Güncelleme Tarihi:
İki çocuğunu 3 gün arayla kaybeden, Arapzade Mahallesi'nde 2 katlı bir apartman dairesinin giriş katında oturan acılı Yüksel ailesi, evlerinin kapılarını açtı.
Ayla-Salih Yüksel çifti, kaybettikleri Gizem Bera (11) ile İrem Sılay'ın (12) acısını, geride kalan evlatları Uğur (18), Hatice (16), Umut (15) ve Ufuk'u (7) bağırlarına basarak dindirmeye çalışıyor.
Ayla Yüksel, çocuklarının paylaşmayı sevdiğini, arkadaşlarıyla iyi geçindiklerini anlattı.
İrem'in ocakta, Gizem'in de mayısta doğduğunu belirten Yüksel, ikisinin doğum gününü artık kutlayamayacağını ifade etti.
Acılı anne, İrem ve Gizem'in azla yetinen çocuklar olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
“Çok fazla bir istekleri yoktu ama İrem'in güzel bir ev hayali vardı. Gizem değil de İrem'in değişik istekleri vardı, 'evimiz güzel olsun, her tarafı döşeli olsun' diye. Her şeyi paylaşan çocuklardı. Benim çocuklarımın hepsi öyle, ellerinde bir ekmek varsa arkadaşları ile paylaşırlar. Çalıştığım yerden köfte getirirdim, köfteyi arkadaşlarına da verirlerdi. Okulda da dersleri dört dörtlük değildi ama düzelmeye başlamıştı. Gizem'in öğretmeni yeni gelmişti. Gizem, 'kendi kafama göre, Cemal Hoca'dan sonra bir öğretmen buldum' dedi. Çok iyi bir öğretmene sahip olduğunu söylüyordu.”
Çocuklarını ilçedeki herkesin çok sevdiğini anlatan anne, “Bu yıl Ramazan ayında da çalıştım. Saat 01.00'de, 02.00'de kadınlar gelirdi, 'İrem'le Gizem'i gönderir misin?' diye isterlerdi. Ne olacak? Domates soyulacak. 'İrem'le Gizem nasıl domates soyacak?' Alışmışlardı. Hem bu hem öbür mahallenin her şeyine koşarlardı. Ben hiç daha birinden kötü bir şey duymadım. Yaşarken de öldükleri zaman da” dedi.
Gizem'in kimseden çekinmediğini belirten acılı anne, “İrem her şeyi isteyemezdi, çekinirdi. Ama Gizem her şeyi isterdi yani çekincesi falan yoktu. Mesela, mahallede bir düğün olsa İrem giderdi 'Anne ben bir şey alamadım' derdi. Gizem giderdi, herkese tabakla getirirdi” diye konuştu.
Banyoda zehirlendikleri gün 2 kardeşin okuldan kaçtığını öğrendiğini dile getiren Yüksel, şöyle devam etti:
“Aslında okula geç kalmışlar. 'Müdür yardımcısı ya ceza verir ya da disipline gönderir' diye korkmuşlar. Bu yüzden de okula gitmeyip bir arkadaşlarıyla birlikte parka gitmişler. Gittim, onları 2-3 dakika izledim parkta. Benden haberleri yok. 'Kolay gelsin kızlar, ben de oynayabilir miyim?' dedim. Biraz orada oynadılar. Sonra eve geldik. Yolda biraz söylendim. Okuldan gelirken çantasını ben alırdım Gizem'in, yorulmasın diye. 'Gizem çantanı alayım mı?' diye sordum. 'Çantamı vereceğim ama sen de bana (Parkta oynarken yorulmadın da çanta taşırken mi yoruldun?) diye soracaksın' dedi. Geldik, kahvaltı yaptık.”
Gizem, zehirlendikleri gün günlük tutmaya başlamış
Gizem'in, zehirlenme vakasının yaşandığı gün, günlük tutmaya başladığını anlatan gözü yaşlı anne, şunları kaydetti:
“İlk kez günlük tutmaya başladı. İrem yine karalardı bir iki bir şey. Gizem bir şeyler yazdı. İrem de televizyonda tatlı tarifi vardı, onu yazdı verdi bana. Ben mutfaktaydım. Gizem, babasının ajandasını aldı ona bir şeyler yazdı. Çantasını hazırladı, o gün Gizem. Her şeyini gündüzden düzenledi. Gizem 'ne oldu?' diye sordum. 'Hep bana kızıyorsun, İrem'i seviyorsun. İrem böyle yapıyor ben de öyle yaptım' şeklinde cevapladı” dedi.
Banyo için ısrar etmişler
Aynı gün akşam yemeğini kızlarının ısrarları üzerine kahvaltı şeklinde yediklerini belirten Yüksel, şöyle devam etti:
“Akşam saatlerinde 'Biz banyo yapacağız' dediler. 'Bu akşam banyo yapmayın, yarın akşam yaparsınız' dedim ama dinlemediler. Benim aklımda ölüm gibi bir şey yok ki. Soğuk olduğu için yapamayacaklarını söyledim. Çocuklar, sobayı doldurmuşlar ve 'Sobayı çok yaktık üşümeyiz' dediler. Ben Gizem'i çağırdım oturduğum yerden, ikinciye duydu. Herhalde banyonun kapısını açtı. 'Gizem hadi çıkın artık' dedim. 'Anne su güzel' dedi. Ondan sonra büyük kızıma havluyu verdirdik. Makine var hemen banyonun girişinde. Üstüne koymuş. İrem de 'Abla kapıyı açma biz şimdi çıkacağız sen git' demiş. Ondan sonra ben buradan kalktım, mutfağa giderken yine banyodan sesleri geliyordu, gülüşüyorlardı. 'Çabuk olun artık' diye bağırdım. 'Gülüşmeyin, çabuk olun çıkın'. Sonra ben içeri geldim.”
“Büyük kızım da o gün banyoda 1 saat kaldı ama...”
Belirli bir süre geçtikten sonra eşinin diğer kızına, “Kardeşlerine söyle çıksınlar artık, gelsinler” dediğini anlatan anne Yüksel, sonrasında yaşananları şöyle dile getirdi:
“Büyük kızım Hatice, 'Anne baba koşun İrem'le Gizem, banyoda düşmüş, bayılmışlar' diye bizi çağırdı. Ben salonda dikildim. Banyoya doğru koşacağız ama sanki ayağımın altından her şey kaydı. Bir baktık ki İrem yüzüstü, Gizem, İrem'in ayaklarının yanında yerde. Gördüğümüz manzara bu. 112'yi aradık. Hemen İrem ve Gizem'i dışarı çıkarttık. 112'den bize 'Abla, cam ağzına çıkartın, sakın ağızlarına bir şey yapmayın' dediler. Biz de dışarıda kanepeye çıkarttık. Doktorlar bize '2 dakikada beyni öldürür gaz' dediler. Ben o akşam, onların son banyosu olduğunu bilsem onları oraya sokar mıydım? Sokmazdım. O gün benim büyük kızım da banyo yaptı. O bir saat kaldı banyoda. Yani ona bir şey olmadı da İrem'le Gizem...”
Anne Yüksel, İrem ve Gizem'in kötü koku olması durumunda banyoya girmeyeceklerini belirterek, “Ben ikisine de takılırdım. 'Polis köpeği gibisiniz, burnunuz böyle koku alıyor' derdim. Banyoya girip daha saçlarını ıslamadan su açıkken de kokuyu alsalardı oradan çağırırlardı, 'Baba-anne burada bir koku var. Bu ne kokusu?' diye sorarlardı” dedi.
Kızlarını çok özlediğini anlatan Yüksel, “3–4 gündür inanılmaz özlem başladı. Sanki İrem'le Gizem'i bir yere göndermişim gezmeye de onlara gün, saat, tarih vermişim de geleceklermiş gibi. Bir de artık beynimin içi boşaldı ikisinin sesi var. Sanki uzaktan 'Anne biz geldik' ya da 'Anne gel' derler gibi. Aşırı derecede özlemeye başladım” diye konuştu.
Baba Salih Yüksel
Acılı baba Salih Yüksel ise banyoya girmeden Gizem ile tartıştığını ve çocukların o şekilde banyoya gittiklerini belirterek, şunları kaydetti:
“Gidiş o gidiş, gitti geri gelmedi. 21.30'da gitti, 22.01'de ambulans geldi aldı götürdü. Kendine uygun görmediğin bir olayı çocuğuna yedirirsin, çocuğun ölür burada yeyip bitirirsin kendini. Ama ben önce kendim duş alıyordum ondan sonra onları banyoya gönderiyordum. Burada artık söyleyebilecek kelime yok. Bunları hiçbir şey olmaz diye ben oraya gönderiyordum. Onların kılına zarar gelebileceğini, orada baygın bir şekilde bulacağımı bilseydim ben onları kesinlikle oraya göndermezdim, ama maalesef bunları yaşadık.”
“Gizem görmeden 2 lira ver”
“Söyleyebilecek fazla bir şey yok. Geliyor geliyor geliyor resimleri görüntüleri göz önüne getirince son akşama geliyor. Son akşam olayları tekrar tekrar anlatmanın bir gereği yok, anlattıkça fenalaşıyoruz” ifadesini kullanan Salih Yüksel, kızlarıyla yaşadığı son akşamı anlatırken, şu ayrıntıları da paylaştı:
“Ufuk yanımda kucağımda yatıyordu. Yorgunum pazartesi akşamı. Bunu ayağından tuttu İrem, sürükledi yatırdı oraya. Yanıma kendi geldi. 'Gizem görmeden 2 lira ver' dedi. Gizem görmeden 2 lira verdim ona. Tam parayı cebine koyarken Gizem gördü. 'Yakaladım sizi! Duşa gidiyorum geldim mi hesaplaşacağız. Benim paramı ayarla' dedi. 'Tamam git'. Gidiş o gidiş, gitti geri gelmedi. 9,5'ta gitti, 10'u 1 geçe ambulans geldi aldı götürdü.”
Günlüklerinde yazdıkları...
İki kardeşin banyoda zehirlendiği gün, zaman zaman günlük yazan İrem ile ilk kez günlük tutan Gizem, babalarına ait ajandayı alarak bilmeden yaşamlarının son satırlarını kaydetmişler.
İrem günlüğünde, “Sevgili günlük, bugün günlerden pazartesi ve ben bugün okula gitmedim. Hastayım ama yarın gideceğim. Çünkü Teknoloji Tasarım dersi var. Ve ben o dersi çok seviyorum” yazmış.
Gizem'in günlüğündeki ilk ve son satırları ise şöyle:
“Ben bugün yapmamam gereken şeyi yaptım. O da ne biliyor musun? Ablam İrem'le okuldan kaçtık ve de yanımızda bir kişi daha vardı. O da Büşra diye bir ablaydı. Ben bugünü çok güzel geçirdim ama bugünün sonunda annem bizi parkta yakaladı ve bizi okula götürdü. Annem Zerrin Öğretmen'le konuştu ve daha sonra rehberlik öğretmenimizin yanına götürdü. Öğretmen bize yarım saat bir saat kadar konuştu. Ve de ben artık böyle bir şey yapmamak için kendime söz verdim. Hoşça kal sevgili günlüğüm.”
Olay
Bursa'nın Orhangazi ilçesinde oturan Gizem Bera (11) ile ablası İrem Sılay Yüksel (12), 29 Kasımda beraber girdikleri banyoda şofbenden sızan gazdan zehirlenmişti.
Gizem, kaldırıldığı Orhangazi Devlet Hastanesindeki müdahaleye rağmen kurtarılamamıştı. İrem Sılay Yüksel de tedavi gördüğü Bursa Şevket Yılmaz Eğitim ve Araştırma Hastanesindeki yaşam mücadelesini ancak 3 gün sürdürebilmiş, 1 Aralıkta yaşamını yitirmişti.
Yaşamını yitiren Gizem Bera Yüksel (11), geçen yıl öğretmeninin sınıfta arkadaşlarına öğüt verirken çektiği görüntüleri internette tıklanma rekorları kırınca televizyon kanallarında üst üste haber olmuştu. Gizem, katıldığı Beyaz Show'da ise zekası ve hazırcevaplığı ile izleyenleri ekran başına kilitlemiş ve kahkahaya boğmuştu.