Güncelleme Tarihi:
- Göbeklitepe’yi bu kadar özel kılan nedir?
- Karbon testleri bulunan yapıların yaklaşık 11 bin 500 yıl önce inşa edildiğini, yani Stone Henge’den 9 bin yıl daha eski olduğunu ortaya çıkardı. Uzmanlar bunların insanoğlu tarafından yapılmış ilk yapılar olduğunu düşünüyor. Oysa tarihi tezler, 10 bin yıl önce ortaya çıkan tarımın Neolitik devrimi tetiklediğini ve insanların avcı toplayıcılıktan yerleşik düzene geçtiğini ileri sürüyordu. Göbeklitepe kazıları tüm bu varsayımları kökten değiştirecek nitelikte. Bu büyük keşif, sıralamayı değiştirerek dini, tarımdan da öncesine yerleştirebilir.
- Daha önce de Göbeklitepe’yle ilgili belgeseller çekildi. Sizinkinde yeni ne öğreneceğiz?
- Arkeolojide tarım devrimi türümüzün başına gelen en önemli şey. Uzun yıllar avcılık ve toplayıcılıkla hayatta kaldıktan sonra nasıl oldu yerleşik hayat ve tarımcılığa geçtik? Cevabın hava, iklim ve nüfus değişikliğiyle ilgili olduğu düşünülüyordu. Dinse, yerleşik hayatın ve fazla sayıda insanın bir arada yaşamasının sonucu olarak ortaya çıktı. Göbekli Tepe kazıları bu teoriyi değiştiriyor. Din hepsinden önce geliyor; insanlar yerleşmeden, tarıma başlamadan ve hayvanları evcilleştirmeden çok kapsamlı ve organize bir dine inanıyorlarmış. Bu tapınak için müthiş bir yatırım yapmışlar. Belgeselde kalıntıların anlamını tüm yönleriyle anlamaya çalıştık; neden orada, nasıl yaptılar... Sadace nedir diye anlatmadık, akademik bir yaklaşımla teorileri sorguladık. Kendi yorumlarımızı koymak yerine Göbeklitepe kazılarını yürüten Prof. Klaus Schmidt’in kendi fikirlerini anlatmasına imkan verdik.
- Belgeselde dinin, yerleşik hayata geçmeden insanları organize etmek için kullanılan bir araç olduğu anlatılıyor. Sizce dinin ruhani bir şeyden ziyade pratik bir araç olduğunun vurgulanması dindar insanları kızdırmaz mı?
- Tam tersi. Bundan olumlu sonuçlar çıkarmalılar. Dinin dünyadaki önemi ve neden ihtiyaç olduğu tartışılıyor; ABD’de laik ve dindar kesim arasında büyük bir tartışma var. Göbeklitepe’deki bulgular dinin sosyal birliktelik için önemli bir yapıştırıcı olduğunu gösteriyor. O nedenle din sadece bir ‘yan sonuç’ olarak görülemez. Ama her şekilde, bir belgesel yaptığınızda farklı tepkileri görmek istersiniz.
BURASI TAM BÄ°R ARKEOLOJÄ°K CENNET
- Çekimler süresince kaldığınız iki haftada Türkiye’yle ilgili izlenimleriniz neler oldu?
- Türkiye’ye ilk kez 16 yıl önce çok kısa süreliğine gelmiştim. Son 15 yılda ne kadar geliştiğini görmek beni çok şaşırttı. Bir yerden diğerine giderken yol üstünde gördüğümüz diğer arkeolojik yapılar da harikaydı. Burası tam bir arkeolojik cennet! Çekim yaptığımız yerlerden biri eski bir nehir kıyısındaydı ve suya bakınca aşağıda paleistik döneme ait taş aletler görebiliyordum! İnanılmazdı!
- Göbeklitepe’de sizi en çok ne etkiledi?
- Figürlerin diÄŸer Mezopotamya dinlerindeki sembollerle benzerlik taşıması. ÖrneÄŸin Babil, Sümer ve Asur dinlerinin en bilinen sembolü öküz başıdır.Ters ay ÅŸeklindeki ay tanrısı da çok yaygındır. Göbeklitepe’de en büyük iki taÅŸa bakarken, birinde bir öküz başı, diÄŸerinde de ters ay vardı. Bu, Mezopotamya’daki dini geleneÄŸi Göbeklitepe’dekine baÄŸlıyor.Â
- Bu kadar deÄŸerli bir yer, iyi korunuyor muydu?
- Alandaki Alman ve Türk ekip orayı korumak ve yaşatmak için çok iyi iş çıkarıyor. 24 saat çalışan güvenlik ve kameralar var.
Ä°NÅžAAT OLMASA KALINTILAR BULUNMAZDI
- Türkiye, tarihi eserleri geri vermeyen ülkelerdeki müzelere artık eser vermiyor. Buna karşılık, Türkiye de eserlere iyi bakmamakla suçlanıyor. Bu konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
- Türkiye’de neler olduğuyla ilgili bir yorum yapamam ama bana kalırsa eserler, bulundukları ülkelerde kalmalı. Çünkü insanlar Göbeklitepe ve hazinelerini görmek için Türkiye’ye gelmeli. Eğer, eserler politik olarak istikrarlı bir yerdeyse ve ülkede kalıntıların kalmasına dair istek de varsa, ülke içinde kalması çok daha iyi. Yoksa ülkeler tarihlerini koruma kültürünü nasıl geliştirebilir ki? Değerli eserlerin daha gelişmiş müzelerde tutulması gerektiği fikri belki 100 yıl önce geçerliydi ama artık kesinlikle değil.
- Ama nehir altında kalmış tarihi taş aletleri görünce üzülmediniz mi?
- Tabii ama o zaman şöyle bir tartışma çıkıyor; tarih için gelişmeyi feda etmek zorunda mıyız? Bence ikisi arasında denge olmalı. Örneğin bir barajın inşa edilmesi gerekiyorsa edilmeli çünkü insanların suya ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, arkeolojik bir sit alanına sahip olmaktan daha önemli. Ama, o zaman oradaki tarihi eserlerin yok olmaması için gerekli tüm önlemleri de almalısınız.
- Türkiye gibi her inşaatta tarihi eser çıkan bir yerde nasıl olacak bu?
- İki taraf için de uzlaşı sağlanacak bir çözüm bulunur; sonuçta bir şey inşa etmek için kazı yapmasaydınız, orada tarihi eser gömülü olduğunu da keşfedemeyecektiniz! Bu anlamda gelişme olumlu bir olgu ve sayesinde normalde bakmanın aklımıza gelmeyeceği yerlere bakıyoruz.
BELGESELLERİN UCU NEDEN AÇIK?
- Peki National Geographic belgeselleri neden hiç tam bir sonuca bağlanmadan biter?
- Cevaplaması zor! Bilimin kendi aslında hiçbir ÅŸeyi kanıtlamıyor. DoÄŸada tek yapabildiÄŸimiz bir ÅŸeyin doÄŸru olmadığını kanıtlamak. Bu yüzden belgesellerin sonunu hep açık bırakıyoruz. Arkeoloji bilim ve insanlık arasında bir yerde duruyor. Ä°nsanın yaratıcılığının sebebini asla bilemezsiniz. Biz de sadece speküle ediyoruz. Bununla beraber bence gerçeÄŸe giderek daha fazla yaklaşıyoruz.Â