Güncelleme Tarihi:
Af Örgütü Türkiye Direktörü Ruhat Sena Akşener Sednaya'da yaşanan trajediyi anlattı. Dinleyenlerin tüylerini diken diken eden o röportaj CNN Türk'te oldu. İşte o ayrıntılar...
TOPLU ŞEKİLDE ALINARAK İNFAZ EDİLİYORLARDI
İnsanlar hücrelerinden toplu şekilde alınarak, bilgi edinebildiğimiz kadarıyla haftada bir ya da iki haftada bir, elli kişilik gruplar halinde alınarak toplu bir şekilde ve tamamen bir gizlilik içerisinde, yani kimlikleri vs. ile ilgili bir gizlilik içerisinde, ne yazık ki asma yoluyla infaz ediliyor.
“Hapishanenin karşısında et dolabı dedikleri yeri gördüm. Beyazdı, çok büyüktü. Cesetleri, oraya taşımaları yarım saat alıyordu. Onları gördüm, başları aşağıda, birbirlerinin sırtına bakarak yürüyorlardı. Ama sonra bir anda mutlulukla doldum. Çünkü ölüm onların kurtuluşuydu.”
ÖLÜM ONLAR İÇİN ÖDÜLDÜ
Ölüm onlar için ödüldü. Bu ifadeler AF Örgütü'nün 2017'deki Sednaya Hapishanesi'nin raporundan.
Sednaya'yı insan mezbası olarak tanımlayan bu rapor 2017'den bugüne geldi. Ve cezaevinin ismi böyle anılmaya devam etti. Tanıklar işkenceyi birbirlerinin gözleri önünde yaşadıklarını ifade etti.
Suriye İnsan Hakları alına göre 111 bin tane kişiden haber alınamıyor. Yani zorla kaybedilme vakasına maruz kalan 111 bin kişi var. Bunların akrabaları büyük olasılıkla dışarıda bekliyor.
Örgütünü anlatılana göre cezaevi iki bölümden oluşuyordu. Biri beyaz oda, diğeri kırmızı oda. Beyaz oda, idamların gerçekleştiği yer. Kırmızı oda ise işkencenin. İşkence, elektrik, çıplak arama, toplu tecavüz, aç bırakma, susuz bırakma, ilaçsız bırakma gibi yöntemlerle yapılıyor. Cezaevi koşulları diğer cezaevlerinden çok farklı. Bir tanık ayakta duramayacak kadar hasta olduğu bir gün ayakta durmaya zorlandığını ve duramadığı için işkence gördüğünü anlatıyor. Bir başka tanık mahkumların birbirlerine tecavüze zorlandığını anlatıyor. Son aşamada toplu imha geliyor. Bu ise mahkumların kurtuluşu anlamına geliyor. Ancak burada da aileler için işkence başlıyor. Binlerce aile hala çocuklarını arıyor.
Suriye Savaşı boyunca zaten tüm taraflarca uygulanan bir takım keyfi tutukluluklar, ihlaller, sistematik ihlaller, işkenceler vardı. Dolayısıyla bu tip raporlar aracılığıyla, az sayıda olan bu tip raporlar aracılığıyla biz bunların tekrarlanması için adalet aramışının yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bundan sonraki rejim sürecinde her ne olursa olsun adalet, hesap verilebilirlik ve tekrarlanmama ilkelerine dayanması gerektiğini düşünüyoruz.