Global başarı mı yerel hata mı

Güncelleme Tarihi:

Global başarı mı yerel hata mı
Oluşturulma Tarihi: Ekim 14, 2001 00:00

BİR süredir televizyonda ‘‘Renault Otomobiller Yaratır’’ diyen, reklamı izliyorsunuz. Bu reklam Renault'un yeni ürünü Avantime için yapılmış bir reklam. Reklamın amacı sadece Avantime lansmanı değil kuşkusuz. Avantime'ın ‘‘yeni ve yaratıcı’’ bir otomobil konsepti olduğundan yola çıkılarak, Renault'a markasının öz değerlerine hizmet edilmeye onun ‘‘ilkleri’’ yaratan bir marka olduğu söylenmeye çalışılıyor.Reklamın kaldıraç noktası, reklamdaki ünlü Fransız modacı Jean Paul Gaultier. Gaultier ‘‘haoute couture’’ elbiseler üretiyor (yani bir çeşit eskinin terzisi işte), tabuları yıkmasıyla ünlü. Söylenmek istenen Renault'un da tabuları yıktığı.Gaultier'i tanıdığınızda kaldıraç noktası işliyor. Etienne de Crecy tarafından üretilen etkili müziği eşliğinde Gaultier'in bir elbiseyi yaratma süreciyle, Avantime'ın yaratılma süreci arasındaki paralelliği algılamak, olumlu duygular oluşturuyor. Hele de 1980'lerin ‘‘Toros’’çu Renault'unun geldiği noktaya düşündüğünüzde söz konusu olumlu duygular ‘‘takdir’’ duygularına dönüşüyor.Peki ya Gaultier'i tanımadığınızda? Reklam tam bir yerel çuvallama. Diyeceksiniz ki ‘‘Ne yani Türkiye için özel film yapıp Yıldırım Mayruk'u mu oynatsalardı!’’ Ona siz karar verin. Gaultier'i ‘‘Türkiye'de kim, ne kadar tanıyor? Adını duyup, görünce tanımayanların oranı ne?’’ önce düşünün. Sonra siz karar verin.Tarım Bakanlığı'ndan Hans'a kavun, Hasan'a kelek!GIDA denetimi konusunda Afganistan gibi orta çağı yaşadığımızı düşünüyorum.Biliyorsunuz beyaz et sektörü krizden en fazla etkilenen sektörlerden bir tanesi. Darboğazı aşmak için Avrupa'ya ihracat yapmak istiyor. Bu amaçla bir süre önce Avrupa Veteriner Ofisi'nden yetkililer gelip 5 tavuk üreticisinin kesimhanesini denetliyorlar. Çıtayı aşabilen tek firma Banvit oluyor. Ancak, Avrupalı veterinerlerin verdikleri rapor ilginç:‘‘Avrupa'ya tavuk ihraç edemezsiniz. Çünkü T.C Devleti kesimhane denetimini yaptığını bize ispatlayamıyor.’’Yapmıyor ki ispatlasın. Piyasa, rezalet derecesinde kötü ortamlarda üretim yapan, kesimhanelerle dolu, üstelik bu rezalet şatlarda üretilen ürünler ambalajsız ve etiketsiz olarak rafları süslüyor. Çünkü devlet orada da görevini yapmıyor.Sonuçta Mudurnu, Köytür gibi markalı, daha iyi koşullarda üretim yapan firmalar sağlıksız üretim yapan merdiven altı firmalar tarafında tehdit ediliyor, batma noktasına getiriliyor. Yasadışı mal üretip satanlar ise gününü gün ediyor. Sonra da biz ya bu reklam yatırımları, iletişim yatırımları niye artmıyor diye merak ediyoruz. Nasıl artsın ki! Tavuğun markasına değil arkasına prim yaptırılıyor.Şimdi sıkı durun. Tarım Bakanlığı ne yapmaya hazırlanıyormuş biliyor musunuz? Bazı beyaz et kesimhanelerine Avrupa standarlarında üretim yapmalarını şartını getirecekmiş. Diğerleri ise Türkler için yaşadışı, kan revan içinde üretime devam. Yani Avrupalı'nın istemediği malı Türklere yedir! Bunu yapacak olan da MHP'nin tekelindeki Tarım Bakanlığı. Üstün ırka reva gördüklerine bakın!Behramkale Muhtarı'na selam!GEÇEN hafta bir hoşluk yapalım deyip Ecmel'le hafta sonu Çanakkale, Assos'a gittik. Assos süper, acayip romantik, büyüleyici bir yer. Bir de sabah deniz kenarında kahvaltı yaparken yanınızdan Behramkale Köyü Muhtarlığı'nın çöp arabası geçmese büyü uzun sürecek, ama bırakmıyorlar ki! Benim bildiğim çöp gece toplanır. Ama bize zerzavat dolu boğazın deniz kokusunu yaşatmak istedilerse onu bilemem.Assos bu mevsimde hafta sonları iş yapıyor. Kültür Bakanlığı, Muhtarlıkla birlikte ile bir çalışma başlatmış, balıkçı barınağını genişletiyor.. Hadi barınağın altındaki Assos kalıntılarına yapılan eziyeti uzmanlarına bırakalım, be birader böyle turistik bir yerde hafta sonu hafriyat yapmanın, kamyonları zırt pırt geçirip tozu dumana katmanın ne alemi var. Haftanın günlerine kıran mı girdi?Tahminen Behramkale Köyü Muhtarı ‘‘Marmara İletişim Fakültesi, yumurta kapıya gelince (kapıya gelenler öğreciler de olabilir) tadilata başladı. Koca Fakülte 3 Ocak 2002 tarihine kadar kapatıldı’’ haberini okuyunca ‘‘Tıh, tıh, tıh rezilliğe bak! Valla biz adam olmayız’’ demiştir.Zeytin de lazımASSOS'tan dönerken Fora Zeytinleri'nin Fabrika Satış Mağazası'na uğradık. Fora'nın üreticisi Ant Gıda A.Ş.'nin ilk sahibi Gülben Ergen'in sevgilisi Erol Evcil'di. O zaman zeytinler Eze markası ile pazarlanıyordu. Tesis İş Bankası'na geçti ve Nisan 1999'da marka Fora olarak değiştirildi. Ben en son Fora'nın lansman kampanyasında kalmıştım. O zamanki dört çeşit ürün şimdi olmuş onlarca.Fora'daki ürün çeşitliliğini gözlerimle görüp, ürünlerinin tadına doyamayınca bu yazıyı yazmaya karar verdim.Türkiye zeytin üretiminde İspanya, İtalya, Yunanistan'dan sonra dünya dördüncüsü. Sofralık zeytinde İspanya'dan sonra dünya ikincisi. İç piyasa tüketimi tahminen 160 bin ton civarında. Tahmini pazar payları da şöyle Marmara Birlik % 9, Fora % 3, Ece % 2, Sarışen % 1, Ardes (Zeyno, Sini) % 1, Durmaz % 1, Tadal % 1, Diğerleri ise % 82. Diğerleri denen % 82 piyasadaki 5 bin tane de merdivenaltı firmadan oluşuyor. Piyasa büyüklüğü ise yaklaşık 200 milyon dolar civarında.Fora'da müthiş bir marka olma potansiyeli var. Biraz pazarlama harcaması ile pazar liderli olabilir. Fora ilk pazarlama iletişimi harcamasını Ocak 2000'de yapmış. Sonra susmuş. Oysa İş Bankası zeytin gibi bir üründe nasıl marka yaratılır bize gösterse, hatta Fora'yı bir dünya markası yapmaya çalışsa bu ona yakışmaz mı? Çok yakışır.ÇekirgelikGerçek mesaj senin ne söylediğin değil diğer kişinin ne anımsadığıdır (Harry Mills)
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!