Güncelleme Tarihi:
1996 yılında kardeşinin de aynı Diana ve Dodi'ninkine benzer bir kazayla öldürüldüğünü iddia eden İngiliz Gazeteci-yazar Simon Regan'ın kitabından alıntılara devam ediyoruz:
Kıbrıs'ta Jasmine Court Hotel'de kalan kardeşim ve yanındakiler aynı zamanda tatil yapıyorlardı. Kız arkadaşları kumsalda güneşlenirken, kardeşim Angus ve arkadaşı Stander, Asil Nadir'in sağ kolu Peter Diamond'la birkaç kez görüştü. Asil Nadir'in de katıldığı son toplantıda, planlarını açıkladılar. İki saat süren toplantıdan memnun ayrılan kardeşim, İngiltere'deki annemi arayarak ‘‘Eve çok para ile dönüyorum’’ dedi ve bana da bu paradan vereceğini sözlerine ekledi. Bu konuşma, kazadan önce kardeşim Angus'tan aldığımız tek haberdi. Kardeşimin çok paradan söz etmesi, Asil Nadir'in teklifi kabul ettiğinin deliliydi. Fakat bu toplantıda neler konuşulduğunu hiçbir zaman bilemeyeceğim.
Herkes kayboldu
Kardeşimin öldüğü kaza, tıpkı Diana'nın öldüğü kazaya benziyordu. Kazadan sonra ne kardeşim Angus'un arkadaşı Stander'den, ne de Asil Nadir'in sağ kolu Peter Dimond'dan bir daha haber alabildim. İkisi de ortadan kayboldu. Edindiğim bilgiye göre, toplantının iyi geçmesini o gece kutlayan kardeşim Angus, arkadaşı Stander ve kız arkadaşları, yemekten sonra gazinoya gittiler. Bir ara kavga çıkaran Stander ve kız arkadaşı grubun dağılmasına sebep olurken, tek başına rulet oynamaya giden Stander, gazinodan çıktığında tamamiyle farklı bir ruh hali içindeydi. Yerinde duramayan Stander (Tıpkı Henry Paul gibi), bir hışımla arabaya atladı. Çılgın gibi sürüyordu. Sonunda bir duvara çarptı. Herkes kazayı ufak sıyrıklarla atlatırken, Angus hastaneye kaldırıldı.
Doktorların gayretlerine rağmen kardeşim öldü. Tıpkı Diana gibi. Olaya sebep olan Stander'in alkol muayenesi yapılırken, hiçbir zaman kan muayenesi yapılmadı. Yani eğer, gazinoda yalnızken içkisine ilaç atılmış olsa bile, bunu kimse öğrenemeyecekti. Olaydan anında haber alan Asil Nadir'in sağ kolu Peter Diamond, hemen hastaneye gelerek kızları oradan uzaklaştırdı. Bavullarını alelacele toplarken, kardeşim Angus'a ait eşyaları bir çantaya koydu. Nadir'e ilişkin tüm evraklar, Asil Nadir imzalı çek ortadan yol oldu. Annemi arayarak, hiçbir şekilde Asil Nadir'den ve Kıbrıs'taki buluşmadan kimseye bahsetmemesi için uyarıda bulundu ve ortadan kayboldu.
Stander tutuklanmadı, annemi arayarak, o gece kendisine ne olduğunu bilmediğini söyledi ve özür diledi. Ama söz vermesine rağmen annemi bir daha aramadı, o da Peter Diamond gibi ortadan kayboldu.
Peki neden?
‘‘Süper Kurum’’ olarak tanımlayacağımız, Monarşi'ye ve bilhassa Prens Charles'a kendi doğru bildiklerini inandırmaya çalışan bir grup kodamanın, Prenses Diana'nın üzerindeki etkileri kaybolmuştu. Diana, boşanmasının ardından aynı kodaman grubun tasvip etmediği birçok şeye tek başına karar verip, uygulamaya koymuştu. Bu rahat kadın, Krallığın uzak durduğu ne kadar tabu varsa yıkıyordu, adeta onlarla alay edercesine...
Fakat en büyük tehlike, geleceğin İngiltere Kralı olacak Prens William'ın annesine düşkünlüğüydü. Annesinin kontrolü altında olan genç Prens'in üzerinde, Monarşi'yi ve ülkeyi yönetenlerin hiçbir etkisi yoktu. Kısaca, Diana'nın ortadan kalkması işlerine çok gelirdi. Bu zaten kontrol altında olan Prens Charles'ın sevgilisi Camilla Parker Bowles'la evlenmesi ve daha da önemlisi, geleceğin İngiliz Kralı olacak William'ın ülkeyi yönetenlerin gözetimi altına girmesi demekti.
Muhammed el Fayed de İngiliz kodamanların kendini küçümsemesinin aksine, son derece güçlü ve zengin bir kişiydi. Milyarlarca İngiliz Sterlini vergi vermiş, Muhafazakar Parti'yi de inanılmaz bir şekilde desteklemişti. Öyleyse yanlış giden neydi? 1993 yılında kendisinin ve kardeşinin İngiliz vatandaşlığı talebi sayısız kere red cevabı alınca, Muhammed el Fayed, Muhafazakar Parti'ye karşı bir savaş başlattı. 1997 yılında İşçi Partisi'nin seçimleri kazanmasında büyük rolü olanlardan biri de oydu. Serveti ve gücü, Muhafazakar Parti'yle savaşacak kadar büyük olan Al Fayed, İngiliz Gizli Servisi'ni ve pek çok kişiyi rahatsız ediyordu. Aynı şekilde Asil Nadir de gücüyle İngilizler'i ürkütmüştü.
Muhafazakar Parti'nin iktidardan düşüp, İşçi Partisi'nin seçilmesiyle hiçbir şeyin kalıcı olmadığını gören kodamanlar, Diana'nın, Prens William ve Harry'i, Dodi ve bilhassa Muhammed el Fayed'le tatile çıkarmasından bir hayli tedirgin oldular. Muhammed el Fayed'in geleceğin kralına yakınlığı ve sergilenen aile ortamı, birtakım kişilerin çıkarına ters düşmekteydi.
Mısır'da, halkın kendisinden ‘‘Doktor Ölüm’’ diye bahsettiği, gerçek adı kayıtlara Ashraf Marwan ismiyle geçen Mısırlı esrarengiz işadamı, bir yandan Kaddafi'ye yakınlığıyla bilinirken bir yandan da Muhammed el Fayed'le öteden beri şavaşan Harrods'ın eski sahibi Tiny Rowland ile ortak iş yapıyordu. Daha da ötesi, eskiden birtakım silah satış işlerine bulaşan Marwan hakkında, ABD'de tutuklama kararı vardı.
Mısır'da birbirine rakip iki aileden gelen Marwan ve Muhammed el Fayed'in fakir ailelerden gelmelerine rağmen böylesine büyük servetleri nasıl yaptıkları bilinmiyor. Öğrencilik yıllarında devrin Mısır diktatörü Nasır'ın kızıyla evlenen Marwan, kısa zamanda kayınpederinin en yakını ve savunucusu oldu. Böylece Marwan, Ortadoğu'yu yakından kontrol eden birçok kişiyle de temasta bulundu.
Kayınpederi Nasır'ın ölüp Sedat'ın yönetime geçmesiyle, siyasi kişiliğini değiştiren Marwan, artık silah tüccarlığına da başlamıştı. Elde ettiği inanılmaz gücün etkisiyle, birçok gizli terör eylemine onay veren Marwan, kısa zamanda herkesin korkulu rüyası olmuştu. Yaptığı silah satışları ve gizli anlaşmalarıyla, dünyanın sayısız zenginlerinden biri olan Marwan, Londra'da da bir çok yatırım yapıyordu. Marwan'ın, Sedat cinayetinde parmağı olduğu bile iddia edildi.
İngiltere'de hatırı sayılır pek çok bölgeye yatırım yapan Marwan, Dodi'nin dayısı Adnan Kaşıkçı sayesinde, Muktoum Kardeşler'le ve Fayed'lerin düşmanı Tiny Rowland'la tanışarak işbirliğine girdi. Yapılan herşey El Fayed'lere karşıydı.
İngiltere'de ve Fransa'da terörist eylemleri rahatlıkla yöneten, hakkında ABD'de tutuklama kararı bulunan Marwan, İngiltere'ye nasıl rahatlıkla giriş çıkış yapabiliyordu? Yaptıklarına birileri seyirci kalıyorsa, bu danışıklı döğüş müydü? Tek bir cevap vardı: Marwan ve İngiltere'yi, Kraliyeti yöneten kodamanlarla çıkarları uyuşuyordu.
Evet, karmaşık görünse de pek çok bağlantısı olan bu güç ve çıkar savaşında, taraflara yakın olan ve hayatta olup olmamaları önemsiz görünen kişiler, ortadan rahatça kaldırılabilirdi. Tıpkı, kardeşim Angus ve Prenses Diana gibi. Sonuçta, uluslararası terörizmin geliştirdiği öyle suikast yöntemleri var ki, geride hiçbir iz bırakmadan birilerinin ölümüne sebep olmak çok basit. İçkiye konabilecek LSD türü bir madde, insan kanında bir iz bırakmazken, bir şoförün geçici olarak aklını oynatmasına sebep olmak da çok kolay.
Sorular... Sorular...
Eski casus arkadaşım Panos Koupparis, kendisine verdiğim soruların cevaplarını biraraya getirmemde bana çok yardımcı oldu:
Olayın gerçekleştiği yerden hastaneye gidiş sadece beş dakikalık bir mesafeyken, kendisine 15 dakika ilk yardım yapılan Diana neden 75 dakika sonra hastaneye ulaştırıldı?
Paparazzi, Diana ve Dodi'nin her zaman peşindeydi. Ölümle sonuçlanan kazanın suçlusu paparazzi denilerek olay çarptırılmak mı istendi?
Kazada kendisi de ölen şoför Henry Paul, içkiye düşkün olmasına rağmen görev esnasında hiç içmezdi ve işine karşı disiplinliydi.
Ona böyle deli gibi araba kullandıran neydi? Eğer içkiden böylesine sapıtan biriyse bunu o güne dek herkesten nasıl saklamıştı?
Otelin önünde fotoğrafçı pozunda Citroen'e binen kişi kim? Bu Citroen, kaza olurken Diana'nın arabasının arkasında görüldü.
Kazadan sağ kurtulan tek kişi olan koruma görevlisi Trevor Rees Jones, nasıl olur da Place de la Concorde gelinceye kadar emniyet kemerini bağlamaz ve sonra birden emniyet kemerini takar? Profesyonel korumalar, ancak şüpheli gördükleri anlarda emniyet kemerlerini takarlar. Öyleyse koruma görevlisi, Diana'yı, muhtemel bir tehlikeye karşı neden uyarmadı?
Kaza gecesi Paris daha önce yaşamadığı kadar radyo dalgası trafiği yaşadı. Neden kimse o gece telsizinden doğru dürüst konuşamadı?
Aynı gece Ritz oteliyle Place de L'alma arasında yerleşik 17 video kamera neden çalışmıyordu?