinin daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bununla paralel olarak ele alınabilecek bir bulgu da göç sürecinde yaşadıkları stresin bedenlerini etkilediği düşüncesi olanların depresyon seviyelerinin, etkilemediğini düşünenlere oranla daha yüksek olmasıdır.”
Korkut, kadınların göç sürecinde “vize ve bürokrasi, ev bulma, işte çok çalıştırılma, yabancı olduğu için aldatılma, hırsızlığa uğrama, dil bilmeme ve tacize uğrama” gibi sorunlarla karşılaştıklarını anlatarak, katılımcıların çoğunluğunun ekonomik koşullarının düzelmesi halinde bir gün kendi ülkesine dönmeyi arzu ettiği sonucunu ortaya koyduğunu söyledi.