Göçebe gazeteci

Güncelleme Tarihi:

Göçebe gazeteci
Oluşturulma Tarihi: Şubat 09, 2013 13:06

TRTTürk Kudüs Temsilcisi Ediz Tiyanşan'la yollarımız, seçimleri izlemeye gittiğimiz İsrail'de kesişti. Sohbet ettikçe, yalnızca 28 yıla sığan, Yeşilyurt'tan Swaziland'e, Buenos Aires'ten Pekin'e olağanüstü bir öyküyle karşılaştık. Dünyada neredeyse gitmedik yer bırakmayan Tiyanşan'ın şimdiki durağı Kudüs.

Haberin Devamı

TRTTürk ekranlarında yalnızca haberini yaptığı konulara hakimiyetiyle değil, görünüşüyle de dikkat çeken bir isim Ediz Tiyanşan. Ancak belki de en dikkat çeken tarafı, bugüne kadar yakın çevresi dışında pek bilinmeyen, 1985 yılında İstanbul Yeşilyurt'ta başlayan öyküsü.

GÖÇEBE GAZETECİ TİYANŞAN / FOTOĞRAFLAR: SEBATİ KARAKURT

Annesi emekli bankacı, babası ise emlak sektöründe. Çocukluğu, ağırlıklı Yeşilyurt'ta geçiyor. Daha çok küçük yaşlardan ailesinin de teşviğiyle kendini sosyal faaliyetlere veriyor. Hâlâ fırsat buldukça oynadığı tenise duyduğu büyük aşkın tohumları da bu dönemde atılıyor. Tiyanşan'ın orta sınıf çocukları için sıradan başlayan öyküsü, 15 yaşındayken okulda gördüğü bir ilanla olağandışı bir hâl alıyor. Okuduğu lisede, uluslararası bir eğitim programından haberdar olunca, şansını denemeye karar veriyor. Kanada'dan Singapur’a, Bosna Hersek'ten Swaziland'a 13 ülkede okulları bulunan Birleşik Dünya Kolejleri'ne (United World Colleges-UWC) başvuruyor.

Haberin Devamı

Ve Afrika'nın güneydoğusunda, Güney Afrika'daki apartheid rejimi sırasında çocuğunu hem siyahların hem de beyazların gittiği bir okulda okutmak isteyenler için kurulmuş olan Waterford Lisesi'ne kabul ediliyor. Burası, Nelson Mandela ve Nobel Barış Ödülü sahibi Desmond Tutu gibi birçok önemli isim tarafından, dünya barışına katkı yapmak amacıyla desteklenen bir okul.
 
"1 km öteden geldiğimizi anlıyorlardı"
Tiyanşan, burada yalnızca çok iyi bir eğitim almakla kalmıyor, aynı zamanda 150 farklı ülkeden gelen öğrencilerle birlikte okuma fırsatı da buluyor: "Burada iki yıl kaldım. Benim için olağanüstü bir deneyimdi. En çok gördüğüm çeşitlilikten etkilendim. Farklı insanlar, farklı kültürler... Elbette bir de okulun desteklediği sosyal ve sportif faaliyetler de vardı. Bunlar da eklenince benim için olağanüstü bir deneyim oldu."

Okulun sosyal ve sportif faaliyetleri, Tiyanşan'ın da tenis aşkını sürdürmesine olanak tanıyan bir ortam sunuyor. Yalnızca tenis de değil. Tiyanşan, okuldayken yaptığı sporlara, voleybolu, hokeyi, rugby'yi, cricket'i de ekliyor: "Spor, okulun çeşitliliğinin en önemli yansımalarından biriydi. Voleybol takımındaydım ve bizimki, Afrika'da siyahların, beyazların, Avrupalı ve Asyalıların bir arada olduğu tek takımdı. Maçlara gittiğimizde bir kilometre öteden 'Waterford geldi' diyorlardı." Tiyanşan'ın bu dönemde kazandığı tenis şampiyonluğu kupası hâlâ evinin baş köşesinde duruyor.
 
"Mültecilerin yanında yemek yiyemezdik"
Spor faaliyetlerinin ötesinde, Tiyanşan'ın hayatını önemli ölçüde etkileyense okulun desteklediği ve zorunlu tuttuğu sosyal aktiviteler oluyor ve yardım projeleri oluyor. Tiyanşan, ilk yıl, sınıf arkadaşlarıyla birlikte, Afrika'daki sayısız iç savaştan kaçan Çadlı, Kongolu ve Angolalıların kaldığı mülteci kamplarında gönüllü çalışmalar yapıyor:

Haberin Devamı

"Üzerimde iz bırakan olaylardan biriydi bu. Bambaşka hayatlar, bambaşka standartlar gördük. Zamanla, mültecilerle aramızdaki ilişki de gelişince, öykülerini anlatmaya başladılar. Hepsi birbirinden etkileyici insan öyküleri... Bizim kamplarda çalıştığımız günler, öğle yemeği okuldan geliyordu. Ancak oradaki insanlar, buğday, lapa yerken, okuldan gelen yemekleri yiyemiyorduk. Tüm bunlara tanık olunca, gördüklerini kaldıramayıp, kültür şoku yaşayan ve ülkesine dönenler oldu. Ancak o yaşta bu tarz kültürel ve deneyimsel bir zenginliğin içine seçilmiş olmak adeta Harry Potter’ın bir anda sihirli bir dünyaya adım atması gibiydi. ."
 
"O adamı asla unutamıyorum"
Okulun ikinci yılında, bu kez AIDS hastası çocuklarla ilgili bir sosyal projede yer alıyor. Ancak, çocuklarla iletişim kurup, bir ilişki geliştirdikten sonra onları kaybetmenin zor gelmesi nedeniyle bunun kendisine uygun olmadığını fark edince, okuldaki Öğrenci Konseyi'nin sosyal projeler sorumluluğunu üstleniyor. Buradaki görevi de, danışman öğretmenle birlikte, etrafı dolaşarak, geliştirilmesi gereken projeleri belirlemek. Tiyanşan'ın asla unutamam dediği, hayatında çok önemli iz bırakan bir olay bu seyahatlerden birinde yaşanıyor:

Haberin Devamı

"Dolaşırken, bir köye ulaştık. Oralar, ölmek için yaşayanların olduğu köyler. Köye beyaz adamın gelmesi ise yardım gelmesi demek. Köydekiler bizi yaşlı bir amcanın yanına götürdü. Amca, 'Annesi, babası öldü. Ben de öleceğim, az zamanım kaldı. Ona bakacak kimse yok, lütfen onu da yanınızda götürün' diye torununu bize vermek istedi. Alamadık. Bu olay içimde ukde olarak kaldı. O adama, o çocuğa ne oldu diye hala düşünüyorum."
 
"Üniversiteyi beş kıtada okudum"
İki yıllık lise hayatını da, henüz 16-17 yaşında böyle deneyimler yaşayarak geride bırakıyor Tiyanşan. Sonraki adresi üniversite. Ve ABD'de aralarında Harvard, Yale, Brown ve Cornell gibi en iyi sekiz üniversitenin oluşturduğu Ivy League'in bir diğer üyesi, Dartmouth'a kabul ediliyor. New Hampshire eyaletinde bulunan Dartmouth, ABD'de en iyi lisans eğitimi ödülüne layık görülen üniversiteler arasında. Nihayetinde, Asya ve Ortadoğu Çalışmaları bölümünden diplomasını alarak tamamladığı bu eğitim de sıradan bir üniversite dönemi olmuyor:

Haberin Devamı

"Afrika deneyimi, beni tatmin etmemişti. Aksine daha çok susattı. Dartmouth'da öğrencilere, istedikleri en fazla üç dönemi farklı ülkelerdeki okullarda okuma olanağı tanınıyordu. Ben özel izinle dört döneme çıkardım bunu. Yani, üniversiteyi beş kıtada okudum. Hatta o dönem, yerel bir gazetede 'Göçebe Öğrenci' diye benimle ilgili bir haber de yayınlandı."

Tiyanşan, okulun sunduğu bu fırsatı kullanarak, birer dönemi Almanya'da, Fas'ta, Çin'de ve Buenos Aires'te okuyor. Arjantin'de okurken, Latin Amerika'yı aynı Che Guevera'nın Motosiklet Günlükleri kitabında anlattığı rotayı izleyerek, baştan aşağı kat ediyor. Tüm bu eğitim ve gezmenin sonunda İngilizce ile Türkçe'nin yanına Arapça, Mandarin Çincesi, İspanyolca ve Almanca'yı da ekliyor. Üniversitede, akademik eğitimin yanında lisede tanıştığı sosyal projelere devam ediyor. 2005 yılında 1,800 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan Katrina Kasırgası sonrası yaptıkları yardım faaliyetleri, unutamadığı çalışmalar arasında yer alıyor.
 
"BM'de Türkiye için çalıştım"
Tiyanşan, üniversite sonrası, yeni rotasını belirlemeye çalışırken, Birleşmiş Milletler'deki Türkiye'nin daimi temsilciliğinde staj olanağı buluyor. Hem de Türkiye'nin Güvenlik Konseyi'ne adaylığını koyduğu, o yoğun ve tarihi dönemde:

Haberin Devamı

"Yaşadığım en ilginç deneyimlerden biriydi. Türkiye'nin adaylığını ön plana çıkarmak ve Genel Kurul'da destek artırmak için inanılmaz çalışıyorduk. Bildiğim diller büyük bir avantaj sağladı bana. Hatta bu nedenle bazı komitelerin toplantılarına bile girme fırsatı buldum. Rakiplerimizden biri Avusturya'ydı. Ben de Almanca bilmem sayesinde, Avusturyalıların çalışmalarını takip edip, bizim diplomatlara bildiriyordum. Oylama öncesi de genel kurul salonuna Swaziland Kralı geldiğinde yanına gidip sohbet ettim. Kral, çok şaşırdı."

Stajı bittikten sonra, kendine hem yardımsever hem de göçebe ruhuna uygun başka bir rota çiziyor ve kapağı, kendisini dünyadaki çocukların yaşam koşullarının iyileştirilmesine adamış önde gelen sivil toplum kuruluşlarından Save the Children'a atıyor. Bu kuruluşun temsilcisi olarak bu kez kendisini Ortadoğu'nun göbeğinde buluyor:

"Arapça bildiğimden Ramallah'a gönderildim. Ağırlıklı olarak Filistinli çocuklarla ilgili çalışmalar yürütüyorduk. 2010 sonunda, Hz. İsa'nın doğum yeri kabul edilen Beytüllahim'e gitmek ve Noel'in orada nasıl olduğunu görmek istedim. Elimde kamera, kutlamaları takip ederken, TRT ekibi ile tanıştık. Onlar da o dönem prodüktör arıyordu. Birkaç kez görüştük ve kendimi bir anda gazetecilik yaparken buldum."
 
"İsyancıların kollarına numaramı yazardım"
Göçebe Tiyanşan'ın içine gazetecilik girince çıkması da pek kolay olmuyor. TRT ekibiyle birlikte, Arap Baharı'nın en şiddetli döneminde bu süreci birinci elden izleme fırsatı buluyor. Libya'da uzun süre kalıyor ve iç savaşı takip ediyor. Arapça bilmesi, bu süreçte en büyük avantajı oluyor:

"Bingazi'de kalıyorduk. Ancak isyancılardan hangi kentte, nerede çatışma var bilgisini alıyor ve isyan güçleri daha yola çıkmadan yanlarına gidiyorduk. Yola çıkacak birliklerle tanışıp, isyancıların koluna cep telefonu numaramı yazıyordum. Beni yoldan arayıp, nerede ne olduğunu haber veriyorlardı. Ben de arayanların numarasını kaydediyor ve lazım olduğunda geri arayabiliyordum. Savaşta ölenlerin yerine birliğinden bir başkası telefonu alıyor. Ben de listemde ölenin adını silip, yenisini yazıyordum. Bir numaranın karşısına 12-13 farklı isim yazdığımı biliyorum."

Libya'da aylarca süren iç savaşı, yerinde takip ettikten sonra, Tiyanşan'a TRTTürk'ten Pekin temsilciliği teklifi geliyor. Bunun üzerine, Tiyanşan yeniden yönünü Pekin'e çeviriyor ve bir yıl burada kalıyor. Çin'de aradığı heyecanı bulamayınca, Ortadoğu'nun hareketli gündemine ve karmaşık yapısına geri dönüyor. Son olarak, İsrail'in Gazze operasyonunu ilk gününden ateşkes ilanına kadar takip eden tek Türk gazeteci oluyor.

Tiyanşan, şimdi Kudüs'te... Ancak, yeni rotasının neresi olabileceği konusunda pek fikri yok.

ÖZGÜVEN ANNEDEN, CESARET BABADAN
Bu kadar kısa zamanda, böylesine ilginç bir hayat yaşamasında göçebe ruhunun yanı sıra ailesinin rolünü de hiçbir zaman inkar etmiyor: "Annem bana özgüven, babamsa cesaret verdi. Annem, tenis antrenmanlarına ya da maçlara giderken, her zaman 'yapabilirsin, başaracağına inanıyorum' derdi. Annemden aldığım bu moral bana küçük yaşlardan itibaren muazzam bir özgüven verdi ve gerçekten her şeyi yapabileceğime inanmaya başladım. Babam da bana cesaret aşıladı. Hayatımda tereddüt ettiğim anlarda, babamın önemli rolü oldu ve yoluma devam etmemi sağladı."
 
"HER LİMANDA SEVGİLİM YOK"
Bu göçebe hayatın içinde, Tiyanşan henüz bir yere kök salmasını sağlayacak birisini bulabilmiş değil: "Elbette aşık oldum. İlk sevgilim, Katalandı. Sonra Angolalı bir sevgilim oldu. Başka birçok ülkeden sevgililerim oldu. Ancak her limanda sevgili bırakan biri de değilim."
 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!