Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin 10 farklı şehrinde Suriyeli mülteci çocuklarla çalışan öğretmenler, Birey ve Toplum Ruh Sağlığında İZ Derneği (Bir İz), AB Demokrasi ve İnsan Hakları için Avrupa Aracı (DIHAA) desteği ve Milli Eğitim Bakanlığı işbirliğinde hayata geçen ‘YanYana Projesi’yle savaştan kaçan ailelerin çocuklarının sosyal uyumlarını arttırmak için büyük emekler verdi. 40 bin çocuğa dokunan projenin kapanış toplantısında, Türkiye’nin dört bir yanından İstanbul’a gelen öğretmenler, öğrenciler arasındaki önyargıları kırmak için hayata geçirdikleri projedeki deneyimlerini paylaştı.
Ayrımcılığı azaltma ve kaynaştırma odaklı çalıştıklarını anlatan Bir İZ Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Özlem Mumcuoğlu, “Çift dilli olarak tasarladığımız YanYana kutu oyunlarını çocuklarla buluşturduk. Öğretmenlerimizi uygulama süresince yalnız bırakmadık ve düzenli olarak çevrimiçi süpervizyonlarda bir araya geldik” ifadelerini kullandı. Projede görev alan öğretmenler önyargıları kırmak için yemek gibi müzik gibi ortak ögelere odaklandıklarını anlatırken, bu sürecin kendileri için de öğretici geçtiğini vurguladı.
VELİLER DE KAYNAŞTI
Şanlıurfa’dan Psikolojik Danışman Mehmet Ağaç: “Okulumuz Şanlıurfa’nın dezavantajlı bir bölgesinde ve son dönemde hem köyden kente göçenler hem de savaştan kaçmak zorunda kalan Suriyeli aileler tarafından çokça tercih edilen bir mahallede. Okulumuzun yaklaşık olarak beşte biri Suriyeli öğrencilerden oluşuyor. Sekiz haftalık veli programının sonunda karşımızda artık sadece sınıfın velileri değil, birbirlerinin kültürü hakkında bilgi sahibi olan, yemekten şarkılara kadar iki toplumun yaşayışı ve zevklerini tanıyan ve önyargılarının çoğu kırılmış büyük bir aile vardı. Grup çalışmalarını sonlandırdığımızda gururla söyleyebilirim ki, hemen tüm velilerimiz oradaydı ve herkes ilk hafta olduğu yerden çok farklı bir konumdaydı. Daha 100 yıl önce beraber yaşamış bu insanlarımızın bakış açılarını bir nebze olsun iyiye ve güzel yönlendirebilmişsek ne mutlu bize.”
İzmir’den Psikolojik Danışman Tülay Kaya: “7. sınıftaki Suriyeli öğrencimiz adeta istenmeyen kişi ilan edilmiş. Bu öğrenci sık sık devamsızlık yapıyor ve onun gelmediği günlerde sınıf bayram ediyormuş. İlk iş bu öğrenciyle görüştüm. Suriye’deyken okul birincisi olduğunu söyledi. Dil sorunu nedeniyle kendini burada gösteremiyordu. Etkinlikler devam ederken, konularla bağlantılı olarak anlattıklarından örnekler vermem hem öğrenciye iyi geldi hem de diğerlerinin onu anlamasına yaradı. Onun sınıfında diğer öğrenciler arasında da ciddi kutuplaşmalar vardı. Buzlar yavaş yavaş eridi, yeni arkadaşlıklar başladı. Gruplaşmalar dağıldı. Hepsi birbiri ile iletişim ve etkileşim kurdu. Bunları gözlemlemek çok keyifliydi.”