Güncelleme Tarihi:
Önümüzdeki aylarda başlayacak yeni projelerden ilki ‘Uluslararası İstanbul Foodweek.’ Bakanlığın 3 ayrı projeyle yürüyeceği sürecin mimarı stratejik pazarlama ve proje yöneticisi Yelda İpekli, “Çok köklü ve renkli olan gıda, yemek ve mutfak kültürümüzün üretim aşamasındaki çeşitliliklerine sahip çıkmayı hedefliyoruz. Bu kültürün uluslararası üretim gücü açısından da ön plana çıkması için çalışıyoruz. Burada temel amaç, yerel üretimin dünya ölçeğinde hak ettiği güce kavuşması. Şıra, şalgam, şeftali kebabı, pide gibi bölgelere özel gıda ürünlerinin yeni nesiller tarafından da sahiplenilmesini sağlamak” diyor.
Projenin ilk adımı İstanbul’da atılıyor. Daha uzun vadede hedef, sadece İstanbul’la sınırlı kalmayarak, dünyanın farklı noktalarında ve ülkemizin farklı şehirlerinde sokak aktiviteleri, şenlikler, konferanslar düzenlemek.
Projenin ikinci ayağı Türkiye Gıda Hijyen Vakfı. Vakıf, toplumun kültürel gelişmişlik göstergelerinden olan hijyen bilincini, ailelerden okullara ve sokağa kadar her katmanda yayacak. İpekli, “Uluslararası işbirliklerinin geliştirilmesi için çalışacak bir yapının bakanlık himayesinde ancak öncelikle annelerin kontrolünde yapılması için bir platform oluşturduk” dedi.
Projenin üçüncü ayağında çiftçi ve yetiştiricilere ulaşılacak. Çiftçilerin tarım ve hayvancılıkla ilgili uzun vadeli hedeflere sahip olması, en son teknoloji ve yenilikçi uygulamalardan haberdar olabilmesi için bir dizi eğitim programı da başlatılıyor. İpekli, “Teknolojik tarım uygulamalarını anlatmak için üreticimizi ziyaret edeceğiz” dedi.
Ayrıca üretim, dağıtım ve ikram noktalarında gıda hijyeninin önemini vurgulamak için, uluslararası standartta ‘hijyen’ kurallarına uyan kuruluşları desteklemek amacıyla bir ödül programı geliştirildi.
ANNELERLE İŞBİRLİĞİ
Tüm bu çalışmaların uluslararası boyutta olduğunu söyleyen İpekli, “Ülkemizin en zengin ve köklü kültürel zenginliği olan tarım ve hayvancılık kaynaklarımızı sadece ülkemizde değil dünyada da etkin bir noktaya taşımayı hedefliyoruz. Bu projelerin bilinçli nesiller yetiştirmek ve ülkemizin değerlerine sahip çıkmak adına önemli olduğuna inanıyoruz. Tarım ülkelerin en önemli kaynaklardan biri. Bilinçli üretici ve üretim, bilinçli tüketici ve tüketimle birleştiğinde geleceğimiz adına ciddi fark yaratmak mümkün. Anneler en önemli dayanak noktamız. Onların bilinçlenmesiyle toplumun bilinçlenmesi ve değerlerimize sahip çıkması mümkün olacak. Bu sebeple projelerin çoğunda annelerle işbirliğimiz yoğun olacak” dedi.