Sürüş izlenimi: Emre ÖZPEYNİRCİ
Oluşturulma Tarihi: Ekim 17, 2007 00:00
Mart 2006. Yer Paris. Carlos Ghosn, Nissan'ın ardından Renault'un da CEO'luğunu üstlendikten sonra ilk uluslararası basın toplantısını düzenliyor. O toplantıdan aklımda kalan en net şey Ghosn'un, "Formula 1'de çok başarılıyız ama piyasada performanslı araç eksikliğimiz var" açıklamasıydı. Yani Ghosn, F1'deki performansı yollara yansıtan Renault markalı araçların olmamasından yakınıyordu.
F1 KAMPANYASI BAŞLATTI
Ghosn'un bu yakınması Renault markasının silkelenmesini ve kısa sürede F1 teknolojisini kullandığı araçları gün ışığına çıkarmaya başlamasını sağladı. Renault'un özellikle F1'de bu sezonun başında başlattığı kampanya bunun ilk sinyaliydi. Yarışlarda kazandıklarını yollara aktardıklarını vurgulayan bu kampanyanın sonuçları ülkemizde de yavaş yavaş gün ışığına çıkmaya başladı. Ralli parkurlarının başarılı ekiplerinden olan ve ülkemizde de son derece önemli sonuçlara imza atan Renault, Clio RS ile Ağustos ayından itibaren Türkiye trafiğinde ralli yapmaya başladı.
Anlayacağınız gibi benim de bu hafta konuğum Renault'un bu en güçlü modeli oldu. Araçla ilgili düşüncelerime geçmeden önce test danışmanlarımın (eşim ve kızım) izlenimlerini aktarmakta fayda var. Çünkü onlar marka ve modeller hakkında çok daha net yorumlar yapabiliyorlar. Öncelikli olarak küçük test danışmanımın hızla büyüdüğünü ve otomobiller hakkında uzman olmaya başladığını Clio RS'le daha net görmüş oldum.
NEDEN ARKA KAPISI YOK
4 yaşındaki kızımın aracı gördüğü an ilk sorusu "Baba neden bu arabanın arka kapısı yok" oldu. Ona spor araçların genelde arka kapısının olmadığını söyleyince bana, "Baba benim arabamında arka kapısı yok. O da spor yani" cevabını verdi. Evet kızımın akülü aracının da arka kapısı yok ve dolayısıyla böyle bir benzerlik kurdu. İşin iyi tarafı, artık kızım normal otomobil ile spor otomobil farkını biliyor. Kötü tarafı ise benden artık sadece spor otomobil kullanmamı istiyor.
Eşim ise, Clio RS'i çok beğenmesine rağmen, saatlerce trafikte arkada kızımla oturmak zorunda kalıp havale geçirdiği için, "Yok bize 3 kapılı filan otomobil kesinlikle uymaz" yorumunu yaptı. Kuşkusuz bu modelin ağırlıklı olarak hedef kitlesi gençler veya genç evliler. O yüzden test danışmanımın söylediğine istemesem de aynen katılıyorum.
Araçla ilgili benim yorumuma gelince, size yollarda adeta bir ralli havasını yaşattığını söyleyebilirim. Son dönemde ralli parkurlarında yer almadığı için "Renault, ralliyi Clio RS'le trafiğe taşımış" da diyebiliriz.
Clio RS'e dışarıdan baktığımızda görünümünde bile Formula 1’de kullanılan detayların yer aldığını görüyorsunuz. En önemli yeniliğin yapıldığı arka bölümde, tampon göze çarpan önemli bir tasarımı üzerinde barındırıyor. Arka tamponun alt bölümünde Formula 1 kökenli olan ve aerodinamik özellikleri iyileştiren bir hava difüzörü yer alıyor. Arka difüzörde aynı zamanda egzoz çıkışları da yer alıyor. Bununla birlikte ön çamurlukların içinde de kapı taraflarına doğru havalandırmalar kullanılmış. Bunlar fren sisteminin daha çabuk soğumasını sağlarken, ön bölümün yola daha iyi yapışmasında da önemli bir rol oynuyor. ESP, ASR ve Önden Kayma Kontrol Sistemine de sahip olan Clio RS, tam anlamıyla yola yapışıyor ve yolun şeklini alarak ilerliyor.
DİREKSİYONDAKİ İŞARET
Clio RS’in direksiyon sistemi, bu tip bir araçtan beklendiği gibi oldukça iddialı. Elbette direksiyon simidinin üst bölümüne, tam ortaya gelecek şekilde yerleştirilen "işaret" ise akıllarda ralli çağrışımı yapıyor. Ralli pilotlarının yol notu çıkarmak için direksiyon simidinin üzerine yerleştirdiği bu "işaret", çoğu sürüşler sırasında insanın aklını çelmiyor değil. Başarılı sürüş sistemlerine bir de kısa oranlı 6 ileri manuel şanzıman eşlik ediyor. Yolları çok net olan ve kısa geçişlere sahip olan şanzıman sistemi görevini başarıyla yerine getiriyor.
İçerde kışkırtıcı bir ses
Clio RS'in en önemli özelliği kaputun altında yatan 2.0 litre hacmindeki motoru. 1998 cc hacmindeki atmosferik motor ürettiği yüksek güç ve torkun yanında yüksek devirlere çıkma isteği ile sürücüsünün aklını başından alabiliyor. 7250 d/d’de 200 beygir güç ve 5550 d/d’de ise 215 Nm tork üreten motor sizi adeta gaza basmak için kışkırtıyor. Her ne kadar test danışmanlarım sevmese de iç mekana yönlendirilen kışkırtıcı bir sese sahip olan 2.0 lt’lik motor, gaz pedalına her dokunuşunuzda size kaputun altından büyük bir homurtuyla karşılık veriyor.
Arıcın içine girdiğinizde, sizi sportif bir direksiyon, sportif koltuklar ve göstergeler karşılıyor. Birde eğilip bakarsanız pedallar aracın kimliğini ortaya koyuyor. Diğer özellikleri Clio modelleri ile benzerlik taşıyor. Bunun yanında Clio RS’in müzik sistemine alışmak ise biraz zaman alacak gibi görünüyor. Orta konsol üzerindeki müzik paneli kullanım açısından zor bir yapıya sahip. Ancak müzik kalitesi gayet iyi. Donanımlarına bakıldığında güvenlik ve konfor donanımlarının eksiksiz olduğunu gördüğümüz Clio RS’in fiyatı ise bana biraz yüksek geldi. Clio'nun 24 bin YTL'den başlayan fiyata sahip olduğu düşünülürse, teste aldığım sunroof'lu RS'in fiyatı tam 56 bin YTL.